"Oğullarım! Gidiniz de Yûsuf'la kardeşini araştırınız; hem sakın Allah'ın inâyetinden ümidinizi kesmeyiniz. Zîrâ, kâfirlerden başkası Allah'ın inayetinden ümidini kesmez." (Yûsuf-87)
Âyet meâliyle başladığı şiirinden alıntılarla ölümünün yıldönümünde Mehmet Akif'le biraz daha halleşelim...
Âkif gibi mütedeyyin bir mü'mîne; "Pe...enk" diyebilecek kadar vefasız, adapsız, edepsiz, dış kapının dış kolu pajvand'ın kulaklarını gönlümüzce çınlatarak...
"Atiyi karanlık görerek azmi bırakmak,
Alçak bir ölüm varsa, eminim, budur ancak.
Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle:
Îmânı olan kimse gebermez bu ölümle!
Ey dipdiri meyyit! "İki el bir baş içindir."
Davransana... Eller de senin, baş da senindir!
His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin!
* * *
Ye's öyle bataktır ki: Düşersen boğulursun,
Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!
Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar;
Me'yûs olanın ruhunu, vicdanını bağlar
Lâ'netleme bir ukde-i hâtır ki: Çözülmez.
En korkulu cânı gibi ye'sin yüzü gülmez!
* * *
Sahipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmıyacaktır.
Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar...
Uğraş ki: Telâfi edecek bunca zarar var.
Feryâd ile kurtulması me'mûl ise haykır!
Yok yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!
"İş bitti... Sebâtın sonu yoktur!" deme; yılma,
Ey millet-i merhûme, sakın ye'se kapılma!"
(27 Mart 1913/Safahat-Üçüncü Kitap-Hakkın Sesleri, s.209-210).
Yüz iki yıl önceki bir Akif feryâdıyla başladım güne!
Saat; sabah 06.30.
Yeni bir güne asık suratlarla otobüs durağında bekleyerek girenler; beklerken üşüyenler, mecburen bekleyen ısınmak için -sessiz sessiz- küfredenler...
Gidecekleri yerden memnun olmadıkları, aralarındaki sessizlikten belli!
Suskunlar, millet suskun!
Kardeşler, kardeşlere dargın; teyze-oğulları, hala-oğulları, akrabalar-hısımlar kırgın!
Kadınlar, evde oturursa tüketici, aile geçimine katkı için çalışırsa -hem de en yakınlara göre- olmadık tariflerde!
Başı örtülüyse gerici-yobaz; başı açık ve makyajlıysa dinsiz-îmansız!
Erkekler eşinin başı örtülüyse mürteci-gerici; açıksa dinsiz, patates dinli, Avrupa'nın-Haçlı'nın garsonu v.s. tarifli!
Mürtecinin de, terâkkiperverin de arkasında Haçlı var! Yani gericinin de, ilericinin de destekçileri ya AB, ya da ABD!
Solcular, komünist-sosyalist-dinsiz; sağcılar, faşist, kapitalist veya emperyalist uşakları!
Ey dipdiri meyyit! Yorulmadın mı, bıkmadın mı Allah aşkına?
Yüz yıl önceki hastalığı nüksettiriyoruz!
Sağcısız, solcusuz siyâset, -Vallahi- sakattır, eksiktir!...
Türkümüzle-Kürtümüzle, Alevimizle-Sünnimizle, milliyetçi sağcılarımızla-ulusalcı solcularımızla, vahdeti işaret eden dindarlarımızla bir olmazsak, bir olamazsak bizi perîşân edecekler!
Gün, barışma zamanı! Gün, kırgınlıklara, dargınlıklara son verip kucaklaşma zamanı.
" Davransana... Eller de senin, baş da senindir" diye yüz yıl önce feryâd eden Mehmet Âkif'i, Allah aşkına duyalım ve anlayalım artık!
Sağ veya sol uzuvlarından herhangi biri olmayana; çolak, topal, kör, sağır demez miyiz?
