Ehl-i Beyt sempozyumu ve güzel tevafuklar

İcmal Dergisi tarafından İstanbul Haliç Kültür merkezinde organize edilen, "Birlik ve beraberliğimiz için Ehl-i Beyt" sempozyumuna; biri birinden kıymetli ilim, fikir ve gönül adamı, Ehl-i Beyt sevdalısı katılımcıların yanı sıra, onur konuğu olarak Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız da katıldılar.
4 oturum halinde yapılan sempozyum öncesinde, selamlama konuşmaları ve sonunda da Prof. Dr. Haydar Baş'ın yaptığı kapanış konuşması; ilim, fikir ve iman iddiasında bulunan herkesin ibretle düşünmesi gereken gayet ilmi bir konuşmaydı. Asırlarca İslam dünyasını parçalamak ve fitne çıkartmak için uydurulan sahte iddialara cevap ve Ehl-i Beyt'i savunmak adına yapılan bu konuşma, sadece ülkemizde değil bütün İslam âleminde geniş yankılar uyandıracaktır. Yapılan konuşmanın detaylarına daha sonraki yazılarımızda değineceğiz.
Sempozyum değerlendirmelerimizi daha geniş kapsamda ele almaya ve gerek selamlama konuşmalarından, gerekse de oturumlarda yapılan konuşmalardan önemli gördüğümüz, fikir ve gönül dağarcığımıza düşen bilgileri siz değerli okurlarımızla paylaşmaya çalışacağız.
İcmal Dergisinin tertip ettiği "Birlik ve beraberliğimiz için Ehl-i Beyt" sempozyumu, gerek zaman, gerek mekân ve gerek konu olarak çok özenle seçilmiştir. Ve çok güzel tevafuklara sebep olmuştur.
Öncelikle zaman açısından üç önemli cephesinden bahsedelim.
Birinci cephesi: İslam âlemi büyük bir tuzağa doğu sürüklenmeye çalışılmaktadır. Sünni ve Şii taraftarları arasında geniş çaplı bir çatışma tezgâhlanmakta olup bölgenin parçalanması, Müslüman'ın can, mal, namus ve vatan emniyeti elinden alınarak Büyük Ortadoğu Projesi(BOP) kapsamında haçlı batıya yem edilmesi hedeflenmektedir. Bölgemizde ve özellikle de komşumuz Suriye de savaşın eşiğine gelindiği bu ortamda düzenlenen bu sempozyum, Müslümanlar üzerinde oynanan tezgahın bozulmasına katkı sağlaması açısından çok ama çok önemlidir.
İkinci cephesi: Sempzoyumun düzenlendiği gün, anneler gününe denk gelmiştir. Ayrılıktan ve kavgalardan en fazla ciğeri yanan, annelerdir. İnsanların gönlüne bir nebze olsun dostluğun kardeşliğin tohumlarının atılması kadar anneleri mutlu edebilecek bir şey olamaz. Bu yönden "Birlik ve beraberliğimiz için Ehl-i Beyt" sempozyumu, annelere en büyük anneler günü armağanı olsa gerektir.
Üçüncü cephesi: Belki de en önemli tevafuk olan, "Birlik ve beraberliğimiz için Ehl-i Beyt" sempozyumunun düzenlendiği gün, Ehl-i Beyt'in ve bütün Müslümanların anası ve hatta peygamberimizin bile "benim anam" diye taltif ettiği Hz. Fatıma annemizin doğum gününe denk gelmesidir. Birliğin, beraberliğin, doğruluğun, imanın ve sevdanın adresinin Ehl-i Beyt nefesi ve sevdası olduğunu haykırdığınız günün, Hz. Fatıma annemizin doğum gününe denk gelmesi sıradan bir olay değildir. Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed'in biricik eşi Hazreti Hatice aneminizin cennet gülünü doğurduğu, annelik duygusunu tattığı o kutlu günün yüce Allah katınca nasıl özel bir önemi varsa ve bu sempozyumun aynı güne denk gelmesi de mutlak manada Yüce Allah'ın kader planında bir hesabının tezahürüdür.
Sempozyumun düzenlendiği yer, mekân bakımından da çok özel bir mekândır. Bildiğiniz gibi İstanbul da Haliç, bağrında İstanbul un manevi Fatihi Eyyüb el Ensari Hazretlerini barındırmaktadır. O Eyyüb el Ensari Hazretleri ki hem peygamberimizi hicretten sonra Medine de kendi evinde misafir eden, akrabalık bağları olan ve Eh-i Beyt' e sahip çıkan bir Sahabedir. Bu sebeple "Birlik ve beraberliğimiz için Ehl-i Beyt" sempozyumu, Onun mekânında, Onun misafirliğinde yapılmıştır. Güzel tevafuklardan biri de bu olmuştur. Seçilen konu olarak da tam isabettir. Ayrılıkların gündem edildiği, her fırsatın ve her olayın ayrılığa sebep edilmeye çalışıldığı; birliğin, dostluğun, çözümün adresinin kaybedildiği; insanların yönünü bulmakta zorlandığı bu ortamda, birlik için bir çatı, bir adres, bir gemi gerekiyordu. Bu adres, bu çatı, bu gemi, ancak ve ancak Ehl-i Beyt olurdu. Çünkü çözümün adresini, binilecek gemiyi, Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.v.) asırlar önce tarif etmişti:
"Benim Ehl-i Beyt'imin sizin içinizdeki misali, Hz. Nuh'un kavmi içerisindeki Hz. Nuh'un gemisi gibidir. Kim gemiye binerse necat bulur, kim binmezse helak olur."  (Suyuti, Tefsir-i Hulafa, s.573; Taberani, Mu'cem'ül Kebir, s. 78)
Yüce Allah'a Hamd, Resulüne ve Onun Ehl-i Beyt'ine sonsuz salat ve selam olsun. Bu sempozyumun düzenlenmesine sebep olan Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızdan ve emeği geçen herkesten Allah razı olsun. Amin