‘Ey Ali! Kurtları avlardın, şimdi topraklara mı yatıyorsun?’
Hz. Fâtıma (a.s.) Mescid-i Nebevi’de yaptığı konuşmadan sonra Resûlullah’ın (s.a.v.) kabri başında ağladı, sonra evine geçti. Eve döndüğünde Hz. Ali’yi o’nu bekler bir halde buldu. O’na şunları söyledi
15.08.2023 20:03:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Hz. Fâtıma (a.s.) Mescid-i Nebevi'de yaptığı konuşmadan sonra Resûlullah'ın (s.a.v.) kabri başında ağladı, sonra evine geçti. Eve döndüğünde Hz. Ali'yi o'nu bekler bir halde buldu. O'na şunları söyledi:
"Ey Ebu Tâlib'in oğlu! (Ana rahmindeki) cenin gibi dizlerini kucaklamışsın, töhmetliler gibi çömelip kalmışsın.
Sen ki savaş meydanlarında, savaş erlerini alt ederdin, şimdi ne oldu da kanatları yolunmuş bir kuş gibi Sana ihanet etti. Şu Ebu Kuhafe'nin oğlu, Babamın bağışını, oğullarımın rızkını Benden zorla alıyor. Açıkça Bana karşı çıktı, onu Benimle konuşurken inatçı ve sert bir hasım olarak gördüm.
Ensar, Bana yardımını esirgedi, Muhacirler ise akrabalık bağını Benim hakkımda gözetmediler. Toplum Bana revâ görülen muameleye göz yumdu; ne Beni savundular, ne de haksızlıklara engel oldular.
Öfkeli olarak çıkmıştım evden, gururu kırılmış ve zelil olmuş olarak geri döndüm. Yoksa Sen keskinliğini yitirdiğin gün, boyun mu eğdin? Kurtları avlardın, şimdi topraklara mı yatıyorsun? Konuşmaktan geri durmadın ve bâtıla hiçbir zaman destek olmadın. Artık Benim bir seçeneğim yok.
Keşke aşağılanmadan önce, zillete düşürülmeden ölseydim! Sen, Beni desteklesen de, desteklemesen de, yardımcım Allah'tır.
Ah çekerim her gün doğduğunda. Dayanağım öldü, güçsüz hâle düştüm. şikâyetim Babamadır. Derdimi Rabbime iletiyorum.
Allah'ım Senin gücünden ve kudretinden daha şiddetlisi, Senin azabın ve tepelemenden daha keskini yoktur."
Hz. Ali (a.s.) şöyle dedi:
"Senin ah çekmen gerekmez. Asıl ah çekmesi gereken Sana hınç duyandır.
Ey seçilmişin kızı ve ey peygamberliğin bakiyesi! Heyecanına hakim ol, sakin ol biraz. Ben dinimde gevşekliğe düşmediğim gibi, yapabilirliğim hususunda da yanılgıya düşmüş değilim.
Eğer istediğin yeterli rızık ise, Senin rızkın garanti edilmiştir. Sana kefil olan da güvenilirdir. Senin için hazırlanan, Senden alınandan daha hayırlıdır. Öyleyse sadece Allah ile yetin."
Bunun üzerine Hz. Fâtıma (a.s.) 'Allah Bana yeter' dedi ve sustu.
Hz. Fatıma'nın konuşmasından kısa notlar
Hz. Fâtıma (a.s.)'ın konuşması 3 kısımdan oluşmaktadır.
1. kısım: Allah'a ve Resulü'ne (s.a.v.) itaat ve imanî esaslara bağlılık:
"Tanıklık ederim ki, tek ve ortaksız Allah'tan başka ilah yoktur.
Varlıkları ilk defa var etti, öncesinde var olan bir şeyden değil.
Tanıklık ederim ki, Babam Muhammed (s.a.v.) O'nun elçisidir. Allah O'nu, emrini tamamlamak, hükmünü yürürlüğe koymaya verdiği karar ve takdir ettiği rahmetini etkin kılmak için gönderdi.
Allah, sizin için imanı, şirkten arınmak; namazı büyük günahlardan temizlenmek; zekatı nefsi temizlemek ve rızkı genişletmek; orucu ihlası kalıcılaştırmak; haccı dini ayakta tutmak ve adaleti, kalpleri uzlaştırmak aracı kıldı.
Bize (Ehl-i Beyt'e) itaati, din için bir düzen (halkın düzene girmesi için) farz kıldı. İmametimizi tefrikadan korumak için koydu."
2. kısım: Hz. Ali (a.s.) hakkında söyledikleri:
"Eğer O'nun soyunu araştırıp, tanırsanız, kadınlarınızın değil, Benim Babam olduğunu; sizin erkeklerinizin değil, Benim amcamın oğlunun (Hz. Ali) kardeşi olduğunu görürsünüz.
