Abdullah A?ARO?LU
Askeri terminoloji iletişim güvenliğinin dereceleri tanımlanırken, en güvenilir iletişim vasıtasına "haberci" derken, en güvensiz olanına da "telsiz haberleşmesi" olarak belirtmiştir.
Ancak son e-mail skandalı gösterdi ki; telsiz haberleşmesinden de güvensiz haberleşme metodları vardır.
Burada da ne yazık ki, kabak Caren Hanımın başına patlamıştır.
Ve aslında asıl kabahatli, kabağın Caren Hanımın başına patlamasına neden olan bilgisayarın başının altından çıkan elektronik postalardır.
Ve AB adına bu kadar yetersiz bir diplomatı Türkiye'ye gönderenler... Ve tabiî ki Verhaugen...
Kadıncağız ne bilsin, internet ortamının bu kadar güvensiz olacağını...
Önem sırasında üçüncü dünya ülkesi sırasına koyduğun bu ülkeye, üçüncü sınıftan bir diplomat gönderirsen olacağı budur.
Hoyrat, patavatsız, dangıl dungul bir diplomasinin sonu işte bu olur.
Tabii anlayana...
Atalar sözünü uyarlamaya çalışalım.
Anlayana AB'nin bayrağı saz, anlamayana Caren Fogg'un e-mailleri az...
Bu kadar olacaktır.
Caren Fogg adındaki kadının, mümessili bulunduğu Avrupa Birliği'ne ait niyet ve maksatları ifşa eden mesajları, Doğu Perinçek tarafından kamuoyuna sunulması, Avrupa Birlikçiler adına bir çuval inciri berbat etmiştir.
Türk milletine ait dokunulmazların, dokunulmadık yerinin bırakılmadığı günümüz Türkiye'sinde, dokunmakta olanların yedikleri bu herzeyi, acıtmadan, ayıktırmadan ya da uyandırmadan yapmaları çok önemli iken, Caren Hanım bunun tam aksi istikametinde bir icraat ortaya koymuştur. Kendileri, "Türkiye'ye ait değerlerin, AB bilançosuna, kısa gün kârı olarak kaydedilmesinde kullanılan, Türk devletinin ve vatandaşlarının uyutulma" ilkesini ihlal etmişlerdir.
Gizlilik disiplinine riayet etmemişler, etmedikleri gibi de laçkalıkla karışık tam tersi işler yapmışlardır.
Hanımefendinin kendileri sanal meydanı boş bulmuş, ehliyetini bakkaldan alan otomobil sürücüsü gibi, diplomasi ve medya dengelerini alt üst eden bir trafik canavarı oluvermişlerdir.
Caren Fogg'un bu yaptıkları ifşa olmuştur olmasına da, bunun neden ve kimler tarafından afişe edildiği bilinmemektedir (!).
Bu bilindiği taktirde, Caren Hanım'ın harcanma sürecini başlatan gelişmelerin, kim veya nelerin menfaatlerine de hizmet edeceği açıklığa kavuşacaktır.
Yani işin kısacası bu iş; kaz gelecek yerden Caren'i esirgememekte olabilir... Caren'i gönderen yerden bir hayır gelmeyeceği bu millete göstermek de...
Tabii bir de bu işten zarar görecek olan Caren Hanım'ın eş, dost, müttefik ve chat-friend'i olan bazı işbirlikçileri var.
İfşa icraatı pek tabii ki AB'nin niyet ve maksatları kadar, bizi nasıl gördükleri, nasıl çalıştıklarını ve kimlerle işbirliği içerisinde olduklarının "cüzî" bir miktarını anlatıyor.
Böylece Caren Fogg'un sınıfta kaldığı da iyice anlaşılmıştır.
Ve aslında bu sınıfta kalış, AB'nin nasıl sınıfta kaldığını da anlatmaktadır.
Bundan sonra önemli olan, Caren Hanım'ın e-maillerin ele geçirilmesinde izlenen yolu tartışarak, "şekille uğraşmak" olmayacaktır. Artık aklı başında herkes, işin özüne inip AB'nin şu yaptıklarına karşı, milletçe ne yapacaklarımızı konuşacaklardır.
Daha bu günden anlaşılmıştır ki; birileri e-mail skandalındaki "şekli" gündem ederek, gerçeklerden kamuoyunu uzaklaştırmaya çalışacaklar, kimileri de işin özündeki gerçeğe tanık olup, karşılarındaki kötü niyetli dehşeti daha iyi tanıyacaklardır.
Dost ve müttefiklerimizin, Türkiye üzerinde yaptıkları hesapları, Türkiye'yi nasıl gördüklerine ait su götürmez ispatları, sanal dünyadan ışınlayıp, kucağımıza demir külçesi gibi bırakanlar, ne olursa olsun sağolsunlar.
Zira varolmanın dayanılmaz hafifliğini yaşayan bulut üstündeki pışpış Türkiye'sinin, ayaklarının yere basmasını sağladılar.
Bundan sonra Avrupa Birliği, eskisinden daha harika bir turnusol kağıdı olacaktır.
