Ekim ayında ihracat 13 milyar 943 milyon dolar olarak gerçekleşti. Hükümet kanadı sevinç içerisinde. Başta Sayın cumhurbaşkanı olmak üzere başbakan ve bakanlar her platformda, her kamera karşısında bu rakamı zafer edasıyla anlatıyorlar. Adeta Sayın Başbakanın, "ekonomimiz uçuyor" sözünün ispatı gibi bir hava estiriliyor.
Ya gerçekler!
Bu rakamlar gerçekten başarı mı? Örneğin, ihracat kalemlerine bakıyorsun birinci sırada otomotiv sektörü var. Yerli arabamız yok ama otomotivde ihracat rekoru kırıyoruz. Ne satıyoruz biz? Cevap; Ara mamuller.
Hadi o tarafını fazla kurcalamayalım(!) Peki, Ekim ayında ne kadar ithalat yapıldı, merak edeniniz oldu mu? Onda da rekor kırıldı.
Ekim ayında tamı tamına 21 milyar 304 milyon dolarlık ithalat gerçekleşti. İthalatın önemli kalemleri arasında temel tüketim maddeleri ve elektrikli makine, cihazlar, televizyon görüntü-ses kaydetme-verme cihazları vs.
Her şey bir tarafa senin, ev ekonomin nasıl? Gelir, giderini karşılıyor mu, tasarruf yapabiliyor musun?
Mesela! Bir mağazaya girdiğinde ihtiyacın olan bir ayakkabının, montun, pantolonun vs. ilk fiyatına mı bakıyorsunuz yoksa üzerime olur mu, diye deniyor musunuz? Veya marketten alacağın zeytinin ilk tadına mı bakıyorsun yoksa fiyatına mı?
Gelelim rekorlara! Malumunuz son üç-dört yıldır hükümet, faiz konusunda çok sert açıklamalar yapıyor. Bankaları tefecilikle suçluyor. Hatta geçen hafta Başbakan, "ayağınızı denk alın" diye bir cümle bile kurdu.
Türkiye tablosuna bakıyorsun en çok kâr getiren sektör bankacılık. Bankacılık sektörü ne iş yapar? Para satar. Nasıl? Faizle.
Şimdi sıkı durun! Asıl soruyu soruyorum; Milleti paraya muhtaç, faize mecbur bırakan kimdir? Hadi bir soru daha; Türkiye'de bankacılık sektörü böylesine devasa büyüklüğe hangi iktidarlar döneminde ulaştı?
Evet, şimdi rekora geçelim. Bankacılık sektörünün net kârı, bu yılın 9 ayında 2016'nın aynı dönemine göre yüzde 28.6 artarak 37 milyar 180 milyon liraya ulaştı.
Buyurun! Kim övünecek bu rakamlar ile!
Tabi akla şu soru da geliyor: Bankalara sürekli yüksek faiz tepkisi gösteren Sayın Erdoğan ve hükümet, Merkez Bankası'nın faiz politikalarına neden söz geçiremiyor?
Gelelim faizin öbür yüzüne. Hükümet yılda ne kadar faiz ödüyor? 2005 - 2006 yıllarında, "Bizden öncekilerin borçlarının, faizlerini ödüyoruz" diye bir savunma mekanizması geliştirilmişti. Ama aradan 10 yıl geçti. Faiz ödemeleri artarak devam ediyor.
Kim borçlandı ki, bu kadar faiz ödüyoruz? Borçlanan AKP. 14 yılda ödenen faiz miktarı ne kadar biliyor musunuz? Açıklanan 2018 yılı bütçesi kadar. Yani 700 milyar TL civarında. Yani rekor.
2018 yılında ödeyeceğimiz faiz miktarı ise tam dört bakanlığın bütçesi kadar. Evet, 2018'de 72 milyar yani katrilyon faiz ödeyecek hükümet. Kimin parasından? Senin, senin.
Ekonomide kırılan başka rekorlar da var.
Mesela enflasyon. Özellikle temel gıda fiyatlarındaki devamlı artış,
Dolar, Euro,
Kepenk kapatan esnaf sayısı,
İşsiz sayısı,
İşsizlik içindeki gençlerin oranı,
Okumuş işsizler oranı,
Vergi ve cezalardaki artış oranları da tam bir rekor.
Evet, bu rakamların hepsi rekor. Ama kimse meydanlarda bunları anlatmıyor. 13 milyar dolarlık ihracat rekoru kırmışız. İyi, tamam. Öbür rekorları kim kırdı? CHP'mi, Menderes mi, yoksa ABD'mi?
Ya gerçekler!
Bu rakamlar gerçekten başarı mı? Örneğin, ihracat kalemlerine bakıyorsun birinci sırada otomotiv sektörü var. Yerli arabamız yok ama otomotivde ihracat rekoru kırıyoruz. Ne satıyoruz biz? Cevap; Ara mamuller.
Hadi o tarafını fazla kurcalamayalım(!) Peki, Ekim ayında ne kadar ithalat yapıldı, merak edeniniz oldu mu? Onda da rekor kırıldı.