Allah sizi, Muhammed (s.a.v.)'le kurtardı. Onlar her ne zaman savaş ateşini yakmak istedilerse, Allah onu söndürdü. Ne zaman şeytan boynuzunu gösterdiyse ya da ne zaman müşriklerden bir grup ağzını açmak istediyse, kardeşini (Ali'yi) tam ortasına attı. O da onların başını ezmedikçe, yaktıkları fitne ateşini kılıcıyla söndürmedikçe onlardan vazgeçmedi.
Siz ise refah içinde konforlu hayatınızı sürdürüyordunuz. Can güvenliğine sahip olmanın keyfini çıkarıyordunuz. Bu arada başımıza bir felaket gelmesini dört gözle bekliyordunuz, bizim kara haberimizin bir an önce gelmesi için sabırsızlanıyordunuz."
3. kısım: Halifelik meselesi ve miras konusu:
"Daha Peygamberin (s.a.v.) naaşını kabre koymamıştık. 'Fitne çıkmasından korkuyoruz' diyerek bu işleri kaşla göz arasında kotardınız.
Peygamberin (s.a.v.) sünnetini işlevsiz hâle getirme amacına yönelik vesveselerine kapıldınız. Köpük içiyoruz diyorsunuz ama sütü de içip bitirdiniz. (Beytü'l-mal'ı dilediğiniz gibi harcıyorsunuz anlamındadır.)
Peygamberin (s.a.v.) Ehl-i Beyt'ine ve çocuklarına zarar vermek için türlü dolaplar çeviriyorsunuz, gizli saklı planlar kuruyorsunuz."
'Biz peygamberle miras bırakmayız...' hadisini ortadan kaldıran ayetleri sunması:
"Ey Ebu Kuhafe'nin oğlu! Allah'ın Kitabı'nda, 'Sen babanın mirasını alabilirsin fakat ben alamam' diye mi yazıyor?
'Süleyman, Davud'a vâris oldu.'
'Katından bana bir veli ver ki bana vâris olsun, Yâkub hanedanına da mirasçı olsun.'
Aynı dine mensup iki kişi birbirlerine mirasçı olamazlar mı demek istiyorsunuz? Acaba Ben ve Babam aynı dinin mensupları değil miyiz? Siz Kur'an'ın özel nitelikli hükümlerini ve genel nitelikli hükümlerini Babamdan ve amcamın oğlundan daha mı iyi bileceksiniz?
Yüce Allah adaletli taksimatı öngören açıklamaları yapmış, feraiz ve mirasa ilişkin hükmünü yasalaştırmıştır. Bu mirasta erkeklerin ve kadınların pay almasını mubah kılmıştır."
Hz. Fâtıma (a.s.) ayetlere dayanan miras konusundaki savunmasını böyle tamamlamıştır." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma eserinden)
"Ey Ebu Tâlib'in oğlu! (Ana rahmindeki) cenin gibi dizlerini kucaklamışsın, töhmetliler gibi çömelip kalmışsın.
Sen ki savaş meydanlarında, savaş erlerini alt ederdin, şimdi ne oldu da kanatları yolunmuş bir kuş gibi Sana ihanet etti. Şu Ebu Kuhafe'nin oğlu, Babamın bağışını, oğullarımın rızkını Benden zorla alıyor. Açıkça Bana karşı çıktı, onu Benimle konuşurken inatçı ve sert bir hasım olarak gördüm.
Ensar, Bana yardımını esirgedi, Muhacirler ise akrabalık bağını Benim hakkımda gözetmediler. Toplum Bana revâ görülen muameleye göz yumdu; ne Beni savundular, ne de haksızlıklara engel oldular.
Öfkeli olarak çıkmıştım evden, gururu kırılmış ve zelil olmuş olarak geri döndüm. Yoksa Sen keskinliğini yitirdiğin gün, boyun mu eğdin? Kurtları avlardın, şimdi topraklara mı yatıyorsun? Konuşmaktan geri durmadın ve bâtıla hiçbir zaman destek olmadın. Artık Benim bir seçeneğim yok.
Keşke aşağılanmadan önce, zillete düşürülmeden ölseydim! Sen, Beni desteklesen de, desteklemesen de, yardımcım Allah'tır.
Ah çekerim her gün doğduğunda. Dayanağım öldü, güçsüz hâle düştüm. şikâyetim Babamadır. Derdimi Rabbime iletiyorum.
Allah'ım Senin gücünden ve kudretinden daha şiddetlisi, Senin azabın ve tepelemenden daha keskini yoktur."
Hz. Ali (a.s.) şöyle dedi:
"Senin ah çekmen gerekmez. Asıl ah çekmesi gereken Sana hınç duyandır.
Ey seçilmişin kızı ve ey peygamberliğin bakiyesi! Heyecanına hakim ol, sakin ol biraz. Ben dinimde gevşekliğe düşmediğim gibi, yapabilirliğim hususunda da yanılgıya düşmüş değilim.
