Hükumet, din deslerin için yeni bir müfredat hazırladı. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in verdiği bilgiye göre, yeni müfredatta, bütün dinler doğru yanlış sorgulaması yapılmadan okutulacak ve öğrenciye dinleri mukayese yeteneği kazandırılacak. Ondan sonra da öğrenci, istediği dini seçmekte hür olacak. Libarellerin büyük devrim dedikleri böyle bir müfredat, dünyanın neresinde uygulanıyor? Hangi devlet kendi milletinin dininden başka bir dini, okullarında okutuyor? Bir örnek gösterebilir misiniz? Gösteremezsiniz, çünkü böyle bir örnek yoktur.
AKP iktidarı, gerçekten birçok ilke imza atıyor. Bu da o ilkelerden biri. AKP'lilere birşeyi hatırlatmak ve sormak isteriz. "Liberallik, özgürlük, AB uyum yasaları" diyerek böyle birşey yapıyorsunuz. Sadece dinleri tanıtıyor ve öğrenciyi serbest bırakıyorsunuz. İyi, güzel de bu dinlerin dünya görüşleri var. Mesela, ekonomi görüşü, hukuk görüşü gibi. Bunları da ekonomi ve hukuk fakültelerinde okutacak mısınız? Okutmazsanız, o zaman kendi kendinizle çelişmiş olmaz mısınız? Liberalliğe halel getirmez misiniz?
İsterseniz ekonomi alanından örnek verelim ve konuyu biraz olsun açalım. Bugün dünyada ekonomik bilimi diye okutulan görüşler ikiye ayrılıyor. Birisi liberal görüş, bunun önderleri Adam Smith, Malthus gibi Hristiyan din eğtimi almış kişiler. Diğeri sosyalist görüş, onun önderleri de başta Karl Marks olmak üzere hepsi ateist.
Bunca zaman geçmesine rağmen ekonomik sistemlerin kökleri değişmemiş sabit kalmıştır. CHP İstanbul Milletvekili Kemal Derviş'in hazırladığı "Sosyal Demokrasi Rapor'unda bu gerçek şöyle dile getiriliyor: "Sosyal demokrasi başlangıç aşamasında Marks'ın damgasını vurduğu sol akımdan kaynaklandı, o akımın bir boyutu oldu. O gelenekten geldi. Her ne kadar çok büyük evrimler geçirmiş, köklü değişimlere uğramış olsa da, evrensel sosyalist düşünce tarzı sosyal demokrasinin temel boyutlarının en köklüsüdür. Gelişmiş ülkelerde, özellikle Avrupa'da XX. yüzyıl tarihi birçok bakımdan Marksizmin, sosyalizmin ve sosyal demokrasinin tarihleriyle özdeştir." Görüldüğü gibi, Kemal Derviş, açıkça sosyal demokrasinin temelinin Karl Marks'a dayandığını ifade ediyor. Sosyalizm için böyle de liberalizm için farklı mı? Hayır, aynı gerçek o akım için de geçerlidir.
"Olsun, ne var bunda" denilemez. Çünkü ekonomi bilimi dahil, bütün sosyal bilimlerin kaynağı dinlerdir. Örneğimiz ekonomi olduğu için şöyle söyleyebiliriz. Her dinin bir hayat görüşü, her hayat görüşünün de bir ekonomi anlayışı vardır. Paul A. Saumelson, İktisat adlı kitabında bu gerçeği şöyle ifade eder: "Ekonomi, tarih, felsefe, hukuk, sosyoloji, antropoloji ve siyaset ilmi ile içiçedir." (s.6). Prof. Dr. Ahmet Tabakoğlu da; İslam ve ekonomik hayat adlı kitabında şöyle der: "Her kültür çevresinin kendine mahsus bir iktisadı vardır ve iktisat bir hesap-hendese meselesinden önce bir kültür meselesidir" (s.160). Bundan dolayı denilmiş ki, "sadece ekonomi bilen iyi bir ekonomist değildir. Ekonomist, aynı zamanda bir kültür adamı olmalıdır." Sebebi şudur: Ekonomi, kültürün eşyaya bakan yüzüdür.
İşte bu gerçekler ışığında şunu ifade etmek istiyoruz: Siz ey AKP'liler madem ki, liberalliğin gereği her dini, her kültürü, her kültürün ekonomi anlayışını okutuyorsunuz, o zaman İslam ekonomisi de ekonomi fakültelerinde okutmanız gerekir. İslam ekonomisi de nedir?" diye sorarsanız, söyleyelim. İslam dinin emir ve yasaklarına uyma sonucu ortaya çıkan ekonomik düzene İslam ekonomisi deniliyor. Siz buna başka bir isim de verebilirsiniz. Ama işin özü bu. Bütün bu örnekleri, AKP'lilerin nereden nereye nasıl savrulduklarını göstermek ve uyanmalarına yardımcı olmak için verdim. Başka bir maksadım yok. AKP'liler bu yaptıklarını hala "değişim" kelimesiyle ifade ediyorlarsa, yanılıyorlar. Buna değişim denmez. Eğer değişmek bu ise, "böyle bir değişim düşman başına" diyoruz.
