'CeHaPe zihniyetinden AKP’ye gollük pas' seslendirme dosyası:
Türk Lirası, Dolar karşısında pula dönmüş,
Asgari ücret yine açlık sınırını bile yakalayamamış,
Yeni yıl gelmeden doğalgazdan köprü geçişlerine kadar zam üstüne zam bindirilmiş,
Yeni yıl hediyesi olarak vergi ve cezalar artmış,
Tarım ve hayvancılık kesimi perişan,
Haciz dosyaları rekor düzeye çıkmış,
İç ve dış borç hak getire,
Kadın cinayetleri almış başını gitmiş,
Merkez Bankası faiz artırmaya doyamaz hale gelmiş, faiz lobisi bayram ediyor,
Stratejik ülke dediğimiz ABD bizi hasım ülke ilan edip yaptırım başlatmış,
Uğruna vermedik taviz kalmayan AB macerası fiyaskoyla bitmiş,
Covid'e karşı ne yapacağımız meçhul, 'Çin aşıları Türk insanının denek olarak kullanılması üzere getirildi' iddiaları ortalıkta dolaşıyor,
Eğitimin akıbetinin ne olacağı belirsiz…
Say say bitmez!
* * *
Tüm bu sorunlar milletin canını burnuna getirmişken, AKP iktidarı belki de hiç olmadığı kadar sorgulanırken imdada yine Sayın Erdoğan'ın ifadesi ile CeHaPe zihniyeti yetişti. Önce eski milletvekili Fikri Sağlar çıktı ve "Türban irticai faaliyetlerin, şeriat isteyenlerin üniformasıdır. Ben yargılandığım zaman türbanlı bir hâkimin karşısına gittiğimde benimle ilgili haklarımı koruyacağı ve adaleti yerine getirebileceği konusunda kuşkum var" dedi. Fikri Sağlar'ı sözde muhalif gazete Sözcü izledi ve Ayasofya'nın ibadete açılmasını 2020 yılının felaketleri arasında saydı. Her iki yaklaşım da haddini aşan, edepsiz bir yaklaşım…
* * *
Şimdi gelelim bu işe en çok kim sevindi sorusuna; elbette AKP.
Bir futbol spikeri klişesi ile anlatacak olursak, Sağlar ve Sözcü AKP'ye al da at dercesine gollük bir pas verdi. Başta AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere AKP kadroları bu pası aldı ve topu boş ağlara yuvarladı.
Gerçekten de yazımızın girişinde saydığımız başlıklar nedeniyle köşeye sıkışan AKP rahat bir nefes aldı ve topu en iyi bildiği sahaya; din istismarı sahasına çekmeyi başardı. Bu bakımdan CeHaPe zihniyetine ne kadar teşekkür etseler az. Bu tartışma aslında AKP kadar CHP'nin de işine yarayan bir tartışma. Zira onların da bundan başka yapacağı bir şey yok. Kutuplaştırma siyaseti birini iktidarda birini de ana muhalefette tutuyor. 18 yıldır izlediğimiz film bundan başka bir şey değil.
* * *
Türkiye'nin acilen içi boş polemikleri bırakıp çözüme odaklanması gerekiyor, zira çok fazla zamanımız kalmadı. Peki, çözüm ne? Yılbaşı akşamı Meltem TV'de yayınlanan programa konuk olan Bağımsız Türkiye Partisi'nin genç lideri Hüseyin Baş bakın neler söyledi;
"Kimliğini ve hafızasını kaybeden bir millet çözümle artık kavuşamıyor, sorunumuz burada. Ne yapacağız; Atatürk'e sarılacağız, Hacı Bektaş denklemine sarılacağız, Ehl-i Beyt denklemine sarılacağız… Bu şekilde hep hafızamızı tazeleyeceğiz.
