Ekonomik sıkıntıların sebebi

Ülke gündeminde şu anda hep açlıktan fakirlikten, altın ve döviz durumundan, maddi yaşantıdaki sıkıntıdan, eğitim ve toplumsal ahlak sorunlarından dert yanmaktayız. Evet, bir sıkıntı var çoğunlukla herkes bunun farkında. Herkes bu sıkıntılardan bahsediyor.

Ben bu yazımda bu sıkıntıların sebebini açıklamak istiyorum. Eğer sıkıntıyı bilmezsek çözümü de anlayamayız diye düşünüyorum.

Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın da dediği gibi "sistem yanlış." Bu yanlış sistemde, ne, ne kadar doğru gidebilir ki? İşte Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız da bu yanlışı ta başından görmüş ve bize Milli Ekonomi Modeli gibi bir çözüm sunmuştur.

Yanlış olan Kapitalizmin ta kendisidir. Bu yanlışlık daha ekonominin tanımından başlıyor.

Kapitalizm, iktisadı şöyle tanımlar: "Sınırsız insan ihtiyaçlarını, sınırlı kaynaklarla karşılayan sosyal bir bilim dalı." Bu tanım tamamen yanlıştır, insanın ihtiyaçları sınırlıdır, kış geldiğinde ihtiyacımız olan sadece bir monttur, yalnız ihtiraslarımız sınırsızdır, iki tane, üç tane daha montumuzun olmasını istememiz, işte bu bizim ihtirasımızdır.

Kaynaklar ise sınırlı değildir. Allah-u Teâla (c.c) İbrahim Süresi 34. ayette şöyle buyuruyor: "Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp bitirmeye güç yetiremezsiniz." Şimdi soruyorum, saymaya bile güç yetiremeyeceğimiz nimetleri biz yiye yiye mi bitireceğiz? Neymiş, kaynaklar sınırlı değilmiş.

Prof. Dr. Haydar Baş Hocam da, Milli Ekonomi Modeli'nde şöyle diyor: "Dünya, hem sınırsız hem de sürekli yenilenen kaynaklara sahiptir."

İşte Kapitalizm bu sınırlı gördüğü kaynaklar için, dünya nüfusunu azaltma politikası uygulanıyor. Savaşlar, virüsler...

Burada bu konuyla ilgili bir örnek vermek istiyorum. İktisat birinci sınıftayken hocamız bize iktisadın tanımını öğretirken bir örnek vererek anlatmıştı.

Bir anne ve çokça çocuğu olduğunu düşünelim. Annenin elinde 2 tane elma var ve bu elmayı bütün çocuklarına nasıl dağıtacağını düşünüyor işte iktisatta bu dağıtımın nasıl olacağıyla uğraşıyor. Annenin elinde sadece 2 tane elma var yani sınırlı, ama çocukların sayısı ve isteği çok, bu yüzden sınırsızdır diyor.

Şimdi soruyorum, biz bu annenin cebine para koyup da neden pazara yollamıyoruz? Pazarda, ülkede, dünyada elma mı yok, sadece 2 elma mı var elde. Bu cebine para koyulan anne gider pazara herkese yetecek kadar elma alır olay kapanır, çocuklarda yese yese 2 ya da 3 elma yer. İşte bu da Milli Ekonomi Modelinin iktisat tanımı. Kaynaklar sınırsız, ihtiyaçlar sınırlı.

Peki^, Kapitalizmin ikinci yanlışı nedir?

Faiz…

Faiz ekonomiler için tam bir hastalıktır, ekonominin dengesini bozar, paranın tek bir elde toplanmasını sağlar, enflasyonun, işsizliğin ve daha birçok ekonomik hastalığında kaynağıdır. Faiz alan ülkeler tamamı ile yabancıların kontrolüne geçmesine sebep olur. Hem ekonomide hem de siyasette bağımsızlıktan bahsetmek mümkün olmaz. Faizin ekonomiye verdiği tahribatları daha önceki yazımda da detaylı bir şekilde açıklamıştım dilerseniz okuyabilirsiniz.

Üçüncü yanlışa geleceğim ki o da Kapitalizm'in üretim odaklı bir sistem oluşudur.

Kapitalizm insan ihtiyaçlarını sınırsız gördüğü için tüketimde her zaman fazlalık olacağını düşünmüştür. Bu yüzden hep üretime odaklanmıştır.

Ancak şuan da ülkelerde aşırı bir şekilde tüketim eksikliği görülmektedir. Ülkelerin pazar arayışları, stoklardaki fazlalık, marketlerde, mağazalarda görülen doluluk... Tüketecek insanda bir eksiklik yok, sadece tüketecek para yok insanların cebinde. Buda kapitalizmin mantığının yanlış olduğunu bize gösterir.

"Halbuki çağımızdaki en büyük tehlike tüketimde yaşanan darlıktır" der Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız Milli Ekonomi Modeli'nde.

Kapitalist sistemin yanlışlarını Prof. Dr. Haydar Baş Hocamın Milli Ekonomi Modeli'ni kaynak edinerek sıralamaya devam edeceğim...