Doğu Akdeniz kavganın odağı
Zengin doğalgaz kaynaklarının bulunması sonrası Doğu Akdeniz, 2000'li yılların ortasından itibaren dikkatlerin en çok çevrildiği bölgelerden biri oldu. Bölgedeki kaynaklar üzerinde Türkiye ile Batı dünyası arasında müthiş mücadele yaşanıyor. Türkiye'ye bu mücadelede destek veren tek ülke ise Libya.
07.09.2020 16:39:00





YENİ MESAJ / DETAY HABER
Doğu Akdeniz'de tipik bir petrol ve doğal gaz kavgası veriliyor. Doğu Akdeniz'de en uzun kıyıya sahip ülke Türkiye... Ancak küresel güçler, Türkiye'yi saf dışı etmeye çalışıyor. Doğ Akdeniz'de Türkiye'nin yanı sıra Libya, Mısır, İsrail, Filistin (Gazze Şeridi), Lübnan, Suriye, KKTC ve Kıbrıs Rum kesiminin hakkı bulunuyor. Yunanistan'ın hakkı ise tartışılır cinsten. Zira Yunanistan; Girit, Rodos ve Meis gibi adalar üzerinden bölgede hak iddiasında bulunuyor. Bölgede bulunan doğalgaz kaynaklarına şimdiye kadar ABD, Fransa, İtalya ve Katar'dan şirketler yatırım yaptı. Durum bu olunca Türkiye ve kıyıdaş ülkeler haricinde ABD, Fransa ve Almanya ile Avrupa Birliği (AB) ve NATO gibi uluslararası kuruluşlar da bölge için devreye girdi.
Türkiye'nin temel tezi
Türkiye'nin son birkaç senedir Doğu Akdeniz'de uyguladığı politikanın temelinde, 'bölgedeki enerji oyununda dışlanamayacağı', Türkiye'siz projelerin işlemeyeceği düşüncesi yer alıyor. Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip olan bir ülkenin tamamen dışlanmasının ve haklarının görmezden gelinmesinin hukuka ve uluslararası ilişkiler düzenine uymadığını kaydeden Türkiye, 27 Kasım 2019'da Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşması imzaladı. Yunanistan'ın Girit, Rodos, Kos ve Meis adalarını öne sürerek ilan ettiği kıta sahanlığını tanımayan Türkiye, bu adaların karasularının bittiği noktadan itibaren başlayarak çizdiği bir haritayla Doğu Akdeniz'deki Batı sınırını ve genel konumlanışını Birleşmiş Milletler (BM) aracılığıyla dünyaya ilan etti. Türkiye, Oruç Reis ve diğer sismik araştırma gemilerini bölgeye göndererek petrol ve doğal gaz arama çalışmalarına hız verdi. Yunanistan'ın aksine 1982 tarihli BM Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesini tanımayan Türkiye, kıta sahanlığı ile ilgili tezlerini hakkaniyet ve adaların coğrafi konumu ilkesi üzerine inşa ediyor. Türkiye ana kıtasına sadece 2 kilometre, Yunanistan ana karasına 580 kilometre mesafede olan, 10 kilometre kare yüzölçümlü Meis adasını gündeme taşıyan Ankara, Atina'nın bu adanın kıta sahanlığını kullanarak Doğu Akdeniz'de 40 bin kilometrekarelik ekstra deniz suyu elde etmeye çalışmasını örnek olarak gösteriyor.
Atina boş durmuyor
Türkiye'nin Mısır ve İsrail ile yaşadığı siyasi soğukluğu kullanan Yunanistan, son iki senede East Med Forum adı verilen oluşum sayesinde bölgedeki kaynakların çıkarılması ve Girit üzerinden bir boru hattıyla uluslararası pazara taşınması için önemli ilerleme sağladı. Türkiye ile gerilimin arttığı son iki ay içerisinde daha etkin bir dış politika izleyen Atina, önce Ankara ile Trablus arasında imzalanan deniz yetkilendirme anlaşmasına bir cevap olarak Kahire ile deniz yetki alanlarını sınırlandıran bir anlaşmaya imza attı. Sonra da İyon Denizi'ndeki karasularını 12 mile çıkardı ve uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarından geri adım atmayacağı mesajını verdi. AB'den aldığı koşulsuz destek nedeniyle NATO'nun gerilimi düşürme amaçlı girişimine olumsuz cevap veren Atina, Oruç Reis araştırma gemisi ve ona refakat eden savaş gemileri bölgeden çekilmeden diyaloga girmeyeceğini kaydediyor.
Ege ve Doğu Akdeniz'de Türkiye ile yaşadığı çekişmeyi AB platformuna taşıyarak Ankara'yı zor durumda bırakmayı hedefleyen Atina, 24-25 Eylül'de toplanacak AB liderler zirvesine kilitlenmiş durumda. Yunanistan, AB içindeki büyük destekçisi Fransa ile birlikte zirvede Türkiye aleyhine yaptırım kararı çıkartılmasını hedefliyor.
