İslam tarihi Hz. Peygamber (sav) döneminden itibaren hak ile batılın mücadele örnekleri ile doludur.
Hz. Peygamber canlı Kur’an olarak anlatılan ahlakı ile emsali olmayan sabır, secaat ve azim ile batılın karşısında İslam’ın yayılması ve korunmasının müdafaasını yapmıştır.
Amcası Ebu Cehil’in Peygamberimiz Haremde namaz kılarken, boğazlanan bir devenin döl yatağını, içinin çirkinlikleri ile getirmesi ve Resul-i Ekrem secdede iken sırtına koyması siyer kitaplarının hepsinde yer alır.
As bin Vail, Hz. Peygamberin oğlu Kasım öldüğü zaman O’nun en acılı anında “ebter-soyu kesilmiş” diyerek alay etmiştir.
Resulullah (sav) ashabı ile beraber müşriklerin eziyetlerine karşı en büyük sabrı göstermiştir.
Hz. Abbas, bir gün huzura gelerek; “Ya Resulullah (sav) çektiğimiz şu işkencelerden kurtulmamız için Allah’a dua etmez misiniz?” dediğinde Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
“Allah elbette bu işi tamamlayacaktır ve bütün dinlerden üstün kılacaktır.”
Resulullah’dan (sav) sonra da, kendisinin hadislerinde işaret buyurduğu on iki imam da tıpkı cedleri Resulullah (sav) gibi ciddi çile ve meşakkatlere maruz kalmışlar, sabretmişlerdir.
İmam Ali (as) o kadar eziyet görmüştür ki, İbn Mülcem’in zehirli kılıcı ile darbe aldığında şu sözleri söylemişti:
“Ka’benin Rabbine hamd olsun ki, kurtuldum”( kuleyni,c.1,sayfa 298)
İmam Hasan, Muaviye ile savaşmak üzere iken, ordusunda yer alanların Muaviye’nin saflarına geçmeye başlaması üzerine, hakkı olan hilafetten feragat etmiştir.
İslam adına ve ümmetin birliği için atılan bir adımdır bu.
İslam tarihi, hak olan ile batılın mücadeleleri ile doludur.
Kerbela’da kanı ile İslam’dan sapmalara karşı ümmeti ayıktırmaya çalışan İmam Hüseyin neden bu yolu seçmiştir, hiç düşündünüz mü?
Eserlerde İmam Hüseyin kıyam ettikten sonra Kerbela’da bilerek ölüme gitmiştir ifadeleri yer alır. Bu doğrudur.
İmam Hüseyin (as) henüz dedesi Resulullah (sav) hayatta iken ileride öldürüleceğini öğrenmiştir.
“Resulullah (sav) şöyle buyurdu:
“bu oğlum Hüseyin (as) Irak’ın bir yerinde katledilecek. Kim o anı görürse, Hüseyin’e (as) yardım etsin.”(zahair el- ukba,el tabari, sayfa 146)
İmam Hüseyin (as) ümmeti ayıktırmak için bu yolu seçmek zorundaydı.
Öyle ki, Kerbela’da yaşananlar halen konuşulmakta, her yıl düzenlenen matem törenlerinde hak ile batılın mücadelesi ve küffarın eziyetleri dile getirilmektedir.
Kerbela’nın canlı şahidi olan İmam Zeynelabidin o kadar baskı görmüştür ki, hak ettikleri değeri açıkça dile getirememiş, ümmete olan ikazlarını dua kalıpları ile anlatmıştır.
Ehl-i Beyt imamlarından hangisinin hayatına bakarsanız bakın aynı baskı ve zulüm ile gizlenmeye çalışıldıklarını görürsünüz.
Ehl-i Beyt’in çilesi aslında onların hak olduğunun da ispatıdır.
Ehl-i Beyt imamları nasp edilmiş imamlardı. Ve hilafet de onların hakkı idi.
Ancak onlar imamet ile hilafetin birbirinden ayrılmak zorunda kaldığı dönemlerde, ümmete İslam’ı öğretmek, İslam’dan sapmaları engellemek için her yolu denemişlerdir.
Hafta sonu gerçekleşecek Ehl-i Beyt kongresi bizce bu bakımdan da çok önemlidir.
Çünkü Ehl-i Beyt çile, zulüm, kan ile geçen ama bunların karşısında sabırla verilen bir mücadele, büyük bir kararlılık ve tahammül, fedakarlık, kahramanlık, şecaat demektir.
Ehl-i Beyt, bu karşıtlığın içinde Cenab-ı Hakka olan yakınlık ve muhabbet demektir.
Ehl-i Beyt bir sevda ve muhabbet olduğu kadar İslam’a karşı taarruzlara karşı son noktaya kadar mücadele de demektir.
Öyleyse, İslam’ın birliğinin muhafazası ve İslam itikadının korunması adına Ehl-i Beyt’ten örnek alınacak çok şey vardır.