Nedir Fransızların derdi? Bunun yanıtı basit. İster sade adam olsun, ister elit sınıfa mensup olsun, günümüz Fransız'ı, nüfusunun büyük bölümü Müslüman olan bir ülkenin, bir gün, üstelik Fransa ile eşit haklarla donatılmış olarak, Avrupa üzerinde söz sahibi olabileceğini kabul etmek istemiyor. Cumhurbaşkanı namzeti Nicholas Sarkozy'nin, ileride kendisine sık sık hatırlatmak isteyeceğimiz, "Türkler Avrupalı olsalardı bunu bilirdik" sözlerinin çıkış noktası da zaten bu. Fransızların korkulu rüyası bununla da bitmiyor. Türkiye'nin AB süreci sayesinde ekonomik açıdan dinamik, girişimci ve rekabet edebilen bir ülke konumuna geleceğini de görüyorlar. Daha, "Polonyalı muslukçuyu" sindirememiş bir millet olarak bunu da kabul etmek istemiyorlar. Paris'in şimdi sadece Türkiye'nin "üyelik şansını" değil, aynı zamanda "üyelik sürecini" de baltalamaya çalışmasının ardındaki temel nedenler bunlar. Öyle anlaşılıyor ki, bu siyasi ayak oyunlarının ülkelerinin saygınlığını zedeliyor olması Fransızları fazla kaygılandırmıyor. Onlar için şu anda önemli olan, Türkiye'nin önünü, ne pahasına olursa olsun, kesmek. Bunun için de AB'de Türkiye'ye karşı bir "Kutsal İttifak" oluşturmaya çalışıyor. Belli ölçüde başarılı da oluyorlar. Son olarak Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen bu kervana katıldı. Semih İdiz / Milliyet
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.