Erdoğan, Yılmaz Güney'in yukarıda anlattığımız antiemperyalist, sermaye karşıtı, devrimci, ABD düşmanı fikirlerinin örnek alınmasını kastetmiş olamaz.Ne anlatmak istedi o zaman? M.Bayraktar'ın yazısı...
Sayın başbakanımız bizi şaşırtmaya devam ediyor. Şimdi de Yılmaz Güney'e sahip çıktı. Erdoğan "Yılmaz Güney'in fikirlerine kulak verileseydi Türkiye farklı yerde olurdu" diyerek herkesi şaşırtan bir açıklama yaptı.Türkiye'de kapitalizmin tam anlamıyla yerleşmesi için siyaset yapan, ABD'nin can ciğer müttefiki olmakla övünen, IMF dostu, işçi düşmanı, burjuvazi aşığı, devrimci kelimesini duyunca "vay Ergenekoncular!" diye kükreyen Erdoğan nasıl olur da ABD düşmanı, IMF muhalifi, işçi dostu, tepeden tırnağa devrimci ve komünizmi savunduğu için ömrü hapislerde gezen Yılmaz Güney'in fikirlerinin örnek alınmasını ister? Yılmaz Güney yaşasaydı Ankara'nın ayazında aylarca direniş yapan TEKEL işçilerine bu zulmü reva görenlerin peşine sopayla düşerdi.Yılmaz Güney yaşasaydı, özelleştirme adı altında ülkenin en stratejik kurumalarını "babalar gibi satanlara" isyan ederdi.Yılmaz Güney yaşasaydı "BOP'un eşbaşkanıyız" diye övünenler yuh çekerdi.Yılmaz Güney yaşasaydı sırf ulusalcı, devrimci, Kemalist diye tanındıkları için zindanlara tıkılan aydınların, bin türlü tacize uğrayan aydınların, fişlenen vatanseverlerin safında mücadeleye girişirdi.Yılmaz Güney varoşların, gecekonduların, yoksulların, ezilenlerin, mazlumların, Çukurova'da pamuk toplayan köylünün, paslı makinelerde ömür tüketen işçinin hakkını aradı.Gemilerine gemi katanlar, apartman dairelerinden villalara transfer olanlar, işçiye Ankara'yı dar edenler, köylüye ananı al da git diyenler Yılmaz Güney'i nasıl ağızlarına alırlar hayret.Yukarıda anlattığımız Yılmaz Güney profilinin tasvip "tasvip etmediğimiz" yönleri de var elbet.Yılmaz Güney her şeyiyle "doğru çizgide, doğru fikirlerde olan bir kişi değildi.Bir insanı her yönüyle kabul etmek durumunda değiliz. Ama başbakan Erdoğan'ın "Yılmaz Güney'in fikirleri örnek alınsaydı Türkiye farklı yerde olurdu" diye başlayan özlemiyle neyi kastettiğini anlamak için, Güney'in fikirlerini biraz daha irdelemek lazım.Erdoğan, Yılmaz Güney'in yukarıda anlattığımız antiemperyalist, sermaye karşıtı, devrimci, ABD düşmanı fikirlerinin örnek alınmasını kastetmiş olamaz.Ne anlatmak istedi o zaman?Yılmaz Güney'in fikirlerinden bir bölüm daha (bizim asla kabul etmeyeceğimiz) aktarayım size: (özetle aktarıyorum)"Bilindiği gibi, Avrupa Konseyi, faşist Türk devletini yeniden kabul etti. Avrupa Konseyi'nin faşizme karşı tutumunu ve demokrasi anlayışını ortaya koyan bu karar, bizim için beklenmedik bir karar, 'sürpriz' bir karar değildi. Tersi halinde, yani Türkiye'nin Konsey'e kabul edilmemesi halinde, faşizme tutarlı bir karşı tavır halinde sürpriz olurdu.(?) Onlara göre, işçi sınıfının ve emekçi kitlelerin kurtuluşu için, demokrasi ve insan hakları için zülme ve baskılara karşı savaşanlar 'kansız'dır. Onlara göre, Kürt ulusunun ulusal ve demokratik haklarını savunmak, onun birliğini, bağımsız devletini savunmak 'bölücülük'tür ve soysuzluktur. 