logo
28 MART 2024

DOSYA : SON HAÇLI SAVAŞI "Türkiye "Hayır" derse ABD savaş açamaz"

08.01.2003 00:00:00
Kamil BAYRAKTAR e-mail: kamilbayraktar@yenimesaj.com.tr

Körfez'e yığınak üstüne yığınak yapmasına rağmen ABD, petrol, arz-ı mev'ud ve son haçlı savaşının Irak versiyonuna henüz karar vermiş değil. Türkiye'nin tavrını bekliyor. Uzmanlar, kilit ülke Türkiye'nin karşı durması halinde ABD'nin Irak'a saldırmasının mümkün olmadığını söylüyorlar.

31 Aralık-4 Ocak tarihlerinde beş gün süre ile açtığımız "dosya"da, 1991-1997 yılları arasında, Irak'ta denetçilik yapan William Scott Ritter'le yapılan bir söyleşiyi baz alarak, Irak'ın hedef tahtasına konulma gerekçelerinin temelsizliğini ortaya koymuştuk. Irak'ın kimyasal, biyolojik, nükleer silahlara sahip olduğu ile Saddam Hüseyin'in bu silahları 11 Eylül'ün faili olarak gösterilen Usame bin Ladin'in El Kaide'sine vereceği gerekçelerinin kocaman bir yalandan ibaret olduğunu gözler önüne sermiştik.

Ve sonuçta Irak'a açılmak istenen bu kirli savaşın, "petrol" ve İsrail'e va'dedilmiş topraklar için düğmesine basılan bir "son haçlı savaşı" olduğunu, madalyonun arka yüzünde bu gerçeklerin yattığını dikkatlere sunmuştuk. Hatta, "Irak'a demokrasi götüreceğiz" iddiasının Ritter'in ağzından gülünç bir iddia olduğunu da belirtmiştik.

Şantajlı ABD manipülasyonu

Gerçekler bunlar olmasına rağmen ABD, Irak'a yapmak istediği saldırı konusunda dünya kamuoyunu manipüle etmeye, amacı doğrultusunda yönlendirmeye, yani gerçekleri karartmaya devam ediyor. Bu konuda da medyayı çok iyi kullanıyor. Irak'ta diktatörlük olduğundan hareketle demokrasi havariliğine soyunan ABD'nin, başka nice diktatörlüklerle sıkı fıkı ilişkisinin, desteğinin varlığının bilindiği bir ortamda, New York Times gazetesi, ABD Başkanı George W. Bush'un ulusal güvenlik danışmanlarının Irak'ı demokratikleştirmek amacıyla iddialı bir plan hazırladıklarını yazdı. 2. Dünya Savaşından sonra Almanya ve Japonya'nın işgalinden bu yana gerçekleştirilecek en kapsamlı uygulamayı öngören plan gereğince Irak'ın 18 ay süreyle Amerikan işgali altında kalacağını yazan gazeteye göre, planın iki temel amacından biri, Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması, diğeri ise dışarıdan yapılacak askeri ya da başka müdahalelere meydan verilmemesi imiş. Bu iki amaç komşu ülkelere bir uyarı niteliği taşıyormuş. Türkiye'nin Kuzey Irak konusundaki tavrı ve mevcut gelişmelerden dolayı bugün bile orada asker bulunduruyor olması ABD'nin, bu "komşu ülkeler" tabiri ile neyi kastettiğini bir nebze olsun ortaya koyuyor. Kuzey Irak'ta bir Kürt Devletini, bütün altyapılarıyla inşa eden ve işi resmiyet kazandırma konumuna getiren ABD'nin, kirli savaşı için Irak'ın toprak bütünlüğünü sağlamak amacından bahsetmesi, "toprak bütünlüğü" kavramına da ne anlam yüklediğini gösteriyor. İşte bu ABD'nin, Atlantik ötesindeki bu ülkenin yolu, petrol ve arz-ı mev'ud için düğmesine bastığı son haçlı savaşı dolayısıyla, hem tarih hem coğrafya olarak Irak'a komşu, bölgenin vazgeçilmez, olmazsa olmaz ülkesi Türkiye ile kesişiyor. ABD, tarihi misyonu haçlı seferlerine göğüs germek olan bir milletin devletini, bir haçlı savaşı olarak algılanmamasını temin için gerçekleştirmek istediği bu kirli savaşa ortak etmek istiyor.

