Türkiye'nin sürüklendiği felaket hepimizin gördüğü üzere aşikar... İkinci bin yılda Hristiyanlaştırılmaktan tutun da ekonomide çöküşümüze, aile kurumumuzun yok sayılmasından tutun da eğitimde kısırlaştırılmaya kadar her şey ayan beyan ortada. Kendimiz hiç muhasebe ettik mi? Sürüklendiğimiz felakette acaba biz hangi saftayız? Hakk'ın safında mı, batılın safında mı?
Daha önceki yazılarımızda Türkiye'deki yaşanan sıkıntılardan dilimiz döndüğünce, kalemimiz yettiğince bahsetmiştik. Fakat gün geçmiyor ki Türkiye yeni bir sıkıntıya gebe kalmasın. Allah ömrüne bereket versin üstadımız Prof. Dr. Haydar Baş, bizleri uyarıp tıpkı başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi ileri görüşlülüğüyle olaylara hâkim olmamızı sağlıyor ve çözüm yolları üretiyor. Bunu tüm dünya görüyor, biliyor, tek çözümün Sayın Baş'ta olduğunu yüzlerce bilim adamlarıyla beraber dünyaya haykırıp Nobel'e aday gösteriyorlar. Bu çözüme kulak verenler şu anda hem ekonomide hem bilimde hem sanayide gelişim gösterirken ne hazin tecellidir ki ülkemiz çözüme hâlâ daha ayak diretiyor. Üç maymunu oynayan medyaya kapılıp kendileri de felakete sürükleniyorlar. Bunun adına mühürlü kalp mi denir yoksa cahillik mi denir bilmiyorum ama bu esnada İmam Ali'nin (a.s.) bir sözü geliyor aklıma. "Cahile bir şeyi ispatlamak kolaydır ancak bunu kabul ettirmek zordur."
Alıyorsunuz karşınıza, anlatıyorsunuz. Kuru kuruya da değil. İspatıyla, mantığıyla, ayetiyle? Nuh diyor peygamber demiyor. Bununla da kalmıyor çalıştığı eğitim kurumundaki öğrencilere akla mantığa sığmayan, tamamen ütopik, zihin bunaltan bilgiler empoze ediyor. Dipnot; bu öğrenciler 8-9 yaşında. Neymiş, 2023 bizim ülkemizin yeniden doğuş tarihi olacakmış, neymiş; yer altı kaynaklarımızı, madenlerimizi ancak 2023'te çıkarabilecekmişiz, neymiş; 2023'ten sonra dünyaya sahip olacakmışız, barış gelecekmiş Türkiye'ye. Düşünebiliyor musunuz? Bunları diyen bir öğretmen hem de sınıf öğretmeni? Çocuğun kişilik gelişimini, duygusal ve zihinsel gelişimini tamamlayacağı dönemi yöneten baş aktör? Diğer öğretmenleri tenzih ederim. Ama özel ders verdiğim öğrencimin bana gelip bu cümleleri sarf etmesine gönlüm razı olmadı.
Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu yıllardır, gerek TV'de gerek uluslararası kongrelerde gerek programlarda, sempozyumlarda gerçekleri anlatıyor da sen bu ülkenin eğitimcisi diye geçinen, her türlü bilgiyi araştırması, sorgulaması gerekip doğru bilgiyi edinmesi gereken kişi olarak Haydar Baş gerçeğine hala daha kulak tıkıyorsan senin adın ne eğitimcidir ne de öğretmen. Araştırmayan, sorgulamayan, yeniliklere açık olmayıp NATO kafa NATO mermer hayatını idame ettirmek bir öğretmenin özellikleri arasında değildir.
Son olarak Kur'an-ı Kerim'de geçen şu ayete sığınıyorum;
"Sen yine de affa sarıl, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir." (Araf, 199)
Daha önceki yazılarımızda Türkiye'deki yaşanan sıkıntılardan dilimiz döndüğünce, kalemimiz yettiğince bahsetmiştik. Fakat gün geçmiyor ki Türkiye yeni bir sıkıntıya gebe kalmasın. Allah ömrüne bereket versin üstadımız Prof. Dr. Haydar Baş, bizleri uyarıp tıpkı başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi ileri görüşlülüğüyle olaylara hâkim olmamızı sağlıyor ve çözüm yolları üretiyor. Bunu tüm dünya görüyor, biliyor, tek çözümün Sayın Baş'ta olduğunu yüzlerce bilim adamlarıyla beraber dünyaya haykırıp Nobel'e aday gösteriyorlar. Bu çözüme kulak verenler şu anda hem ekonomide hem bilimde hem sanayide gelişim gösterirken ne hazin tecellidir ki ülkemiz çözüme hâlâ daha ayak diretiyor. Üç maymunu oynayan medyaya kapılıp kendileri de felakete sürükleniyorlar. Bunun adına mühürlü kalp mi denir yoksa cahillik mi denir bilmiyorum ama bu esnada İmam Ali'nin (a.s.) bir sözü geliyor aklıma. "Cahile bir şeyi ispatlamak kolaydır ancak bunu kabul ettirmek zordur."
Alıyorsunuz karşınıza, anlatıyorsunuz. Kuru kuruya da değil. İspatıyla, mantığıyla, ayetiyle? Nuh diyor peygamber demiyor. Bununla da kalmıyor çalıştığı eğitim kurumundaki öğrencilere akla mantığa sığmayan, tamamen ütopik, zihin bunaltan bilgiler empoze ediyor. Dipnot; bu öğrenciler 8-9 yaşında. Neymiş, 2023 bizim ülkemizin yeniden doğuş tarihi olacakmış, neymiş; yer altı kaynaklarımızı, madenlerimizi ancak 2023'te çıkarabilecekmişiz, neymiş; 2023'ten sonra dünyaya sahip olacakmışız, barış gelecekmiş Türkiye'ye. Düşünebiliyor musunuz? Bunları diyen bir öğretmen hem de sınıf öğretmeni? Çocuğun kişilik gelişimini, duygusal ve zihinsel gelişimini tamamlayacağı dönemi yöneten baş aktör? Diğer öğretmenleri tenzih ederim. Ama özel ders verdiğim öğrencimin bana gelip bu cümleleri sarf etmesine gönlüm razı olmadı.
Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu yıllardır, gerek TV'de gerek uluslararası kongrelerde gerek programlarda, sempozyumlarda gerçekleri anlatıyor da sen bu ülkenin eğitimcisi diye geçinen, her türlü bilgiyi araştırması, sorgulaması gerekip doğru bilgiyi edinmesi gereken kişi olarak Haydar Baş gerçeğine hala daha kulak tıkıyorsan senin adın ne eğitimcidir ne de öğretmen. Araştırmayan, sorgulamayan, yeniliklere açık olmayıp NATO kafa NATO mermer hayatını idame ettirmek bir öğretmenin özellikleri arasında değildir.
Son olarak Kur'an-ı Kerim'de geçen şu ayete sığınıyorum;
"Sen yine de affa sarıl, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir." (Araf, 199)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Kübra Çelmeli / diğer yazıları
- Maslow'un Türkiye'deki hiyerarşisi / 02.03.2017
- Doğarken ağladı insan bu son olsun bu son / 21.01.2016
- NATO kafa NATO mermer / 15.12.2015
- Doğarken ağladı insan bu son olsun bu son / 21.01.2016
- NATO kafa NATO mermer / 15.12.2015