"Millî bütünlüğümüzü tehdit eden misyoner faaliyetler ve dinlerarası diyalogun asıl yüzü" konulu konferans ve bilgilendirme toplantıları için Cuma gününden beri M. Emin Koç ile Tarsus'tan başlayan gezimiz Adana ve Hatay Dörtyol'la devam ediyor. İnşallah Salı günü Gaziantep'te olacağız. Hayli yararlı görüşmelerimiz oldu. Bölge bu konuda hayli hassas. Çok daha belirgin bir eylem alanına dönüşmüş durumda. Açılan kilise evler her gün artıyor. Nüfus cüzdanından dini; İslam ibaresini, dini; Hıristiyanlık şeklinde değiştirenler birkaç yüzlerle ifade ediliyor. Tabi şimdilik. Ve en ilginç olay ise "hocaefendi" bağlılarının, bu tehlikeli sürece karşı çıkanlara karşı çıkmaları. "Dünyada bilmem ne kadar Yahudi ve Hıristiyan nüfus var, şu kadar başka dinden insan var, Allah bu kadar insanı nasıl cehenneme koyar? Bu Allah'ın merhametine sığar mı?" Din değiştirmeyi belgeleyenlere ne buyururlar bilinmez. Bizden önce Adana'da, "Türkiye'yi bölmeye yönelik hızla yayılan misyonerlik faaliyetleri ve Adana" başlıklı bir konferans tertip edilmiş. Konferansı Türk Ortodoks Kilisesi Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol hanımefendi sunmuş. Türk Ocakları, Aydınlar Ocağı ve Kamu-Sen başta olmak üzere konferansa değişik sivil toplum kuruluşları organize etmiş. Bu kadar önemli bir başlık altında yapılan bir organizede Sevgi hanımın yanında, konu ile ilgili çalışmaları olan başka isimler de olmalı değil miydi? diye sordum arkadaşlara, doğru dediler. Misyonerlik faaliyetleri ülkenin her yanında aynı hızda devam ediyor ama, Akdeniz ve Güneydoğu bu hızın maksimum olduğu bölge. Bölge öncelikli hedef alanlarından. Hemen her gün bir yeraltı belgesi çıkartılıyor kazılarla. Adres hep aynı. Bilmem hangi "Hıristiyan uygarlığa ait". Dün AKP kongresinde icraatlarını sıralayan sayın Tayyip bey: "Çıkarttığımız AB uyum yasaları ile 'cami yapma' kaydını kaldırıp yerine 'ibadethane açma' kaydını koyarak ülkede yüzlerce kilisenin açılmasına imkan tanıdık, yabancıların toprak satın almalarını kolaylaştırarak bu kiliselerin apartman bodrumlarından kurtularak açık araziye çıkmalarını sağladık, rutubetli ortamda ayin sağlığa son derece zararlı, bu böyle biline" der diye bekledim ama demedi. Herhalde bu hizmetleri oy kaygısıyla yapmadı da ondan demedi. "Hem sonra çocuklarımız bedava kitap, işsizimiz yorgun ve bitap, doğalgaz fiyatları düştü, karga çok muhterem bir kuştu, bize ne camiden veya mabetten" diyen olursa bilemem. Ülkenin her yanı yoğun bir misyonerlik faaliyetleriyle yoğrulurken birilerine de sakız çiğnemek görevi düşüyor, hayırlı olsun. Biz üzerimize düşeni yapalım da, hani bir söz vardı ya; "İyilik yap denize at, balık bilmezse, Halik/yaratıcı bilir."
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024