Ekim ayında tamı tamına 21 milyar 304 milyon dolarlık ithalat gerçekleşti. İthalatın önemli kalemleri arasında temel tüketim maddeleri ve elektrikli makine, cihazlar, televizyon görüntü-ses kaydetme-verme cihazları vs.
Her şey bir tarafa senin, ev ekonomin nasıl? Gelir, giderini karşılıyor mu, tasarruf yapabiliyor musun?
Mesela! Bir mağazaya girdiğinde ihtiyacın olan bir ayakkabının, montun, pantolonun vs. ilk fiyatına mı bakıyorsunuz yoksa üzerime olur mu, diye deniyor musunuz? Veya marketten alacağın zeytinin ilk tadına mı bakıyorsun yoksa fiyatına mı?
Gelelim rekorlara! Malumunuz son üç-dört yıldır hükümet, faiz konusunda çok sert açıklamalar yapıyor. Bankaları tefecilikle suçluyor. Hatta geçen hafta Başbakan, "ayağınızı denk alın" diye bir cümle bile kurdu.
Türkiye tablosuna bakıyorsun en çok kâr getiren sektör bankacılık. Bankacılık sektörü ne iş yapar? Para satar. Nasıl? Faizle.
Şimdi sıkı durun! Asıl soruyu soruyorum; Milleti paraya muhtaç, faize mecbur bırakan kimdir? Hadi bir soru daha; Türkiye'de bankacılık sektörü böylesine devasa büyüklüğe hangi iktidarlar döneminde ulaştı?
Evet, şimdi rekora geçelim. Bankacılık sektörünün net kârı, bu yılın 9 ayında 2016'nın aynı dönemine göre yüzde 28.6 artarak 37 milyar 180 milyon liraya ulaştı.
Buyurun! Kim övünecek bu rakamlar ile!
Tabi akla şu soru da geliyor: Bankalara sürekli yüksek faiz tepkisi gösteren Sayın Erdoğan ve hükümet, Merkez Bankası'nın faiz politikalarına neden söz geçiremiyor?
Gelelim faizin öbür yüzüne. Hükümet yılda ne kadar faiz ödüyor? 2005 - 2006 yıllarında, "Bizden öncekilerin borçlarının, faizlerini ödüyoruz" diye bir savunma mekanizması geliştirilmişti. Ama aradan 10 yıl geçti. Faiz ödemeleri artarak devam ediyor.
Kim borçlandı ki, bu kadar faiz ödüyoruz? Borçlanan AKP. 14 yılda ödenen faiz miktarı ne kadar biliyor musunuz? Açıklanan 2018 yılı bütçesi kadar. Yani 700 milyar TL civarında. Yani rekor.
2018 yılında ödeyeceğimiz faiz miktarı ise tam dört bakanlığın bütçesi kadar. Evet, 2018'de 72 milyar yani katrilyon faiz ödeyecek hükümet. Kimin parasından? Senin, senin.
Ekonomide kırılan başka rekorlar da var.
Mesela enflasyon. Özellikle temel gıda fiyatlarındaki devamlı artış,
Dolar, Euro,
Kepenk kapatan esnaf sayısı,
İşsiz sayısı,
İşsizlik içindeki gençlerin oranı,
Okumuş işsizler oranı,
Vergi ve cezalardaki artış oranları da tam bir rekor.
Evet, bu rakamların hepsi rekor. Ama kimse meydanlarda bunları anlatmıyor. 13 milyar dolarlık ihracat rekoru kırmışız. İyi, tamam. Öbür rekorları kim kırdı? CHP'mi, Menderes mi, yoksa ABD'mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İran, İsrail ve biz / 16.06.2025
- Bugün İslam Dini ‘kemale’ erdi / 15.06.2025
- İran uyanacak ve uyandıracak mı? / 14.06.2025
- Bakan Şimşek’ten korkutan açıklama: ‘En kötüyü geride bıraktık’ / 13.06.2025
- Gerçekler ve yalanlar / 12.06.2025
- MHP’de gömlek değiştirdi / 11.06.2025
- Mafya dönemi bitti organize suçlar dönemi başladı / 09.06.2025
- Devlet bağımsız ise yargı da bağımsızdır / 08.06.2025
- Baba devlet / 07.06.2025
- Adalet varsa zulüm, zulüm varsa adalet yoktur / 06.06.2025
- Bugün İslam Dini ‘kemale’ erdi / 15.06.2025
- İran uyanacak ve uyandıracak mı? / 14.06.2025
- Bakan Şimşek’ten korkutan açıklama: ‘En kötüyü geride bıraktık’ / 13.06.2025
- Gerçekler ve yalanlar / 12.06.2025
- MHP’de gömlek değiştirdi / 11.06.2025
- Mafya dönemi bitti organize suçlar dönemi başladı / 09.06.2025
- Devlet bağımsız ise yargı da bağımsızdır / 08.06.2025
- Baba devlet / 07.06.2025
- Adalet varsa zulüm, zulüm varsa adalet yoktur / 06.06.2025