Ne demişti Binali Yıldırım bey," Yeni Anayasa'da vatandaşlık tanımı yeniden gözden geçirilebilir. Bir etnik gurubun öne çıkarılması değil, tamamının bir vatandaşlık tanımı temelinde bir güncelleme olabilir"
Sonra PKK açılımı gündeme geldi.
Apo üzerinden yeni bir çözüm süreci başlatıldı.
Meclis By-Pass edilerek, hukuksuz bir komisyon oluşturuldu.
İktidara veryansın eden CHP'nin bu komisyona tıpış tıpış gitmesine ise, doğrusunu söylemek gerekirse hiç şaşırmadım.
Komisyon üst üste bir çok toplantı gerçekleştirdi.
Arada birde gizli oturum yaptı.
10 yıl sonra konuşulmasına izin verilen gizli oturumda nelerin kotarıldığını Terörist başı Apo biliyor ama, ülkenin asıl sahipleri olan Türk milleti bilmiyor.
Türk milletinin duymasında sakınca görülen ayrıntıların, DEM ve Kandil tarafından biliniyor olmasında nasıl bir sakınca görülmez, anlayan varsa helal olsun!
Bildiğimiz bize yeter!
Gizli toplantı yapılmasının hiçbir anlamı yok!
Zira o toplantıda konuşulanın 100 kat fazlasını dışarıdan duyuyoruz.
Neyse konumuz Türk kimliği ve Türk milleti tanımı veya kavramı.
Neden bu tanım birilerini cin çarpmışa çeviriyor?
Bu tanımdan rahatsız olanların iyi niyetli olduklarını söyleyebilecek tek bir Allah kulu olamaz!
Senin bu ülkenin kurucusu ve kurucu değerleri ile ne alıp veremediğin var?
Nereden çıkardın "Türk milleti" tanımının bir etnik gurubu temsil ettiğini?
Hangi mektepte öğrendin bu saçmalıkları?
Türk milleti tanımını veya Türk'ün tarifini ulu önderimiz Atatürk'ten çok önce, Türk atalarımız yapmıştı.
Atatürk onların izinden giden ve bir milim sapmayan yüce ve kamil bir insan.
Türk isminin ne manaya geldiğini yüzlerce kere yazdık.
Türk adının hangi manaya geldiğini tarihte ilk kez yazıtları okuyarak bize bildiren büyük Türkolog, Kazım Mirşan'dır.
Yanlışlıkla "Göktürk" olarak çevrilen ismin gerçek adı, ÖKÜ-ERT'tir.
"Köktürk" olarak bunu okuyan Christian Jürgensen Thomsen'dir.
Oysa bu adam Orta Asya Türk dillerini bilmediği için, Orhun yazıtlarında bu ifadeyi hatalı okumuştur.
Türkçeye de daha sonra,"Göktürk" olarak geçmiştir.
Oysa tarihte Göktürk adıyla hiçbir devlet kurulmamıştır.
ÖKÜ-ERT olarak Orhun yazıtlarında geçen bu ifadenin hakiki manası neydi derseniz şimdi sıkı durun!
"Rabbani Türk. İmanlı Türk. Allah'ını bilen ve onu kabul eden Türk" demektir.
Bugüne kadar "Göktürk" olduğu zannedilen bu sözün gerçek manası işte tam olarak budur.
Yukarıda aktarılan bu çarpıcı hakikatlerin kimler tarafından kabullenilmediğini söylesem, hayret edersiniz.
İsim vermeyeceğim lakin, sadece bir zamanlar milliyetçi olarak takılan bir akım olduğunu söyleyebilirim.
Burada söz konusu olan kabullenilmeyişin çok derin ve karanlık bir arka planı vardır.
Ona sonra bir ara değiniriz.
İşte bu gerçek tanımı en iyi bilen ve fakat en yakınları ile bile paylaşmayan kimdi biliyor musunuz?
Mustafa Kemal Atatürk.
Türk adı ile yazıtlarda yer alan bu tanımının yüce manalara geldiğini çok iyi kavramış olan aziz Atatürk bakınız söylevinde kaç kez Türk ve Türk milleti ifadesine yol vermiştir:
"30 Ağustos'ta sevk ve idare ettiğim muharebede Türk milleti yanımdaydı.
Bir insan, milletiyle beraber hareket ettiği zaman kendisini ne kadar kuvvetli hissediyor bilir misiniz?
Bunun tarifi zordur. Bunun anlatmakta güçlük çekersem beni mazur görünüz.
Arkadaşlar! Gidip, Toros Dağları'na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez.
Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Millî kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız.
Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur. Çünkü, Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir.
Ve çünkü, Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir.
Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk milletine canımı vereceğim.
Benim yaratılışımda fevkalade olan bir şey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. Her Türk ferdinin son nefesi, Türk milletinin nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedî olduğunu göstermelidir.
Bilelim ki millî benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar.
Bir millet kendi kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını sağlamazsa şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz.
Bizim milletimiz, vatanı için, hürriyeti ve egemenliği için fedakar bir millettir.
