Ulusal egemenliğin esası tam bağımsızlıktır.
Tam bağımsızlığa ulaşabilmek veya muhafaza edebilmek için askeri, siyasi, ekonomik, kültürel birtakım savaşlar veya mücadeleler vermek gerekir.
Hiçbir bağımsızlık yoktur ki, kişiye ve toplumlara bir mücadele gereksiniminden yoksun olarak bahşedilmiş olsun. Her nesil kendi aklında, vicdanında siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel birtakım savaşlar vermeli ve bu savaşı mutlaka kazanmalıdır.
Her nesil için kendinden önceki nesillerin bu yoldaki kazanımları veya kaybedişleri önemli birtakım bilgi ve belgesel mirastır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek olmak üzere aziz Kuvayı Milliye mücahitlerinin kurmuş olduğu tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurumsal ikliminde bizlerin ve gelecek nesillerin vereceği yeni milli mücadeleler adeta planlanmış, milli ve manevi her türlü duygu ve düşünceye hareket kabiliyeti kazandıracak meşru siyaset zemini oluşturulmuştur. Bu oluşum bizlere tam bağımsızlığımızı muhafaza etme veya gerektiğinde yeniden kazanma yolunda cesaret ve güven vermektedir.
Siyasetin esası ortak bir geçmişe sahip olan ve sahip olduğu bu değerler ile ortak bir geleceğe talip olan aziz milletimizi bir duygu, düşünce, plan ve program dahilinde bir ve beraber kılacak teşkilatı örgütlemektir.
Bu manada savaş yıllarında Anadolu'nun her noktasında kurulan Mudafa-i Hukuk Cemiyetleri de savaş halinde yapılması gereken siyaseti yapmıştır.
Neticede insan sosyal bir varlıktır ve her türlü ihtiyaç ve gereksinimi için sosyalleşmek, örgütlenmek ve siyasallaşmak zorundadır.
Bugün bizler, bu siyasi iklimde, kültürel ve ekonomik manada her alanda teşkilatlanabilmeli, bu maksatla ufkumuzda bir tek karanlık duygu ve karamsar kişiliğe asla mahal vermemek adına yaptıklarımızın ve yapacaklarımızın imkân ve şeraitini istişare, görüş ve eleştirilerini tam yapabilmeliyiz.
Buna kısaca kararlılık diyebiliriz.
Bu kararlılıkla teşkilatı esasiyemizin toplumun her kesimini temsil kabiliyeti en yüksek derecede olmalı, toplumun her kesiminden dirayetli, vatansever ve milletsever kişileri mücadelemize dahil edebilme duygu, düşünce, plan ve programına sahip olabilmeliyiz.
Teşkilatlanmaktan maksat, gelecekteki siyasi ve idari uygulamalara ilişkin önlemleri hep birlikte görüşmek, gelecek için en doğru ve ülkenin ihtiyaçlarına en uygun kararlara erişmek için çalışmaktır.
Ancak bu temel amaçlar için geçmişin, yıllardır süregelen iş ve uygulamaların analizinin yapılması bu bilgi ve tecrübeyle teşkilatın kültürlenmesi sağlanmalıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu maksatla aylarca süren çalışmaları sonucunda şahsını ve Türk milletini milli mücadeleye sevk eden şartları, duygu ve düşünceleri analiz ettiği Nutuk'u kaleme almış, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde saatlerce, bizzat kendisi okumuştur.
Belki de ülkemizin bir takım askeri usullerle işgal edilmesi düşman unsurlarca bugün için pek de planlanan bir senaryo olmasa da son yirmi yıldır yaşanan göç ve göçmen politikası, ekonomik, sosyal ve kültürel asimilasyonlar emperyalizmin Türkiye merkezli küresel işgal senaryosu değil midir?
Bu ve her türlü senaryo Türk gençliğini hakkı olan ama mahrum bırakıldığı her türlü hak ve hürriyetine sahip çıkmak adına birlik ve beraberlik şuuruyla meşru siyaset zemininde yine, yeniden bir milli mücadeleye davet etmektedir.
Evet! Bu bir davettir.
- Davet / 03.06.2024
- Algı yönetimi / 04.05.2023
- Küçülen insanı yüceltmek! / 09.04.2022
- Empati / 07.04.2022
- ‘Baba’ devlet! / 05.04.2022
- Her doğum bir tecellidir! / 01.04.2022
- Sözüm esnaf kesimine! / 28.01.2022
- İlm-i siyaset’te laiklik! / 18.09.2021
- Özgürlük mü esaret mi? / 11.09.2021