Kürt Devleti ilan edilirse

Peki Türkiye'ye ne yapmak düşüyor? Bu sorunun cevabına uzanabilmek için, bu hafta Meltem TV'de yayınlanan ve Muharrem Bayraktar'ın hazırlayıp sunduğu Diyalog proğramına konuk olan isimlerden Dr. Nef'i Demirci ve Ferit İlsever ile konuştuk. Her iki konuğun da "Türkiye'ye ne yapmak düşüyor?" sorusuna ışık tuttuğu bu konuşmamızda, Irak Türkmenlerinden olup da, Saddam'ın estirdiği zulüm yüzünden doğduğu yere gidememekte bulunan Dr. Nef'i Demirci, Türkiye'nin, Irak'taki gelişmeler konusunda, siyasi iktidar ve devlet olarak aktif olması gerektiğinin altını çizerek, Amerika'nın yalnız başına o bölgeye müdahale etmesinin Kürt devletinin ortaya çıkması anlamına geleceğini belirtti.

"Çünkü Kürt devletinin bütün temelleri atılmış, isminin ilanı kalmıştır" diyen Dr. Demirci şöyle devam etti: "Zayıftır; doğrudur. Tankı, uçağı yoktur; ama, biz, tankı, uçağı olmayan PKK ile 15 yıl uğraşmamıza rağmen hala 5-6 bin silahlı adamları var. Irak'ta Kürt devletinin ilanı Türkiye'nin başına bela olur. Parçalanma olmaz. Çünkü Türk Silahlı Kuvvetleri buna hiç bir zaman müsaade etmez. Ama başımıza büyük gaileler açılır. O bölgede büyük su kaynakları var. Büyük barajlar var. Bunlar için tehlikeler ortaya çıkar. Bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman orada herhangi bir hadise olduğu zaman, hatta olmadan önce, Türkiye'nin, o bölgeyi kontrol altına alması şartı vardır. Bu işi de mutlak surette oradaki Türkmenleri ön planda tutarak yürütmesi gerekir."

ABD Lozan'a neden

imza koymadı?

"12 yıldır siyasi Kuzey Irak'ta, -coğrafi kuzey Irak'ta değil- takip edilen politika, Türkmenlerle ilgili politika pek doğru olmadı. Doğru olmuş olsaydı ne Türkmenler ikiye bölünürdü, ne de karşımıza müphem kukla bir Kürt devleti oluşumu ortaya çıkardı" diyen Dr. Demirci, Irak'a müdahale için amaç olarak belirlendiği belirtilen "toprak bütünlüğü" olayında ABD'yi ele veren şu bilgiyi aktardı:

"Wilson Prensipleri, 1914'te Osmanlı İmparatorluğunun parçalanmasını öngörmüştür. Sevr Anlaşmasını Amerika imza etmiş, ama Lozan Anlaşmasını imza etmemiştir. Lozan Anlaşması neyi ortaya koymuştur? Türkiye'nin toprak bütünlüğünü ön plana koymuştur. Amerika, Lozan'ı imza etmeyerek o taahhüt altına girmemiştir." "İleride kullanmak üzere mi etmedi?" sorumuza Dr. Demirci'nin cevabı, "Bugün işte kullanıyor" oldu. Konuşmamızın başında gündeme gelen "Türkiye'nin aktif olması gerektiği" fikrini kendisine hatırlatıp, "bu, ABD isteklerine yardımcı olma durumu oluşturmaz mı? Aktif olmaktan neyi kastediyorsunuz?" sorumuza ise Dr. Nef'i Demirci şu cevabı verdi: "İster Amerika'lı, ister Amerika'sız, mutlak surette Türkiye'nin orada olması demektir. Aktif bir şekilde girmek demek, belli isteklerin, belli koşulların var demektir. 'Ben oraya girdiğim zaman Kerkük, Musul bölgesini, Türkmen bölgesini ben koruyacağım. Buranın garantörlüğü bana aittir' diyeceksin. 'Oradaki Kürt oluşumunun devlet haline gelmesini kesinlikle kabul etmeyeceğim' diyeceksin. Milli menfaatlerimiz ne ise gereğini ortaya koyacaksın."

