logo
20 NİSAN 2024

Bor üzerine oyunlar

02.08.2001 00:00:00
Yabancı finans kurumlarından para dilenen siyasiler, ülkemizin zengin kaynaklarının yabancılara peşkeş çekilmesine göz yumuyor

Türkiye ciddi bir darboğazdan geçiyor. Spekülatör adı altında faaliyet gösteren "kapitalist teröristler" Türk sermaye ve döviz piyasaları ile kedinin fare ile dalga geçtiği gibi oynuyorlar. Hükümet ve bu amaçla tesis edilen kuruluşlar, "serbest piyasada bu tür olaylar olur" iddiasını ortaya atarak, olup-bitene seyirci kalıyor. Gerçi yababilecekleri birşey de yok. Çünkü sözkonusu spekülatörler Türkiye'ye IMF aracılığıyla kredi veren Citibank, Chase-Manhattan, HSBC, Morgan Stanley, Deutche Bank gibi dünya çapında ön sıralarda yer alan bankalarla çalışıyorlar. Haliyle onların oyuncağını elinden almak demek, kredi musluklarının kesilmesi demek! Bir kere kolunuzu IMF'ye kaptırdınız mı, elinizdeki tüm kartlar da bir bir sökülüp alınıyor böylece!

Mesela, doların bundan bir süre önce bankalararası piyasalarda 1 milyon 600 bin liraya yükselişini ele alalım. Yabancı "korsan bir fon - hedge fon" Türkiye'deki yabancı bir bankanın (ABN AMRO) kapısını çalarak, kısa vadeli olarak yüklü miktarda Türk lirası borçlanıyor. Aldığı TL'lerle ilk olarak Merkez Bankası'nın döviz ihalesini girerek, "best bid yani en yüksek bedeli" veriyor ve ihalede aslan payını kapıyor. Ardından Kapalı Çarşı'ya yönelerek, 1350'den başlayarak 1480'ye kadar döviz topluyor. Dolar 1500'e çıkınca elindeki dövizi satarak, tekrar TL alıyor. Sözkonusu fon'un o günkü karının yüzde 10 olduğunu bizzat 'gazeteler' yazdı.

Bugünkü konumuzun girişi bu olsa da değineceğimiz asıl mesele farklı. Malum kriz çıkalı beri, Türkiye'nin "bor madeni rezervleri" gündem başlıklarından biri olarak sürekli tartışma konusu. Krizin hemen ardından, krizden çıkış yollarından birisi olarak dünya toplam rezervlerinin yüzde 70'ine sahip olduğumuz bor madenlerinin özelleştirilmesi gündeme getirilmiş ve hükümet içinde başta Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel olmak üzere bir kaç bakanın direnişi sonucu bor madenlerinin özelleştirilmesiyle ilgili dosya kısa bir süre için de olsa rafa kaldırılmıştı. Bu tartışmanın hemen ardından nedenleri hala tam olarak bilinmeyen Şubat krizi patlak verdi. Ve ardından Türkiye bir kaç milyar dolar bulabilmek için her türlü tavizi verebilecek bir duruma sürüklendi. IMF'ye bu tarz boğun eğme eğilimi sürerse, çok kısa bir süre sonra bor madenlerinin özelleştirme yoluyla yabancı sermayeye satışı yeniden gündeme getirilecektir. Ve korkarız bu kez ülkenin içine düşürüldüğü ağır ekonomik buhran nedeniyle hiç kimse bu özelleştirme işlemine karşı direnemeyecektir!

"Yeni Avrasya" dergisinin Mart 2001 tarihli sayısında, bor mineralinin stratejik önemi ve değeriyle ilgili önemli bir çalışma yayınlandı. Bu çalışmanın dikkat çeken bölümlerini yukarıda çizdiğimiz ana çerçeve bağlamında ilginize sunuyorum:

"Yüzlerce bilimadamının "21. yüzyılın petrolü" diye tanımladığı ve uzay teknolojisinden, bilgisayar sektörüne, nükleer teknolojiden savaş sanayiine kadar pek çok alanın vazgeçilmez hammaddesi durumuna gelen bor madeni ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğidir...

Üzerinde oturduğumuz bu zenginliğin stratejik ve ekonomik öneminin farkına varmamız, bugünümüzü ve yarınımızı daha iyi değerlendirmemizi sağlayacaktır.

