Gaflette ısrar

Sene 1998... Dinlerarası Diyalog faaliyetlerinin Türkiye'de ayyuka çıktığı ve Hz. Muhammed'siz (s.a.a.) bir din lanse edilmeye çalışıldığı bir dönemde; Nurcuların bizzat iktidarla beraber bu faaliyetleri yürüttüğü, cübbelisi-sakallısı-hacısı-hocası herkesin sus-pus olduğu, yanlış olduğunu düşündüğü halde 'Fethullah hocaya laf söylemek bize düşmez. Vardır bir hikmeti' dendiği bir ortamda; 'Dinler arasında diyalog olmaz. Durun. Bu cadde çıkmaz sokak. Allah katında tek din vardır o da İslam'dır. Dinlerarası Diyalog faaliyetleri bu ülke insanını Hıristiyanlaştırma projesinin adıdır' deyip hak ölçüyü ortaya koydu. Erdoğan'ı, daha partisini kurmadan önce cemaate karşı dikkatli davranmaları noktasında uyardı. Sene 2015... İktidar partisi; F. Gülen'in ne olduğunu, Dinlerarası Diyalog'la yıllarca bu ülkede misyonerlik faaliyetleri yürütüldüğünü yeni anlamış gibi, sanki onlara her türlü desteği verenler kendileri değilmiş gibi ısrarla 'paralel yapı'nın üstüne gidiyorlar.2000'li yılların başında AB ülkeleri ortak para birimi Euro'ya geçip isabetli bir karara vardıklarını düşündükleri bir dönemde; Türkiye'deki sözde ekonomistlerin de hala Avrupa Birliği'ne üye olmamız gerektiğini savunduğu bir ortamda; 'Ortak para birimi Euro'ya geçmekle Avrupa Birliği en büyük hatayı yapmıştır. AB 15 yıl içinde dağılmaya mahkûmdur' yorumunu yaptı.Sene 2015... Ünlü ekonomist Stiglitz, AB'nin bölüneceğinden dem vurarak 'AB'yi bitiren en önemli unsur Avro'ya geçmek oldu' diyor ve Türkiye'yi 'sakın girmeyin' diye uyarıyor.Sene 2001... Koalisyon döneminden sonra planlı bir şekilde estirilmeye başlanan Erdoğan rüzgârına karşı, Çağlayan meydanında yüzbinlerce insanı toplayarak 'Kıbrıs elimizden gidecek. Doğuda bir Kürdistan devleti kurulacak. Tarımı, hayvancılığı bitirecekler. Misyonerlik faaliyetleri ile mantar gibi kilise evleri çoğalacak. İslam adına iktidar oldular, haçlıya hizmet edecekler' ikazları ile uyardı. Kıbrıs'ı verdik. Doğuda Kürdistan devleti resmen değilse de fiilen kuruldu. Resmi rakamlara göre yüz bine yakın kilise evi var. Zinayı suç olmaktan çıkartıp, domuz etini kasaplık et statüsüne soktular. Haçlıyla el ele kol kola Irak'ın işgalinde başrol oynadılar.Sene 2005... Milli Ekonomi Modeli adlı kitabı ile yeni bir çığır açtı. Liberalizm ve Kapitalizm'den sonra dünya yeni bir modelle tanıştı. Bu öncekilerden farklıydı. Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan, 'kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız' temeli üzerine inşa edilmiş Kapitalizm'i tarihin çöp sepetine atıp; adil gelir dağılımını savunan, sürekli büyümeyi hedefleyen ve tam istihdam sağlayarak işsizliği sorun olmaktan çıkaran bir modeldi bu. İstanbul'da başlayan kongreler serisi Azerbaycan'da Almanya'da devam etti. 'Kapitalizm bitmiştir. Eninde-sonunda dünya benim modelime gelmeye mecburdur' dedi.Bugün mü?... Başta BRICS ülkeleri olmak üzere 100'ü aşkın ülkede uygulanmaya konmuş modeliyle, Rusya Devlet Duma'sında sessiz bir devrimle kapitalizmi tarihe gömdü.Sene 2011... Arap Baharı adıyla Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren Batı dünyası, bu bağlamda Suriye'yi de hedef tahtasına oturtmuş ve dolayısıyla Erdoğan, kardeş Esad'ı bir anda kalleş Esed ilan etmişti. Müslüman âlemi Şii-Sünni diye ayrışmaya tâbi tutulurken; küresel güçlerin memnuniyetini Hakk'ın rızasının önüne koyan cübbeli-sakallı sözde İslam âlimleri Esad'ı zalim ilan edip haçlının ekmeğine yağ sürerken; 'Ehl-i Beyt bizim birlik mayamızdır. Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt'tir' diyerek onlarca kongre düzenledi, Ehl-i Beyt ortak noktasında Müslümanları kardeş ilan edip Şii-Sünni çatışmasının önüne geçti.Yıkılmış, harab olmuş koskoca bir imparatorluktan bir Cumhuriyet kuran ulu önder hakkında 'dinsiz' derken herkes; 'Allah böyle bir başarıyı din düşmanı bir insana nasip etmez. Bırakın din düşmanı olmasını, tertemiz bir mü'min ve Ehl-i Beyt evladı bir seyyiddir' dedi Atatürk için... Milletin atasıyla arasını açmak için bu oyunun oynandığına dikkat çekti. Belge belge, arşiv arşiv Atatürk'ün soyağacını, seyyid olduğunu ispat etti.Dün bu ülke üzerinde plan yapanların hesaba katmadıkları tek şey Atatürk gibi bir önderdi. Bugün de hesaba katmadıkları tek bir kişi var. Prof. Dr. Haydar BAŞ?Burnunun ucunu göremeyen adama lider denmez. Lider odur ki basireti ve ferasetiyle 20 yıl önce işaret ettiği gerçeği bugün kavrayabilesin. Dini, kişisel çıkarları ve siyasi kariyeri uğruna kullanan adama dindar denmez. Gerekli mercilere gerekli sözleri verip koltuğa oturan, tek bir projesi olmayan, Avrupa'yla yatıp Amerika'yla kalkan adama siyasetçi denmez. Siyasetçi odur ki; 'Ben Türkiye'yi kainat devleti yapacağım' diyecek özgüvene, 'Ben Avrupalıları işçi olarak Türkiye'ye getireceğim' diyecek ferasete, 'Asgari ücreti 5000 TL yapacağım' diyecek projeye sahip olsun.Öyle bir nimet içinde öyle bir gaflet uykusundayız ki tarifi imkansız. Fakat ümitsiz değiliz. Tarihte her hareket hep bir kişinin ayağa kalkmasıyla başlamıştır. Tarih boyunca hiçbir hayırlı dava sonuçsuz kalmamış, insanlık onun etrafında toplanmıştır. Son söz Üstad'ın olsun; 'Halimiz, ellerindeki makamı alacak korkusu ile zindandan çıkması engellenen Hz. Yusuf'a benziyor. Ama ne yaparlarsa yapsınlar engel olamadılar. Cenab-ı Hak, Hz. Yusuf'u zindandan da çıkardı, Mısır'a vali de yaptı, ilmi ile halka hizmeti de nasip etti. Bizi menfaatleri uğruna gizleyen siyasi cenahı anlıyoruz da, dünya yerinden oynarken her şeye bu kadar duyarsız halkımıza bir akıl erdiremiyoruz. Fakirliğe, açlığa, ezilmeye, sefalete bu kadar mı alıştırıldınız?'