Edirne mevzuu
Düşmanlar Edirne’yi vermemek iddiasında bulunan Osmanlı notasına karşı düşmanlık ilan etmekle cevap vermiştir
27.04.2025 00:21:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





22 Kânun-ı Sânî 328'de (4 Şubat 1913) Siyasi Durum
Düşmanlar Edirne'yi vermemek iddiasında bulunan Osmanlı notasına karşı düşmanlık ilan etmekle cevap vermiştir.Osmanlılar tarafında 10 Kânun-ı Sânî 328'de (23 Ocak 1913) hükûmet darbesini yapanlar cezalandırılmadıktan başka önemli memuriyetlere geçirilmesinden, Osmanlı kabinesinin söz konusu darbeyi meydana getiren fikir hareketini takdir ettiği ve göstericilerle fikir ve çalışma birliği edeceği anlaşılıyor.
Osmanlı kamuoyu, düşürülen kabinenin miskince davranarak Edirne'yi düşmana vermeye razı olduğuna ve yeni kabinenin millî ve askerî namusu iade ederek henüz düşman elinde bulunan Edirne'nin Osmanlı ordusunun taarruz hareketiyle kurtarılacağına inanmaktadır. Vilayetlerde hükûmetin teşvikleriyle harbin devamı lehinde gösteriler uyandırılmıştır.
22 Kânun-ı Sânî 1328'de (4 Şubat 1913) Askerî Durum
10 Kânun-ı Sânî 328'den (23 Ocak 1913) beri askerî vaziyette mühim bir değişiklik yoktur. İzmit ve Bandırma taraflarındaki stratejik ihtiyatların vapurlara bindirilmesi için hazırlıklar yapılıyor. Anadolu'dan başka getirilecek kuvvet yoktur. Millet fertlerinden eli silah tutan yüz binlerce kişiden istifade edileceğine dair bir hareket görülmemektedir.
Söz Konusu Durumun Tartışılması ve Elde Edilen Sonuç
Milletin ve kamuoyunun aldatılmaması ve kabinenin kendi iddiasını tekzip etmemesi için düşman ordusunun sayı ve strateji üstünlüğünü kati ve kararlı bir taarruz hareketiyle telafiye karar verildiğine hükmetmek lazım gelir. Hakikatte bundan başka türlü karar verilemez.
Edirne, Çatalca ordusundan 300 kilometre uzakta ve Çatalca karşısındaki Bulgar ana kuvvetinden başka ayrıca bir kuşatma ordusuyla Osmanlı ordusundan ayrı bulunmaktadır.
Dolayısıyla Edirne'ye varmak için öncelikle Çatalca'daki Bulgar ana kuvvetini hezimete uğratmak, 2'nci olarak kuşatmayı zorla kaldırmak, 3'üncü olarak dört aydan beri mahsur kalmanın tahribatını gidermek için külliyetli erzakı süratle şehre yetiştirmek lazımdır.
Bunun için hareket ve taarruz gerekir. Bu taarruz ya doğrudan doğruya Çatalca'dan karadan veyahut hem karadan ve hem de Bulgar ana kısmının gerilerini çıkarma hareketiyle tehdit edecek şekilde denizden veyahut aynı zamanda Gelibolu Yarımadası'ndan yapılmalıdır.
Taarruz hareketinin bir an bile tehiri doğru değildir. Edirne günden güne kuvvetini kaybetmekte ve düşmeye yaklaşmaktadır. Düştükten sonra, kuşatma kuvvetleri düşmanın ana kuvvetine bütün silah ve teçhizatıyla katılacak ve sayı üstünlüğünün kararlı taarruzla telafisi zorlaşacaktır.
Dolayısıyla, Gelibolu limanında bulunan kuvvetler, süratle Çatalca tarafına getirilmeli ve Gelibolu'da kalacak askere Çatalca ordusuyla beraber düşmana şiddetle taarruz emri verilmelidir.
Aksi hâlde kabinenin düşürülen kabineden farklılığı meydana çıkamayacak ve 10 Kânun-ı Sânî 328 (23 Ocak 1913) hükûmet darbesini yapanların takdir ve övülme sebepleri açıklanamayacak ve kim bilir daha neler olacaktır. Emir sizindir.
Çanakkale Boğazı Mürettep Kuvvetler Kurmayına Memur Mürettep Kuvvetler Kurmay Başkanı Binbaşı Ali Fethi
Not: Bir nüshası Başkumandanlık Yüksek Vekâleti'ne takdim edilmiştir.
BAŞKUMANDANLIK VEKİLLİĞİNE ÇEKTİĞİ TELGRAF
26 Mart 1329 (8 Nisan 1913)
C/25 Mart 329
Osmanlı askerlerine her bakımdan subay ve kumandanlarınca ve buradaki alay müftüsü tarafından vaiz ve nasihatler edilmekte ve başka türlü vaazların daha fazla fayda getireceği sanılmamaktadır. Bilakis bu gibi teşebbüslerin, düşman gözünde ordunun manevi kuvvetinin düşme derecesini ilana ve hükûmet tedbirlerinin pek acınacak hususlarla sınırlı kalışını ispata vesile olacağı görüşünde bulunduğumu arz ederim. Mustafa Kemal
* Askeri Tarih Dergisi, Yıl: 2, S 3, Mart 1977; Atatürk'ün Resmi Yayınlara Girmemiş Söylev Demeç Yazışma ve Söyleşileri, Derleyen: Sadi Borak, 2. Basım, Kaynak Yayınları, İstanbul, 1997, s. 410.
1 Başkumandan Vekili Ahmet İzzet Paşa, 25 Mart 329 (7 Nisan 1913) tarihli ve Çanakkale Boğazı Mürettep Kumandanlığı'na çekilen telgrafında şöyle der:
"Osmanlı askerlerine, cihadın faziletleri hakkında vaaz ve nasihatlerde bulunmak üzere Şeyhülislam tarafından seçilecek ulemadan birkaç kişinin buraya gönderileceği Harbiye Nezareti'nden bildirildiğinden, oraya birkaç kişinin vaiz ve nasihat etmek üzere gönderilmesi hakkında yüksek düşüncelerinin bildirilmesi temenni olunur." Yukarıdaki yazı, Mustafa Kemal'in bu telgrafa cevabıdır." (Atatürk'ün söylev ve demeçleri 1. ciltten)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.