Rumlar da devrede
Yunanistan gibi AB üyesi olan Kıbrıs Rum kesimi, bulduğu doğal gaz kaynaklarını uluslararası şirketlere verdiği lisanslar aracılığıyla çıkartma ve paraya dönüştürme konusunda son yıllarda önemli ilerleme kaydetti. Ancak Kıbrıs meselesinin çözülememiş olması adada Türkler ve Rumlar arasında ciddi sıkıntı yaratmaya devam ediyor. Rum kesiminin ilan ettiği parsellerin bazılarının Türkiye'nin, bazılarının ise KKTC'nin ilan ettiği kıta sahanlığı ile çakışıyor olması sorunun merkezinde yer alıyor. Kıbrıs'ta yaşanan sorunlardan biri de Kıbrıslı Rumların adanın zenginliklerinden Kıbrıslı Türklerin de yararlanması sağlayacak bir mekanizmayı kabul etmemesi. Yunanistan ile Türkiye arasındaki bunalımda ön planda yer alan Rum kesimi son olarak Fransa ile 2017'de imzaladığı savunma işbirliği anlaşmasını Ağustos ayında yürürlüğe koydu ve Fransız savaş uçaklarının topraklarına inmesine izin verdi. Türkiye, bu adımın Kıbrıs Cumhuriyeti'nin 1960'ta kurulması öncesi imzalanan Londra ve Zürih anlaşmalarına aykırı olduğunu vurguladı.
İsrail'den ilginç adım
İsrail, Türk-Yunan çekişmesine iki temel açıdan bakıyor. Bu çekişmenin gelecekte inşa edilmesi planlanan Doğu Akdeniz Boru Hattı projesine olası etkilerini öngörmeye çalışan İsrail, daha geniş anlamda ise bölgedeki istikrarın daha da bozulmasının jeopolitik sonuçlarını değerlendirmeye alıyor. Tamar ve Leviathan doğal gaz yataklarında önemli miktarda doğal gaz bulan İsrail açısından en önemli konu bu rezervlerin nasıl dünya pazarlarına taşınacağı. Mısır'ın geliştirdiği doğal gaz terminallerini kullanmak dışında bir boru hattıyla Avrupa pazarlarına açılmayı düşünen İsrail, ilişkilerin soğukluğu nedeniyle Türkiye güzergahını seçeneklerden çıkarttı.
ABD de karşı cephede
ABD ise geçen aya kadar Doğu Akdeniz'de kendini hissettirmedi. Bunda ülkedeki şiddetli koronavirüs salgının yanı sıra 3 Kasım'da seçimlerin gerçekleşecek olması da etkili oldu. Ancak geçen hafta atılan adımlar ve verilen mesajlar, Washington'un Rum-Yunan pozisyonuna daha güçlü destek verdiğini ortaya koyuyor. Mevcut gerilimin artmasından Ankara'yı sorumlu tutan Washington, Rum kesimine 33 yıldır uyguladığı silah ambargosunu tam da bu süreçte kaldırdı ve alınan karar Ankara'nın tepkisini çekti.
Çıbanın başı Fransa
Türkiye ile son dönemde yaşadığı Suriye ve Libya gerilimlerini AB'ye taşıyarak yaptırım uygulanmasını isteyen Fransa Cumhurbaşkanı Macron, kırmızı çizgi oluşturduğunu söylediği Doğu Akdeniz'i de aynı kapsamda görüyor, ülkesinin siyasi ve askeri ağırlığını bölgeye yönlendirdi. Yunanistan gibi 24-25 Eylül'deki AB Zirvesi'ne hazırlanan Fransa, Doğu Akdeniz'e savaş gemileri ve uçaklarını göndererek 'eylem aşamasına' geçtiği mesajını da verdi. AB içinde İspanya ve İtalya gibi Akdeniz ülkelerinin yanı sıra bazı Kuzey Avrupa ülkeleri de Türkiye'ye karşı yaptırım kararını desteklemiyor. Ancak Fransa'nın bu ülkeler üzerindeki baskısını artırdığı gelen bilgiler arasında. Küresel güçler Rusya ve Çin, şu ana kadar Doğu Akdeniz'deki gerginliğe ilişkin açıklama yapmadı.
Mısır, Meis konusunda Türkiye'nin yanında
Doğu Akdeniz'de önemli doğal gaz kaynaklarına sahip olan Mısır, 6 Ağustos'ta Atina ile imzaladığı deniz sınırlandırma anlaşmasıyla Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan soruna doğrudan taraf oldu. Mısır, Yunanistan ile 17 senedir müzakere ettiği bu anlaşmaya imza atarak Doğu Akdeniz'deki sınırlarını netleştirmiş oldu. Ancak Yunanistan'ın bastırmasına karşın başta Meis olmak üzere Yunan adalarının kıta sahanlığını tam etki ile kabul etmeyen Mısır, böylece zaten 2013'ten bu yana gerginlik yaşadığı Türkiye'ye 'ilişkileri daha da germek istemediği' mesajını verdi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.