'Kansız' ve 'soysuz' olmak istemeyenler ise faşizmin çizmelerini yalamalı, baskılara boyun eğmeli, insan haklarının çiğnenmesine göz yummalı, Kürt ulusu üzerindeki baskıları alkışlamalıdır. Bize göre asıl kansız ve soysuz olanlar işte bunlardır? Bize göre asıl kansız ve soysuz olanlar, devrim kavgasını şu ya da bu bahaneyle bırakıp kaçanlardır. Biz açıkca haykırıyoruz: Kürt ulusunun, bağımsız siyasi devletini kurma hakkı da içinde olmak üzere, ulusal ve demokratik bütün haklarını savunacağız ve bu uğurda savaşacağız? Resmi ideoloji ile yazılan Türkiye tarihini yeniden yazacağız ve Ermeni, Kürt ve diğer halklar üzerindeki baskı ve kıyımları tarihi gerçekliği içinde açıklığa kavuşturacağız? Zafer şarkılarımızı, destanlarımızı zorunlu olarak, kan ve ateş deryası içinde yazacağız. Herkes bilsin ki, zafer er geç bizim, işçi sınıfının, ezilen halkların ve mazlum ulusların olacaktır. Herkes iyi bilmelidir ki, bizler bu dönemi aşacağız. Devrimin zor günlerini yaşayanlar, acısını çekenler, bu uğurda ölenler, yeni bir dünyanın, yeni bir toplumun harcı olmayı göze alanlardır. Dökülen tek damla kan, çekilen en küçük acı bile boşa gitmeyecektir. Devrimci kahramanlıkları unutmayacağımız gibi, ihanet ve kahpelikleri de unutmayacağız. Günü geldiğinde, herkes, ektiğini biçecektir." (Yılmaz Güney, Siyasal Yazılar III)Buradaki Yılmaz Güney'e göre ise; Türk devleti faşisttir. Kürtler bağımsız bir devlet kurmalıdır. Bunun zaferi kanla yazılacaktır. Ermeni, Kürt ve diğer halklar zulme uğramıştır. Resmi ideoloji yıkılmalıdır. Bu uğurda ölmeye hazır olan kahramanlar vardır."Bunlar da Yılmaz Güney'in fikirleri. Şimdi sormak gerek acaba Sayın başbakan "Yılmaz Güney'in hangi fikirlerinin" örnek alınmasını istedi? Bu satıların yazarı olarak açıkça ifade ettiğim gibi Yılmaz Güney'in yazımın ilk bölümünde anlattığım görüşlerinin altına imza atıyorum. Ama diğer bölüme ise şiddetle karşı çıkıyorum.Sayın başbakanın da açıklaması gerekmiyor mu Güney'in hangi fikirlerinin örnek alınması gerektiğini.Milletin kafası biraz karıştı da o açıdan soruyorum!
MUHARREM BAYRAKTAR / mbayraktar@yenimesaj.com.tr
Sayın başbakanımız bizi şaşırtmaya devam ediyor. Şimdi de Yılmaz Güney'e sahip çıktı. Erdoğan "Yılmaz Güney'in fikirlerine kulak verileseydi Türkiye farklı yerde olurdu" diyerek herkesi şaşırtan bir açıklama yaptı.Türkiye'de kapitalizmin tam anlamıyla yerleşmesi için siyaset yapan, ABD'nin can ciğer müttefiki olmakla övünen, IMF dostu, işçi düşmanı, burjuvazi aşığı, devrimci kelimesini duyunca "vay Ergenekoncular!" diye kükreyen Erdoğan nasıl olur da ABD düşmanı, IMF muhalifi, işçi dostu, tepeden tırnağa devrimci ve komünizmi savunduğu için ömrü hapislerde gezen Yılmaz Güney'in fikirlerinin örnek alınmasını ister? Yılmaz Güney yaşasaydı Ankara'nın ayazında aylarca direniş yapan TEKEL işçilerine bu zulmü reva görenlerin peşine sopayla düşerdi.Yılmaz Güney yaşasaydı, özelleştirme adı altında ülkenin en stratejik kurumalarını "babalar gibi satanlara" isyan ederdi.Yılmaz Güney yaşasaydı "BOP'un eşbaşkanıyız" diye övünenler yuh çekerdi.Yılmaz Güney yaşasaydı sırf ulusalcı, devrimci, Kemalist diye tanındıkları için zindanlara tıkılan aydınların, bin türlü tacize uğrayan aydınların, fişlenen vatanseverlerin safında mücadeleye girişirdi.Yılmaz Güney varoşların, gecekonduların, yoksulların, ezilenlerin, mazlumların, Çukurova'da pamuk toplayan köylünün, paslı makinelerde ömür tüketen işçinin hakkını aradı.Gemilerine gemi katanlar, apartman dairelerinden villalara transfer olanlar, işçiye Ankara'yı dar edenler, köylüye ananı al da git diyenler Yılmaz Güney'i nasıl ağızlarına alırlar hayret.Yukarıda anlattığımız Yılmaz Güney profilinin tasvip "tasvip etmediğimiz" yönleri de