Bu hasletleri sakın kaybetmeyin
İmam Ca’fer (a.s.) buyurdu ki: “İnsanlara iki haslet emredildi ama onlar bu hasletleri zayi ettiler. Böylece bu iki haslet namına bir şey kalmadı aralarında. Biri sabır, biri de sır saklamaktır”
24.11.2023 09:31:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş
![Bu hasletleri sakın kaybetmeyin](resimler/haberler/25/bu-hasletleri-sakin-kaybetmeyin-H1507714-11.webp)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![Bu hasletleri sakın kaybetmeyin](resimler/haberler/25/bu-hasletleri-sakin-kaybetmeyin-H1507714-12.webp)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![](temalar/resimler/bos.gif)
Ebu Usame Zeyd eş-Şahham rivayet eder:
Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:
"İnsanlara iki haslet emredildi ama onlar bu hasletleri zayi ettiler. Böylece bu iki haslet nâmına bir şey kalmadı aralarında. Biri sabır, biri de sır saklamaktır." (Usul-i Kâfi, c. 2, s. 407).
Süleyman b. Halid rivayet eder: Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:
"Ey Süleyman! Siz öyle bir din üzeresiniz ki, kim bunu sır olarak saklarsa Allah onu aziz kılar, kim de ifşa ederse Allah onu zelil kılar." (Usul-i Kâfi, c. 2, s. 407).
Abdu'l A'la rivayet eder:
Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam)'ın şöyle dediğini duydum:
"Bizim imamlığımızı kabul etmek sadece tasdik etmekten ve benimsemekten ibaret değildir. Bilakis, imamlığı kabul etmenin bir gereği de, onu gizlemek ve ehil olmayanlara açmamaktır. Onlara selam söyle ve onlara de ki: İnsanların sevgisini kendisine çekebilen kula Allah rahmet etsin. Onlara bildikleri şeyleri söyleyin, inkâr ettikleri şeyleri de onlardan saklayın."
Ardından şöyle buyurdu: "Allah'a yemin ederim ki, bize karşı kılıç çekip savaşan kimsenin bize verdiği eziyet, bizim istemediğimiz bir şeyi bizim adımıza söyleyen kimsenin bize verdiği eziyetten daha fazla değildir.
Bir kulun bizim bu işimizi ifşa ettiğini duyduğunuz zaman, onun yanına gidin ve bundan vazgeçirin. Eğer bu isteğinizi kabul ederse, ne âlâ! Etmezse, o zaman, öyle birini onun başına sorumlu tayin edin ki, ona karşı çıkmak ağır gelsin ve sözlerini dinlesin. Hiç şüphesiz sizden bir adam bir ihtiyacının giderilmesini ister ve bu ihtiyacı karışlanınca- ya kadar ısrar eder. O halde kendi ihtiyaçlarınızın karşılanması için ısrar ettiğiniz gibi, benim ihtiyaçlarımın giderilmesi için de ısrar edin. Eğer bu adam sizin bu önerinizi kabul ederse, ne güzel! Etmezse, sözlerini ayaklarınızın altına alın. Bu adam, "şöyle şöyle der" demeyin. Çünkü bu sizin de, benim de aleyhimedir. Allah'a yemin ederim ki, eğer benim söylediklerimi söylerseniz, o zaman sizin arkadaşlarım olduğunuzu ikrar ederim.
Bakın, şu Ebu Hanife'ye, birçok arkadaşı var. Ve şu Hasan Basrî'ye, onun da birçok arkadaşı var. Bense Kureyş'e mensup bir adamım, Resulûllah'ın evladıyım. İçinde her şeyin açıklaması bulunan Allah'ın Kitabı'nı öğrendim. Yaratılışın başlangıcı, göklerin, yerin durumu, önceki nesillerin ve sonraki nesillerin hali, olan, olacak olan şeylerin durumu orada ifade edilmiştir. Bütün bunları gözlerimin önündeymiş gibi seyrediyorum." (Usul-i Kâfi, c. 2, s. 409).