Biz kimiz, biz neyiz… Allah'ın izni ile biz bir görevi devraldık ve bir dava için, inanç için yürüyoruz ve biz Haydar Baş'ı da yok ettirmeden, Atatürk'ü de yok ettirmeden kendi kodlarımıza sarılıp, kendi hafızamızı tazeleyip, kimliğimizi ortaya koyup, geleceğe bakacağız ve geleceğin anahtarı bu kadroda.
Bize reform gerekli, bu laf bütün siyasilerin dilinde… Reformu kendisi başlı başına reform olan insanlar gerçekleştirebilir. Belli bir düsturdan hareket edip, ben bunu beğenmedim, değiştireyim diyen adamın reform gerçekleştirdiği tarihte görülmemiştir. Ama bizler doğduğumuz günden bu ana kadar reform içinde büyümüş insanlarız.
Zaten mevcut sisteme FETÖ noktasında ilk başkaldıran Haydar Hoca oldu, düzgün ekonominin ne olduğunu ortaya koyan Haydar Hoca oldu, Anıtkabir'e ziyaretler bitiyordu, Haydar Hoca oraya abdestli gidin dedi, 2017 yılında Hoş Geldin Atatürk kitabını çıkardı ve o gün bu gündür her yıl Anıtkabir ziyaretçi sayısı artıyor, insanlara Atatürk'ü hatırlattı.
Haydar Hoca başlı başına kendisi reform olan bir insan. Artık çözümle buluşmamız gerekiyor, 2020 yılının da, 2020 yıldır da dünyanın en büyük problemi budur; çözümden uzak kalmak. Biz aynı kadro dimdik ayakta devam ediyoruz. Bu da aslında bu fikrin, bu kadronun kurucusu merhum genel başkanımız Haydar Baş'ın müthiş öngörüleri sayesindedir. Bizim içimizde ayrılık barınmaz, bizim içimizde sadece ve sadece sevgi ve iman barınır."
Evet… Bir tarafta yılların siyasetçilerinin içi boş polemikleri, diğer yandan da en genç siyasi liderin dolu dolu sözleri, çözümleri… Karar sizin… Saygılar.
Asgari ücret yine açlık sınırını bile yakalayamamış,
Yeni yıl gelmeden doğalgazdan köprü geçişlerine kadar zam üstüne zam bindirilmiş,
Yeni yıl hediyesi olarak vergi ve cezalar artmış,
Tarım ve hayvancılık kesimi perişan,
Haciz dosyaları rekor düzeye çıkmış,
İç ve dış borç hak getire,
Kadın cinayetleri almış başını gitmiş,
Merkez Bankası faiz artırmaya doyamaz hale gelmiş, faiz lobisi bayram ediyor,
Stratejik ülke dediğimiz ABD bizi hasım ülke ilan edip yaptırım başlatmış,
Uğruna vermedik taviz kalmayan AB macerası fiyaskoyla bitmiş,
Covid'e karşı ne yapacağımız meçhul, 'Çin aşıları Türk insanının denek olarak kullanılması üzere getirildi' iddiaları ortalıkta dolaşıyor,
Eğitimin akıbetinin ne olacağı belirsiz…
Say say bitmez!
* * *
Tüm bu sorunlar milletin canını burnuna getirmişken, AKP iktidarı belki de hiç olmadığı kadar sorgulanırken imdada yine Sayın Erdoğan'ın ifadesi ile CeHaPe zihniyeti yetişti. Önce eski milletvekili Fikri Sağlar çıktı ve "Türban irticai faaliyetlerin, şeriat isteyenlerin üniformasıdır. Ben yargılandığım zaman türbanlı bir hâkimin karşısına gittiğimde benimle ilgili haklarımı koruyacağı ve adaleti yerine getirebileceği konusunda kuşkum var" dedi. Fikri Sağlar'ı sözde muhalif gazete Sözcü izledi ve Ayasofya'nın ibadete açılmasını 2020 yılının felaketleri arasında saydı. Her iki yaklaşım da haddini aşan, edepsiz bir yaklaşım…
* * *
Şimdi gelelim bu işe en çok kim sevindi sorusuna; elbette AKP.