AKP iktidarı, gerçekten birçok ilke imza atıyor. Bu da o ilkelerden biri. AKP'lilere birşeyi hatırlatmak ve sormak isteriz. "Liberallik, özgürlük, AB uyum yasaları" diyerek böyle birşey yapıyorsunuz. Sadece dinleri tanıtıyor ve öğrenciyi serbest bırakıyorsunuz. İyi, güzel de bu dinlerin dünya görüşleri var. Mesela, ekonomi görüşü, hukuk görüşü gibi. Bunları da ekonomi ve hukuk fakültelerinde okutacak mısınız? Okutmazsanız, o zaman kendi kendinizle çelişmiş olmaz mısınız? Liberalliğe halel getirmez misiniz?
İsterseniz ekonomi alanından örnek verelim ve konuyu biraz olsun açalım. Bugün dünyada ekonomik bilimi diye okutulan görüşler ikiye ayrılıyor. Birisi liberal görüş, bunun önderleri Adam Smith, Malthus gibi Hristiyan din eğtimi almış kişiler. Diğeri sosyalist görüş, onun önderleri de başta Karl Marks olmak üzere hepsi ateist.
Bunca zaman geçmesine rağmen ekonomik sistemlerin kökleri değişmemiş sabit kalmıştır. CHP İstanbul Milletvekili Kemal Derviş'in hazırladığı "Sosyal Demokrasi Rapor'unda bu gerçek şöyle dile getiriliyor: "Sosyal demokrasi başlangıç aşamasında Marks'ın damgasını vurduğu sol akımdan kaynaklandı, o akımın bir boyutu oldu. O gelenekten geldi. Her ne kadar çok büyük evrimler geçirmiş, köklü değişimlere uğramış olsa da, evrensel sosyalist düşünce tarzı sosyal demokrasinin temel boyutlarının en köklüsüdür. Gelişmiş ülkelerde, özellikle Avrupa'da XX. yüzyıl tarihi birçok bakımdan Marksizmin, sosyalizmin ve sosyal demokrasinin tarihleriyle özdeştir." Görüldüğü gibi, Kemal Derviş, açıkça sosyal demokrasinin temelinin Karl Marks'a dayandığını ifade ediyor. Sosyalizm için böyle de liberalizm için farklı mı? Hayır, aynı gerçek o akım için de geçerlidir.
"Olsun, ne var bunda" denilemez. Çünkü ekonomi bilimi dahil, bütün sosyal bilimlerin kaynağı dinlerdir. Örneğimiz ekonomi olduğu için şöyle söyleyebiliriz. Her dinin bir hayat görüşü, her hayat görüşünün de bir ekonomi anlayışı vardır. Paul A. Saumelson, İktisat adlı kitabında bu gerçeği şöyle ifade eder: "Ekonomi, tarih, felsefe, hukuk, sosyoloji, antropoloji ve siyaset ilmi ile içiçedir." (s.6). Prof. Dr. Ahmet Tabakoğlu da; İslam ve ekonomik hayat adlı kitabında şöyle der: "Her kültür çevresinin kendine mahsus bir iktisadı vardır ve iktisat bir hesap-hendese meselesinden önce bir kültür meselesidir" (s.160). Bundan dolayı denilmiş ki, "sadece ekonomi bilen iyi bir ekonomist değildir. Ekonomist, aynı zamanda bir kültür adamı olmalıdır." Sebebi şudur: Ekonomi, kültürün eşyaya bakan yüzüdür.
İşte bu gerçekler ışığında şunu ifade etmek istiyoruz: Siz ey AKP'liler madem ki, liberalliğin gereği her dini, her kültürü, her kültürün ekonomi anlayışını okutuyorsunuz, o zaman İslam ekonomisi de ekonomi fakültelerinde okutmanız gerekir. İslam ekonomisi de nedir?" diye sorarsanız, söyleyelim. İslam dinin emir ve yasaklarına uyma sonucu ortaya çıkan ekonomik düzene İslam ekonomisi deniliyor. Siz buna başka bir isim de verebilirsiniz. Ama işin özü bu. Bütün bu örnekleri, AKP'lilerin nereden nereye nasıl savrulduklarını göstermek ve uyanmalarına yardımcı olmak için verdim. Başka bir maksadım yok. AKP'liler bu yaptıklarını hala "değişim" kelimesiyle ifade ediyorlarsa, yanılıyorlar. Buna değişim denmez. Eğer değişmek bu ise, "böyle bir değişim düşman başına" diyoruz.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018