İsa b. Ebu Mansur rivayet eder: Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam)'ın şöyle dediğini duydum:
"Bize revâ görülen muamele- den dolayı üzülen, bizim için kederlenen bir nefes tesbihtir. (Bir kimse bizim) işimizi dert edinmesi ibadet, bizim sırrımızı gizlemesi ise Allah yolunda cihaddır."
Muhammed b. Said bana dedi ki: Bu hadisi altın harflerle yaz, bugüne kadar bu sözden daha güzel bir söz yazmış değilim. (Usul-i Kâfi, c. 2, s. 413).
Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:
"İnsanlara iki haslet emredildi ama onlar bu hasletleri zayi ettiler. Böylece bu iki haslet nâmına bir şey kalmadı aralarında. Biri sabır, biri de sır saklamaktır." (Usul-i Kâfi, c. 2, s. 407).
Süleyman b. Halid rivayet eder: Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:
"Ey Süleyman! Siz öyle bir din üzeresiniz ki, kim bunu sır olarak saklarsa Allah onu aziz kılar, kim de ifşa ederse Allah onu zelil kılar." (Usul-i Kâfi, c. 2, s. 407).
Abdu'l A'la rivayet eder:
Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam)'ın şöyle dediğini duydum:
"Bizim imamlığımızı kabul etmek sadece tasdik etmekten ve benimsemekten ibaret değildir. Bilakis, imamlığı kabul etmenin bir gereği de, onu gizlemek ve ehil olmayanlara açmamaktır. Onlara selam söyle ve onlara de ki: İnsanların sevgisini kendisine çekebilen kula Allah rahmet etsin. Onlara bildikleri şeyleri söyleyin, inkâr ettikleri şeyleri de onlardan saklayın."
Ardından şöyle buyurdu: "Allah'a yemin ederim ki, bize karşı kılıç çekip savaşan kimsenin bize verdiği eziyet, bizim istemediğimiz bir şeyi bizim adımıza söyleyen kimsenin bize verdiği eziyetten daha fazla değildir.
Bir kulun bizim bu işimizi ifşa ettiğini duyduğunuz zaman, onun yanına gidin ve bundan vazgeçirin. Eğer bu isteğinizi kabul ederse, ne âlâ! Etmezse, o zaman, öyle birini onun başına sorumlu tayin edin ki, ona karşı çıkmak ağır gelsin ve sözlerini dinlesin. Hiç şüphesiz sizden bir adam bir ihtiyacının giderilmesini ister ve bu ihtiyacı karışlanınca- ya kadar ısrar eder. O halde kendi ihtiyaçlarınızın karşılanması için ısrar ettiğiniz gibi, benim ihtiyaçlarımın giderilmesi için de ısrar edin. Eğer bu adam sizin bu önerinizi kabul ederse, ne güzel! Etmezse, sözlerini ayaklarınızın altına alın. Bu adam, "şöyle şöyle der" demeyin. Çünkü bu sizin de, benim de aleyhimedir. Allah'a yemin ederim ki, eğer benim söylediklerimi söylerseniz, o zaman sizin arkadaşlarım olduğunuzu ikrar ederim.
Bakın, şu Ebu Hanife'ye, birçok arkadaşı var. Ve şu Hasan Basrî'ye, onun da birçok arkadaşı var. Bense Kureyş'e mensup bir adamım, Resulûllah'ın evladıyım. İçinde her şeyin açıklaması bulunan Allah'ın Kitabı'nı öğrendim. Yaratılışın başlangıcı, göklerin, yerin durumu, önceki nesillerin ve sonraki nesillerin hali, olan, olacak olan şeylerin durumu orada ifade edilmiştir. Bütün bunları gözlerimin önündeymiş gibi seyrediyorum." (Usul-i Kâfi, c. 2, s. 409).
İsa b. Ebu Mansur rivayet eder: Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam)'ın şöyle dediğini duydum:
"Bize revâ görülen muamele- den dolayı üzülen, bizim için kederlenen bir nefes tesbihtir. (Bir kimse bizim) işimizi dert edinmesi ibadet, bizim sırrımızı gizlemesi ise Allah yolunda cihaddır."
Muhammed b. Said bana dedi ki: Bu hadisi altın harflerle yaz, bugüne kadar bu sözden daha güzel bir söz yazmış değilim. (Usul-i Kâfi, c. 2, s. 413).