'Denizlerde neler oluyor' seslendirme dosyası:
Bir haftadır merak ettiğim bu konuyu araştırıyorum. Denizlerde neler oluyor. Karadeniz'den başlayalım istiyorum. Malum Karadeniz kıyılarımız ülkemizin en uzun sınırlarıdır. Öteden beri Karadeniz'de herhangi bir çatışma veya olumsuz bir tutum yaşanmamaktadır. Bu, tabii ülkemiz için gayet olumlu bir durumdur... Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerin tamamıyla dost ve samimi bir birlikteliğimiz var. Buna sadece Rusya'yı gönül rahatlığıyla dahil edemiyorum.
Aslında Rusya konusunda da bu çelişkili ilişkinin kim tarafından bu hale getirildiği de cevap arayan sorulardan bir tanesidir! Sahi hiç düşündünüz mü yüzyıllardır biz Rusya ile neden bir dost ve müttefik ilişkisi içerisinde olamadık.! Bu sorunun cevabı acilen bulunmalıdır; çünkü Rusya, hem dünyada bir güç unsurudur hem de komşumuz olması dolayısı ile güçlü ve samimi ilişkiler içerisinde olmamız gereken büyük bir devlettir. Hepimizin bildiği gibi Rus halkı ve Türk halkı arasındaki ilişkiler hiçbir zaman düşmanca olmamıştır, işin kötü tarafı çok dostane de olamamıştır.!
Aslında Rusya konusunda da bu çelişkili ilişkinin kim tarafından bu hale getirildiği de cevap arayan sorulardan bir tanesidir! Sahi hiç düşündünüz mü yüzyıllardır biz Rusya ile neden bir dost ve müttefik ilişkisi içerisinde olamadık.! Bu sorunun cevabı acilen bulunmalıdır; çünkü Rusya, hem dünyada bir güç unsurudur hem de komşumuz olması dolayısı ile güçlü ve samimi ilişkiler içerisinde olmamız gereken büyük bir devlettir. Hepimizin bildiği gibi Rus halkı ve Türk halkı arasındaki ilişkiler hiçbir zaman düşmanca olmamıştır, işin kötü tarafı çok dostane de olamamıştır.!
Eğer Rusya ile Türkiye arasındaki sorunlar samimi bir şekilde gözden geçirilecek olursa belki de dünyada yeni bir yüzyılın başlamasına sebep olacak bir dostluk ilişkisi kurulabilir. Yüzyıllardır olması gereken ama bir türlü hayata geçiremediğimiz çok önemli bu dış politika bizi bu sorunlardan kurtarabilir. Bir dakika düşünmenizi istirham ediyorum. Rusya, Türkiye ve dahi Azerbaycan ve Türk Cumhuriyetlerinin askeri, siyasi ve ekonomik olarak aynı duygu ve düşüncelerle hareket ettiğini bir düşünsenize... Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Rusya ve biz! İnanın dünya dengelerini yeniden kurarız.
Azıcık samimiyet ile gayret hem iç güvenliğimizi sağlayacak, hem de dış politikadaki güvenilmez müttefiklerimizi bir anda hizaya sokacaktır. Sonra bizim Rusya ile herhangi bir konuda herhangi bir anlaşmazlığımız da yoktur. Ne bir sınır sorunumuz, ne de uluslararası alanda herhangi herhangi bir çatışma konusu olmadığı gerçeğini tüm dünya biliyor. Sadece Rusyayla birlikte değil.. Karadeniz'e kıyısı olan diğer Romanya, Bulgaristan, Ukrayna ve Gürcistan'ı da bu ticari ve siyasi birlikteliğe dahil ederek dünyadaki güç dengelerini bir anda değiştirebiliriz.
Azıcık samimiyet ile gayret hem iç güvenliğimizi sağlayacak, hem de dış politikadaki güvenilmez müttefiklerimizi bir anda hizaya sokacaktır. Sonra bizim Rusya ile herhangi bir konuda herhangi bir anlaşmazlığımız da yoktur. Ne bir sınır sorunumuz, ne de uluslararası alanda herhangi herhangi bir çatışma konusu olmadığı gerçeğini tüm dünya biliyor. Sadece Rusyayla birlikte değil.. Karadeniz'e kıyısı olan diğer Romanya, Bulgaristan, Ukrayna ve Gürcistan'ı da bu ticari ve siyasi birlikteliğe dahil ederek dünyadaki güç dengelerini bir anda değiştirebiliriz.
Hem zaten bunların kendi aralarında yaşadıkları problemleri de ancak Türk gibi düşünen, Atatürk gibi mantık ve dış politika çerçevesinde değerlendirebilecek her türlü imkanı da sahibiz.
Yani böyle bir birliktelikle aslında dünyada hem kendi menfaatlerimizi oluştururken, hem de bölgemizdeki kendi içlerinde sorun yaşayan diğer komşu ülkeleri yine kendi menfaatleri ekseninde bir araya getirmiş, birbirlerine mecbur ve faydalı bir birliktelik oluşturmuş oluruz. Aslında bu siyasi atraksiyon ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün yurtta sulh cihanda sulh stratejisine en uygun davranıştır. Hem geçmişimizi hem geleceğimizi sağlam bir zemine oturtmanın tek yolu da bu ilke ile hareket etmektir.
Böyle bir birliktelik hem Ege'de hem Akdeniz'de hem de Güney bölgemizde Arap- İslam alemi ile ve dahi Yunanistan'la yaşanmakta olan sorunların da çözümüne çok büyük katkıda bulunacaktır. İktidar 20 yıla varan hükümet etme mücadelesini muhalefetle kavga ederek değil de memleket meselelerine çözüm bulmak için, muhalefet de hükümeti karalamak yerine hükümetin eksiklerini görerek o eksikliklere çözüm üretirse, sadece şikayet ederek geçirdiği verimsiz zamanlarını belki bu şekilde telafi edebilir! Bağımsız Türkiye Partisi kongresinde genel başkan seçilen sayın Hüseyin Baş Bey'in tespit ettiği cümle ile bitirelim.
Siyasetin en büyük noksanı empati yapmamasıdır.
Siyasetin en büyük noksanı empati yapmamasıdır.
Eğer empati yapmayı öğrenirsek, ne yapmayı ne yapmamayı çok rahat tespit edebiliriz. Bol empatili günler diliyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İzzet Yaşar / diğer yazıları
- Kimle barışmak, kimle kavga etmek lazım / 13.11.2024
- İsrail'i dinleyin! / 05.08.2024
- Kontrol kayboldu mu? / 23.07.2024
- Tasarruf etmek zaruret midir? / 17.05.2024
- 31 Mart ne anlama geliyor? / 03.04.2024
- Beka meselesi / 06.03.2024
- Angara gerçeği! / 14.02.2024
- Beka meselesi! / 10.02.2024
- Bugünler de geçecek! / 07.02.2024
- Nereye gidiyoruz? / 27.01.2024
- İsrail'i dinleyin! / 05.08.2024
- Kontrol kayboldu mu? / 23.07.2024
- Tasarruf etmek zaruret midir? / 17.05.2024
- 31 Mart ne anlama geliyor? / 03.04.2024
- Beka meselesi / 06.03.2024
- Angara gerçeği! / 14.02.2024
- Beka meselesi! / 10.02.2024
- Bugünler de geçecek! / 07.02.2024
- Nereye gidiyoruz? / 27.01.2024