Bizim milletimiz derin bir maziye maliktir. Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.
Bu memleket, Dünya'nın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu.
Bu sahne yedi bin senelik, bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgârlarıyla sallandı; beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvelâ korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu, şimşek, yıldırım, Güneş oldu. Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, Dünya'yı aydınlatan Güneş'tir.
Bu memleket tarihte Türk'tü, halde Türk'tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.
Bu millet kılı kıpırdamadan dava uğruna canını vermeye razı olmasaydı, ben hiçbir şey yapamazdım."
Evet okuduysanız şimdi siz karar verin.
Bu kadar geniş ve ulvi bir kuşatıcılığa malik Türk kavramından kimler ve neden rahatsız olurlar?
Türk adı, Allah inancı ve derin bir maneviyat kültürü ile eş anlamlı kullanılmıştır.
Bugün bu gerçeğe bazı emekli ordu mensuplarının bile burun kıvırdıkları görmek, çok üzücüdür!
Türk tanımı ve Türk milleti kavramının gerçeğe uygun olarak, hiç kimse tarafından ele alınamamış olmasından dolayı, gerçekten üzüntülüyüm.
Bu konuda en kapsamlı ve kamil manada izahatlarda bulunan kişi, Prof.Dr. Haydar Baş bey olmuştu.
Günümüz siyasetçileri arasında bu konuya derinlikli bir perspektiften yaklaşan ve tespitleriyle en çok dikkat çeken isim ise, Hüseyin Baş bey olmuştur.
Demek ki Türklük konusunda konuşmaya en ruhsatlı isimler bunlarmış:
Mustafa Kemal Atatürk
Prof.Dr. Haydar Baş
Hüseyin Baş
Bence diğerleri bu isimlerin yolunu ve izini takip etsin.
Yoksa ne Türklük kalır ve ne de Türk yurdu!
Sonra PKK açılımı gündeme geldi.
Apo üzerinden yeni bir çözüm süreci başlatıldı.
Meclis By-Pass edilerek, hukuksuz bir komisyon oluşturuldu.
İktidara veryansın eden CHP'nin bu komisyona tıpış tıpış gitmesine ise, doğrusunu söylemek gerekirse hiç şaşırmadım.
Komisyon üst üste bir çok toplantı gerçekleştirdi.
Arada birde gizli oturum yaptı.
10 yıl sonra konuşulmasına izin verilen gizli oturumda nelerin kotarıldığını Terörist başı Apo biliyor ama, ülkenin asıl sahipleri olan Türk milleti bilmiyor.
Türk milletinin duymasında sakınca görülen ayrıntıların, DEM ve Kandil tarafından biliniyor olmasında nasıl bir sakınca görülmez, anlayan varsa helal olsun!
Bildiğimiz bize yeter!
Gizli toplantı yapılmasının hiçbir anlamı yok!
Zira o toplantıda konuşulanın 100 kat fazlasını dışarıdan duyuyoruz.
Neyse konumuz Türk kimliği ve Türk milleti tanımı veya kavramı.
Neden bu tanım birilerini cin çarpmışa çeviriyor?
Bu tanımdan rahatsız olanların iyi niyetli olduklarını söyleyebilecek tek bir Allah kulu olamaz!
Senin bu ülkenin kurucusu ve kurucu değerleri ile ne alıp veremediğin var?
Nereden çıkardın "Türk milleti" tanımının bir etnik gurubu temsil ettiğini?
Hangi mektepte öğrendin bu saçmalıkları?
Türk milleti tanımını veya Türk'ün tarifini ulu önderimiz Atatürk'ten çok önce, Türk atalarımız yapmıştı.
Atatürk onların izinden giden ve bir milim sapmayan yüce ve kamil bir insan.
Türk isminin ne manaya geldiğini yüzlerce kere yazdık.
Türk adının hangi manaya geldiğini tarihte ilk kez yazıtları okuyarak bize bildiren büyük Türkolog, Kazım Mirşan'dır.
Yanlışlıkla "Göktürk" olarak çevrilen ismin gerçek adı, ÖKÜ-ERT'tir.
"Köktürk" olarak bunu okuyan Christian Jürgensen Thomsen'dir.
Oysa bu adam Orta Asya Türk dillerini bilmediği için, Orhun yazıtlarında bu ifadeyi hatalı okumuştur.
Türkçeye de daha sonra,"Göktürk" olarak geçmiştir.
Oysa tarihte Göktürk adıyla hiçbir devlet kurulmamıştır.
ÖKÜ-ERT olarak Orhun yazıtlarında geçen bu ifadenin hakiki manası neydi derseniz şimdi sıkı durun!
"Rabbani Türk. İmanlı Türk. Allah'ını bilen ve onu kabul eden Türk" demektir.
Bugüne kadar "Göktürk" olduğu zannedilen bu sözün gerçek manası işte tam olarak budur.
Yukarıda aktarılan bu çarpıcı hakikatlerin kimler tarafından kabullenilmediğini söylesem, hayret edersiniz.
