Meneviyatın kaynağı ve hocaların değeri
Cephelerden ailelelerine devamlı haber gönderilmektedir. Cepheden gelen şehit haberlerine karşı, ailesinde büyük matem, acı ve yeis oluşmaktadır. Bütün aile ve yakınları adeta bir depresyona kapılmaktadır.
Öte yandan şehitlik mertebesinin, hayatta kazanılacak en yüksek mertebe olduğunu kimse yeterli derecede idrak edememektedir. Aslında şehitler imkan olsa da dünyaya tekrar gelebilseler bir daha şehit olsak diyecek kadar cesurdurlar. Hocaların bu durumda çok önemli yatıştırıcı ve sakinleştirici bilgileri ailelerin acılara dayanmasında büyük rol oynamaktadır.
Zaten en uzun hayat bile insan gözünü açıp kapayıncaya kadar hızlı yaşanmıyor mu, sonunda acı gerçek gelmiyor mu? İnsan yaşadıkça her gün ölüme doğru bir adım daha yaklaşmaktadır.
Bu yoğun savaşlarda bazan ara devreler ve sükûnet molaları şeklinde durumlar oluşmaktaydı. Bunlara sessiz mütareke de denebilirdi. Moral toplama zamanı da denebilirdi. Ama bu mütareke esnasında siperlere, Türk ve müttefik askerler, birbirlerine sigara, küçük hediyeler ve çikolata bile atmaktaydılar. İşte bu hususlar insanın bambaşka özelliklerini meydana çıkartabiliyordu. Her an öldürmek istediği kimselere hediye vermek, daha sonra da ona kurşun atmak ve öldürmek istemek, çok karmaşık bir insanlık özelliğidir.
Hukukta da bu özellik tatbik edilmektedir. Mesela idam mahkûmu önce tedavi edilir, sonra asılır!: Rahmetli Menderes'te de öyle yapılmadı mı?
Tarih, aslında doymayan bir canavar mı?
Tarih büyük bir çınarağacı ise, onun kökleri de savaşta akan insan kanıyla gelişmektedir. Zaten tarihler hep savaştan savaşa atlamıyor mu? Tarihin köşe taşlarını, aslında onu değiştiren savaşların oluşmalarıdır. Savaşsız tarih olabilir mi?
Fransız generalinin başına gelenler
O tarihlerde Fransızların en ünlü ayaklı canavar dedikleri Norbonne Aslanı General Gouroud'du.
Türklerin gücü karşısında Fransız askerlerinin siperlerden kaçmalarını gururuna yediremiyen Fransız general, onlara cesaret vermek için siperlere doğru naralar atarak, ileriye atılmıştır. Ama bu Fransız generalinin bir müddet sonra, Türklerin yaptıkları bir baskın sonucu, bir kolu kopmuş, rengi atmış ve yarı baygın vaziyette geri alınmasıyla bu macerası son bulmuştur. General büyük zorluklarla Türklerin elinden kurtarılabilmiştir. Daha sonra cephe kumandanı olan, General Hamilton ona geçmiş olsuna gittiğinde, nasıl teselli edeceğini bilemediğinden: "Geçmiş olsun kumandanım, üzülme sonunda zafer bizim olacaktır! demiştir. Ama kendisi de bunun nasıl yapılacağını henüz bilmiyordur. Çünkü O'nun da son zamanlardaki verdikleri korkunç kayıplar canını fazlasıyla sıkıyordu.
Düşmandan alınan siper
malzemeleri
Çanakkale Savaşı'nda Türk tarafı yoksulluk ve zorluklar içindeydi. Ama Türklerin bu savaşta bazan, gerekli olan demir ve çimento malzemelerini düşman tarafından savaşarak elde ettiği de bilinmektedir. Düşmandan alınan bu malzemelerle de kendi tabyalarını ve siperlerini güçlendirmek için kullanmış bulunmaktadır.
Cephelerden ailelelerine devamlı haber gönderilmektedir. Cepheden gelen şehit haberlerine karşı, ailesinde büyük matem, acı ve yeis oluşmaktadır. Bütün aile ve yakınları adeta bir depresyona kapılmaktadır.
Öte yandan şehitlik mertebesinin, hayatta kazanılacak en yüksek mertebe olduğunu kimse yeterli derecede idrak edememektedir. Aslında şehitler imkan olsa da dünyaya tekrar gelebilseler bir daha şehit olsak diyecek kadar cesurdurlar. Hocaların bu durumda çok önemli yatıştırıcı ve sakinleştirici bilgileri ailelerin acılara dayanmasında büyük rol oynamaktadır.
Zaten en uzun hayat bile insan gözünü açıp kapayıncaya kadar hızlı yaşanmıyor mu, sonunda acı gerçek gelmiyor mu? İnsan yaşadıkça her gün ölüme doğru bir adım daha yaklaşmaktadır.
Bu yoğun savaşlarda bazan ara devreler ve sükûnet molaları şeklinde durumlar oluşmaktaydı. Bunlara sessiz mütareke de denebilirdi. Moral toplama zamanı da denebilirdi. Ama bu mütareke esnasında siperlere, Türk ve müttefik askerler, birbirlerine sigara, küçük hediyeler ve çikolata bile atmaktaydılar. İşte bu hususlar insanın bambaşka özelliklerini meydana çıkartabiliyordu. Her an öldürmek istediği kimselere hediye vermek, daha sonra da ona kurşun atmak ve öldürmek istemek, çok karmaşık bir insanlık özelliğidir.
Hukukta da bu özellik tatbik edilmektedir. Mesela idam mahkûmu önce tedavi edilir, sonra asılır!: Rahmetli Menderes'te de öyle yapılmadı mı?
Tarih, aslında doymayan bir canavar mı?
Tarih büyük bir çınarağacı ise, onun kökleri de savaşta akan insan kanıyla gelişmektedir. Zaten tarihler hep savaştan savaşa atlamıyor mu? Tarihin köşe taşlarını, aslında onu değiştiren savaşların oluşmalarıdır. Savaşsız tarih olabilir mi?
Fransız generalinin başına gelenler
O tarihlerde Fransızların en ünlü ayaklı canavar dedikleri Norbonne Aslanı General Gouroud'du.
Türklerin gücü karşısında Fransız askerlerinin siperlerden kaçmalarını gururuna yediremiyen Fransız general, onlara cesaret vermek için siperlere doğru naralar atarak, ileriye atılmıştır. Ama bu Fransız generalinin bir müddet sonra, Türklerin yaptıkları bir baskın sonucu, bir kolu kopmuş, rengi atmış ve yarı baygın vaziyette geri alınmasıyla bu macerası son bulmuştur. General büyük zorluklarla Türklerin elinden kurtarılabilmiştir. Daha sonra cephe kumandanı olan, General Hamilton ona geçmiş olsuna gittiğinde, nasıl teselli edeceğini bilemediğinden: "Geçmiş olsun kumandanım, üzülme sonunda zafer bizim olacaktır! demiştir. Ama kendisi de bunun nasıl yapılacağını henüz bilmiyordur. Çünkü O'nun da son zamanlardaki verdikleri korkunç kayıplar canını fazlasıyla sıkıyordu.
Düşmandan alınan siper
malzemeleri
Çanakkale Savaşı'nda Türk tarafı yoksulluk ve zorluklar içindeydi. Ama Türklerin bu savaşta bazan, gerekli olan demir ve çimento malzemelerini düşman tarafından savaşarak elde ettiği de bilinmektedir. Düşmandan alınan bu malzemelerle de kendi tabyalarını ve siperlerini güçlendirmek için kullanmış bulunmaktadır.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006