Prof. Dr. Haydar Baş, Kırıkkale konuşmasında, BTP iktidarında iç ve dış borçlanmaya son verileceğini söyledi. "Hiç bir ülke borçla kalkınmamıştır" diyen Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'nin borç batağına nasıl sürüklendiğini de açıklayarak şöyle dedi:
"İktisatta bir kural vardır. Bir memleketin, bir devletin milli gelirinin % 30'u o memlekette para olarak dolaşır. Şayet siz bu miktarı dolaştırmazsanız memleket parasız kalır ve de batmaya mahkum olur. Onun için devletlerin para basma gibi bir hakkı vardır. Türkiye bu para basma hakkını kullanmak yerine global sermaye sahiplerinden bir talimat aldı. Global sermaye sahipleri, "Siz Merkez Bankasına para bastırmayın. Lazım olursa biz veririz" dediler. Eğer bir memlekette milli gelirin % 30'u para olarak bulunmazsa mutlaka paraya ihtiyaç olacaktır. ABD'de milli gelirin % 100'ü para olarak piyasada dolaşır. % 30'u kendi iç piyasasında, % 70'i dış piyasada dolaşır. İngiltere'de % 30'u iç, % 30'u dış piyasada olmak üzere % 60 parası piyasada dolaşır. Fransa, Almanya aynen böyle yapar. Bize gelince bizde milli gelirin % 2'si para olarak dolaşır. Tam % 28 açık var. Böyle paraya ihtiyacı olan piyasa iş yapabilir mi? Bakkal iş yapabilir mi? Manav iş yapabilir mi? Ziraatçi iş yapabilir mi? Hiç kimse iş yapamaz. Vücudun kana ihtiyacı var. Bu kanı pompalaman lazım. Parayı pompalamazsan mevta olursun. Bize, 'Siz para basmayın. Biz verelim' dediler. 'Bir, sendikasyon kredileri ile kendi bankalarınızdan borçlanın. İki, biz size dış kredi verelim. Böylece para ihtiyacını görürsünüz' dediler. Böylece ne oldu biliyor musunuz? İçten ve dıştan aldığımız borçlara biz yılda şu andaki parayla 55 katrilyon faizi ödüyoruz. 55 katrilyonu söylemek bile korkunç bir şey. Bu memleketin ayakta durması mümkün olabilir mi? Biz bu şartlar münasebetiyle batmaya mahkum edildik. Onun için biz, ne IMF'den ne iç piyasadan bir tek kuruş borç almayacağız. Böylece her yıl ödemekte olduğumuz 55 katrilyona son vereceğiz. Alınan vergiler işte bu 55 katrilyonu ödemeye gidiyor. Borcun aslı da orta yerde duruyor. Bizi açlığa, yokluğa, sefilliğe mahkum ettiler. Dünyada hiç bir ülke borçla kalkınmamıştır. Böyle acziyet, böyle yanlış, böyle cinayet olur mu? Biz, iç ve dış borçlanmaya son diyeceğiz. Bir tek kuruş borç almayacağız. O zaman yılda 55 katrilyon kazanacağız, değil mi? Şimdi bu para annelerimi emekli eder mi? Gencimi evlendirir mi? Okul açar mı?"
"İktisatta bir kural vardır. Bir memleketin, bir devletin milli gelirinin % 30'u o memlekette para olarak dolaşır. Şayet siz bu miktarı dolaştırmazsanız memleket parasız kalır ve de batmaya mahkum olur. Onun için devletlerin para basma gibi bir hakkı vardır. Türkiye bu para basma hakkını kullanmak yerine global sermaye sahiplerinden bir talimat aldı. Global sermaye sahipleri, "Siz Merkez Bankasına para bastırmayın. Lazım olursa biz veririz" dediler. Eğer bir memlekette milli gelirin % 30'u para olarak bulunmazsa mutlaka paraya ihtiyaç olacaktır. ABD'de milli gelirin % 100'ü para olarak piyasada dolaşır. % 30'u kendi iç piyasasında, % 70'i dış piyasada dolaşır. İngiltere'de % 30'u iç, % 30'u dış piyasada olmak üzere % 60 parası piyasada dolaşır. Fransa, Almanya aynen böyle yapar. Bize gelince bizde milli gelirin % 2'si para olarak dolaşır. Tam % 28 açık var. Böyle paraya ihtiyacı olan piyasa iş yapabilir mi? Bakkal iş yapabilir mi? Manav iş yapabilir mi? Ziraatçi iş yapabilir mi? Hiç kimse iş yapamaz. Vücudun kana ihtiyacı var. Bu kanı pompalaman lazım. Parayı pompalamazsan mevta olursun. Bize, 'Siz para basmayın. Biz verelim' dediler. 'Bir, sendikasyon kredileri ile kendi bankalarınızdan borçlanın. İki, biz size dış kredi verelim. Böylece para ihtiyacını görürsünüz' dediler. Böylece ne oldu biliyor musunuz? İçten ve dıştan aldığımız borçlara biz yılda şu andaki parayla 55 katrilyon faizi ödüyoruz. 55 katrilyonu söylemek bile korkunç bir şey. Bu memleketin ayakta durması mümkün olabilir mi? Biz bu şartlar münasebetiyle batmaya mahkum edildik. Onun için biz, ne IMF'den ne iç piyasadan bir tek kuruş borç almayacağız. Böylece her yıl ödemekte olduğumuz 55 katrilyona son vereceğiz. Alınan vergiler işte bu 55 katrilyonu ödemeye gidiyor. Borcun aslı da orta yerde duruyor. Bizi açlığa, yokluğa, sefilliğe mahkum ettiler. Dünyada hiç bir ülke borçla kalkınmamıştır. Böyle acziyet, böyle yanlış, böyle cinayet olur mu? Biz, iç ve dış borçlanmaya son diyeceğiz. Bir tek kuruş borç almayacağız. O zaman yılda 55 katrilyon kazanacağız, değil mi? Şimdi bu para annelerimi emekli eder mi? Gencimi evlendirir mi? Okul açar mı?"