ABD, Irak'a Türkiye'siz saldırabilir mi?

Konu, Türkiye'nin aktiflik göstermesine geldiğinde diğer konuğumuz İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever söz alarak, "en aktif davranış ABD'nin saldırısına karşı çıkmaktır. ABD saldırısına karşı çıkmak en birinci husustur" diyerek, bu saldırı başladığı anda orada ne olacağının, Türkiye'yi ne kadar tehdit edeceğinin bilinmez olduğunu söyledi. "ABD'nin asıl derdi Kuzey Irak'taki oluşumu gerçekleştirmek, dünya nezdinde yasallaştırmaktır" diyen İlsever, "Irak'ı bölmeyeceğim" demesine rağmen ABD'nin asıl yapmak istediğinin bu olduğunu belirtti. İlsever, asıl gayesi bu olan ABD'nin, Irak'a saldırma girişimi karşısında Türkiye'nin öncelikle yapması gereken şeyin ne olduğunu şöyle açıkladı: "Türkiye'nin yapması gereken şey, BM'de aktif bir direniş platformu oluşmuştur; orada yer almaktır. ABD'nin Irak'a saldırı hazırlıklarına karşı net bir tavır almak, bu saldırıya izin vermeyeceğini söylemektir. Türkiye bu tavrı aldığı zaman ABD, ne Kuzey Irak'a, ne Irak'a saldıramaz. ABD, Türkiye'siz bir şey yapamaz. Tek başına bir şey yapamaz. Bunun bir tek güney cephesi ile olmayacağını kendileri söylüyorlar. Kuzey cephesine o kadar dayatmaları, Diyarbakır'a 80 bin asker konuşlandırmak istemeleri, üsler, limanlar istemeleri bundan ileri geliyor. Türkiye, bu bölgenin en güçlü ülkesidir. Bölge ülkeleri ile, başta Irak, Suriye, İran, Rusya olmak üzere Asya kuvvetleri ile dayanışma halinde bu saldırıya izin vermeyeceğini söylediği zaman ABD, Irak'a saldıramaz. Dünya zaten bu konuda el kaldırmış, saldırıya izin vermeyeceğini ilan etmiş, birinci saldırı dalgasını durdurmuştur. 'İşte denetçiler gidecek. İnceleme yapacak' denmiş, iş barışçıl bir platforma çekilmiş. Tayyip Erdoğan'ın, Abdullah Gül'ün açıklamalarıyla, ABD'ye yeşil ışık yakıyormuş gibi görünerek, birtakım ümitler vererek bu saldırı önlenmez. Tam tersine, bölge ülkeleri ile birlikte, 'Senin saldırı politikana karşıyım. Irak'a saldırmana izin vermeyeceğim' demesi lazımdır."

Son sözünü söylemeyen tayin edici ülke

Ferit İlsever, bölgeye görülmedik bir yığınak yapmasına rağmen ABD'nin Irak'a saldırı konusunda henüz karar vermemiş olduğunu, Türkiye'nin pozisyonunu netleştirmesini, hangi tavrı alacağının belirginleşmesini beklediğini ileri sürerek, Türkiye'nin tavrının ABD'nin kararında son derece tayin edici bir sonuç olacağı tespitinde bulundu. Çin, Rusya ve Hindistan gibi üç ülkenin şahsında bütün Asya kuvvetlerinin aslında tavırlarını ortaya koyduklarını, saldırıya karşı olduklarını ilan ettiklerini, en önemli gelişmelerden birinin Hindistan'ın da bu bloka katılması olduğunu söyleyen İlsever, "Dünyada böyle, barışçı, Irak'tan, ezilen ülkelerden yana bir ittifak oluşmuşken Türkiye'nin tavrı ne olacak; ABD'nin baktığı, çözmeye çalıştığı tek mesele budur. ABD'nin kararı bu meseleyi çözdüğü zaman ortaya çıkacak" dedi. Ferit İlsever'e göre "Türkiye daha son sözünü söylemedi. Son sözünün ne olacağı konusunda son MGK açıklaması ile işaretler verildi. Türkiye'nin bu saldırıya karşı olduğunu, BM kararlarını beklediğini, üs-liman vs verilmediğini ilan etti." İlsever son olarak, saldırıya karşı koyma konusunda Türkiye'nin elini güçlendiren bir gerçeğe, Türkiye'de kime mikrofon uzatılsa halkın % 95-98'inin saldırıya karşı olduğu gerçeğine dikkat çekerek, "bu iradenin hükümetin uygulamalarına yansıması lazımdır, şarttır" mesajı verdi.