Allah aşkına sağı-solu ölçmekten vazgeçip, iki elimizle bir başımızı korumanın zamanı gelmedi mi hâlâ?
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Âyet meâliyle başladığı şiirinden alıntılarla ölümünün yıldönümünde Mehmet Akif'le biraz daha halleşelim...
Âkif gibi mütedeyyin bir mü'mîne; "Pe...enk" diyebilecek kadar vefasız, adapsız, edepsiz, dış kapının dış kolu pajvand'ın kulaklarını gönlümüzce çınlatarak...
"Atiyi karanlık görerek azmi bırakmak,
Alçak bir ölüm varsa, eminim, budur ancak.
Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle:
Îmânı olan kimse gebermez bu ölümle!
Ey dipdiri meyyit! "İki el bir baş içindir."
Davransana... Eller de senin, baş da senindir!
His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin!
* * *
Ye's öyle bataktır ki: Düşersen boğulursun,
Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!
Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar;
Me'yûs olanın ruhunu, vicdanını bağlar
Lâ'netleme bir ukde-i hâtır ki: Çözülmez.
En korkulu cânı gibi ye'sin yüzü gülmez!
* * *
Sahipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmıyacaktır.
Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar...
Uğraş ki: Telâfi edecek bunca zarar var.
Feryâd ile kurtulması me'mûl ise haykır!
Yok yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!
"İş bitti... Sebâtın sonu yoktur!" deme; yılma,
Ey millet-i merhûme, sakın ye'se kapılma!"
(27 Mart 1913/Safahat-Üçüncü Kitap-Hakkın Sesleri, s.209-210).
Yüz iki yıl önceki bir Akif feryâdıyla başladım güne!
Saat; sabah 06.30.
Yeni bir güne asık suratlarla otobüs durağında bekleyerek girenler; beklerken üşüyenler, mecburen bekleyen ısınmak için -sessiz sessiz- küfredenler...
Gidecekleri yerden memnun olmadıkları, aralarındaki sessizlikten belli!
Suskunlar, millet suskun!
Kardeşler, kardeşlere dargın; teyze-oğulları, hala-oğulları, akrabalar-hısımlar kırgın!
Kadınlar, evde oturursa tüketici, aile geçimine katkı için çalışırsa -hem de en yakınlara göre- olmadık tariflerde!
Başı örtülüyse gerici-yobaz; başı açık ve makyajlıysa dinsiz-îmansız!
Erkekler eşinin başı örtülüyse mürteci-gerici; açıksa dinsiz, patates dinli, Avrupa'nın-Haçlı'nın garsonu v.s. tarifli!
Mürtecinin de, terâkkiperverin de arkasında Haçlı var! Yani gericinin de, ilericinin de destekçileri ya AB, ya da ABD!
Solcular, komünist-sosyalist-dinsiz; sağcılar, faşist, kapitalist veya emperyalist uşakları!
Ey dipdiri meyyit! Yorulmadın mı, bıkmadın mı Allah aşkına?
Yüz yıl önceki hastalığı nüksettiriyoruz!
Sağcısız, solcusuz siyâset, -Vallahi- sakattır, eksiktir!...
Türkümüzle-Kürtümüzle, Alevimizle-Sünnimizle, milliyetçi sağcılarımızla-ulusalcı solcularımızla, vahdeti işaret eden dindarlarımızla bir olmazsak, bir olamazsak bizi perîşân edecekler!
Gün, barışma zamanı! Gün, kırgınlıklara, dargınlıklara son verip kucaklaşma zamanı.
" Davransana... Eller de senin, baş da senindir" diye yüz yıl önce feryâd eden Mehmet Âkif'i, Allah aşkına duyalım ve anlayalım artık!
Sağ veya sol uzuvlarından herhangi biri olmayana; çolak, topal, kör, sağır demez miyiz?
Allah aşkına sağı-solu ölçmekten vazgeçip, iki elimizle bir başımızı korumanın zamanı gelmedi mi hâlâ?
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017