Dünya siyaseti, her zaman büyük güçlerin gölgesinde şekillenen bir alan olmuştur. Ülkeler çoğu zaman "taraf seçmek" durumunda kalır; ancak taraf seçmek her zaman ulusal çıkarların korunması anlamına gelmez. Japonya'nın Tayvan politikasını incelediğimizde, bu gerçeği net bir şekilde görebiliyoruz. Japonya ne açıkça Çin'in yanında duruyor ne de tamamen Tayvan'ın yanında. Bunun yerine, kendi ulusal çıkarlarını, ABD ile ilişkilerini ve bölgesel istikrarı ön planda tutuyor. Tayvan'ın statüsünün barışçıl yollarla çözülmesini savunması, sert bir taraf seçmeden diplomasi ve uzun vadeli strateji yürüttüğünü gösteriyor.
Türkiye açısından da benzer bir durum söz konusu. Ankara merkezli bir dış politika, Türkiye'nin ulusal çıkarlarını korumanın ve bağımsızlığını güçlendirmenin temel yoludur. Bu yaklaşım, Atatürk'ün Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki dış politikasına dayanır. Atatürk, Lozan Antlaşması sonrası Türkiye'nin bağımsızlığını güvence altına alırken, komşularla ve büyük devletlerle ilişkilerinde dengeyi gözetmiş, sert taraf tutmaktan kaçınmıştı. Bugün de Ankara merkezli bir politika, Türkiye'nin çıkarlarını öncelemesini, bölgesel ve küresel dengeleri gözetmesini ve diplomasi yoluyla sorunları çözmesini sağlar.
Japonya'nın Tayvan konusundaki stratejisi, ulusal güvenlik ve ekonomik çıkarların dengelenmesine dayanıyor. Tayvan Boğazı'nda yaşanacak bir çatışmanın doğrudan Japonya'yı etkileyeceğini bilen Tokyo, askeri müdahaleden kaçınıyor; ancak ABD ile olan ittifakını ve bölgesel istikrarı koruma yükümlülüğünü göz ardı etmiyor. Türkiye'nin konumu da benzer bir hassasiyet gerektiriyor: Doğu Akdeniz'deki enerji hatları, Karadeniz'deki deniz trafiği ve Orta Doğu'daki güvenlik meseleleri, Ankara'yı diplomasi ve stratejik iş birlikleri ile çözüm aramaya yönlendiriyor. Bu, tarafsız gibi görünen bir duruşun aslında bilinçli ve stratejik bir politika olduğunu gösteriyor.
Ankara merkezli dış politika, ülkenin bağımsızlığını ve ulusal çıkarlarını korumanın yanı sıra hukuki çerçevede de hareket etmeyi gerektirir. Japonya örneğinde olduğu gibi, diplomasi dili yumuşak, söylemler ölçülü ve uluslararası hukuka uygun olmalıdır. Türkiye'nin hem Batı ile hem de doğu ülkeleriyle ilişkilerinde, hukuki sınırlar içinde hareket etmesi, hem güvenilir bir partner olarak görünmesini sağlar hem de ülkenin bağımsız duruşunu güçlendirir.
Bu yaklaşımın önemi, sadece uluslararası ilişkiler açısından değil, iç politikada da kendini gösterir. Ankara merkezli bir dış politika, kararların tek merkezden koordine edilmesini, ulusal çıkarların öncelikli olmasını ve farklı diplomatik süreçlerin çelişmeden yönetilmesini sağlar. Japonya'nın Tayvan meselesindeki dengeli duruşu, Türkiye'ye bu konuda somut bir emsal sunuyor: Sert taraf seçmek yerine stratejik ve bağımsız bir politika izlemek mümkündür.
Sonuç olarak, dünya siyasetinde tarafsız gibi görünen politikalar, aslında büyük bir stratejik bilinçle uygulanmaktadır. Türkiye için bu, Ankara merkezli bir dış politikanın gerekliliğini ortaya koyuyor. Atatürk'ün izlediği bağımsız dış politika çizgisi, günümüzde hala yol gösterici. Ulusal çıkarların korunması, bölgesel istikrarın sağlanması ve hukuki çerçevede diplomasi yürütmek, Japonya'nın Tayvan politikasından alınacak en önemli örneklerden biridir. Türkiye, kendi çıkarlarını merkeze koyan bir politika ile hem bağımsızlığını güçlendirebilir hem de uluslararası alanda saygın bir aktör olmayı sürdürebilir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cem Bürüç / diğer yazıları
- Japonya'nın stratejik dengesi ve Ankara mukayesesi / 18.11.2025
- Kıbrıs'ta yeni dönem 5+1: Denktaş dönemi ile bugünün karşılaştırması / 15.11.2025
- Barışın küresel ve yerel mimarisi / 14.11.2025
- Ukrayna Savaşında kim ne istiyor? / 11.11.2025
- Atatürk'ün dış politika felsefesi: Barışın stratejik gücü / 10.11.2025
- Rubio'nun Orta Asya hamlesi / 09.11.2025
- Küresel dengenin kırılma noktası: ABD, Rusya ve Türkiye'nin zor tercihleri / 08.11.2025
- Dış politikada duruş meselesi: Geçmişten bugüne / 07.11.2025
- Aynı masada, farklı dillerde konuşmak: Türkiye ve AB arasındaki sessiz uçurum / 06.11.2025
- Filistin'de sol hareketlerin dünü ve bugünü / 05.11.2025
- Kıbrıs'ta yeni dönem 5+1: Denktaş dönemi ile bugünün karşılaştırması / 15.11.2025
- Barışın küresel ve yerel mimarisi / 14.11.2025
- Ukrayna Savaşında kim ne istiyor? / 11.11.2025
- Atatürk'ün dış politika felsefesi: Barışın stratejik gücü / 10.11.2025
- Rubio'nun Orta Asya hamlesi / 09.11.2025
- Küresel dengenin kırılma noktası: ABD, Rusya ve Türkiye'nin zor tercihleri / 08.11.2025
- Dış politikada duruş meselesi: Geçmişten bugüne / 07.11.2025
- Aynı masada, farklı dillerde konuşmak: Türkiye ve AB arasındaki sessiz uçurum / 06.11.2025
- Filistin'de sol hareketlerin dünü ve bugünü / 05.11.2025















































