Askeri terminoloji iletişim güvenliğinin dereceleri tanımlanırken, en güvenilir iletişim vasıtasına "haberci" derken, en güvensiz olanına da "telsiz haberleşmesi" olarak belirtmiştir.
Ancak son e-mail skandalı gösterdi ki; telsiz haberleşmesinden de güvensiz haberleşme metodları vardır.
Burada da ne yazık ki, kabak Caren Hanımın başına patlamıştır.
Ve aslında asıl kabahatli, kabağın Caren Hanımın başına patlamasına neden olan bilgisayarın başının altından çıkan elektronik postalardır.
Ve AB adına bu kadar yetersiz bir diplomatı Türkiye'ye gönderenler... Ve tabiî ki Verhaugen...
Kadıncağız ne bilsin, internet ortamının bu kadar güvensiz olacağını...
Önem sırasında üçüncü dünya ülkesi sırasına koyduğun bu ülkeye, üçüncü sınıftan bir diplomat gönderirsen olacağı budur.
Hoyrat, patavatsız, dangıl dungul bir diplomasinin sonu işte bu olur.
Tabii anlayana...
Atalar sözünü uyarlamaya çalışalım.
Anlayana AB'nin bayrağı saz, anlamayana Caren Fogg'un e-mailleri az...
Bu kadar olacaktır.
Caren Fogg adındaki kadının, mümessili bulunduğu Avrupa Birliği'ne ait niyet ve maksatları ifşa eden mesajları, Doğu Perinçek tarafından kamuoyuna sunulması, Avrupa Birlikçiler adına bir çuval inciri berbat etmiştir.
Türk milletine ait dokunulmazların, dokunulmadık yerinin bırakılmadığı günümüz Türkiye'sinde, dokunmakta olanların yedikleri bu herzeyi, acıtmadan, ayıktırmadan ya da uyandırmadan yapmaları çok önemli iken, Caren Hanım bunun tam aksi istikametinde bir icraat ortaya koymuştur. Kendileri, "Türkiye'ye ait değerlerin, AB bilançosuna, kısa gün kârı olarak kaydedilmesinde kullanılan, Türk devletinin ve vatandaşlarının uyutulma" ilkesini ihlal etmişlerdir.
Gizlilik disiplinine riayet etmemişler, etmedikleri gibi de laçkalıkla karışık tam tersi işler yapmışlardır.
Hanımefendinin kendileri sanal meydanı boş bulmuş, ehliyetini bakkaldan alan otomobil sürücüsü gibi, diplomasi ve medya dengelerini alt üst eden bir trafik canavarı oluvermişlerdir.
Caren Fogg'un bu yaptıkları ifşa olmuştur olmasına da, bunun neden ve kimler tarafından afişe edildiği bilinmemektedir (!).
Bu bilindiği taktirde, Caren Hanım'ın harcanma sürecini başlatan gelişmelerin, kim veya nelerin menfaatlerine de hizmet edeceği açıklığa kavuşacaktır.
Yani işin kısacası bu iş; kaz gelecek yerden Caren'i esirgememekte olabilir... Caren'i gönderen yerden bir hayır gelmeyeceği bu millete göstermek de...
Tabii bir de bu işten zarar görecek olan Caren Hanım'ın eş, dost, müttefik ve chat-friend'i olan bazı işbirlikçileri var.
İfşa icraatı pek tabii ki AB'nin niyet ve maksatları kadar, bizi nasıl gördükleri, nasıl çalıştıklarını ve kimlerle işbirliği içerisinde olduklarının "cüzî" bir miktarını anlatıyor.
Böylece Caren Fogg'un sınıfta kaldığı da iyice anlaşılmıştır.
Ve aslında bu sınıfta kalış, AB'nin nasıl sınıfta kaldığını da anlatmaktadır.
Bundan sonra önemli olan, Caren Hanım'ın e-maillerin ele geçirilmesinde izlenen yolu tartışarak, "şekille uğraşmak" olmayacaktır. Artık aklı başında herkes, işin özüne inip AB'nin şu yaptıklarına karşı, milletçe ne yapacaklarımızı konuşacaklardır.
Daha bu günden anlaşılmıştır ki; birileri e-mail skandalındaki "şekli" gündem ederek, gerçeklerden kamuoyunu uzaklaştırmaya çalışacaklar, kimileri de işin özündeki gerçeğe tanık olup, karşılarındaki kötü niyetli dehşeti daha iyi tanıyacaklardır.
Dost ve müttefiklerimizin, Türkiye üzerinde yaptıkları hesapları, Türkiye'yi nasıl gördüklerine ait su götürmez ispatları, sanal dünyadan ışınlayıp, kucağımıza demir külçesi gibi bırakanlar, ne olursa olsun sağolsunlar.
Zira varolmanın dayanılmaz hafifliğini yaşayan bulut üstündeki pışpış Türkiye'sinin, ayaklarının yere basmasını sağladılar.
Bundan sonra Avrupa Birliği, eskisinden daha harika bir turnusol kağıdı olacaktır.