Bu gidişin ne "light"ı kaldı, ne ılımlısı

Bundan böyle güya "light yazı"lar yazacaktım. Dikkatinizi çekerim "ılımlı yazı" demedim, "light yazı" dedim.Hani, şöyle havadan sudan, dereden tepeden yazılar? Gevrek, çok da suya sabuna dokunmayan türden yazılar.Boyumuzu aşan devlet-mevlet meselelerine girmeyecektim. Vatan gitmiş, millet dağılmış, ekonomi batmış; işim olmaz. Sürüklendiğimiz tehlikelere dair kalem oynatmayacaktım. Gevrek yazılar yazacaktım. Fakat olmadı, olmuyor. Yüreğim kanıyor.Göz göre göre gemi batsa da, ses çıkarmayacağım diye düşünüyordum; ama vicdanım elvermiyor. Medeniyetimize ait değerler, iliklerimize kadar işlemiş; nemelazım diyemiyorum.Bugün size "sabah ezanları"ndan söz edecektim. Ama vatanın selametinin tehlikeye girdiği yerde ezanların sustuğuna şahit olmuyor muyuz? O zaman ezan ile vatanı birbirinden ayıramayız ki? Vatan, benim kalbim; ezan, benim kalbimdeki imanımdır. Bu sebeple vatandan bana ne, iş olacağına varsın diyemiyorum. Ama ben yine önce ezandan başlayayım.Hiç seher vaktinde şöyle balkona çıkıp, üfür üfül esen seher yelinin sırtınızı sıvazladığı bir esnada "sabah ezanı"nı dinlediniz mi? O ne zevk?Sabah ezanları vardır İstanbul'da?Diğer büyük şehirlerde de vardır.O ne muhteşem bir sada!Gökkubbe inliyor; gönül saraylarında Hakk yankılanıyor.Alemlere rahmet Hz. Muhammed'in adı yükseliyor, yükseliyor.Gaflet ve karanlık çökmüş şehrin üstünde ezanlar, aydınlık geleceğimizi muştuluyor.Seher vakti dirilin, mahşer günü ayağa kalkarcasına ayağa kalkın, evinizin ve gönlünüzün penceresini açıverin? Dinleyin sabah ezanlarını.Tevhid sembolü, rahmet sadası bu?Bu ezanlar, Haçlı dünyasının havsalasını dağıtıyor? AB'sinin de, ABD'sinin de, diğerlerinin de.Bu ezanlar var oldukça, alırlar mı Türkiye'yi AB'ye!? Bu ezanlar var oldukça işgalci ABD sana güvenir mi?! Seninle samimi stratejik ortaklık kurar mı?!Kurmaz, kurmuyor.Fırsat bulduğu an geçiriyorlar çuvalı başımıza.Bazıları, o zaman susturalım ezanları, kapatalım camileri, yıkalım Kur'an kurslarını, açalım kiliseleri, takalım haçları, çalsın çanlar, çoğalsın zangoçlar diye düşünüyorlar.Batı, bu vaziyete "Hıristiyanlaşma" değil de "ılımlı İslam" diyor. Bu vaziyete rıza gösterene de "ılımlı Müslüman", "ılımlı Türkçü", "ılımlı Atatürkçü" diyor.Sivil-asker kimi devlet ve hükümet erbabı ise, güya birbirleriyle arasıra kapışıyor gibi yapsalar da, bu "ılımlı arka plan eksen"de ortak hareket ediyorlar. Yazık? Böyle bir "ılımlı dönüşüm"; ortada ne millet bırakıyor, ne vatan, ne devlet, ne asalet? Ne başımız çuvaldan kurtuluyor, ne coğrafyamız işgalden ve terörden.ABD, yine fırsat bu fırsat diyor?Önce Kıbrıs sularında Rumların petrol ve gaz arayabileceklerini dünyaya deklare ediyor. Şirketlerini Rumlara ortak ediyor? üleymaniye çuvalından sonra, al sana bir Kıbrıs çuvalı daha?ABD, bir diğer çuval da Ermeni meselesinden geçiriyor başımıza.ABD'nin meşhur Yahudi kuruluşu var; ADL. Yahudi Düşmanlığı ve Siyonizm Karşıtlığıyla Mücadele Birliği? Başbakan R. T. Erdoğan'a cesaret madalyası vermişlerdi birkaç yıl önce. ADL, basına yansıdığı üzere Papalık'ın Dinlerarası Diyalog projesinin Türkiye'de kök tutması için ciddi çalışmalar ve işbirlikleri yapmıştı. İşte bu ADL'nin Başkanı Abraham Foxman, Türklerin "Ermeni soykırımı'' yaptıklarını deklare ediyor. Dışişleri sözcümüz Levent Bilman, "ADL açısından talihsizlik olarak görüyor ve düzeltilmesini bekliyoruz" diyor; o kadar.Bana sorarsanız, Erdoğan'ın ADL'den aldığı cesaret madalyasını "madalyanız başınızda paralansın" deyip iade etmesi lazım. Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı hususunda "kabul etmiyorum" diyenlere karşı koyduğu tavrın bir benzerini ADL'ye karşı koyması lazım? Erdoğan, bunu yapabilecek kumaştadır. Yapmalıdır.Aksi halde başımız çuvaldan kurtulmaz.Hayır, sivil-asker başımız çuvala alıştı diyorsak; o ayrı, ona bir şey diyemem.Ama ben, bütün bunlar olup biterken "light yazı"lar yazamam.