1.1. Kuran-ı Kerim ve hadislerde buluğ (rüşd) kavramı:
İslam'da evlilik, zihinsel, fiziksel ve psikolojik olarak sağlıklı bir kadınla erkeğin evlenmek için yaptıkları karşılıklı bir anlaşmayla bağlantılı yasal bir eylemdir. O, tarafların karşılıklı sorumluluklarını ve yükümlülüklerini tanımlar. Kadın, dünyaya çocuk getirerek birincil görevini yerine getirir ve böylece, erkeğe soyunu devam ettirmesini sağlar. Erkek ise, ailesini korumaktan ve onun geçimini sağlamaktan sorumludur. Onlar kendi doğal fonksiyonlarını ancak belirli yetkinlik çağına ulaşmaları halinde yerine getirebilirler. Bunun aksi, insanın fıtratına ve doğuştan gelen haklarına aykırıdır.
Erken evliliklerin yok edilmesinde ve kadın haklarının sağlanmasında en büyük devrim 7. yüzyılda Hz. Muhammed (s.a.v) tarafından yapıldı. Veda Hutbesi'nde dile getirdiği fikirler, yirminci yüzyılda "İnsan Hakları Bildirgesi"ne yansıdı. Fakat sonraki dönemlerde, Arapların cehalet kültüründen gelen erken evlilik geleneği Hz. Peygamber'den (s.a.v) gelen dinî bir gelenek gibi kabul edildi. Müslümanlar, bunun açıkça Kur'an mantığına aykırı olduğunu düşünmediler. Zira onlar din ve kültür olaylarının birbirinden farklı olduğunun farkına varmadılar. Bugün, Kur'an mantığı ile İslam kültürü arasında oluşan çelişkiler buradan kaynaklanıyor.
İslam dininin temel kaynağı olan Kur'an-ı Kerim'de evlilik yaşı hakkında somut bir bilgi yoktur. Zira evlilik, belirli bir yaş ile değil, bireylerin fiziksel ve zihinsel ergenlikleri (buluğ) ile belirleniyor. İnsanlarda fiziksel ve zihinsel ergenlik farklı olduğu için, belirli bir yaş gösterilmiyor.
Kur'an-ı Kerim'de buluğ ile ilgili ayetler vardır:
"Vebtelûl yetâmâ hattâ izâ belagûn nikâh(nikâha), fe in ânestum minhum ruşden fedfeû ileyhim emvâlehum ve lâ te'kulûhâ isrâfen ve bidâren en yekberû. Ve men kâne ganiyyen felyesta'fif, ve men kâne fakîran felye'kul bil ma'rûf (ma'rûfi). Fe izâ defa'tum ileyhim emvâlehum fe eşhidû aleyhim. Ve kefâ billâhi hasîbâ(hasîben)."
"Ve yetimleri nikâh çağına gelinceye kadar deneyin. Bundan sonra eğer kendilerinde bir rüşd (yeterlilik) hissederseniz, o takdirde mallarını onlara teslim edin. Ve büyürler (geri alırlar) diye, onları (malları) israf etmeyin ve acele ile yemeyin. Ve (vâsi) zengin bir kimse ise, o takdirde iffetli olsun (yetimlerin mallarını yemekten kaçınsın). Ve (vâsi) fakir bir kimse ise, o takdirde örfe uygun olarak yesin. Nihayet onlara mallarını geri vereceğiniz zaman, onlara karşı şahit tutun. Hesap görücü olarak Allah yeter." (Nisa 6).
"Ve lâ takrabû mâlel yetîmi illâ billetî hiye ahsenu hattâ yebluga eşuddehu, ve evfûl keyle vel mîzâne bil kıst(kıstı), lâ nukellifu nefsen illâ vus'ahâ ve izâ kultum fa'dilû ve lev kâne zâ kurbâ, ve bi ahdillâhi evfû, zâlikum vassâkum bihî leallekum tezekkerûn (tezekkerûne)."
"Yetimin malına, o en kuvvetli çağına gelinceye kadar, en güzel şekliyle olmadıkça yaklaşmayın. Ölçü ve tartıyı adaletle yerine getirin. Kimseyi gücünün dışında (bir şey ile) sorumlu tutmayız. Söylediğiniz zaman, yakınınız olsa bile, artık adaletle söyleyin. Allah'ın ahdini yerine getirin (ifa edin). Böylece tezekkür edersiniz diye, (Allah) işte böyle, size onunla vasiyet (emir) etti." (En'am, 152).