KERKÜK'TE OYNANAN OYUN

Irak Türkmenlerinden ve Kerkük Türkleri Dayanışma Derneği kurucularından Dr. Nef'i Demirci, "1. Körfez Savaşının amacı petrole hakim olmaktı. 2. Körfez Savaşının ise Kürt devleti kurmaktır" diyerek, bu devletin başkenti olarak öne sürülen Kerkük'ün hiç bir zaman bir Kürt şehri olmadığını belirtti. Demirci, "Yüzlerce yıllık mezar taşlarında bir tek Kürt ismine rastlayamazsınız. Arap bile yoktur" diyerek, 1. Körfez Savaşı ile birlikte ikiye ayrılıp da 36. paralelin yukarısına düşen bölgede uygulanan senaryoya şöyle dikkat çekti: "Kürtler bu Türkmen bölgesine girdikleri zaman ilk iş olarak tapu dairesini, nüfus dairesini ve arşivi yok ettiler. Böylece buraların Türkmenlere ait olduğunu belgeleyen belgeleri yok ettiler."

ABD silah sanayiine katkı savaşı

M.Ü. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Altuğ, Körfez'de çıkabilecek savaşın ekonomik yönden analizini yaptı. Türkiye'nin, bu savaşın tarafı olmamasına ve olmaması gerekmesine rağmen ABD ve Avrupa'da konuşulmadığı kadar Türkiye'de savaş konuşulduğunu, bunun, gündem mühendisliğinin bir ürünü olduğunu söyleyen Prof. Dr. Altuğ, savaşın muhtemel sonuçları hakkında şöyle konuştu: "Türkiye, gerçekten bir savaşa girerse finansman meselesi gündeme gelir. Paradaki sıfırlar artar. Gıda, dayanıklı tüketim malları, savaş malzemeleri gibi kalemlerde kapasite kullanım oranları artar; ama savaş büyümeye engel olur. Çevre ülkeler ile ticaret daralır. Üretimde çalıştıracağınız gençler cepheye gider. Bu savaşın temel nedenlerinden biri de ABD silah sanayiine katkı sağlamaktır. Savaşın çıkmasını en çok bunlar ve aracılar arzular. Türkiye'nin böyle bir savaşta yeri yoktur. Türkiye, kardeşleri ile savaşmaz, savaşamaz. Buradaki savaş ekonomik savaştır. Petrol fiyatı savaşıdır. Türkiye böyle bir oyuna düşmemelidir. Türkiye'nin savaşı işsizlikle olmalıdır."

