Dünyanın kan-ı revan, zulüm ve açlık içinde olduğu, savaş rüzgârlarının estirildiği bir zamanda; özellikle İslam dünyasında asırlardır ekilen ayrılık tohumlarının ortadan kaldırılmasına, İslam dünyasında hayırlı oluşlara ve dirilişlere sebebiyet verebilecek olan adres Ehl-i Beyttir.
İnsanlığın adeta yolunu ve yönünü kaybettiği, gerçek İslam anlayışından uzaklaştırılmaya çalışıldığı her dönemde Ehl-i Beyt her zaman kurtuluşa çağrı niteliği taşımıştır.
Asırlar önce, yönünü ve yolunu kaybettiği zamanda ümmetine ve insanlığa kurtuluşun adresini haber veren Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.v.) efendimiz kurtuluşun Ehl-i Beyt'i sevmek ve yoluna tabi olmakla gerçekleşebileceğini haber vermiştir.
Bir hadisi şerifte Ehl-i Beyt'e tâbi olmanın gereği şöyle işaret edilmiştir:
"Benim Ehl-i Beyt'imin sizin içinizdeki misali, Hz. Nuh'un kavmi içerisindeki Hz. Nuh'un gemisi gibidir. Kim gemiye binerse necat bulur, kim binmezse helak olur" buyurmuştur. (Suyuti, Tefsir-i Hulafa, s.573; Taberani, Mu'cem'ül Kebir, s. 78)
Bir ayet-i kerimede de Ehl-i Beyt'in Allah tarafından koruma altına alındığını haber vererek onlara Hak katında verilen değer işaret edilmiştir.
"Ey Ehl-i Beyt, gerçekten Allah, sizden kiri (her türlü günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister." (Ahzab, 33)
Onun emanetleri hükmünde olan neslini sevmemizi yüce Allah emir buyurmuştur;
"De ki, Ben bu (peygamberliğimi tebliğime) karşılık yakınlarıma sevgiden başka sizden hiçbir ücret istemiyorum." (Şura, 23)
Ama ne yazık ki bu ana kadar insanlık Ehl-i Beyt'in ne yoluna, ne fiillerine, ne de temsil edenlerine istenilen önemi veremedi ve onlarla bir türlü bütünleşemedi. Sevmek bir tarafa, onlara insanlık dışı muameleleri reva gördü… Ve bu nedenle de insanlık kurtuluştan uzak kaldı.
Allah'ın sevdiği ve seçtiği Ehl-i Beyt'e gereken önem verilemeyince ve onlara gönül planında yer verilmeyince hak edilen ilahi kader gereği özelde Müslümanlar, genelde de insanlık battıkça battı. Yaşananlar ve gelinen netice açıkça bunu teyit etmektedir.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın bu konuda ortaya koyduğu gayretler, belki de kader planında oluşacak yeni oluşlara zemin teşkil edecek, gönüllerde Ehl-i Beyt sevdasının yeniden yeşermesine sebebiyet verecek; mutluluk, huzur ve kurtuluşun yolu aralanacaktır.
İnsanlığın adeta yolunu ve yönünü kaybettiği, gerçek İslam anlayışından uzaklaştırılmaya çalışıldığı her dönemde Ehl-i Beyt her zaman kurtuluşa çağrı niteliği taşımıştır.
Asırlar önce, yönünü ve yolunu kaybettiği zamanda ümmetine ve insanlığa kurtuluşun adresini haber veren Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.v.) efendimiz kurtuluşun Ehl-i Beyt'i sevmek ve yoluna tabi olmakla gerçekleşebileceğini haber vermiştir.
Bir hadisi şerifte Ehl-i Beyt'e tâbi olmanın gereği şöyle işaret edilmiştir:
"Benim Ehl-i Beyt'imin sizin içinizdeki misali, Hz. Nuh'un kavmi içerisindeki Hz. Nuh'un gemisi gibidir. Kim gemiye binerse necat bulur, kim binmezse helak olur" buyurmuştur. (Suyuti, Tefsir-i Hulafa, s.573; Taberani, Mu'cem'ül Kebir, s. 78)
Bir ayet-i kerimede de Ehl-i Beyt'in Allah tarafından koruma altına alındığını haber vererek onlara Hak katında verilen değer işaret edilmiştir.
"Ey Ehl-i Beyt, gerçekten Allah, sizden kiri (her türlü günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister." (Ahzab, 33)
Onun emanetleri hükmünde olan neslini sevmemizi yüce Allah emir buyurmuştur;
"De ki, Ben bu (peygamberliğimi tebliğime) karşılık yakınlarıma sevgiden başka sizden hiçbir ücret istemiyorum." (Şura, 23)
Ama ne yazık ki bu ana kadar insanlık Ehl-i Beyt'in ne yoluna, ne fiillerine, ne de temsil edenlerine istenilen önemi veremedi ve onlarla bir türlü bütünleşemedi. Sevmek bir tarafa, onlara insanlık dışı muameleleri reva gördü… Ve bu nedenle de insanlık kurtuluştan uzak kaldı.
Allah'ın sevdiği ve seçtiği Ehl-i Beyt'e gereken önem verilemeyince ve onlara gönül planında yer verilmeyince hak edilen ilahi kader gereği özelde Müslümanlar, genelde de insanlık battıkça battı. Yaşananlar ve gelinen netice açıkça bunu teyit etmektedir.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın bu konuda ortaya koyduğu gayretler, belki de kader planında oluşacak yeni oluşlara zemin teşkil edecek, gönüllerde Ehl-i Beyt sevdasının yeniden yeşermesine sebebiyet verecek; mutluluk, huzur ve kurtuluşun yolu aralanacaktır.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- 23 Nisan’ın hatırlattıkları / 25.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- 23 Nisan Bayramı Türk milletine hayırlı olsun / 23.04.2024
- Sorunlardan korkmayın! / 22.04.2024
- ‘Biz bitti demeden bitmez’ miş / 20.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- 23 Nisan Bayramı Türk milletine hayırlı olsun / 23.04.2024
- Sorunlardan korkmayın! / 22.04.2024
- ‘Biz bitti demeden bitmez’ miş / 20.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024