Erken seçim gündeme gelince, bildik tartışmalar hemen başlar. Erken seçim, ekonomiyi kötü yönde etkiler. Ekonomi yeni yeni düzeliyordu, bütün göstergeler altüst olur. Erken seçim istemeyenlerin en büyük gerekçeleri bunlar. Bu gerekçelerin doğruluk payını araştırmadan, bunu ileri sürenlere sormak gerekir: Peki, seçimler normal süresinde yapılınca, bu gerekçeler ortadan kalkıyor mu? Erken seçim ekonomiyi kötü yönde etkiliyorsa, normal süresinde yapılan seçimler de, tabii olarak etkiler. Dolayısıyla, ekonomik gerekçelerle erken seçime karşı çıkmanın mantığı yoktur. Zaten bu gerekçeler inandırcı da bulunmuyor.
Seçimlerin ekonomiye etkisi üzerinde birçok araştırmalar yapılmıştır. Bu araştırmalar, seçim dönemlerinde farklı uygulamaların öne çıktığını göstermiştir. Bütün demokratik ülkelerde, bu farklılıklar az veya çok olmaktadır. Nedir bu farklılıklar? Çiftçi borçlarının affedilmesi. Devletten alacaklı olanlara borçların ödenmesi. Memur maaşlarında ve işçi ücretlerinde artışların yapılması. Başka bir deyişle, devlet imkânlarının hesapsızca savrulması, seçim döneminin genel uygulamaları arasında yer almaktadır.
Aslında, bu uygulamalar, kötü değil, bilakis halkın yararınadır. Bunlar sadece bütçe disiplinine uyulmadığı için eleştirilmektedir. Nitekim seçimlerin yapıldığı yıllarda bütçe açıkları, bir önceki yıla göre ikiye hatta üçe katlandığı bilinmektedir. Onun için seçim, bütçe düşmanı olarak görülmektedir. Dahası, bu özel uygulamalar için "seçim ekonomisi" kavramı üretilmiştir. Hiçbir ekonomi literatüründe kullanılmayan bu kavram, politikacıların dilinden düşmez.
Seçim ekonomisinin doğruluğu ve yanlışlığı bir yana, bugünkü hükümetin, seçim ekonomisi bile uygulama imkânı bulunmamaktadır. Ancak IMF ve Dünya Bankası müsaade ederse, böyle bir uygulama yapabilir. Çünkü ekonomik inisiyatif tamamen IMF ve Dünya Bankası'na devredilmiş durumdadır. Halk, bir zamanlar şikayet ettiği seçim ekonomisine bile hasret kalmıştır. "Hiç olsun seçim dönemlerinde biraz canlılık olurdu" diyerek, eski günleri mum yakıp aramaktadır.
Siyasi partiler, erken seçimin ekonomiyi kötü yönde etkiliyeciğini tartışadursunlar, halk, erken seçimi canı gönülden istemektedir. Hükümet seçim ekonomisi uygulayamasa bile, seçim harcamaları piyasaya bir canlılık getirir düşüncesiyle halk, erken seçime taraftardır. Bu beklenti boşuna değildir. Halk çok iyi biliyor ki, seçim ekonomisi yalnız devlet imkânlarıyla uygulanmaz. Seçimlerde holdingler de kesenin ağzını açarlar. Onlar da menfaat dağıtarak oy toplama peşine düşerler. Geçmiş seçimlerde bu yöntem çok etkili olmuştu. Yine bu yöntem etkili olur mu? Hiç sanmıyorum. Çünkü halk, artık uyanmıştır. Holdinglerin çay kaşığı ile verdiğini kepçeyle geri aldığına çok şahit olmuştur.
Sözün özü, erken seçim, her halü kârda halk için iyidir. Çünkü her seçim yeni bir ümittir. Bu hükümetin yaptığı kötülüklerin en büyüğü, halkın ümidini kırması, geleceği güvenini yıkmasıdır. Daha doğrusu, halk hep zarardadır. Zararın neresinden dönülürse kârdır. Bundan dolayı erken seçim, her haliyle halkın kârına olacaktır.