Körfez'in tercümesi Azerbaycan

Irak, Kuveyt'i işgal etti diye 1990'da dünyayı ayağa kaldıran ve soluğu Körfez'de alan ABD'nin, gerçek niyetini ortaya koyan bir olay da hemen yanı başımızda duruyor. Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarını, hem de bir ülkeyi işgale karşı Körfez'de olanları bilmesine rağmen işgal etmesidir bu olay. 1992'de Dağlık Karabağ ile işe başlayan Ermenistan bununla yetinmedi. Azerbaycan'a ait Hocalı, Şusa ve Laçin'i de işgal etti. Ederken de Hocalı örneğinde olduğu gibi yüzlerce insanı kelimelerle ifade edilemeyecek şekilde barbarca katletti. 1 milyon Azeri Türkü mülteci konumuna düştü. Soğuk savaş dönemi sonrası en yıkıcı bölgesel savaşlardan biri yaşanmasına rağmen, Kuveyt işgal edildi diye dünyayı ayağa kaldıran ABD ve Avrupa kılını bile kıpırdatmadı. Azerbaycan topraklarının % 20'si hâlâ Ermenistan işgali altında. ABD ve yandaşlarının ise çok daha önemli işleri var. Çünkü işgal edilen topraklar Müslüman Türk'e ait. İşgal edense Hıristiyan Ermeniler. Irak halkı Müslüman. Irak'a son haçlı savaşı peşinde koşanlar ise Hıristiyan Ermenilerin dindaşlarından başkası değil.
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
BTP İBB Adayı Cihan Erdoğanyılmaz: Gençler BTP’ye akın ediyor
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
BTP İBB Adayı Cihan Erdoğanyılmaz: Gençler BTP’ye akın ediyor
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz

Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar

 
 
İkinci Dünya Savaşı'nda yüzbinlerce Yahudiyi katleden Almanya, hızlı adımlarla 'siyonist ülke olma' yolunda ilerliyor. Gazze'de soykırım yapan İsrail'i açıkça desteklemekten geri kalmayan Berlin yönetimi, geçmişte soykırıma uğrattıkları Yahudilere bir bakıma "Bizden intikam almayın ancak kimi soykırıma tabi tutarsanız tutun, sizi destekleyeceğiz" mesajı vermiş oluyor. 
28.03.2024 17:58:00 / Güncelleme: 28.03.2024 18:06:02
AHMET TURAN YİĞİT
 Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar
 Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar


İkinci Dünya Savaşı'nda yüzbinlerce Yahudiyi katleden Almanya, hızlı adımlarla 'siyonist ülke olma' yolunda ilerliyor. Gazze'de soykırım yapan İsrail'i açıkça desteklemekten geri kalmayan Berlin yönetimi, geçmişte soykırıma uğrattıkları Yahudilere bir bakıma "Bizden intikam almayın ancak kimi soykırıma tabi tutarsanız tutun, sizi destekleyeceğiz" mesajı vermiş oluyor.


Siyonizm karşıtı örgüte baskı

Nitekim Almanya'da, siyonizm karşıtı "Orta Doğu'da Adil Barış İçin Yahudilerin Sesi - Jüdische Stimme für gerechten Frieden in Nahost" adlı Yahudi derneğin banka hesabı, üyelerin tam listesini ve adreslerini talep eden bankalar tarafından bloke edildi. Dernek, daha önce Berlin'de düzenlediği gösteride, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını protesto etmişti. Öte yandan Almanya'da vatandaşlığa geçişlerde yapılan testin, gelecekte İsrail, Holokost ve Yahudilikle ilgili soruları da içereceği bildirildi.

Bakanın söyledikleri yenilir yutulur gibi değil

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, yenilenmiş soru listesini önemli bir adım olarak gördüğünü belirterek, "Değerlerimizi paylaşmayan hiç kimse Alman pasaportu alamaz. Burada çok net bir kırmızı çizgi çizdik" ifadesini kullandı. Faeser, antisemitizm, ırkçılık ve diğer insanları aşağılama biçimlerinin Alman vatandaşlığına geçişte engel teşkil ettiğini belirtti. Almanya'nın Holokost'tan dolayı İsrail'i ve Yahudileri koruma konusunda özel sorumluluğu bulunduğunu dile getiren Faeser, "Bu sorumluluk bugünkü kimliğimizin bir parçasıdır" değerlendirmesinde bulundu. 

Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar

 
İnsanlıktan zerre kadar nasibini almamış çeteciler olarak da bilinen Yahudi askerler, Gazze'de yaptıklarıyla ahlaksızlıkta da zirveyi kimseye bırakmıyor.
28.03.2024 17:50:00 / Güncelleme: 28.03.2024 17:54:49
HASAN PARLAK
 Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar
 Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar

İnsanlıktan zerre kadar nasibini almamış çeteciler güruhu olarak da bilinen Yahudi askerler, Gazze'de yaptıklarıyla ahlaksızlıkta da zirveyi kimseye bırakmıyor. Nitekim Gazze'de soykırım yapan Yahudi askerleri, işgal ettikleri bölgede her türlü rezalete imza atıyor. Hatta rezaletlerini sosyal medyada paylaşmaktan da geri durmuyor. Reuters ajansında yer alan görüntüler de Yahudi askerlerinin ne kadar 'insanlık sınıfı'nın dışında olduğunu ortaya koyuyor. Nitekim İsrail askerleri, Filistinlilerin evlerinde bulunan iç çamaşırlarıyla oynadıklarını gösteren fotoğraf ve videoları yayınlamaktan geri durmadı. Videolardan birinde Gazze'deki bir odada bir koltukta oturan İsrailli bir asker sırıtıyor, bir elinde silah, diğer elinde beyaz saten iç çamaşırını kanepede yatan bir yoldaşın açık ağzının üzerine sallıyor. Böylece Yahudi askerlerin insan olmadığını, başka tür bir mahluk olduğunu tüm dünyaya haykırıyorlar. 

Özgür Özel hakkında 'zibidi' benzetmesi nedeniyle suç duyurusu

Kahramankazan 15 Temmuz Gaziler ve Şehit Aileleri Derneği, CHP Genel Başkanı Özgür Özel hakkında "Kot üstüne perdelik kumaştan kefen çeken zibidiler' sözleri nedeniyle suç duyurusunda bulundu.
28.03.2024 16:32:00
İhlas Haber Ajansı
Özgür Özel hakkında 'zibidi' benzetmesi nedeniyle suç duyurusu
Özgür Özel hakkında 'zibidi' benzetmesi nedeniyle suç duyurusu
Kahramankazan 15 Temmuz Gaziler ve Şehit Aileleri Derneği, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel'in bir mitingde 'Tayyip Bey çağırınca oraya dizilen kot üstüne perdelik kumaştan kefen çeken zibidiler değil, dedesi Çanakkale'de kefensiz yatanlar kurtarır bu memleketi" ifadelerini kullanması üzerine hakkında suç duyurusunda bulundu.

Konuya ilişkin açıklamada bulunan Kahramankazan 15 Temmuz Gaziler ve Şehit Aileleri Derneği Başkanı Cafer Akın, 'CHP Genel Başkanı Özgür Özel haddini aşan açıklamalarda bulunmuştur. Bunun üzerine Kahramankazan 15 Temmuz Şehit Aileleri ve Gaziler Derneği olarak suç duyurusunda bulunacağız. CHP Genel Başkanı hadsiz Özgür Özel, 15 Temmuz darbe girişimine karşı koyan vatandaşlarımıza utanmadan, sıkılmadan 'zibidi' dedi. 'Tayyip Bey'in çağrısına oraya dizilen kot üstüne perdelik kumaştan kefen çeken zibidiler değil, dedesi Çanakkale'de kefensiz yatanlar kurtarır bu memleketi' ifadesini kullandı. CHP, Mustafa Kemal Atatürk'ün kemiklerini sızlatmaya devam ediyor. Özgür Özel'i kınıyoruz. 15 Temmuz şehit ve gazilerine zibidi diyemezsin, haddini bil' diye konuştu.

'Fetullahçı teröristlere inanç grubu güzellemesi yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i kınıyoruz'

Özel'den özür beklediklerini söyleyen Akın, 'Aziz Türk milleti evlatları, söz konusu vatan olduğunda canlarından geçerek darbecileri ve darbeciliğe alkış tutanları durdurmuşlardır. 15 Temmuz'da devletinin çağrısıyla milletle kol kola şehadete yürüyerek tanklara siper olan aziz şehitlerimizin aileleriyle birlikte şehitlere 'zibidi' deme hadsizliğini gösteren Fetullahçı teröristlere inanç grubu güzellemesi yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i kınıyoruz. Her halükarda ülkeyi sizin kurtarmayacağınız kesin. Tankların arasından sıvışıp giderken, televizyon karşısında kahvenizi yudumlayarak izlediğiniz 15 Temmuz'da meydanlarda can veren, kan veren o 'zibidi' dediğiniz korkusuz kahramanlardan öğrenecek çok şeyiniz var. Asıl zibidi kim biliyor musunuz' O gece darbe oluyor diye alkış tutanlar, o gece kadeh kaldıranlar, o gece tankların arasından sıvışanlar, o geceden sonra darbecileri savunanlar, kahpe teröristlerle iş birliği içerisinde olanlar; millet siz siyasi malzeme yapın diye kurtarmadı bu vatanı. Ne Çanakkale'de kefensiz yatan atalarımız ne de 15 Temmuz'da karşı koyarken şehit olan yiğitlerimiz. Kahraman gazilerimiz, bu ülke için zerre faydası olmayanlar, ülke yönetimine talip olmaktan utanmıyorlar. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'den şehit ailelerimiz ve gazilerimizden acilen özür dilemesini bekliyor ve şiddetle kınıyoruz' dedi.

