Bu da zurnanın son deliği olarak kendini gösterdi.
Zurnanın zırt dediği yer olarak yani.
Son olmaları menfaatlerine.
Emin'ciğim telefon açmıştır Alkan'cığıma.
Rica etmiştir.
Tipine bakmayın siz. Çok kibarcıktır o.
Cami avlusuna şey etmekten aldığı zevk kibarlığının ölçüsüdür.
Yahu Alkan'cığım, demiş ve eklemiş: "Ben yüzüme gözüme bulaştırdım, bir yol da sen yaz belki tutar."
Alkan'cığım da önce itiraz etmiş.
Sonra şantajlara dayanamadığı için kerhen kabul etmiş.
Tek yumurta ikizi gibi davranmaları aynı çanaktan yemlenmeleri yüzünden olsa gerek.
İşsizliğin büyük boyutlara çıktığı şu günlerde, işinden ve aşından olmamak için verilen her emri "babam, pardon şefim öyle diyor" teslimiyeti ile bilakaydu şart yerine getirmeyi meslek ilkeleri açısından büyük bir meziyet kabul eden bu tipler, durmadan sağa sola çamur atıyor ve attıkları her çamur mutlaka iz bırakır diye düşünerek zavallılaştıkça zavallılaşıyorlar.
Çok güzel bir ölçümüz var:
Yanlış kıyas ölçüsü olamaz. Yani bir yerlerde icra edilen bir yanlış, başka bir yerde uygulanan bir doğru için kıyas olamaz.
Bir yerde kanunların müsaade ettiği ölçülere azami riayet edilerek yapılan bir iş, bir eylem ile, kanunları hiçe sayarak başka bir yerde yapılan eylemi aynı manada ele almak "hukukî" ile "gayri hukuki" arasındaki farkı bilmemektir.
Bu hatayı yapan kişi siyaset bilimci olunca varın ne halde olduğumuzu siz düşünün.
Alkan'cığım büyük bir deha eseri olarak, bu ülkeyi çok yakından ilgilendiren "Ermeni Soykırım İddialarını red ve Ulusal Bağımsızlık" mitingini ve o mitingde atılan sloganları, kahrolsun falan, helak olsun filan, yerin dibine batsın feşmekan sloganlarının atıldığı ve hak talep etme adı altında sağı solu kıran, yıkan, yakan, esnafı ve masum halkı tedirgin eden maksadını aşmış anarşizm kokan eylemlerle bir tutmaya çalışmış.
Aslında rahatsız olduğu şey, bu kadar insan bir araya gelir de nasıl olur kan akmaz, arbede çıkmaz, gözaltı olmaz.
Ölü sayısı şu kadar, yaralı sayısı bu kadar türü haber duymaktan zevk alan bu hilkat garibeleri başka şey bekliyorlardı aslında.
İşte o tutmadı.
Ama bundan sonra şayet böyle bir şey olursa ki, Allah korusun, hesabını da bu tiplerden sormak gerekir.
Şuna çok içerlenmiş Alkan'cığım; Bu mitinge izin veren yetkililer, nasıl olur da Türközü sınır kapısından ülkemize giriş yapmak isteyen fahişelere zorluk çıkarıyorlar?
Sorası geliyor insanın: İşsiz mi kaldınız yoksa?
Atılan sloganlardan bazıları nesebine dokunmuş olacak ki, bu tarihi mitinge imzasını atan çok muhterem Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i bir yerlere gammazlamak için kendince ürettiği bir sıfatı, tarikat şeyhi yakıştırmasını kullanıyor.
Yılların deneyimi var ne de olsa.
Papazların, rahiplerin, ülkeyi bölmeyi hedefleyen misyonerlerin önünü açmak, rahat çalışmalarını sağlamak için müslümanların elini kolunu bağlamak için hep bu tabir; tarikat şeyhi, şeyh, mürit tabirleri kullanılmadı mı şu ülkede?
Papaz efendilerin, toprak bütünlüğümüzü tehdit edecek sözleri sarf ederek köşe bucak tertip ettikleri "ayin merasimlerinden" zevk alan bu soyu sıkıntılı tipler, şu ülkenin bölünüp parçalanmasına dur diyenleri susturmak için hep bu tabiri kullanıyorlar.
Başka bir şey bulamayınca tek çare olarak.
Al kan pek uyuşmuyor bu hareketinize.
