Günümüzde dünya politikası üç-beş devletin hegomanyasında yürütülmektedir. Bu devletler dünya üzerindeki bütün politikalarını uygularken kendi geliştirdikleri ve kendi ruh dünyalarının bir ürünü olan acımasız kapitalizm mantığı üzerine uygularlar. Eğer dünya üzerinde herhangi bir noktada bir menfaatleri var ise onu gerçekleştirmek için her türlü dalavereyi çevirirler. Kırk tilkiyi bir odaya sokarlar, fakat kuyruklarını birbirine dokundurmazlar. Bu politikaları uğruna binlerce, milyonlarca insanın harcanması hiç de önemli değildir. Hatta bunun için ülkeler içinde adam satın almalar, düzenbazlıklar, kukla insanları kullanmalar, kiralık kalemşörler bulundurma gibi birçok yolu kullanmaktalar. Emellerine ulaşmak için sinsi oyunlarını, gerekirse uzun yıllara yayarak ve büyük sermayeler kullanarak silahlı, kültürel ekonomik baskı metodunu kullanarak bu yola ulaşmak için çaba sarfederler.
Kapitalist batının bu politikalarından birisi de İslam dünyasını kabilecilik, kavmiyetçilik, ırkçılık, mezhepcilik, toprak ihtilafı ve değişik sudan bahaneler ileri sürerek birbirine düşürmeleridir. Bu ihtilaflardan faydalanıp güçlü ve kendilerine karşı koyabilecek devletleri parçalayıp sömürge haline getirilmişlerdir. Asya ve Afrika kıtasındaki birçok İslam Devleti buna örnek gösterilecek durumdadır.
Geçmişte uygulanan politikalar şimdi de aynen uygulanmaktadır.
18. yüzyıl İngiliz misyonerlerinden Humpher, Irak, İran, Mısır, Hicaz, İstanbul gibi beldeleri dolaştıktan sonra İngiliz sömürge bakanlığına bir rapor yazar. Bu rapor oldukça anlamlı ve uzuncadır. Raporda Osmanlıyı bölmek için birçok uygulamadan bahseder. Ben konumuza alakâlı olan bölümü yazmak istiyorum.
Güçlü Osmanlı devletini parçalayarak küçük yerli yönetimler icad etmek, bir taraftan da onlar ile merkezi yönetimler arasında çatışma ve anlaşmazlık çıkarmak, diğer taraftan bugün Hindistan'da uygulanan program gibi "böl, yönet" daha açık bir dilli, "böl, yok et" planını uygulamak için çok dakik ve uygulanabilir bir harita hazırlanmalıdır." (1)
Şimdi bu gerçekler önümüzde dururken ve Osmanlının parçalanması batılı sömürgeler tarafından gerçekleştirilirken içimizden bazıları çıkarak şunu söyleyebiliyor:
"Türkiye çok dar açıdan baktığı için Kuzey Irak konusunda sağlıklı bir dış politika geliştiremedi. Baskı ve şiddete dayalı kanlı Irak yönetimini Türkiye ayakta tutmaya çalışıyor. Türkiye Kuzey Irak'ta bir devlet kurulmasını önlemek için, Irak'ın bütünlüğünü savunuyor. Yönetim bölgede kurulacak yeni bir devletin Türkiye'den toprak talep edeceğinden korkuyor.
Türkiye bölgede güçlü olmak istiyorsa, duyulan korku hem yersiz, hem de gereksiz. Çünkü bölge gücü olmak isteyen ülke, komşu ülkelerle birlikte bölge ülkelerin sorunlarıyla ilgilenmek zorundadır. (Bundan sonrasına dikkat) Kuzey Irak'ta kurulacak bir devlete öncülük edemeyen bir Türkiye'nin, Türk Cumhuriyetleriyle birlikte, Balkan ülkelerini yerine alarak, ortak bir dış politika geliştirmesi de mümkün değildir. (Nazif Gürdoğan, Yeni Şafak)
Şimdi bu şahsa sormam gereken bir kaç soru var.
1. Sen bunları kimin menfaati için söylüyorsun? Irak'ı bölüp daha kolay yönetmenin hesapları içinde olan İngiliz-Amerikan sömürülerinin menfaatleri için mi, yoksa Irak halkının menfaatine mi veya Türkiye'nin menfaati için mi?