20. yüzyıl boyunca dünyada yaşanan her türlü siyasi, iktisadi ve askeri gelişmenin baş aktörü durumunda olan petrol yerini bor madenine bırakmıştır.

Petrol üzerinde oynanan oyunları hatırlamamız, ülkemizin sürüklendiği ekonomik ve siyasi krizi de kavramamıza yardımcı olacaktır.

Ham haldeki değeri yaklaşık 1 trilyon dolar olan ve işlendiği zaman değeri 6-7 trilyon dolara ulaşan bor rezervlerimiz bir kaç milyar dolara elimizden alınmaya çalışılmaktadır.

Türkiye yaklaşık 2.5 milyar tonluk bor rezerviyle çok zengin bir ülkedir. Ham haldeyken tonu 400 dolar olan bor mineralinin değeri, işlenerek süper iletken hale dönüştüğünde kat be kat artacaktır.

Bor, neredeyse hiç dirençle karşılaşmadan elektrik taşıyabilen metal bir bileşim. Dünya bilim çevrelerini şaşırtan bu bileşimin, özellikle süper hızlı bilgisayarların üretiminde kullanılabileceği belirtiliyor.

Stratejik zenginlik

Deterjan sanayiinden uzay teknolojisine kadar yüzlerce değişik alanda kullanılan bor minerali, petrol ve doğalgaz kadar büyük bir stratejik öneme sahip. 20 yüzyılda sınırların çizilmesinde temel unsur olan petrol Orta Doğu için nasıl bir lütufsa, bor da Anadolu için bir lütuftur.

Amerikan uzay mekiği Challenger'in infilakından geriye sadece Türk borlarından imal edilen kabin kesiminin kaldığı düşünülecek olursa borun uzay teknolojisi için ne denli hayati bir madde olduğu da anlaşılabilir. Tüm dünyayı kontrol etme gayretinde olan ABD'nin dünya bor rezervlerindeki payının sadece % 13 olduğunu da düsünürsek, ABD-Türkiye ilişkilerinin seyrinde bor mineralinin çok önemli bir rol oynadığını rahatlıkla görebiliriz.

Bor minerali, sanayide alternatifi olmayan, vazgeçilmez bir zenginlik. Dünyada bor minerali bakımından en zengin ülke ise Türkiye.

Ülkemiz dünya toplam bor rezervinin yüzde 70'ine sahip.

Borun bir çeşidi olan tinkal Eskisehir'in Kirka bölgesinde yoğun olarak bulunuyor. Kolemanit cevheri de Kütahya-Emet, Balikesir-Bigadic ve

Bursa-Kestelek bölgelerinde yer alıyor.

Türkiye'nin 1999 yılındaki tabii boratlar toplam ihracatı 121 milyon dolar olarak gerçekleşti. Türkiye 1999 yılında toplam 30 sanayileşmiş ülkeye bor ve kimyasallarını ihraç etti...

Bor madenlerinin ruhsat ve saha işletme hakları 01.10.1978 tarih ve 2172 sayi ve 10.06.1983 tarih ve 2840 sayılı kanunlar gereğince ETİ Holding Anonim Şirketi'ne ait.

"Devletçe İşletilecek Madenler Hakkında Kanun"la, 2172 sayılı kanunun 2. maddesinde yer alan "bor tuzları, uranyum ve toryum madenlerinin aranması ve işletilmesi devlet eliyle yapılır" ibaresi gereği bor sahaları ve bor türevleri işletmelerinin özelleştirilmesi mümkün değil.

ETİ Holding'in aniden özelleştirme kapsamına alınması, bünyesinde bulunan yüksek kar marjli bor işletmeleri nedeniyle, yurt dışından pek çok değişik çevrenin ilgisini çekti. Batı dünyası sanayilerinin ayakta tutabilmek için muhtaç oldukları bor madenine Türkiye'deki bor işletmelerinin özelleştirilmesi yoluyla çok ucuza ulaşabilmeleri ihtimalinin ortaya çıkması pek çok soruyu da beraberinde getiriyor.

Özelleştirilmek istenen ETİ Holding 2000 yılında 30 trilyon liralık harcamayla, 83.8 trilyon lirası iç satış, 147.1 trilyon lirası dışsatış olmak üzere toplam 231 trilyon liralık hasılat elde etmiştir.