Nisa Sûresi'nin altıncı ayeti, Sabit ibn Rafah ve amcası ile ilgilidir. (Esbabu'l-Nüzul, s.78, Tahran 1383).
Sabit ibn Rafah, küçük yaşında yetim kalmıştı. Amcası Hz. Peygamber'e (s.a.v) gelerek sordu: "Kardeşimin oğlu benden sorumlu. Onun servetinden ne kadar kullanabilirim? Servetini ne zaman ona iade etmeliyim?"
Bu sırada Nisa Suresi'nin altıncı ayeti endi. Ayetlerden anlaşılacağı gibi, yetimler ergenlik (buluğ) çağına ulaştıktan sonra mülkleri onlara iade edilmelidir.
Hz. Ali'den (r.a) rivayete göre; Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kalem üç kişiden kaldırılmıştır: Uyanıncaya kadar uyuyan kimseden, akıl baliğ oluncaya kadar çocuktan, aklı dengesi yerine gelinceye kadar deli ve benzeri kişilerden." (Ebu Davud, Hudud 16; Tirmizi, Hudud 7; Nesai, Talak 21; İbni Mace, Talak 15). (devam edecek…)
İslam'da evlilik, zihinsel, fiziksel ve psikolojik olarak sağlıklı bir kadınla erkeğin evlenmek için yaptıkları karşılıklı bir anlaşmayla bağlantılı yasal bir eylemdir. O, tarafların karşılıklı sorumluluklarını ve yükümlülüklerini tanımlar. Kadın, dünyaya çocuk getirerek birincil görevini yerine getirir ve böylece, erkeğe soyunu devam ettirmesini sağlar. Erkek ise, ailesini korumaktan ve onun geçimini sağlamaktan sorumludur. Onlar kendi doğal fonksiyonlarını ancak belirli yetkinlik çağına ulaşmaları halinde yerine getirebilirler. Bunun aksi, insanın fıtratına ve doğuştan gelen haklarına aykırıdır.
Erken evliliklerin yok edilmesinde ve kadın haklarının sağlanmasında en büyük devrim 7. yüzyılda Hz. Muhammed (s.a.v) tarafından yapıldı. Veda Hutbesi'nde dile getirdiği fikirler, yirminci yüzyılda "İnsan Hakları Bildirgesi"ne yansıdı. Fakat sonraki dönemlerde, Arapların cehalet kültüründen gelen erken evlilik geleneği Hz. Peygamber'den (s.a.v) gelen dinî bir gelenek gibi kabul edildi. Müslümanlar, bunun açıkça Kur'an mantığına aykırı olduğunu düşünmediler. Zira onlar din ve kültür olaylarının birbirinden farklı olduğunun farkına varmadılar. Bugün, Kur'an mantığı ile İslam kültürü arasında oluşan çelişkiler buradan kaynaklanıyor.
İslam dininin temel kaynağı olan Kur'an-ı Kerim'de evlilik yaşı hakkında somut bir bilgi yoktur. Zira evlilik, belirli bir yaş ile değil, bireylerin fiziksel ve zihinsel ergenlikleri (buluğ) ile belirleniyor. İnsanlarda fiziksel ve zihinsel ergenlik farklı olduğu için, belirli bir yaş gösterilmiyor.
Kur'an-ı Kerim'de buluğ ile ilgili ayetler vardır:
"Vebtelûl yetâmâ hattâ izâ belagûn nikâh(nikâha), fe in ânestum minhum ruşden fedfeû ileyhim emvâlehum ve lâ te'kulûhâ isrâfen ve bidâren en yekberû. Ve men kâne ganiyyen felyesta'fif, ve men kâne fakîran felye'kul bil ma'rûf (ma'rûfi). Fe izâ defa'tum ileyhim emvâlehum fe eşhidû aleyhim. Ve kefâ billâhi hasîbâ(hasîben)."
