Türk gençliği ne ise Türkiye de odur; buna her zaman inanmışımdır. Peki, Türk genci nasıl, hangi safhalardan geçiyor da bir hayat yaşıyor onu anlatmak istiyorum.
Üniversiteye kadar bir şekilde ailemin desteğiyle okuyup üniversite hazırlanma sürecinde, önümüzdeki rakiplerin çok ve bilgisinin eşit olmadığını bilerek başlıyoruz bu yarışa. Bizim zamanımızda YGS, LYS vardı şimdi o TYT, AYT olmuş her zaman ki gibi yine bir değişiklik...
İktisat bölümünü okumak için üniversiteye başladığımda maddi olarak zorlanmalar yaşadım. Yurt, kitap paraları, yol paraları, harçlık, fotokopi...
Tek bir emekli maaşı ile aileme bu kadar yüklenmek istemediğim için devletten burs/kredi başvurusu yapmak istedim. Tabii ki devlet bana kredi verdi ve ben de onu kabul etmek zorunda kaldım. Allah razı olsun ki İcmal Gençlik Teşkilatının da bana vermiş olduğu burs ile 4 yılımı bir şekilde geçirdim.
Yeri geldi yürüyerek yurda gittim yeri geldi 7 TL ile 15 günün nasıl geçeceğini hesap etmeye çalıştım (tabii ki olmadı). 4 yıl sonra mezun oldum, dedim artık tamam şimdi iş bulup çalışma zamanı. 1 yıl boyunca (abartısız bir şekilde söylüyorum) 50-70 yere iş başvurusunda bulundum ve maalesef alınmadım. Tecrübem yokmuş!!!
Başvurulardan çıktığımda oturup ağladığımı biliyorum. Okulumu bitirmişim ve üstüne ailemin ve çevremin benden beklentisi var bunu biliyorum. Bulamadım iş. Tek çözümü KPSS'ye hazırlanmakta buldum ama ortalamanın üzerinde puan almama rağmen atanamadım. Ne özel sektörde iş bulabildim ne de KPSS ile devlet kurumlarına girebildim.
Ayrıca şu an devletten almış olduğum kredi borcum var 16185 TL… Ben yine şanslıyım, arkadaşlarımınki 24 bin TL. Madem kendi mesleğimde çalışamıyorum o zaman ben de satış elemanı, kasiyerlik gibi işleri yaparım dedim asgari ücreti kabul ederek. Büyük şehirde olmama rağmen satış elemanı bile olamadım, ne mezunusunuz dediklerinde üniversite diyorum, "olmaz siz ileride iyi bir iş bulup bizi bırakırsınız bize daimi eleman lazım" deyip yine reddediliyorum. Üniversite okumasak iş bulamıyoruz, okusak yine bulamıyoruz.
Kendi hikâyemi anlattım ama aslında benim durumumda olan arkadaşlarımı ve üniversite mezunu olup iş bulamayanları da anlatıyorum. Tek ben değilim bu halde olan.
Peki, neden bunları yaşıyoruz? Kaynaklarımız mı yok? Üretim yapacak insan mı yok? Aslında tüketim yok ki üretim ve sanayi gelişsin. Genciz, haliyle dışarıya çıktığımızda almak istediğimiz, giyinmek ve yemek istediğimiz çok şey oluyor. Bir ay bir kıyafet alsak diğer ay onun masrafını çıkarmak için kemer sıkmam gerekiyor demişti bir arkadaşım...
Tekrar soruyorum: Bunu yaşamak zorunda mıyız?
Aslında değiliz. Çözümü de biliyoruz ama bir türlü o kararı veremedik. Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş ile olabilseydik bu soruyu sormuyor olacaktık.
Artık, bundan sonrası için ümitle bekliyoruz…
Nurcan Karakaya / diğer yazıları
- Avrupa'da BTP / 28.02.2024
- Berlin’de Prof. Dr. Haydar Baş’ı andık / 18.04.2022
- Milli Ekonomi Modeli -8- / 26.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -7- / 23.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -6- / 21.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -5- / 19.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -4- / 17.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -3- / 16.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -2- / 15.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli / 14.03.2022
- Berlin’de Prof. Dr. Haydar Baş’ı andık / 18.04.2022
- Milli Ekonomi Modeli -8- / 26.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -7- / 23.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -6- / 21.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -5- / 19.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -4- / 17.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -3- / 16.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -2- / 15.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli / 14.03.2022