Zurnanın zırt dediği yer olarak yani.
Son olmaları menfaatlerine.
Emin'ciğim telefon açmıştır Alkan'cığıma.
Rica etmiştir.
Tipine bakmayın siz. Çok kibarcıktır o.
Cami avlusuna şey etmekten aldığı zevk kibarlığının ölçüsüdür.
Yahu Alkan'cığım, demiş ve eklemiş: "Ben yüzüme gözüme bulaştırdım, bir yol da sen yaz belki tutar."
Alkan'cığım da önce itiraz etmiş.
Sonra şantajlara dayanamadığı için kerhen kabul etmiş.
Tek yumurta ikizi gibi davranmaları aynı çanaktan yemlenmeleri yüzünden olsa gerek.
İşsizliğin büyük boyutlara çıktığı şu günlerde, işinden ve aşından olmamak için verilen her emri "babam, pardon şefim öyle diyor" teslimiyeti ile bilakaydu şart yerine getirmeyi meslek ilkeleri açısından büyük bir meziyet kabul eden bu tipler, durmadan sağa sola çamur atıyor ve attıkları her çamur mutlaka iz bırakır diye düşünerek zavallılaştıkça zavallılaşıyorlar.
Çok güzel bir ölçümüz var:
Yanlış kıyas ölçüsü olamaz. Yani bir yerlerde icra edilen bir yanlış, başka bir yerde uygulanan bir doğru için kıyas olamaz.
Bir yerde kanunların müsaade ettiği ölçülere azami riayet edilerek yapılan bir iş, bir eylem ile, kanunları hiçe sayarak başka bir yerde yapılan eylemi aynı manada ele almak "hukukî" ile "gayri hukuki" arasındaki farkı bilmemektir.
Bu hatayı yapan kişi siyaset bilimci olunca varın ne halde olduğumuzu siz düşünün.
Alkan'cığım büyük bir deha eseri olarak, bu ülkeyi çok yakından ilgilendiren "Ermeni Soykırım İddialarını red ve Ulusal Bağımsızlık" mitingini ve o mitingde atılan sloganları, kahrolsun falan, helak olsun filan, yerin dibine batsın feşmekan sloganlarının atıldığı ve hak talep etme adı altında sağı solu kıran, yıkan, yakan, esnafı ve masum halkı tedirgin eden maksadını aşmış anarşizm kokan eylemlerle bir tutmaya çalışmış.
Aslında rahatsız olduğu şey, bu kadar insan bir araya gelir de nasıl olur kan akmaz, arbede çıkmaz, gözaltı olmaz.
Ölü sayısı şu kadar, yaralı sayısı bu kadar türü haber duymaktan zevk alan bu hilkat garibeleri başka şey bekliyorlardı aslında.
İşte o tutmadı.
Ama bundan sonra şayet böyle bir şey olursa ki, Allah korusun, hesabını da bu tiplerden sormak gerekir.
Şuna çok içerlenmiş Alkan'cığım; Bu mitinge izin veren yetkililer, nasıl olur da Türközü sınır kapısından ülkemize giriş yapmak isteyen fahişelere zorluk çıkarıyorlar?
Sorası geliyor insanın: İşsiz mi kaldınız yoksa?
Atılan sloganlardan bazıları nesebine dokunmuş olacak ki, bu tarihi mitinge imzasını atan çok muhterem Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i bir yerlere gammazlamak için kendince ürettiği bir sıfatı, tarikat şeyhi yakıştırmasını kullanıyor.
Yılların deneyimi var ne de olsa.
Papazların, rahiplerin, ülkeyi bölmeyi hedefleyen misyonerlerin önünü açmak, rahat çalışmalarını sağlamak için müslümanların elini kolunu bağlamak için hep bu tabir; tarikat şeyhi, şeyh, mürit tabirleri kullanılmadı mı şu ülkede?
Papaz efendilerin, toprak bütünlüğümüzü tehdit edecek sözleri sarf ederek köşe bucak tertip ettikleri "ayin merasimlerinden" zevk alan bu soyu sıkıntılı tipler, şu ülkenin bölünüp parçalanmasına dur diyenleri susturmak için hep bu tabiri kullanıyorlar.
Başka bir şey bulamayınca tek çare olarak.
Al kan pek uyuşmuyor bu hareketinize.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua... - 1 / 20.03.2024
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua... - 1 / 20.03.2024
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024