"Ve yetimleri nikâh çağına gelinceye kadar deneyin. Bundan sonra eğer kendilerinde bir rüşd (yeterlilik) hissederseniz, o takdirde mallarını onlara teslim edin. Ve büyürler (geri alırlar) diye, onları (malları) israf etmeyin ve acele ile yemeyin. Ve (vâsi) zengin bir kimse ise, o takdirde iffetli olsun (yetimlerin mallarını yemekten kaçınsın). Ve (vâsi) fakir bir kimse ise, o takdirde örfe uygun olarak yesin. Nihayet onlara mallarını geri vereceğiniz zaman, onlara karşı şahit tutun. Hesap görücü olarak Allah yeter." (Nisa 6).
"Ve lâ takrabû mâlel yetîmi illâ billetî hiye ahsenu hattâ yebluga eşuddehu, ve evfûl keyle vel mîzâne bil kıst(kıstı), lâ nukellifu nefsen illâ vus'ahâ ve izâ kultum fa'dilû ve lev kâne zâ kurbâ, ve bi ahdillâhi evfû, zâlikum vassâkum bihî leallekum tezekkerûn (tezekkerûne)."
"Yetimin malına, o en kuvvetli çağına gelinceye kadar, en güzel şekliyle olmadıkça yaklaşmayın. Ölçü ve tartıyı adaletle yerine getirin. Kimseyi gücünün dışında (bir şey ile) sorumlu tutmayız. Söylediğiniz zaman, yakınınız olsa bile, artık adaletle söyleyin. Allah'ın ahdini yerine getirin (ifa edin). Böylece tezekkür edersiniz diye, (Allah) işte böyle, size onunla vasiyet (emir) etti." (En'am, 152).
Nisa Sûresi'nin altıncı ayeti, Sabit ibn Rafah ve amcası ile ilgilidir. (Esbabu'l-Nüzul, s.78, Tahran 1383).
Sabit ibn Rafah, küçük yaşında yetim kalmıştı. Amcası Hz. Peygamber'e (s.a.v) gelerek sordu: "Kardeşimin oğlu benden sorumlu. Onun servetinden ne kadar kullanabilirim? Servetini ne zaman ona iade etmeliyim?"
Bu sırada Nisa Suresi'nin altıncı ayeti endi. Ayetlerden anlaşılacağı gibi, yetimler ergenlik (buluğ) çağına ulaştıktan sonra mülkleri onlara iade edilmelidir.
Hz. Ali'den (r.a) rivayete göre; Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kalem üç kişiden kaldırılmıştır: Uyanıncaya kadar uyuyan kimseden, akıl baliğ oluncaya kadar çocuktan, aklı dengesi yerine gelinceye kadar deli ve benzeri kişilerden." (Ebu Davud, Hudud 16; Tirmizi, Hudud 7; Nesai, Talak 21; İbni Mace, Talak 15). (devam edecek…)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Rauf Memmedov / diğer yazıları
- BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş ve Türkiye'nin geleceği / 03.02.2021
- 44 günlük savaş: Karabağ zaferi-II / 22.01.2021
- 44 günlük savaş: Karabağ zaferi-I / 21.01.2021
- Küresel güçlerin kapitalizme alternatifleri-II / 08.08.2020
- Küresel güçlerin kapitalizme alternatifleri-I / 07.08.2020
- İslam ekonomisi ve Milli Ekonomi Model / 06.08.2020
- Kapitalizme alternatif modeller / 05.08.2020
- Kapitalizmin gerçek sahipleri-V / 30.07.2020
- Kapitalizmin gerçek sahipleri-IV / 29.07.2020
- Kapitalizmin gerçek sahipleri-III / 28.07.2020
- 44 günlük savaş: Karabağ zaferi-II / 22.01.2021
- 44 günlük savaş: Karabağ zaferi-I / 21.01.2021
- Küresel güçlerin kapitalizme alternatifleri-II / 08.08.2020
- Küresel güçlerin kapitalizme alternatifleri-I / 07.08.2020
- İslam ekonomisi ve Milli Ekonomi Model / 06.08.2020
- Kapitalizme alternatif modeller / 05.08.2020
- Kapitalizmin gerçek sahipleri-V / 30.07.2020
- Kapitalizmin gerçek sahipleri-IV / 29.07.2020
- Kapitalizmin gerçek sahipleri-III / 28.07.2020