2. Türkiye korkusunda gerçekten yersiz mi? Siz hiç tarih okudunuz mu? Osmanlı'nın nasıl parçalandığına merak edip de hiç baktınız mı? Kıbrıs'ın, Bosna'nın, Bulgaristan'ın, Girit'in elden çıkışının nasıl olduğuna hiç baktınız mı? O zaman ki Avrupalıların da aynı ifadelerle Osmanlı devlet adamlarını kandırdıklarını duymamışmıydınız?
3. Veya siz sayın Başbakan Bülent Ecevit'in ABD ziyareti öncesi ülkeye dönüşündeki alacağı talimatlar sonunda vereceği beyanatlarını mı hazırlıyorsunuz?
4. Atatürk'ün "Gençliğe Hitabı"nda belirttiği gaflet, dalalet veya ihanet kavramlarından birini mi oynuyorsunuz?
5. "Dayatmacı bir yönetim elinde bütün ve güçlü Irak, bölgedeki diğer ülkelerden önce Türkiye için büyük bir tehdittir." (Nazif Gürdoğan) Peki bu yönetim senelerce kim tarafından desteklendi? Körfez Savaşı Saddam'ı devirmek içindi. Oysa devrilen Irak halkı oldu Saddam hâlâ yerinde. Sizin mantığınıza göre bölünmemiş bir Rusya, İran, Suriye özellikle Yunanistan Türkiye için büyük bir tehdit. Bunlar içinde bir bölme projeniz var mı?
Evet bugün Türkiye bölgesinde güçlü bir ülkedir. Fakat gücünün ve öneminin farkında değildir. Yanlış yönetilmektedir. Hazine üzerinde oturan fakat kapı kapı dolaşan dilenci konumundadır. Fakat cesaretli akıllı bir yönetim kadrosuyla bu ülke kısa sürede hem bölgesinde hem de dünyada lider ülke olacaktır. Ne ırak, ne Rusya, ne Yunanistan bu ülke insanına rakip olamaz. Yeter ki bir olalım, beraber olalım, çalışalım ve bu ülkeyi gerçek vatansever insanların eline bırakalım.
Kapitalist batının bu politikalarından birisi de İslam dünyasını kabilecilik, kavmiyetçilik, ırkçılık, mezhepcilik, toprak ihtilafı ve değişik sudan bahaneler ileri sürerek birbirine düşürmeleridir. Bu ihtilaflardan faydalanıp güçlü ve kendilerine karşı koyabilecek devletleri parçalayıp sömürge haline getirilmişlerdir. Asya ve Afrika kıtasındaki birçok İslam Devleti buna örnek gösterilecek durumdadır.
Geçmişte uygulanan politikalar şimdi de aynen uygulanmaktadır.
18. yüzyıl İngiliz misyonerlerinden Humpher, Irak, İran, Mısır, Hicaz, İstanbul gibi beldeleri dolaştıktan sonra İngiliz sömürge bakanlığına bir rapor yazar. Bu rapor oldukça anlamlı ve uzuncadır. Raporda Osmanlıyı bölmek için birçok uygulamadan bahseder. Ben konumuza alakâlı olan bölümü yazmak istiyorum.
Güçlü Osmanlı devletini parçalayarak küçük yerli yönetimler icad etmek, bir taraftan da onlar ile merkezi yönetimler arasında çatışma ve anlaşmazlık çıkarmak, diğer taraftan bugün Hindistan'da uygulanan program gibi "böl, yönet" daha açık bir dilli, "böl, yok et" planını uygulamak için çok dakik ve uygulanabilir bir harita hazırlanmalıdır." (1)
Şimdi bu gerçekler önümüzde dururken ve Osmanlının parçalanması batılı sömürgeler tarafından gerçekleştirilirken içimizden bazıları çıkarak şunu söyleyebiliyor:
"Türkiye çok dar açıdan baktığı için Kuzey Irak konusunda sağlıklı bir dış politika geliştiremedi. Baskı ve şiddete dayalı kanlı Irak yönetimini Türkiye ayakta tutmaya çalışıyor. Türkiye Kuzey Irak'ta bir devlet kurulmasını önlemek için, Irak'ın bütünlüğünü savunuyor. Yönetim bölgede kurulacak yeni bir devletin Türkiye'den toprak talep edeceğinden korkuyor.
