Beklenen Irak seçimleri beklendiği gibi gerçekleşebilecek mi?
Beklenti içerisinde olanların beklentileri onları ne derece tatmin edecek?
Hep birlikte göreceğiz.
Amerikan işgal yönetimi 30 Ocak'ta yapılması planlanan genel seçimlerden tüm şiddete rağmen umutlu görünüyor.
Washington'da genel hava ve kanaat bu yönde; ama diplomatik kulislerde ve bürokrasi çevrelerinde seçimler konusunda pek de iyimser bir hava yok.
Bu olumsuz havayı estiren etkenlerin başında Irak'taki etnisitenin ikna edilememiş olması yatıyor.
Seçimlere soğuk yaklaşan Iraklı Türkmenler, durumu yeni baştan gözden geçireceklerini ve kısmi bir okey verebileceklerini söylemeye başladılar.
Bu jestin altında tabiki temsil gücünün paylaşılması talepleri yatıyor.
Türkmenler hemen her defasında hem Türkiye'ye hem de ABD'ye taleplerini sıralamaktalar.
Şiiler ve Kürt ağırlıktan sonra önemli sayısal bir potansiyel olan Türkmenler'in meclis ağırlığı asla yadsınamaz.
Bu noktada ABD ve Türkiye'ye önemli işler düşüyor.
Türkiye ne kadar Türkmenler'den ayrık politika takip ederse ve ABD ne kadar Kürtler ağırlıklı altyapı oluşturursa sorun da o derece içinden çıkılmaz hal alacak.
Seçimlerden büyük bir oy potansiyeli olarak Şiiler'in galip çıkması en yüksek olasılık.
Yerel alanlarda Şiiler'e yönelik son günlerde artan saldırılar bu öngörüyü baltalama amacını taşıyor.
Sünniler ile Şiiler'i karşı karşıya getirmeyi planlayan şer odakları Irak'ı eskisinden, daha doğrusu şimdikinden, daha kötü bir sürece çekmek istiyorlar.
Önceki gün Şii lider Sistani'nin yardımcısının öldürülmesi de bu oyunun bir parçası.
18 eyaletten oluşan Irak'ta seçimlere 4 eyalet dışında katılım sağlanacak.
Amerikan yönetimi demokratik seçimler açısından bunun da uygun bir tablo ortaya koyabileceğinin altını çizdi.
Siyasi çevreler ise bu tablonun demokratik bir durum ortaya çıkarmadığını savunarak temsil gücünün sandığa yansımayacağı tereddütünü taşıyorlar.
Ocak sonu yaklaşırken yeni yeni suikastların yaşanması ileriki günler için iyimser bir hava pompalamıyor.
Tartışmalı günlerde ve tartışmalı bir ortamda yapılması planlanan tartışmalı seçimler neticelense de, etnik tartışma kolay bitmeyecek.
Türkiye'nin kendi iç tartışmalarından ziyade komşusundaki gelişmelere çok iyi kulak vermesi gerekmekte.
Çünkü Irak'taki seçimler bölgenin geleceği ile ilgili ipuçlarını da beraberinde getirecek.
Beklenti içerisinde olanların beklentileri onları ne derece tatmin edecek?
Hep birlikte göreceğiz.
Amerikan işgal yönetimi 30 Ocak'ta yapılması planlanan genel seçimlerden tüm şiddete rağmen umutlu görünüyor.
Washington'da genel hava ve kanaat bu yönde; ama diplomatik kulislerde ve bürokrasi çevrelerinde seçimler konusunda pek de iyimser bir hava yok.
Bu olumsuz havayı estiren etkenlerin başında Irak'taki etnisitenin ikna edilememiş olması yatıyor.
Seçimlere soğuk yaklaşan Iraklı Türkmenler, durumu yeni baştan gözden geçireceklerini ve kısmi bir okey verebileceklerini söylemeye başladılar.
Bu jestin altında tabiki temsil gücünün paylaşılması talepleri yatıyor.
Türkmenler hemen her defasında hem Türkiye'ye hem de ABD'ye taleplerini sıralamaktalar.
Şiiler ve Kürt ağırlıktan sonra önemli sayısal bir potansiyel olan Türkmenler'in meclis ağırlığı asla yadsınamaz.
Bu noktada ABD ve Türkiye'ye önemli işler düşüyor.
Türkiye ne kadar Türkmenler'den ayrık politika takip ederse ve ABD ne kadar Kürtler ağırlıklı altyapı oluşturursa sorun da o derece içinden çıkılmaz hal alacak.
Seçimlerden büyük bir oy potansiyeli olarak Şiiler'in galip çıkması en yüksek olasılık.
Yerel alanlarda Şiiler'e yönelik son günlerde artan saldırılar bu öngörüyü baltalama amacını taşıyor.
Sünniler ile Şiiler'i karşı karşıya getirmeyi planlayan şer odakları Irak'ı eskisinden, daha doğrusu şimdikinden, daha kötü bir sürece çekmek istiyorlar.
Önceki gün Şii lider Sistani'nin yardımcısının öldürülmesi de bu oyunun bir parçası.
18 eyaletten oluşan Irak'ta seçimlere 4 eyalet dışında katılım sağlanacak.
Amerikan yönetimi demokratik seçimler açısından bunun da uygun bir tablo ortaya koyabileceğinin altını çizdi.
Siyasi çevreler ise bu tablonun demokratik bir durum ortaya çıkarmadığını savunarak temsil gücünün sandığa yansımayacağı tereddütünü taşıyorlar.
Ocak sonu yaklaşırken yeni yeni suikastların yaşanması ileriki günler için iyimser bir hava pompalamıyor.
Tartışmalı günlerde ve tartışmalı bir ortamda yapılması planlanan tartışmalı seçimler neticelense de, etnik tartışma kolay bitmeyecek.
Türkiye'nin kendi iç tartışmalarından ziyade komşusundaki gelişmelere çok iyi kulak vermesi gerekmekte.
Çünkü Irak'taki seçimler bölgenin geleceği ile ilgili ipuçlarını da beraberinde getirecek.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005