Yılda 700 bin ton ham, 350 bin ton rafine bor ürünleri satışı gerçekleştiren ETİ Holding'in küçük bir teknoloji yenileme operasyonuyla mevcut üretimini ve satışını kat be kat artırabileceği söylenmektedir.

Bor madenlerinin özelleştirilmesiyle, bu büyük milli servet yabancı sermayenin eline geçecektir.

Dünyadaki diğer örneklerde olduğu gibi yabancı sermaye bu stratejik maddeyi işlemek için kaynağında tesis kurmak yerine kendi ülkesine götürerek işleyecek ve Türkiye kendi elleriyle kendi servetini gelişmiş sanayii ülkelerine teslim etmiş olacaktıir."

Analiz: Recep BAHAR
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk

Bakan Koca: Randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz

"Önümüzdeki günlerde kademeli şekilde tedbirleri hayata geçirecek ve randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz." 
19.04.2024 16:30:00
Haber Merkezi
Bakan Koca: Randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz
Bakan Koca: Randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Önümüzdeki günlerde kademeli şekilde tedbirleri hayata geçirecek ve randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz." ifadelerini kullandı.

Bakan Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Bakanlığın ilgili birimleri ve hastanelerin yöneticileriyle yaptıkları toplantılarda Merkezi Hekim Randevu Sistemi'ndeki sorunları temel faktörleriyle ele aldıklarını belirtti.


Randevu bulmakta yaşanan sıkıntıları çözmek için yaptıkları çalışmalardan önemli sonuçlara ulaştıklarını aktaran Koca, "Önümüzdeki günlerde kademeli şekilde tedbirleri hayata geçirecek ve randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz." değerlendirmesini yaptı.

Randevu sorununa karşı hem vatandaşları hem de hekimleri memnun edecek bir çözüm oluşturduklarını belirten Koca, şunları kaydetti:

"Öncelikle iptal edilmeyen randevulardan kaynaklanan, kullanılamayan kapasitemizi diğer vatandaşlarımızın kullanımına açacağız. Bu kapsamda, gelemeyeceği randevuyu iptal etmeyen vatandaşlarımız söz konusu durumun ilkinde 15 gün içerisinde aynı branşa randevu alamayacak. Aynı şekilde randevusuna ikinci kez gelmediğinde 15 gün içerisinde tüm branşlardan randevu alamayacak. Son dakika iptalleri nedeniyle atıl kapasite oluşmaması için randevu iptal süresini, en geç bir önceki gün saat 23.59'la sınırlandırıyoruz. İptal edilen randevular yerine, muayene saatinden 1 saat öncesine kadar yeni randevu verebileceğiz. Böylelikle daha fazla hastamızın randevu almasını ve kapasitenin verimli kullanılmasını sağlamış olacağız."

Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması

Beypazarı Maden Suyu firması, ürün değerlerinin Avrupa Birliği mineralli su kriterlerine ve Türkiye Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik limitlerine uygun olduğunu belirterek, durumun Avrupa Birliği üyesi olmayan İsviçre'de mevzuatın farklılığından kaynaklandığını açıkladı.
19.04.2024 14:17:00 / Güncelleme: 19.04.2024 14:39:00
İhlas Haber Ajansı
Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması
Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması
İsviçre Federal Gıda Güvenliği ve Veterinerlik Bürosu, Beypazarı Maden Suyu firmasının bazı ürünlerinden alınan numune sonrası "ürünlerde bor miktarının yüksek olduğu" gerekçesiyle teslim edilen ürünler hakkında satış durdurma kararının alınmasını istemişti.

Geçtiğimiz günlerde firma tarafından yapılan açıklamada ise sosyal medyada ürün hakkında atılan iddialar yalanlanmıştı.

Firma, tartışmalara konu olan iddialar hakkında talep edilen İsviçre kaynaklı analiz sonucunun taraflarına ulaştığını açıkladı.



Firma tarafından analiz kaynaklarına ilişkin yapılan yazılı açıklamada, "Maden suyumuzun değerleri Avrupa Birliği mineralli su kriterlerine ve Türkiye Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik limitlerine uygundur. Avrupa Birliği üyesi olmayan İsviçre'de yaşanan bu durum Avrupa Birliği ve İsviçre mevzuatının farklılığından kaynaklanmaktadır. Doğal maden suyumuz, Sağlık Bakanlığı ve Ankara İl Sağlık Müdürlüğü denetiminde olup üretim sıklığı ile orantılı olarak düzenli bir şekilde denetlenip, analiz edilmektedir. Yer altında doğal olarak oluşan maden suyumuz tam 68 yıldır aynı kaynaktan, el değmeden şişelenmekte ve bütün ülkelere aynı içerikte ürün gönderilmektedir" ifadelerine yer verildi.

