Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu?

Yıllarca 'Esed gitsin" dediler ve sonunda Esad gitti.

Esad gidince; Suriye'ye barış ve huzur gelecekti, toprak bütünlüğü sağlanacaktı, demokrasi, özgürlük insan hakları doya doya yaşanacaktı, ekonomi düzelecekti, terör örgütleri ortadan kaldırılacaktı ve daha niceleri...

Birilerine göre, bu ve benzeri tüm hayallerin önünde tek engel vardı, o da Esad'dı!

Esad gitti, peki, ne oldu? Ulaşabildiniz mi bu hedeflere?

Bırakın ulaşmayı, var olanlar bile uçtu, gitti. "Gelen gideni aratır" derler, çok değil, kısa bir zaman sonra Suriye'de herkes, Türkiye'dekiler de dahil Esad'ı aramaya başlayacak, hatta bazıları başladı bile...

Geçtiğimiz günlerde Fırat'ın doğusunda bulunan PYD/YPG, güncel ismiyle Suriye Demokratik Güçleri (SDG) "Kürt konferansı" adında bir "özerklik konferansı" yaptı.

Toplantının kararlarını kırmızı kategoride bulunan bir PKK'lı kadın terörist okudu. Bu terörist, SDG Şara ile anlaşma imzalarken de masadaydı.

Konferansta ön sırada yine kırmızı kategoride yer alan ve haklarında ödül bulunan üst düzey 6 PKK'lı terörist daha vardı.

Adı Kürt konferansı, aslı PKK konferansı...

Hani Bahçeli diyordu ya, Öcalan PKK'ya çağrı yapsın, PKK toplansın, silah bıraksın ve kendini feshetsin diye, işte o PKK, Suriye Kamışlı'da toplandı ve meydan okurcasına özerklik talebinde bulundu.

Daha önce de hatırlarsanız YPG elebaşı Mazlum Abdi, Şam'da Ahmed Şara ile 8 maddelik anlaşma imzalamıştı.

Bu anlaşma ile PYD/YPG yani Suriye'nin PKK'sı "silah bırakmama" garantisi elde etmişti.

Türkiye'nin siyasileri, "terörsüz Türkiye" adını verdikleri Öcalan süreciyle PKK'nın silah bırakacağını Türk milletine pazarlayadursun, Suriye'deki PKK silah bırakmayacağını resmen ilan etmiş oldu, ayrıca özerk bir devlet olma yolunda hızla ilerliyor.

Fırat'ın doğusunda bu hadiseler yaşanırken, Suriye'nin güneyi de yangın yeri!

8 Aralık'ta Ahmed Şara liderliğindeki HTŞ Şam'ı ele geçirdiğinde, İsrail de Suriye'nin güneyinden işgale başladı ve Şam'a 20 kilometreye kadar ilerledi.

Halihazırda Gazze Şeridi kadar bir Suriye toprağını işgal altında tutuyor ve buradan çıkacak gibi de durmuyor.

Buradaki varlığını da, İsrail'in güvenliğini sağlamak ve Dürzilerin korunmasını sağlamak olarak izah ediyor.

Dürzileri destekleyen ve yeni Suriye yönetimine karşı kışkırtan İsrail, Suriye güvenlik güçleriyle Dürziler arasında çatışmalara sebep oldu.

29 Nisan'da başlayan çatışmalarda 100'den fazla kişi öldü.

Ve tam Suriye güvenlik güçleri kontrolü sağlamışken ilginç bir gelişme yaşandı; İsrail Şam'da bulunan Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın yakınına hava saldırısı düzenledi.

Saldırıyla verilmek istenen mesajı İsrail Savunma Bakanı Katz şöyle belirtti:

"Başbakan Netanyahu ve benim talimatımla Şam'daki Devlet Başkanlığı Sarayı'na düzenlenen hava saldırısı, Suriye rejimine açık bir uyarı mesajıdır. Colani (Suriye Devlet Başkanı Ahmet eş-Şara) sabah uyandığında İsrail Hava Kuvvetleri'nin düzenlediği saldırının sonuçlarını gördüğünde İsrail'in Suriye'deki Dürzilere zarar gelmesini önlemekte kararlı olduğunu anlayacak. (Suriye) Güçlerinin Şam'ın güneyine konuşlanmasına veya Dürzi toplumuna yönelik herhangi bir tehdit oluşturmasına izin vermeyeceğiz."

Gördüğünüz gibi Esad'ın devrilmesinden sonra, Şara döneminde Suriye, ABD'nin oyun sahası ve İsrail'in atış alanına döndü. Artık Suriye'de ABD-İsrail ikilisi ne diyorsa, neyi kurguluyorsa o oluyor.

Bundan sonraki süreçte Suriye tek parça olmayacak, terörsüz olmayacak, Türkiye için asla güvenli olmayacak.

Türkiye olarak Suriye'de sorun ektik, sorun biçeceğiz.