logo
11 EYLÜL 2025


Cumhuriyete İslam adına karşı çıkmak

04.11.2012 00:00:00
Bir takım çevreler güya İslam adına Cumhuriyet rejimine, Cumhuriyet bayramına muhalefet ettiler, ediyorlar. Halbuki Cumhuriyetin İslam’la çelişen bir tarafının olmadığını bilmiyorlar. Nitekim Hz. Muhammed’in vefatından sonra iş başına gelen 4 halife de seçimle halife oldular. Bu sistem “seçim, biat, şuara” çerçevesinde işledi. Yani o dönem şartlarında mesela Hz. Ebubekir seçildi. Ona oy veren de vermeyen de sonra ona biat ettiler. Yani halifeliğinin meşru olduğunu ve onun halifeliğini kabul ettiklerini beyan ettiler. Üçüncü aşamada da seçilen ve halkın biat ettiği halife, şuraya dayalı olarak ülkeyi ve milleti yönetti. Yani ben seçildim, artık diktatör oldum, astığım astık, kestiğim kestik demedi, önemli kararları dönemin sahabilerine, âlimlerine, ehil ve liyakatli kişilerine danışarak, onlarla istişare ederek aldı. Bu sistem, o dönem şartlarında bir çeşit cumhuriyet anlayışıydı. Ama 4 halifeden sonra Emevîlerle birlikte yönetim “seçim, biat, şura” sisteminden uzaklaşarak saltanata, aile, sülale yönetimine dönüştü. Bizde de Osmanlı Devleti saltanat rejimiyle yönetiliyordu. 1923’ten itibaren Cumhuriyete geçtik.
Kur’an-ı Kerim’de geçen, “Rablerinin çağrısına cevap verirler, namazı kılarlar. İşleri/yönetimleri, aralarında bir şûra'dır. Kendilerine verdiğimiz rızıklardan infak ederler” (Şura, 36) ayeti açıkça müslümanların kendi aralarındaki işlerini, yönetim meselesini istişare ile, şura ile yapmaları gerektiğini ifade eder ki cumhuriyet meclisi, bu şuranın kurumsallaşmış şeklidir. Ayrıca “İhtilâfu ümmetî rahmetün vâsiatun” yani “Ümmetimin ihtilafı rahmettir" meşhur hadisinin manasının kurumsal karşılıklarından biri, cumhuriyet meclisidir. Devletin ve milletin en iyi şekilde yönetilmesi konusunda farklı fikirlerin beyan edildiği yer cumhuriyet meclisidir.  
Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temelinde de bu ayet ve hadisin etkisi vardır.
Nitekim bu ayet, 1923 ve 1924 yılları arasında Türkiye Büyük Millet Meclisinde talik yazısıyla yazılmış ve duvarda asılı kalmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, emperyalist işgalci batılı devletlere karşı verilen millî bir mücadele sonunda kurulan bağımsız millî bir Türk devletinin adıdır. Cumhuriyet, Türk milletinin 29 Ekim 1923 günü kendi bağımsız iradesiyle kendi kendisini yönetmesi iradesinin resmîleştiği, kurumsal millî bir devlet kimliğine büründüğü bir yönetim anlayışının ismidir. Cumhuriyet, millî Türk devlet yapısının kültürden ekonomiye, tarımdan eğitime kadar her alanda sadece kendi ihtiyaçlarına ve menfaatlerine göre yeniden şekillenme isteğinin kurumsal bir ifadesidir.
Atatürk, saltanat rejimi yerine Cumhuriyeti kurmakla tek kişi ve hanedan yönetiminden millet yönetimine geçmiştir. Yani Türk milletinin ve ülkesinin yönetiminde belirleyici, yönlendirici ve karar verici kaynak olarak irâde-i seniyye (tek bir kişi olarak padişahın arzusu) yerine irâde-i milliyeyi (milletin tamamının ya da büyük çoğunluğunun arzusunu) hâkim kılmıştır.
Müslümanlık adına Atatürk’ün kurduğu millî Cumhuriyete karşı çıkanlar, aslında emperyalist Batının içerdeki temsilcisi ve sözcüleri olan ve hiç de müslümanlıkla alakası olmayan, tam tersine İslam düşmanlıklarını her vesileyle açığa vuran bir takım liberallerin, Türk düşmanı etnik ırkçıların kuyruklarına takılıyorlar. Ya da saltanat rejiminin modern bir türevi olan başkanlık rejimi yani demokratik görünümlü tek adam merkezli sivil diktatörlük hevesindeler.
Atatürk’ün kurduğu bağımsız ve millî Türkiye Cumhuriyetine karşı çıkanlar, Amerika’nın ve Avrupa Birliği’nin yönetimine girmiş, bağımsızlığını kaybetmiş, sömürge durumuna düşmüş, batı emperyalizminin çok uluslu şirketlerinin pazarı ve talan alanı haline gelmiş, Türk milletinin adının da, dilinin de, kültürünün de, kimliğinin de, kişiliğinin de yok edildiği, etnik temelde parçalanmış bir 2. Cumhuriyet ya da bugünlerdeki ifadesiyle ”Yeni Türkiye” hayal edenlerdir.
Atatürk’ün millî Türk devletinin çerçevesi olan Cumhuriyete karşı çıkmak, Türk’ün emperyalist Haçlı işgal ordularına karşı verdiği millî mücadeleye ve Türklerin kendi kendilerini idare sistemi olan bağımsız devlet teşkilatına karşı çıkmak demektir.
