Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "Hangi bölgede anarşi azıyorsa o bölgede ekonomik sorunların bir an önce çözülmesi şarttır" diye konuştu
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, bazı iş adamları derneklerinin önde gelenleri tarafından Türkiye'de istikrarsızlığın devam ettiği ve bu konuda herhangi bir somut bir gelişme olmadığı şeklindeki açıklamalarını değerlendirdi. Prof. Dr. Baş, "Eskilerin 'görünen köy kılavuz istemez' diye bir sözü vardır. Tabi onlar da Türkiye'nin manzarasını gördükten sonra zaten her boyutuyla bu gerçekleri yaşıyorlar. Türkiye'de istikrar var demeleri asla mümkün olamaz. Çünkü her şeyden evvel Türkiye'de çözülmesi gereken bir terör var ve bu terör bugüne kadar halledilememiş. Dolayısıyla buna bağlı olarak Türkiye'nin kurumunda, kuruluşunda istikrarın olması ve de hayırlı bir neticenin alınması asla mümkün olamayacaktır" diye konuştu.
Şikâyetle sorunlar çözülmez
Yaşanan problemlerin ekonomik boyutuna da dikkatleri çeken Prof. Dr. Haydar Baş, ekonomik sorunların çözümünün Türkiye için bir zaruret halini aldığını söyledi. BTP Genel Başkanı şunları söyledi: "İşin ekonomik boyutuna gelince ne dünya ne de Türkiye henüz ekonomik bunalımı aşamadı. Dolayısıyla iş adamlarının 'Türkiye'de istikrar yoktur' sözü kelimenin tam manasıyla doğrudur. Ama bu işi nasıl halledecekler? Bu işin halledilmesi şikâyetlerle mümkün olmaz. Mutlak suretle bilhassa Türkiye'nin kendine mahsus, bu sıkıntılar içerisinden çıkış projesi, programı olması lazım. Biz işte bunun çıkış projesi ve programını Milli Ekonomi Modeli olarak görüyoruz."
Tüketicinin güçlenmesi gerekiyor
Konuşmasında tüketimin ekonomi için çok önemli bir unsur olduğuna dikkatleri çeken BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "Bugün piyasada arzu edilen iş olmuyorsa insanların cebinde para olmadığı için olmuyor. Bu işin arzu edilen düzeye çıkarılması için insanımızın cebine bizim mutlak suretle para koymamız lazım" diye konuştu. Prof. Dr. Baş şöyle konuştu: "Evvela ülkelerde ve bilhassa ülkemizde insanların karnını doyurmamız gerekir. Tüketimi artırmamız lazım. Tüketici bugün bitmiştir. İşçisi bitti, memuru, emeklisi bitti. Yani tüketici tüketim vazifesini ifa edemiyor. Kimdir bu tüketiciler? İşçi, memur, emekli, köylü, tarım kesimi? O halde bu tüketen kesim fonksiyonunu icra edebilmesi için tüketim gücüne kavuşması lazımdır. Bunun yapılabilmesi de ancak siyasi iradenin alacağı ekonomik tedbirlerle mümkündür. Bu tedbirler Milli Ekonomi Modeli'mizde detaylı bir şekilde el alınmış ve insanımızın önüne konmuştur."
Türkiye merkez olmalı
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli'nin bugüne kadar uluslararası katılımla gerçekleşen 7 kongrede tasdik edilip, uygulanması gereken bir model olduğunun deklare edildiğini söyledi. BTP Genel Başkanı şöyle konuştu: "Bugün dünyada ekonomik bunalımdan kısmen de olsa çıkan ülkeler Milli Ekonomi Modeli'ne yakın olup, bu modelden bazı kuralları hayata geçiren ülkelerdir. Türkiye bu modelin uygulandığı bir merkez olması lazım. Ama bakıyorsun Türkiye'de bize soran bile yok. Hiçbir şey bilmeyen insanlarla oturup kalkıyorlar ama ortada yapılan hiçbir şey yok. Bu kafayla da bunların bir şey yapması asla mümkün olamaz. Yani Tüketici desteklenecek ve güçlendirilecek. Güçlenen tüketici pazarda, hastanede, okulda ve üniversitede vazifesini yapacak. Yani tüketim gücüyle talep oluşturacak ki o takdirde üretim çarkları rahatlıkla dönebilsin. Bir insanın üretebilmesi için mutlak suretle mamulünün tüketilmesi lazım."
Anarşi ekonomiyle doğrudan ilgilidir
"Anarşiyi önlemek istiyorsak evvela insanların mutluluğunu ekonomik açıdan düzeltmemiz şarttır" diye konuşan Prof. Dr. Haydar Baş konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bilhassa hangi bölgede anarşi azıyorsa o bölgede ekonomik sorunların bir an önce çözülmesi şarttır. Yani insanlara tüketim yapabilecek gücü sağlayıp onların istikrarlı bir hayat yaşamaya alıştırmamız lazımdır. Düzensiz bir hayatın içerisinde olan bir insan için düzenin bir kıymeti yoktur. Düzenin kıymetini düzenli hayatın tadını almış olan insanlar bilir. Sen şimdi anarşi ortamında yetişen büyüyen bir insana düzenden bahsediyorsun. Oysa onun için anormal olan senin bahsettiğin düzendir. Böyle insanları evvela düzene kavuşturmak, düzenle barıştırmak bu şekilde bir seviye kazandırmak lazımdır ki, ardından atabileceğiniz adımlar Türkiye'nin istikrarına sebep olabilsin. Aksi takdirde benim kanaatime göre zor belki de imkânsızdır."