Küreselleşmeciler, literatüre yeni ekonomik kavramlar getirdiler. Bazı kavramları da maksatlı olarak gündemden çıkardılar. Mesela "ekonomik kalkınma', 'yatırımcı' gibi kavramlar artık kullanılmaz oldu. Onların yerini 'yükselen piyasa', 'piyasa oyuncusu' kavramları aldı. Çok değil, bundan 30 yıl öncesine kadar her ülkenin yakın, orta ve uzun vadeli 'kalkınma stratejisi' vardı. Ekonomide 'kalkınma', asıl amaç ve hedefti. Kalkınan ülkelerin nasıl kalkındığı araştırılıyor ve inceleniyordu. Ülkemizde, bunların hepsi rafa kaldırıldı. AKP hükümeti bu kavramları hatırlamak dahi istemiyor. Hatırlatsanız, alacağınız cevap hazır: "Kalkınmayı özel sektöre bıraktık. Kalkınma, yatırım onların işi. Biz karışmayız". Ya işsizlik ne olacak? Hükümet, işsize iş, aşsıza aş bulmak zorunda değil mi? Sayın Başbakan, bu soruya da cevap buldu: "Amerika ve Avrupa'da da işsizlik var. Onlar bu sorunu çözemedi, ben nasıl çözeyim?". Bu yükü de sırtından atan hükümet için bundan sonrası kolay. Geriye yurt dışı gezileri kalıyor. Maşallah, o da başarı ile yapılıyor. Halbuki ekonomik kalkınma, Türkiye için olmazsa olmazdır. Devletimizin kurucuları, bunu İstiklâl savaşını kazanmaya eşdeğer görmüşlerdir. Dahası, siyasi bağımsızlığın ancak ekonomik bağımsızlıkla korunabileceği görüşünü benimsendiler. Malumdur ki, ekonomik bağımsızlık, yalnızca ekonomik kalkınma ile gerçekleştirilebilir. Yeri gelmişken, ekonomik kalkınma ile ekonomik büyümenin farkını vurgulamak gerekir. Politikacılarımızın bilerek veya bilmeyerek en çok karıştırdıkları konulardan biri de budur.Ekonomik büyüme, üretim ve kişi başına düşen gelirin artırılmasını ihtiva eder. Ekonomik kalkınma ise bunlarla birlikte sanayi kesiminin milli gelir ve ihracat içindeki payının artması gibi yapısal değişiklikleri de kapsar. Bir başka deyişle, büyüme nicelik, kalkınma nitelik bakımından ortaya çıkan değişikliklerdir. Büyüme derken hangi değerleri esas aldığınız da çok önemlidir. Aslında başkalarına bağlı olarak büyümenin, ekonomik bağımsızlık açısından hiçbir anlamı yoktur. Ne kadar büyürsen büyü, ele muhtaç ve bağımlı isen ekonomik olarak kalkınamamışsın demektir. Görüldüğü gibi kalkınmışlığın ölçüsü, sanayileşmektir. Bu da tek başına yeterli değildir. Teknoloji üreten ülke konumuna gelmek lâzımdır. Sanayileşmişsiniz, fakat teknolojik olarak bağımlı iseniz yine aynı noktadasınız. Çünkü teknolojik bağımlılık, ekonomik bağımlılığı beraberinde getirir.Ne yazık ki, bu görüşleri seslendirenlere, günümüzde 'çağ dışı kalmış' gözüyle bakılıyor. Bunu yapanların Atatürkçü geçinmesi var ya... İşte insanı asıl kahreden de o. İstismarın, yalanın böylesi, ne görüldü, ne duyuldu. Atatürk ne dedi, Atatürkçü olduğunu söyleyenler ne yapıyorlar? Benzerlik şöyledursun, arada tam bir zıtlık vardır. "Atatürk, anti-emperyalist ulusalcılık düşüncesinin önderidir. Anti-emperyalist ulusalcılığın üç temeli bulunduğu bilinir. Birincisi bağımsızlıktır. İkincisi ülkeyi azgelişmişlikten kurtarmak ve kalkınmış bir duruma getirmektir. Üçüncüsü ise halka ulusal kimlik, kişilik, ulusal bilinç kazandırmaktır" (Bkz. Çetin Yetkin, Karşı Devrim, s.264). Maalesef AKP iktidarı, yalnız ekonomik kalkınmayı değil, diğer ilkeleri de unutmuş durumda. Bu kavram ve ilkeleri, yerli yerine oturtacak bir yönetime acilen ihtiyaç vardır. Hangi tarafa bakarsanız bakınız, karşınıza bunu yapacak tek bir adres çıkıyor. O da BTP'dir. Çünkü BTP, ulusal egemenlik ilkesini, ekonomik bağımsızlıkla birlikte ele almaktadır. Böyle hareket etmeyenlerin, bağımsızlıktan söz etmesi boş lâftan öteye gitmez. Milletin karnı boş lâfa tok. İcraat mevkiinde olanlar, lütfen lâfı bıraksınlar, işe baksınlar.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018