'Atatürk'ün kurduğu bir partide gazilere ve şehitlere bu söylem kabul edilemez niteliktedir'

Özel'in sözlerinin kabul edilemez olduğunu söyleyen Avukat Burakhan Çınar ise, 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve aziz milleti için bir an olsun gözünü kırpmadan şehit olan ve yine bu uğurda gazi olanlara CHP Genel Başkanı'nın TV kanallarında da görüleceği üzere açık bir şekilde 'zibidi' şeklindeki hakaretini derin bir üzüntü ile hep beraber izledik, takip ettik. DEM Parti ile kent uzantısı neticesinde PKK'lı kişileri ilçe yönetimlerine sokan bir partinin genel başkanının her mitingde, hatta kendi partisinin genel başkanlık seçimlerinde dahi Selahattin Demirtaş'a, Osman Kavala'ya selam gönderirken, gazi veya şehit gibi kelimelerin nasıl bir maneviyat oluşturduğunu anlaması bizler tarafından beklenemez. Türk Ceza Kanunu'nun belirli maddelerini ihlal etmesi ve gazilerimiz ile şehit ailelerimiz üzerinde nasıl bir etki uyandırdığı kamuoyunun takdirindedir. Bu nedenle Kahramankazan Cumhuriyet Başsavcılığımıza şikayetçi olmak için burada bulunuyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu bir partide gazilere ve şehitlere bu söylem kabul edilemez niteliktedir. Bu nedenle de Özgür Özel'i kınıyoruz ve kendisinden şikayetçiyiz. Yüce Türk adaleti gereğini yapacaktır' ifadelerini kullandı.

Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı

Adaylardan Mehmet Akarca 120, Ömer Kerkez 138 oy alırken, 9 boş oy, 71 de geçersiz oy kullanıldı. Salt çoğunluğun sağlanamaması nedeniyle seçime 11. tur oylamayla devam edilecek.
28.03.2024 16:24:00
Anadolu Ajansı
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle yapılmaya başlanan başkanlık seçimlerinin onuncu turunda da hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadı.

Mehmet Akarca, Yargıtay Başkanlığı görevine 24 Mart 2020'de seçilmiş, 4 yıllık görev süresi pazar günü itibarıyla dolmuştu.

Bu kapsamda Yüksek Mahkemenin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını belirlemek için Yargıtay'da pazartesi günü sandık kuruldu ve Yargıtay üyeleri sandık başına gitti.

Seçimin ilk dokuz turunda hiçbir adayın, 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamaması üzerine bugün, Akarca ve Kerkez'in katıldığı onuncu tur oylama yapıldı.

Oylama sonucu Yargıtay Başkanı Akarca 120, 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez ise 138 oy aldı. Seçime katılım 338 olarak kayıtlara geçerken, kullanılan oylardan 9'u boş, 71'i ise geçersiz sayıldı.

Sekizinci tur oylamada diğer aday Muhsin Şentürk 96 oy almış, 3 oy geçersiz sayılmış, boş oy ise kullanılmamıştı.

Seçime 1 Nisan Pazartesi günü 11. tur oylamayla devam edilecek. Bu turda Muhsin Şentürk de oylamaya katılabilecek.

Seçimlerde üye tam sayısının salt çoğunluğunun hazır bulunması gerekiyor.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.