Türkiye bölgede güçlü olmak istiyorsa, duyulan korku hem yersiz, hem de gereksiz. Çünkü bölge gücü olmak isteyen ülke, komşu ülkelerle birlikte bölge ülkelerin sorunlarıyla ilgilenmek zorundadır. (Bundan sonrasına dikkat) Kuzey Irak'ta kurulacak bir devlete öncülük edemeyen bir Türkiye'nin, Türk Cumhuriyetleriyle birlikte, Balkan ülkelerini yerine alarak, ortak bir dış politika geliştirmesi de mümkün değildir. (Nazif Gürdoğan, Yeni Şafak)
Şimdi bu şahsa sormam gereken bir kaç soru var.
1. Sen bunları kimin menfaati için söylüyorsun? Irak'ı bölüp daha kolay yönetmenin hesapları içinde olan İngiliz-Amerikan sömürülerinin menfaatleri için mi, yoksa Irak halkının menfaatine mi veya Türkiye'nin menfaati için mi?
2. Türkiye korkusunda gerçekten yersiz mi? Siz hiç tarih okudunuz mu? Osmanlı'nın nasıl parçalandığına merak edip de hiç baktınız mı? Kıbrıs'ın, Bosna'nın, Bulgaristan'ın, Girit'in elden çıkışının nasıl olduğuna hiç baktınız mı? O zaman ki Avrupalıların da aynı ifadelerle Osmanlı devlet adamlarını kandırdıklarını duymamışmıydınız?
3. Veya siz sayın Başbakan Bülent Ecevit'in ABD ziyareti öncesi ülkeye dönüşündeki alacağı talimatlar sonunda vereceği beyanatlarını mı hazırlıyorsunuz?
4. Atatürk'ün "Gençliğe Hitabı"nda belirttiği gaflet, dalalet veya ihanet kavramlarından birini mi oynuyorsunuz?
5. "Dayatmacı bir yönetim elinde bütün ve güçlü Irak, bölgedeki diğer ülkelerden önce Türkiye için büyük bir tehdittir." (Nazif Gürdoğan) Peki bu yönetim senelerce kim tarafından desteklendi? Körfez Savaşı Saddam'ı devirmek içindi. Oysa devrilen Irak halkı oldu Saddam hâlâ yerinde. Sizin mantığınıza göre bölünmemiş bir Rusya, İran, Suriye özellikle Yunanistan Türkiye için büyük bir tehdit. Bunlar içinde bir bölme projeniz var mı?
Evet bugün Türkiye bölgesinde güçlü bir ülkedir. Fakat gücünün ve öneminin farkında değildir. Yanlış yönetilmektedir. Hazine üzerinde oturan fakat kapı kapı dolaşan dilenci konumundadır. Fakat cesaretli akıllı bir yönetim kadrosuyla bu ülke kısa sürede hem bölgesinde hem de dünyada lider ülke olacaktır. Ne ırak, ne Rusya, ne Yunanistan bu ülke insanına rakip olamaz. Yeter ki bir olalım, beraber olalım, çalışalım ve bu ülkeyi gerçek vatansever insanların eline bırakalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Recep Sarıhan / diğer yazıları
- Millet zengin olursa, devlet de zengin olur / 07.01.2011
- ABD ile ilişkilerde hazan dönemi / 14.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları-III / 12.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları-II / 11.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları / 10.07.2003
- Beyaz goncaların kızıla boyandığı mukaddes topraklar-II / 06.04.2003
- Beyaz goncaların kızıla boyandığı mukaddes topraklar-I / 05.04.2003
- AB Uyum Yasaları ve Filistin manzarası / 27.09.2002
- Mukayeseli tarım politikaları / 25.09.2002
- Emir Karatekin diyarından selamlar / 21.09.2002
- ABD ile ilişkilerde hazan dönemi / 14.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları-III / 12.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları-II / 11.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları / 10.07.2003
- Beyaz goncaların kızıla boyandığı mukaddes topraklar-II / 06.04.2003
- Beyaz goncaların kızıla boyandığı mukaddes topraklar-I / 05.04.2003
- AB Uyum Yasaları ve Filistin manzarası / 27.09.2002
- Mukayeseli tarım politikaları / 25.09.2002
- Emir Karatekin diyarından selamlar / 21.09.2002