Eğer istediğin yeterli rızık ise, Senin rızkın garanti edilmiştir. Sana kefil olan da güvenilirdir. Senin için hazırlanan, Senden alınandan daha hayırlıdır. Öyleyse sadece Allah ile yetin."
Bunun üzerine Hz. Fâtıma (a.s.) 'Allah Bana yeter' dedi ve sustu.
Hz. Fatıma'nın konuşmasından kısa notlar
Hz. Fâtıma (a.s.)'ın konuşması 3 kısımdan oluşmaktadır.
1. kısım: Allah'a ve Resulü'ne (s.a.v.) itaat ve imanî esaslara bağlılık:
"Tanıklık ederim ki, tek ve ortaksız Allah'tan başka ilah yoktur.
Varlıkları ilk defa var etti, öncesinde var olan bir şeyden değil.
Tanıklık ederim ki, Babam Muhammed (s.a.v.) O'nun elçisidir. Allah O'nu, emrini tamamlamak, hükmünü yürürlüğe koymaya verdiği karar ve takdir ettiği rahmetini etkin kılmak için gönderdi.
Allah, sizin için imanı, şirkten arınmak; namazı büyük günahlardan temizlenmek; zekatı nefsi temizlemek ve rızkı genişletmek; orucu ihlası kalıcılaştırmak; haccı dini ayakta tutmak ve adaleti, kalpleri uzlaştırmak aracı kıldı.
Bize (Ehl-i Beyt'e) itaati, din için bir düzen (halkın düzene girmesi için) farz kıldı. İmametimizi tefrikadan korumak için koydu."
2. kısım: Hz. Ali (a.s.) hakkında söyledikleri:
"Eğer O'nun soyunu araştırıp, tanırsanız, kadınlarınızın değil, Benim Babam olduğunu; sizin erkeklerinizin değil, Benim amcamın oğlunun (Hz. Ali) kardeşi olduğunu görürsünüz.
Allah sizi, Muhammed (s.a.v.)'le kurtardı. Onlar her ne zaman savaş ateşini yakmak istedilerse, Allah onu söndürdü. Ne zaman şeytan boynuzunu gösterdiyse ya da ne zaman müşriklerden bir grup ağzını açmak istediyse, kardeşini (Ali'yi) tam ortasına attı. O da onların başını ezmedikçe, yaktıkları fitne ateşini kılıcıyla söndürmedikçe onlardan vazgeçmedi.
Siz ise refah içinde konforlu hayatınızı sürdürüyordunuz. Can güvenliğine sahip olmanın keyfini çıkarıyordunuz. Bu arada başımıza bir felaket gelmesini dört gözle bekliyordunuz, bizim kara haberimizin bir an önce gelmesi için sabırsızlanıyordunuz."
3. kısım: Halifelik meselesi ve miras konusu:
"Daha Peygamberin (s.a.v.) naaşını kabre koymamıştık. 'Fitne çıkmasından korkuyoruz' diyerek bu işleri kaşla göz arasında kotardınız.
Peygamberin (s.a.v.) sünnetini işlevsiz hâle getirme amacına yönelik vesveselerine kapıldınız. Köpük içiyoruz diyorsunuz ama sütü de içip bitirdiniz. (Beytü'l-mal'ı dilediğiniz gibi harcıyorsunuz anlamındadır.)
Peygamberin (s.a.v.) Ehl-i Beyt'ine ve çocuklarına zarar vermek için türlü dolaplar çeviriyorsunuz, gizli saklı planlar kuruyorsunuz."
'Biz peygamberle miras bırakmayız...' hadisini ortadan kaldıran ayetleri sunması:
"Ey Ebu Kuhafe'nin oğlu! Allah'ın Kitabı'nda, 'Sen babanın mirasını alabilirsin fakat ben alamam' diye mi yazıyor?
'Süleyman, Davud'a vâris oldu.'
'Katından bana bir veli ver ki bana vâris olsun, Yâkub hanedanına da mirasçı olsun.'
Aynı dine mensup iki kişi birbirlerine mirasçı olamazlar mı demek istiyorsunuz? Acaba Ben ve Babam aynı dinin mensupları değil miyiz? Siz Kur'an'ın özel nitelikli hükümlerini ve genel nitelikli hükümlerini Babamdan ve amcamın oğlundan daha mı iyi bileceksiniz?
Yüce Allah adaletli taksimatı öngören açıklamaları yapmış, feraiz ve mirasa ilişkin hükmünü yasalaştırmıştır. Bu mirasta erkeklerin ve kadınların pay almasını mubah kılmıştır."
Hz. Fâtıma (a.s.) ayetlere dayanan miras konusundaki savunmasını böyle tamamlamıştır." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.