İsim vermeyeceğim lakin, sadece bir zamanlar milliyetçi olarak takılan bir akım olduğunu söyleyebilirim.
Burada söz konusu olan kabullenilmeyişin çok derin ve karanlık bir arka planı vardır.
Ona sonra bir ara değiniriz.
İşte bu gerçek tanımı en iyi bilen ve fakat en yakınları ile bile paylaşmayan kimdi biliyor musunuz?
Mustafa Kemal Atatürk.
Türk adı ile yazıtlarda yer alan bu tanımının yüce manalara geldiğini çok iyi kavramış olan aziz Atatürk bakınız söylevinde kaç kez Türk ve Türk milleti ifadesine yol vermiştir:
"30 Ağustos'ta sevk ve idare ettiğim muharebede Türk milleti yanımdaydı.
Bir insan, milletiyle beraber hareket ettiği zaman kendisini ne kadar kuvvetli hissediyor bilir misiniz?
Bunun tarifi zordur. Bunun anlatmakta güçlük çekersem beni mazur görünüz.
Arkadaşlar! Gidip, Toros Dağları'na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez.
Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Millî kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız.
Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur. Çünkü, Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir.
Ve çünkü, Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir.
Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk milletine canımı vereceğim.
Benim yaratılışımda fevkalade olan bir şey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. Her Türk ferdinin son nefesi, Türk milletinin nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedî olduğunu göstermelidir.
Bilelim ki millî benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar.
Bir millet kendi kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını sağlamazsa şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz.
Bizim milletimiz, vatanı için, hürriyeti ve egemenliği için fedakar bir millettir.
Bizim milletimiz derin bir maziye maliktir. Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.
Bu memleket, Dünya'nın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu.
Bu sahne yedi bin senelik, bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgârlarıyla sallandı; beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvelâ korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu, şimşek, yıldırım, Güneş oldu. Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, Dünya'yı aydınlatan Güneş'tir.
Bu memleket tarihte Türk'tü, halde Türk'tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.
Bu millet kılı kıpırdamadan dava uğruna canını vermeye razı olmasaydı, ben hiçbir şey yapamazdım."
Evet okuduysanız şimdi siz karar verin.
Bu kadar geniş ve ulvi bir kuşatıcılığa malik Türk kavramından kimler ve neden rahatsız olurlar?
Türk adı, Allah inancı ve derin bir maneviyat kültürü ile eş anlamlı kullanılmıştır.
Bugün bu gerçeğe bazı emekli ordu mensuplarının bile burun kıvırdıkları görmek, çok üzücüdür!
Türk tanımı ve Türk milleti kavramının gerçeğe uygun olarak, hiç kimse tarafından ele alınamamış olmasından dolayı, gerçekten üzüntülüyüm.
Bu konuda en kapsamlı ve kamil manada izahatlarda bulunan kişi, Prof.Dr. Haydar Baş bey olmuştu.
Günümüz siyasetçileri arasında bu konuya derinlikli bir perspektiften yaklaşan ve tespitleriyle en çok dikkat çeken isim ise, Hüseyin Baş bey olmuştur.
Demek ki Türklük konusunda konuşmaya en ruhsatlı isimler bunlarmış:
Mustafa Kemal Atatürk
Prof.Dr. Haydar Baş
Hüseyin Baş
Bence diğerleri bu isimlerin yolunu ve izini takip etsin.
Yoksa ne Türklük kalır ve ne de Türk yurdu!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hacı Gaydan / diğer yazıları
- ABD’nin gözü Eskişehir’de / 29.10.2025
- Asgari ücret 90 bin lira olmalı / 28.10.2025
- Bütçe değil nükleer bomba! / 27.10.2025
- Uyuşturucu satanı İDAM edin! / 21.10.2025
- Türkiye sistematik olarak çökertiliyor! / 20.10.2025
- ALS’li hastalara acil devlet desteği! / 15.10.2025
- Andımız yeniden okutulmalı / 13.10.2025
- Şerefsiz, alçak ‘biji Apo’ / 10.10.2025
- 2026’da asgari ücretli dilenecek / 06.10.2025
- Yalan üreteceğinize motor üretin! / 03.10.2025
- Asgari ücret 90 bin lira olmalı / 28.10.2025
- Bütçe değil nükleer bomba! / 27.10.2025
- Uyuşturucu satanı İDAM edin! / 21.10.2025
- Türkiye sistematik olarak çökertiliyor! / 20.10.2025
- ALS’li hastalara acil devlet desteği! / 15.10.2025
- Andımız yeniden okutulmalı / 13.10.2025
- Şerefsiz, alçak ‘biji Apo’ / 10.10.2025
- 2026’da asgari ücretli dilenecek / 06.10.2025
- Yalan üreteceğinize motor üretin! / 03.10.2025





















































