Dahası, halkın doğruyu ve güzeli seçme imkânı da bulunmaktadır. Yani bu seçimler alternatifsiz değildir. Bağımsız Türkiye Partisi, bütün partilerden ayrı, milli projeleriyle yeni alternatifler sunuyor. Halkın bunu çok iyi değerlendireceğine inanıyoruz. İnşaallah, erken seçim, erken kurtuluşa vesile olacaktır.
Seçimlerin ekonomiye etkisi üzerinde birçok araştırmalar yapılmıştır. Bu araştırmalar, seçim dönemlerinde farklı uygulamaların öne çıktığını göstermiştir. Bütün demokratik ülkelerde, bu farklılıklar az veya çok olmaktadır. Nedir bu farklılıklar? Çiftçi borçlarının affedilmesi. Devletten alacaklı olanlara borçların ödenmesi. Memur maaşlarında ve işçi ücretlerinde artışların yapılması. Başka bir deyişle, devlet imkânlarının hesapsızca savrulması, seçim döneminin genel uygulamaları arasında yer almaktadır.
Aslında, bu uygulamalar, kötü değil, bilakis halkın yararınadır. Bunlar sadece bütçe disiplinine uyulmadığı için eleştirilmektedir. Nitekim seçimlerin yapıldığı yıllarda bütçe açıkları, bir önceki yıla göre ikiye hatta üçe katlandığı bilinmektedir. Onun için seçim, bütçe düşmanı olarak görülmektedir. Dahası, bu özel uygulamalar için "seçim ekonomisi" kavramı üretilmiştir. Hiçbir ekonomi literatüründe kullanılmayan bu kavram, politikacıların dilinden düşmez.
Seçim ekonomisinin doğruluğu ve yanlışlığı bir yana, bugünkü hükümetin, seçim ekonomisi bile uygulama imkânı bulunmamaktadır. Ancak IMF ve Dünya Bankası müsaade ederse, böyle bir uygulama yapabilir. Çünkü ekonomik inisiyatif tamamen IMF ve Dünya Bankası'na devredilmiş durumdadır. Halk, bir zamanlar şikayet ettiği seçim ekonomisine bile hasret kalmıştır. "Hiç olsun seçim dönemlerinde biraz canlılık olurdu" diyerek, eski günleri mum yakıp aramaktadır.
Siyasi partiler, erken seçimin ekonomiyi kötü yönde etkiliyeciğini tartışadursunlar, halk, erken seçimi canı gönülden istemektedir. Hükümet seçim ekonomisi uygulayamasa bile, seçim harcamaları piyasaya bir canlılık getirir düşüncesiyle halk, erken seçime taraftardır. Bu beklenti boşuna değildir. Halk çok iyi biliyor ki, seçim ekonomisi yalnız devlet imkânlarıyla uygulanmaz. Seçimlerde holdingler de kesenin ağzını açarlar. Onlar da menfaat dağıtarak oy toplama peşine düşerler. Geçmiş seçimlerde bu yöntem çok etkili olmuştu. Yine bu yöntem etkili olur mu? Hiç sanmıyorum. Çünkü halk, artık uyanmıştır. Holdinglerin çay kaşığı ile verdiğini kepçeyle geri aldığına çok şahit olmuştur.
Sözün özü, erken seçim, her halü kârda halk için iyidir. Çünkü her seçim yeni bir ümittir. Bu hükümetin yaptığı kötülüklerin en büyüğü, halkın ümidini kırması, geleceği güvenini yıkmasıdır. Daha doğrusu, halk hep zarardadır. Zararın neresinden dönülürse kârdır. Bundan dolayı erken seçim, her haliyle halkın kârına olacaktır.
Dahası, halkın doğruyu ve güzeli seçme imkânı da bulunmaktadır. Yani bu seçimler alternatifsiz değildir. Bağımsız Türkiye Partisi, bütün partilerden ayrı, milli projeleriyle yeni alternatifler sunuyor. Halkın bunu çok iyi değerlendireceğine inanıyoruz. İnşaallah, erken seçim, erken kurtuluşa vesile olacaktır.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018