Eğer laiklik ihlali varsa?

Dün AKP'nin seçim yatırımı olarak yine "mağdur" rolüne soyunduğundan bahsetmiştik. Ak Parti'sinin  vicdanlara hitap eden ikinci seçim senaryosu da  "dindar" kisvesine bürünmektir. Türkiye Cumhuriyeti devletinde herkes din ve vicdan hürriyetine sahiptir. Anayasal olarak da koruma altına alınan bu  hürriyetin sınırları "laiklik" ilkesi ile belirlenmektedir. Laiklik,  ıstılahi manada din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak tanımlanır. Laik Türkiye Cumhuriyetinde bu konuda bir ihlalden bahsedilecekse o zaman devlet işi olarak kabul edilen yasama, yürütme ve yargı  işlerine dinin karışması söz konusudur.Yasama, yürütme ve yargı işlerinde vazifeli kamu görevlilerinin, makamlarını dini emirleri yerine getirmek için kullanmaları laiklik ihlalidir. Söz konusu din emirleri sadece İslam dini ile ilgili değildir. Bir devlet memurunun diğer dinlerin maksadına hizmet eden icraatları yerine getirmesi de bu kapsamda laiklik ihlalidir. Bu çerçevede 5 yıllık dönemi içinde AKP icraatlarını ele alırsak bir laiklik ihlalinden elbette ki bahsedilebilir. Ama bu ihlale konu olan icraatlar, dinimiz İslam'a yönelik çalışmaların kamu adına yapılması değil, Lozan'da tarifini bulan azınlıkların inançlarına yönelik iyileştirilmelerin hayata geçirilmesidir.Zira geçtiğimiz günlerde bir Kur'an kursunu kapatan AKP iktidarı döneminde, inancımızın gereği olarak örtülen başörtüsü meselesi artık Türk milletinin konusu olmaktan dahi çıkarılmış, uluslararası arenada , kamu adına bir yasak haline getirilmiştir. Nüfus kağıtlarından 'dini İslam' hanesi yine bu dönemde çıkarılmıştır. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitaplarından Kelime i Tevhidin 2. kısmı olan Muhammedur Resulallah kısmı kaldırılmıştır. Milli eğitim seviye tespit sınavında son peygamber olarak Hz. İbrahim'in doğru şık olarak belirlenmesine de bu dönemde cesaret edilmiştir. 3 dinin birliği, eşitliği konusu, misyonerlik faaliyetleri AKP zamanında devlet politikası haline getirilmiştir. Ülkemizin çeşitli yerlerinde dinler bahçesi adı altında parklar açılmıştır.BOP'un önemli bir ayağı olan Medeniyetler İttifakı projesine bu başbakan eşbaşkanlık yapmıştır.Tasarruf gerekçesiyle kapatılan camilerin yerine 40 bin kilise evi açılmıştır.Ceza kanununda yapılan değişikliklerle izinsiz kuran kursu açanlar, çalıştıranlar hapis ile cezalandırılabilmektedir. Hükümet alehtarı hutbelerin okutulması kanunla yasaklanmıştır.Dinimizce haram olan domuz etinin satılmasına izin verilmiştir. Başbakan Yahudi lobilerinden cesaret ödülü alacak kadar bu çevrelere hizmet etmiştir. 5 yıllık AK Partisi icraatlarında Müslümanın yararına hiçbir gelişme olmadığı gibi, bu dönemde müslümanın inancının gereğini yerine getirmesi dahi adeta devlete karşı suç  gibi gösterilmiştir.Eğer bir laiklik ihlali söz konusu ise, bu  AKP'nin İslam'a devlet eliyle yaptığı tahribatlar ve azınlıklar yararına hayata geçirdiği düzenlemelerdedir. Bu süreçte devlet ile milletin ararsını açmak isteyen çevreler, AKP'yi dindar gösterirken, bazı güçlerin,  onun Müslümanlar yararına hizmet etmesini engellediği YALANINI halka pompalamaktadırlar. Böylece hem AKP, İslam akaidi üzerindeki tahribatlarını örtmekte, hem azınlıklar ile ilgili okyanus ötesinden gelen talimatları yerine getirmekte, hem de Türk milletinin kendisine olan "inançlı" kimliğini korumaktadır. Öyle ki, halen milletimizin bir bölümü AKP'yi dindar görebilmekte, "izin vermiyorlar ki yapsın " diyebilmektedirler.  Kendileri kabul etmese de yüzde 99.9'u müslüman Türk milletinin dini hassasiyetleri  bu çerçevede istismar edilmektedir. Mağdur olmayan AKP, aslında yukarıdaki icraatları dikkate alındığında DİNDAR da değildir. Halen onu böyle görenlere duyrulur.