Bir futbol spikeri klişesi ile anlatacak olursak, Sağlar ve Sözcü AKP'ye al da at dercesine gollük bir pas verdi. Başta AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere AKP kadroları bu pası aldı ve topu boş ağlara yuvarladı.
Gerçekten de yazımızın girişinde saydığımız başlıklar nedeniyle köşeye sıkışan AKP rahat bir nefes aldı ve topu en iyi bildiği sahaya; din istismarı sahasına çekmeyi başardı. Bu bakımdan CeHaPe zihniyetine ne kadar teşekkür etseler az. Bu tartışma aslında AKP kadar CHP'nin de işine yarayan bir tartışma. Zira onların da bundan başka yapacağı bir şey yok. Kutuplaştırma siyaseti birini iktidarda birini de ana muhalefette tutuyor. 18 yıldır izlediğimiz film bundan başka bir şey değil.
* * *
Türkiye'nin acilen içi boş polemikleri bırakıp çözüme odaklanması gerekiyor, zira çok fazla zamanımız kalmadı. Peki, çözüm ne? Yılbaşı akşamı Meltem TV'de yayınlanan programa konuk olan Bağımsız Türkiye Partisi'nin genç lideri Hüseyin Baş bakın neler söyledi;
"Kimliğini ve hafızasını kaybeden bir millet çözümle artık kavuşamıyor, sorunumuz burada. Ne yapacağız; Atatürk'e sarılacağız, Hacı Bektaş denklemine sarılacağız, Ehl-i Beyt denklemine sarılacağız… Bu şekilde hep hafızamızı tazeleyeceğiz.
Biz kimiz, biz neyiz… Allah'ın izni ile biz bir görevi devraldık ve bir dava için, inanç için yürüyoruz ve biz Haydar Baş'ı da yok ettirmeden, Atatürk'ü de yok ettirmeden kendi kodlarımıza sarılıp, kendi hafızamızı tazeleyip, kimliğimizi ortaya koyup, geleceğe bakacağız ve geleceğin anahtarı bu kadroda.
Bize reform gerekli, bu laf bütün siyasilerin dilinde… Reformu kendisi başlı başına reform olan insanlar gerçekleştirebilir. Belli bir düsturdan hareket edip, ben bunu beğenmedim, değiştireyim diyen adamın reform gerçekleştirdiği tarihte görülmemiştir. Ama bizler doğduğumuz günden bu ana kadar reform içinde büyümüş insanlarız.
Zaten mevcut sisteme FETÖ noktasında ilk başkaldıran Haydar Hoca oldu, düzgün ekonominin ne olduğunu ortaya koyan Haydar Hoca oldu, Anıtkabir'e ziyaretler bitiyordu, Haydar Hoca oraya abdestli gidin dedi, 2017 yılında Hoş Geldin Atatürk kitabını çıkardı ve o gün bu gündür her yıl Anıtkabir ziyaretçi sayısı artıyor, insanlara Atatürk'ü hatırlattı.
Haydar Hoca başlı başına kendisi reform olan bir insan. Artık çözümle buluşmamız gerekiyor, 2020 yılının da, 2020 yıldır da dünyanın en büyük problemi budur; çözümden uzak kalmak. Biz aynı kadro dimdik ayakta devam ediyoruz. Bu da aslında bu fikrin, bu kadronun kurucusu merhum genel başkanımız Haydar Baş'ın müthiş öngörüleri sayesindedir. Bizim içimizde ayrılık barınmaz, bizim içimizde sadece ve sadece sevgi ve iman barınır."
Evet… Bir tarafta yılların siyasetçilerinin içi boş polemikleri, diğer yandan da en genç siyasi liderin dolu dolu sözleri, çözümleri… Karar sizin… Saygılar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Bayram Çoşgun / diğer yazıları
- Teröriste kravat taktırınca! / 01.03.2025
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024