İliç'te bir işçinin daha naaşına ulaşıldı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Erzincan'ın İliç ilçesinde maden sahasında meydana gelen heyelanda toprak altında kalan 9 işçiden birinin daha naaşına ulaşıldığını bildirdi

19.04.2024 12:15:00 / Güncelleme: 19.04.2024 12:19:14
AA
İliç'te bir işçinin daha naaşına ulaşıldı
İliç'te bir işçinin daha naaşına ulaşıldı

Bayraktar, X sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, maden sahasındaki arama çalışmalarına ilişkin bilgi verdi.

Kazanın gerçekleştiği 13 Şubat'tan bu yana arama çalışmalarının aralıksız devam ettiğini anımsatan Bayraktar, "Erzincan İliç'te maden sahasında meydana gelen heyelanda ilk günden bu yana aralıksız olarak devam eden arama çalışmaları neticesinde bu sabah bir işçi kardeşimize daha ulaştık. Kardeşimize Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Tüm canlarımıza ulaşana kadar yoğun çalışmalarımıza devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Bayraktar, 5 Nisan'da da İliç'te maden ocağında toprak altında kalan bir işçinin naaşına ulaşıldığını bildirmişti.

Cenaze Adnan Keklik'e ait

Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu, AA muhabirine, Sabırlı Deresi bölgesinde ulaşılan cenazenin Adnan Keklik'e ait olduğunu belirterek, aileye başsağlığı diledi.

Aydoğdu, bölgedeki çalışmaların aralıksız sürdüğünü ifade etti.

Erzincan'ın İliç ilçesindeki altın madeni sahasında 13 Şubat'ta meydana gelen toprak kaymasında 9 kişi kaybolmuş ve 5 Nisan'da işçilerden Uğur Yıldız'ın cenazesine ulaşılmıştı. 

Türkiye nüfusunun yüzde 26'sı çocuk

Türkiye'nin, geçen yıl sonu itibarıyla 22 milyon 206 bin 34 olarak belirlenen çocuk nüfusu, ülke nüfusunun yüzde 26'sını oluşturdu
 

 
19.04.2024 10:34:00 / Güncelleme: 19.04.2024 10:43:28
AA
Türkiye nüfusunun yüzde 26'sı çocuk
Türkiye nüfusunun yüzde 26'sı çocuk

Türkiye İstatistik Kurumu, 2023 yılına ilişkin çocuk istatistiklerini açıkladı.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre, 2023 yıl sonu itibarıyla Türkiye nüfusu 85 milyon 372 bin 377 kişi iken bunun 22 milyon 206 bin 34'ü çocuk olarak kayıtlara geçti.

Çocuk nüfusun yüzde 51,3'ünü erkek, yüzde 48,7'sini kız çocuklar oluşturdu.

Birleşmiş Milletler tanımına göre, 0-17 yaş grubunu içeren çocuk nüfus, 1970 yılında toplam nüfusun yüzde 48,5'ini oluştururken bu oran 1990'da yüzde 41,8 ve 2023'te yüzde 26 oldu.

Nüfus projeksiyonlarına göre, çocuk nüfus oranının 2030'da yüzde 25,6, 2040'ta yüzde 23,3, 2060'ta yüzde 20,4, 2080'de yüzde 19 olacağı öngörüldü.

Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin çocuk nüfus oranları incelendiğinde, 2023'te çocuk nüfus oranının AB ortalaması yüzde 18 oldu.

AB üye ülkeleri içinde en fazla çocuk nüfus oranına sahip ülkeler sırasıyla yüzde 23,4 ile İrlanda, yüzde 21,1 ile Fransa ve yüzde 20,9 ile İsveç olarak kaydedildi.

Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu ülkeler ise sırasıyla yüzde 15,1 ile Malta, yüzde 15,4 ile İtalya, yüzde 15,9 ile Portekiz olarak belirlendi.

Türkiye'nin çocuk nüfus oranının AB'ye üye ülkelerden daha yüksek olduğu görüldü.

 

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.