Amerikan diplomasi çevreleri ve istihbarat örgütlerinin raporlarına göre Haziran ayı sonlarına doğru Irak'ta mevcut geçici hükümetin Iraklılar'a bırakılmasına mütakip şiddet sıfırlanacak.
Sıfırlanması beklenen şiddetin de işgal tamamlanır tamamlanmaz, Irak'a girilir girilmez son bulacağı açıklanmıştı lakin öyle olmadı.
Bu da öyle olacak.
CIA ve FBI'nın yanısıra İngiliz MI5 ve MOSSAD raporları koro halinde barış ve sükunete Irak halkını davet ediyor.
"İşte geldik gidiyoruz''
"Siz siz olun kendi kendinizi yönetin, hiçbir grup ve zümreye bu hakları ayrıcalıklı olarak tanımayın"
"Asker gidecek, barış gelecek''
Söylenenler ve gerçekleşenler ortada.
ABD, İngiltere ve dolaylı olarak İsrail, Irak topraklarından çekilecek ama yerli işbirlikçi kadro ve hizipler orada kalacak.
Konuşlanma tamam, yerleşim şahane.
Irak hiçbir zaman Iraklı'nın olmadı ve olmayacak.
Irak'ın kaderinde bu var.
Eskiden çatışma bölgelerine uluslararası güç bünyesinde askerler gelir ve huzur sağlanır idi.
Irak'ta ise durum tam tersi.
Eskiden daha huzurlu durumda olan Irak'a çokuluslu denmesine karşın birkaç ülkeden oluşan askeri birlikler çöreklendi. Aynı askerler şimdi çekilecek ve bölgesel barış umutları filizlenecek.
Irak'ta geçici anayasa tamamlandı. Seçimler yakın zamanda yapılacak ve barış yeniden tesis edilecek.
Bush ve Blair yönetimleri istedikleri barışı getiremediler, şimdi Iraklılar ellerinden alınan barışı ruh çağırır gibi çağıracaklar.
Gelmesi beklenen barış ruhunun masabaşındaki çağırıcısı Kürtler.
Barışın ruhu ne zaman gelecek, gelecek mi?
Saddam'ın ruhu gitti yeni ruhlar gelecek.
Masabaşında bekleyiş sürüyor.
İngiltere-ABD ve İspanya 'üçleme'sinin başlattığı işgal süreci tamamlandı deniyor ama tamamlanmasıyla talanlanan Irak'ta çokususlu olduğu söylenen gücün etkisi eskisinden daha çok hakim olacak.
Taşeron firmalardan Pentagon diplomatlarına, casuslardan bölücü örgülere kadar bölge cadı kazanına dönecek.
Kazana atılan cıngıllar yakın zamanda sisli puslu bir duman çıkaracak.
Ne Haziran sonu, ne Ocak başı.
İşgal koalisyonu sivilleşir bir görünüm arzetse de zayiat vermeye devam edecekler.
Irak'ta kaynağı tam olarak kestirilemeyen gizli el can almaya devam edecek.
Gizli ellerden gizemli ruhlara uzanan bir ülke; Irak.
Çokuluslu işgal gücünün gücü bu bölgeye yetmez oldu. Bir yanda dünyanın en ücra köşelerine kadar askeri çıkarma yapmakta olan güç, öte yandan Irak'ta güçlüklerle mücadele ediyor.
Çokuluslu güç Iraklılar için değil, kendi geleceği için bu bölgeden çekiliyor, çekilmek zorunda kalıyor.
Barış ve huzur nutukları yalan, gerisi talan.
Amerikan ve İngiliz toplumunun işgale olan tepkileri her geçen gün artarken ve bu ülkelerde seçimlere ramak kalırken alınan kararlar Bush ve Blair'in uslandığı anlamına getirilemez.
Mevcut zorluklar geri adım atılmasını gerekli kıldı o kadar.
Aslında ne Bush akıllandı, ne de Blair uslandı.
Sözde çokuluslu koalisyonun başına gelenlerden ders alanlar daha ziyade işgal koalisyonu ülkelerin kamuoyları oldu.
Çokuluslu(!)güç uslanmış olsaydı; Suriye'ye tehdit savurmalar, Kore'yle kafa tokuşturmalar, İsrail'le paslaşmalar, Pakistan ve Türkiye ile zaman zaman ipler gerilir miydi?
Irak'a us yetiremeyenler uslanmakdıkça daha çok çokuluslu güçler göreceğiz.
