Doğarken ağladı insan bu son olsun bu son

Geçen gün minibüste giderken arka koltuğa iki işçi kardeşimiz oturdu. Bir ara farkında olmadan kulak misafiri oldum konuşmalarına. Aralarında hesap kitap yapıyorlardı. Meğerse işten çıkarılmış bir tanesi ve ay sonu nasıl gelecek diye endişe içindeydi. Ses tonu farkında olmadan yüksekti. Benim gibi diğer yolcular da eminim bu duruma kulak misafiri olmuşlardır. "Eve gelirken hanım yoğurt al gel dedi, abi yemin ederim cebimde 50 kuruş param var, hanıma bir şey de diyemedim, çocuklar desen ele bakıyor, kira ödenmedi, bu ay elektrik faturası da çok geldi, yemin ederim nasıl ödeyeceğim bilmiyorum! Çocuklara bot alınacak, birinin kabanı küçük geliyor neyse ki komşunun çocuğuna dar geliyormuş da bizimkine verecek." Bu sözleri duyunca o kadar üzüldüm, o kadar kendimden utandım ki? Gözyaşlarım kendiliğinden aktı. Bu sadece benim gördüğümün bir tanesi. Hatırlarsanız Adana'da simit satıcılığı yapan bir kardeşimiz intihara kalkışmıştı. Sebebini ise polis memuruna şu cümlelerle anlatmıştı: "Sen, manavın yanından geçerken, meyveleri canları çekip istemesinler diye montunla çocuklarının yüzlerini kapatıyor musun? Ben öyle yapıyorum, başka çarem kalmadı."
İşte sözün bittiği yer? Türk milleti bunu hak ediyor mu? Çocuklarının karnını doyuramayacak, onları giydiremeyecek, onların istediklerini alamayacaksa bir baba, siz söyleyin bu baba daha ne yapsın? Cinnetin eşiğine sürükleniyoruz her geçen gün. Bunda hepimizin de payı var. 
Bizim vatandaşlarımız işten çıkarılırken Suriyelilere iş imkânı bulmak, bizim öğrencilerimizi at yarışı gibi sınav stresine sokup Suriyelilere sınavsız tıp eğitimi aldırmak ve aylık 1200 TL burs vermek eğer vicdanınızı rahatlatıyorsa buyurun devam edin. AKP'ye oy vermeye, onun modern kölesi olmaya, kapitalizmle yönetilmeye devam edin. Ama unutmayın bir gün "hak yerini elbet bulacaktır." 
Asgari ücreti 1300 TL yapıp, elektriğe, doğalgaza zam üstüne zam yapmak ancak kapitalist sistemin getirisidir. Emekli aylığına 100 TL zam yapıp ilaç fiyatlarını artırmak da Papaz Malthus'un kapitalizmine hizmet etmektir. Peygamber Efendimizin "komşusu aç iken tok yatan bizden değildir" hadis-i şerifini göz ardı edip, senin işçin, senin emeklin, senin öğrencin, senin vatandaşın aç karnını doyuramazken sen eğer sarayında yan gelip yatıp, tanesi 1000 TL olan bardaktan kilosu bilmem kaç lira olan çaylardan içiyorsan hangi Müslümanlıktan, hangi İslam'dan bahsediyorsun sen?
Unutmayalım, İslam'ın özü Ehl-i Beyt'tir. Ehl-i Beyt'in gemisine binersek ne kapitalizme hizmet ederiz, ne vatandaşı aç bırakırız. Eğer yıllardan beri bizlere Ehl-i Beyt gerçeğini anlatan Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e kulak verip, dünyanın uyguladığı "Milli Ekonomi Modeli"ne sahip çıkarsak göreceğiz ki Türkiye kâinat devleti olacaktır.