var elbet.Yılmaz Güney her şeyiyle "doğru çizgide, doğru fikirlerde olan bir kişi değildi.Bir insanı her yönüyle kabul etmek durumunda değiliz. Ama başbakan Erdoğan'ın "Yılmaz Güney'in fikirleri örnek alınsaydı Türkiye farklı yerde olurdu" diye başlayan özlemiyle neyi kastettiğini anlamak için, Güney'in fikirlerini biraz daha irdelemek lazım.Erdoğan, Yılmaz Güney'in yukarıda anlattığımız antiemperyalist, sermaye karşıtı, devrimci, ABD düşmanı fikirlerinin örnek alınmasını kastetmiş olamaz.Ne anlatmak istedi o zaman?Yılmaz Güney'in fikirlerinden bir bölüm daha (bizim asla kabul etmeyeceğimiz) aktarayım size: (özetle aktarıyorum)"Bilindiği gibi, Avrupa Konseyi, faşist Türk devletini yeniden kabul etti. Avrupa Konseyi'nin faşizme karşı tutumunu ve demokrasi anlayışını ortaya koyan bu karar, bizim için beklenmedik bir karar, 'sürpriz' bir karar değildi. Tersi halinde, yani Türkiye'nin Konsey'e kabul edilmemesi halinde, faşizme tutarlı bir karşı tavır halinde sürpriz olurdu.(?) Onlara göre, işçi sınıfının ve emekçi kitlelerin kurtuluşu için, demokrasi ve insan hakları için zülme ve baskılara karşı savaşanlar 'kansız'dır. Onlara göre, Kürt ulusunun ulusal ve demokratik haklarını savunmak, onun birliğini, bağımsız devletini savunmak 'bölücülük'tür ve soysuzluktur. 'Kansız' ve 'soysuz' olmak istemeyenler ise faşizmin çizmelerini yalamalı, baskılara boyun eğmeli, insan haklarının çiğnenmesine göz yummalı, Kürt ulusu üzerindeki baskıları alkışlamalıdır. Bize göre asıl kansız ve soysuz olanlar işte bunlardır? Bize göre asıl kansız ve soysuz olanlar, devrim kavgasını şu ya da bu bahaneyle bırakıp kaçanlardır. Biz açıkca haykırıyoruz: Kürt ulusunun, bağımsız siyasi devletini kurma hakkı da içinde olmak üzere, ulusal ve demokratik bütün haklarını savunacağız ve bu uğurda savaşacağız? Resmi ideoloji ile yazılan Türkiye tarihini yeniden yazacağız ve Ermeni, Kürt ve diğer halklar üzerindeki baskı ve kıyımları tarihi gerçekliği içinde açıklığa kavuşturacağız? Zafer şarkılarımızı, destanlarımızı zorunlu olarak, kan ve ateş deryası içinde yazacağız. Herkes bilsin ki, zafer er geç bizim, işçi sınıfının, ezilen halkların ve mazlum ulusların olacaktır. Herkes iyi bilmelidir ki, bizler bu dönemi aşacağız. Devrimin zor günlerini yaşayanlar, acısını çekenler, bu uğurda ölenler, yeni bir dünyanın, yeni bir toplumun harcı olmayı göze alanlardır. Dökülen tek damla kan, çekilen en küçük acı bile boşa gitmeyecektir. Devrimci kahramanlıkları unutmayacağımız gibi, ihanet ve kahpelikleri de unutmayacağız. Günü geldiğinde, herkes, ektiğini biçecektir." (Yılmaz Güney, Siyasal Yazılar III)Buradaki Yılmaz Güney'e göre ise; Türk devleti faşisttir. Kürtler bağımsız bir devlet kurmalıdır. Bunun zaferi kanla yazılacaktır. Ermeni, Kürt ve diğer halklar zulme uğramıştır. Resmi ideoloji yıkılmalıdır. Bu uğurda ölmeye hazır olan kahramanlar vardır."Bunlar da Yılmaz Güney'in fikirleri. Şimdi sormak gerek acaba Sayın başbakan "Yılmaz Güney'in hangi fikirlerinin" örnek alınmasını istedi? Bu satıların yazarı olarak açıkça ifade ettiğim gibi Yılmaz Güney'in yazımın ilk bölümünde anlattığım görüşlerinin altına imza atıyorum. Ama diğer bölüme ise şiddetle karşı çıkıyorum.Sayın başbakanın da açıklaması gerekmiyor mu Güney'in hangi fikirlerinin örnek alınması gerektiğini.Milletin kafası biraz karıştı da o açıdan soruyorum!
MUHARREM BAYRAKTAR / mbayraktar@yenimesaj.com.tr