Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün Fransa'nın Strasbourg kentinde, Avrupa Konseyi binasında Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, hükümetinin azınlıklar için yaptığı icraatları anlattı Bir parlamenterin "Bütün dini azınlıkların eşit olarak ibadet yerlerine erişim haklarının, dinlerini ifade etme haklarını yaşayabilmeleri için bize nasıl bir güvence getirebilirsiniz?" sorusuna karşılık Başbakan Erdoğan'ın esprili şekilde "Sizi ben Türkiye'ye davet etmek isterim. Türkiye'yi yakından takip etmiyorsunuz. Duyduklarınızla hareket ediyorsunuz. Zannediyorum, arkadaşımız Fransız? Ama Türkiye'ye de Fransız... Biz de böyle güzel bir söz var: Türkiye'ye çok Fransızsınız'' ifadelerini kullanması, Genel Kurul'da gülüşmelere neden oldu. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ortodoks Patriği seçilmesi Lozan Anlaşmasına göre Sensinot Meclisi'nde yapılır. Sensinot Meclisi, Lozan Anlaşması'na göre TC vatandaşı olmak durumundadır. TC vatandaşı olmadığı halde şu andaki Ortodoks Patriğinin seçimine biz göz yumduk. Ben bundan önceki Başbakan değerli dostum Karamanlis'e şunu söyledim: 'Söyleyin, müracaat etsinler. Vatandaşlığa alalım, Lozan'ı çiğniyorlar, Lozan'ı çiğnetmeyelim.' O dönem olmadı. Şimdi değerli dostum Yorgo'ya da aynı şeyi söyledim, 'Bunları vatandaşlığa alalım, bu işi meşrulaştıralım.' Daha sonra bunu Patriğe de söyledim. 'Lütfen müracaat etsinler, bunları vatandaşımız yapalım.' Sonunda müracaat ettiler, şu anda bizim vatandaşımız durumundalar. Bununla kalmadık. Dediler ki 'Sümela Manastırı'nda ayin yapmak istiyoruz.' 'Hay hay' dedim. Geçen yıl Sümela Manastırı'nda gittiler Sayın Patrik, tüm heyetiyle beraber, yaklaşık 3 bin kişi filan orada ayinlerini yaptılar. Aynı şekilde Tarsus'ta Alman dostlarımız bizden ricada bulundular. 'Her yıl burada ayinlerinizi yapabilirsiniz' dedik. Daha başka örnek vereyim mi? Ülkemizde bulunan ne kadar farklı dini azınlık varsa hepsinin ibadetini yapma noktasında garantisi benim, sigortası benim." Laiklik konusuna da değinen erdoğan, "Fransa'dan uyarladığımız laiklik, Türkiye'de on yıllar boyunca tartışılmış, yanlış uygulamalar nedeniyle özgürlükler üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılmış, adeta demokratikleşme karşısında bir duvar olacak şekilde yorumlanmıştır. Uzun bir sürecin ardından Türkiye, özellikle de bizim iktidarımız döneminde, tüm bu tartışmaları geride bırakarak, İslam - laiklik - demokrasi gibi kavramların pekala bir arada varlığını sürdürebileceğini, somut uygulamalarla tüm dünyaya ispat etmiştir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.