Çokuluslular uslanmadıkça barış adına söylenen ve yapılanlar havada kalmaya devam edecek.
Sıfırlanması beklenen şiddetin de işgal tamamlanır tamamlanmaz, Irak'a girilir girilmez son bulacağı açıklanmıştı lakin öyle olmadı.
Bu da öyle olacak.
CIA ve FBI'nın yanısıra İngiliz MI5 ve MOSSAD raporları koro halinde barış ve sükunete Irak halkını davet ediyor.
"İşte geldik gidiyoruz''
"Siz siz olun kendi kendinizi yönetin, hiçbir grup ve zümreye bu hakları ayrıcalıklı olarak tanımayın"
"Asker gidecek, barış gelecek''
Söylenenler ve gerçekleşenler ortada.
ABD, İngiltere ve dolaylı olarak İsrail, Irak topraklarından çekilecek ama yerli işbirlikçi kadro ve hizipler orada kalacak.
Konuşlanma tamam, yerleşim şahane.
Irak hiçbir zaman Iraklı'nın olmadı ve olmayacak.
Irak'ın kaderinde bu var.
Eskiden çatışma bölgelerine uluslararası güç bünyesinde askerler gelir ve huzur sağlanır idi.
Irak'ta ise durum tam tersi.
Eskiden daha huzurlu durumda olan Irak'a çokuluslu denmesine karşın birkaç ülkeden oluşan askeri birlikler çöreklendi. Aynı askerler şimdi çekilecek ve bölgesel barış umutları filizlenecek.
Irak'ta geçici anayasa tamamlandı. Seçimler yakın zamanda yapılacak ve barış yeniden tesis edilecek.
Bush ve Blair yönetimleri istedikleri barışı getiremediler, şimdi Iraklılar ellerinden alınan barışı ruh çağırır gibi çağıracaklar.
Gelmesi beklenen barış ruhunun masabaşındaki çağırıcısı Kürtler.
Barışın ruhu ne zaman gelecek, gelecek mi?
Saddam'ın ruhu gitti yeni ruhlar gelecek.
Masabaşında bekleyiş sürüyor.
İngiltere-ABD ve İspanya 'üçleme'sinin başlattığı işgal süreci tamamlandı deniyor ama tamamlanmasıyla talanlanan Irak'ta çokususlu olduğu söylenen gücün etkisi eskisinden daha çok hakim olacak.
Taşeron firmalardan Pentagon diplomatlarına, casuslardan bölücü örgülere kadar bölge cadı kazanına dönecek.
Kazana atılan cıngıllar yakın zamanda sisli puslu bir duman çıkaracak.
Ne Haziran sonu, ne Ocak başı.
İşgal koalisyonu sivilleşir bir görünüm arzetse de zayiat vermeye devam edecekler.
Irak'ta kaynağı tam olarak kestirilemeyen gizli el can almaya devam edecek.
Gizli ellerden gizemli ruhlara uzanan bir ülke; Irak.
Çokuluslu işgal gücünün gücü bu bölgeye yetmez oldu. Bir yanda dünyanın en ücra köşelerine kadar askeri çıkarma yapmakta olan güç, öte yandan Irak'ta güçlüklerle mücadele ediyor.
Çokuluslu güç Iraklılar için değil, kendi geleceği için bu bölgeden çekiliyor, çekilmek zorunda kalıyor.
Barış ve huzur nutukları yalan, gerisi talan.
Amerikan ve İngiliz toplumunun işgale olan tepkileri her geçen gün artarken ve bu ülkelerde seçimlere ramak kalırken alınan kararlar Bush ve Blair'in uslandığı anlamına getirilemez.
Mevcut zorluklar geri adım atılmasını gerekli kıldı o kadar.
Aslında ne Bush akıllandı, ne de Blair uslandı.
Sözde çokuluslu koalisyonun başına gelenlerden ders alanlar daha ziyade işgal koalisyonu ülkelerin kamuoyları oldu.
Çokuluslu(!)güç uslanmış olsaydı; Suriye'ye tehdit savurmalar, Kore'yle kafa tokuşturmalar, İsrail'le paslaşmalar, Pakistan ve Türkiye ile zaman zaman ipler gerilir miydi?
Irak'a us yetiremeyenler uslanmakdıkça daha çok çokuluslu güçler göreceğiz.
Çokuluslular uslanmadıkça barış adına söylenen ve yapılanlar havada kalmaya devam edecek.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005