Cumhuriyet rejimine karşı çıkmak demek, Türk milletinin millî, dinî ve kültürel kurum, ilke ve değerleri temelinde tamamen kendi iradesine, kendi bağımsız tercihine göre kendi kendisini yönetmesine tahammül edememek, bunun yerine, Türk milletini kendi devletinde, kendi vatanında Avrupa Birliği, Amerika, NATO yönetsin demektir. Nitekim Türkiye’yi yönetme yetkisi almış bazı Türkiyelilerin tam da Cumhuriyetin ilan edildiği gün olan 29 Ekim 2004 günü Avrupa Birliği Anayasal Antlaşmasının Nihaî Senet bölümünü imzalamalarının da özel bir anlamı olmalı herhalde.
Millî bayramları kutlamamak, geçiştirmeye, sulandırmaya, kuru, resmî ve cılız bir şekilcilik içinde geçiştirmeye çalışmak, Türk milletinin ortak millî değer ve kurumlarını heyecanla, canla başla, kalpten, samimi olarak sahiplenmesini istememek demek, Türk milleti millî kimliğinden uzaklaşsın, millî ruhu yok olsun, kolayca yabancı emellere alet olabilecek bir zihinsel ve psikolojik yapıya bürünsün, kolayca batılı emperyalist devlet ve odaklara teslim olsun demektir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve bu devletin rejimi olan Cumhuriyet, Türkleri ortak, bağımsız, millî bir teşkilat altında toplayan ve böylece millet yapan temel kurumsal çerçevedir. Cumhuriyete karşı çıkmak, Türk’ü kendine ait bağımsız bir rejimden yoksun bırakıp Haçlı-Siyon emrine vermek demektir.
Atatürk’ün kurduğu millî Türk devlet sistemi olan cumhuriyet özü, ruhu, kimliği, rengi, kurumları, değerleri ve ilkeleriyle sadece Müslümancı görünümlü siyasetçiler tarafından yıpratılmıyor. Belki onlardan daha fazla olarak Atatürk’ün partisini ele geçirmiş, Atatürk milliyetçiliği ile alakası olmayan, Türk kimliğini benimsememiş, PKK’lılarla abi-kardeş muhabbeti yapan, Abdullah Öcalan avukatlığına soyunan, Soros bağlantılı kişilerin, Atatürk’ün partisinin içinden devletin millî kimliğini yok etme çalışmaları daha etkilidir. Ankara’da eski Meclis binası önünden başlayıp Anıtkabir’e akan onbinlerce samimî millî Türk devlet sevdalıları, aralarına karışan, hatta önlerinde siyasî temsilci olarak görünen bu iki yüzlülerin kendilerini oy deposu olarak kullanmalarına izin vermemelidirler. 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
Merkez Bankası faiz indirdi
Politika faizi yüzde 40,5'e düşürüldü
Ticaret Bakanlığı'ndan limon ve elmaya ihracat düzenlemesi
İhracı kayda bağlı ürünler listesine eklendiler
'Önümüzdeki günler her türlü provokasyona açık ve yatkındır'
Bahçeli'den çocuk suçlular açıklaması
İsrail Suriye'deki Türk askerini hedef aldı mı?
Milli Savunma Bakanlığından açıklama
11 Eylül ABD'nin kirli oyunu
24 yıldır kan ve gözyaşı bitmiyor
Trump'ın aktivist Kirk öldürüldü
Trump: 'Büyük, hatta efsanevi Charlie Kirk öldü'
'Temiz siyasete ihtiyaç var'
'Türkiye siyasi tıkanıklık içinde'
Can Holding'e operasyon
Habertürk ve Show TV'ye el konuldu
Ankara'da 4,1 büyüklüğünde deprem
Merkez üssü Kalecik ilçesi
'Sarayın kumpasını çözdük'
Özel Kadıköy'de konuştu
Trump destekçisi aktivist suikastla öldürüldü
Trump: 'ABD için kara bir gün'
İran Dışişleri Bakanı Erakçi'den Tunus'a ziyaret
Tunus Cumhurbaşkanı Said ile görüştü
Netanyahu'nun tehditlerine Katar'dan tepki
"Pervasız"
Çin ve ABD'li bakanlar video konferansla görüştü
Trump-Şi zirvesi hazırlığı mı?
Kararnameyle 37 ile yeni emniyet müdürü atandı
Resmi Gazete'de yayımlandı
Merkez Bankası faiz indirdi
Politika faizi yüzde 40,5'e düşürüldü
Ticaret Bakanlığı'ndan limon ve elmaya ihracat düzenlemesi
İhracı kayda bağlı ürünler listesine eklendiler
'Önümüzdeki günler her türlü provokasyona açık ve yatkındır'
Bahçeli'den çocuk suçlular açıklaması
İsrail Suriye'deki Türk askerini hedef aldı mı?
Milli Savunma Bakanlığından açıklama
11 Eylül ABD'nin kirli oyunu
24 yıldır kan ve gözyaşı bitmiyor
Trump'ın aktivist Kirk öldürüldü
Trump: 'Büyük, hatta efsanevi Charlie Kirk öldü'
'Temiz siyasete ihtiyaç var'
'Türkiye siyasi tıkanıklık içinde'
Can Holding'e operasyon
Habertürk ve Show TV'ye el konuldu
Ankara'da 4,1 büyüklüğünde deprem
Merkez üssü Kalecik ilçesi
'Sarayın kumpasını çözdük'
Özel Kadıköy'de konuştu
Trump destekçisi aktivist suikastla öldürüldü
Trump: 'ABD için kara bir gün'
İran Dışişleri Bakanı Erakçi'den Tunus'a ziyaret
Tunus Cumhurbaşkanı Said ile görüştü
Netanyahu'nun tehditlerine Katar'dan tepki
"Pervasız"
Çin ve ABD'li bakanlar video konferansla görüştü
Trump-Şi zirvesi hazırlığı mı?
Kararnameyle 37 ile yeni emniyet müdürü atandı
Resmi Gazete'de yayımlandı
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.