Şampiyonlar Ligi ilk iki maçında sıfır çeken Galatasaray, Olympiakos karşısına mutlak galibiyet parolasıyla çıkmak zorunda kaldı. Üstelik rakip Yunan olunca oyunun şekli çok daha farklı bir atmosfere girdi. Maç adeta ölüm kalım savaşına dönüştü.
Galatasaray, boş tribünlerin karşısında ancak 10 dakika iyi oynayabildi. O bölüm içerisinde de golü buldu. Sarı kırmızılı ekip gol sonrasında durumu biraz idare etti. Temsilcimiz ilerleyen dakikalarda ise çok kötü bir oyun ortaya koyarak akıllarda yine soru işaretleri bıraktı.
Bu zaman kadar Galatasaray'ın Avrupa Kupalarında çok zor maçlarına ve alabildiğine sıkıntılı 90 dakikalarına tanıklık ettik. Ama böyle rakipler karşısında bu kadar ezildiğini hiç görmedik. Gerçi aylardır Sarı-Kırmızılı takımın içten içe eridiğini görüyorduk ama, bu kadar olacağını tahmin etmiyorduk. Galatasaray'ı bu kadar aciz görmek çok hüzün vericiydi.
Özellikle rakibin ikinci yarının başında kaptan Djordjeviç yönetiminde oynadığı futbol, tribünündeki ve ekranları başındaki seyircilerin yüreklerini ağızlarına getirmekle kalmadı, saç baş da yoldurttu. Mutlak gollük 5 pozisyonun önemli bir bölümünde Mondragon olağanüstü kurtarışlar yaparak gole izin vermezken, diğer tehlikelerde rakibin beceriksizliği etken oldu. Galatasaray'ın bu maçı kazanabilmesi için adeta bütün iyilik melekleri Atatürk Olimpiyat Stadı'na toplanmış gibiydiler.
Fatih Terim'in sahaya sürmüş olduğu 11'e kimsenin itirazı olmadığı gibi, inşallah oyuncu değişikliği yapılmaz diyenler bile oldu. Terim'in oyuna müdehale etmek istediğinde ise yapılabilecek tek şeyin Hakan Ünsal'ı oyundan alıp yerine Ergün'ün orta alanda top tutmasını sağlamaktan geçtiğini büyük bir çoğunluk gördü. Bu doğru düşüncenin sahadaki uygulaması ise hiçbir verim getirmedi. Rakibin üstün fizik gücü Galatasaray'ı darmadağan etti. Herşeye rağmen sarı kırmızılılar ikinci golü bulup rahatlayacağı pozisyonlar da buldu. Ancak, Arif-Hakan ikilisi bu fırsatları gole çeviremedi. Bu ikilinin bir kaç yıl önceki hallerini özlememek mümkün değil sanırım.
Ama sonuçta galibiyet herşeye değdi. Hakem Urs Meier, adeta ders olarak okutulabilecek bir yönetim gösterdi. Tek hatası Arif'in çalım atıp rakibini geçtiği bir pozisyonda aleyhimize faul vermesi oldu.
Galatasaray, boş tribünlerin karşısında ancak 10 dakika iyi oynayabildi. O bölüm içerisinde de golü buldu. Sarı kırmızılı ekip gol sonrasında durumu biraz idare etti. Temsilcimiz ilerleyen dakikalarda ise çok kötü bir oyun ortaya koyarak akıllarda yine soru işaretleri bıraktı.
Bu zaman kadar Galatasaray'ın Avrupa Kupalarında çok zor maçlarına ve alabildiğine sıkıntılı 90 dakikalarına tanıklık ettik. Ama böyle rakipler karşısında bu kadar ezildiğini hiç görmedik. Gerçi aylardır Sarı-Kırmızılı takımın içten içe eridiğini görüyorduk ama, bu kadar olacağını tahmin etmiyorduk. Galatasaray'ı bu kadar aciz görmek çok hüzün vericiydi.
Özellikle rakibin ikinci yarının başında kaptan Djordjeviç yönetiminde oynadığı futbol, tribünündeki ve ekranları başındaki seyircilerin yüreklerini ağızlarına getirmekle kalmadı, saç baş da yoldurttu. Mutlak gollük 5 pozisyonun önemli bir bölümünde Mondragon olağanüstü kurtarışlar yaparak gole izin vermezken, diğer tehlikelerde rakibin beceriksizliği etken oldu. Galatasaray'ın bu maçı kazanabilmesi için adeta bütün iyilik melekleri Atatürk Olimpiyat Stadı'na toplanmış gibiydiler.
Fatih Terim'in sahaya sürmüş olduğu 11'e kimsenin itirazı olmadığı gibi, inşallah oyuncu değişikliği yapılmaz diyenler bile oldu. Terim'in oyuna müdehale etmek istediğinde ise yapılabilecek tek şeyin Hakan Ünsal'ı oyundan alıp yerine Ergün'ün orta alanda top tutmasını sağlamaktan geçtiğini büyük bir çoğunluk gördü. Bu doğru düşüncenin sahadaki uygulaması ise hiçbir verim getirmedi. Rakibin üstün fizik gücü Galatasaray'ı darmadağan etti. Herşeye rağmen sarı kırmızılılar ikinci golü bulup rahatlayacağı pozisyonlar da buldu. Ancak, Arif-Hakan ikilisi bu fırsatları gole çeviremedi. Bu ikilinin bir kaç yıl önceki hallerini özlememek mümkün değil sanırım.
Ama sonuçta galibiyet herşeye değdi. Hakem Urs Meier, adeta ders olarak okutulabilecek bir yönetim gösterdi. Tek hatası Arif'in çalım atıp rakibini geçtiği bir pozisyonda aleyhimize faul vermesi oldu.
Murat Kandazoğlu / diğer yazıları
- Trabzonspor zor kazandı / 23.03.2004
- Trabzon finalde... / 19.03.2004
- Trabzon, bir engeli daha aştı... / 14.03.2004
- Gençler turu geçer... / 13.03.2004
- Köstek değil, destek zamanı... / 12.03.2004
- Geciken yasalar... / 10.03.2004
- Profesyonel futbol sendikalaşmalı... / 21.02.2004
- Trabzonspor'a sahip çıkalım / 19.02.2004
- Elimizdeki değerlere sahip çıkalım!.. / 07.02.2004
- İlk adım Cem Papila'dan..! / 01.02.2004
- Trabzon finalde... / 19.03.2004
- Trabzon, bir engeli daha aştı... / 14.03.2004
- Gençler turu geçer... / 13.03.2004
- Köstek değil, destek zamanı... / 12.03.2004
- Geciken yasalar... / 10.03.2004
- Profesyonel futbol sendikalaşmalı... / 21.02.2004
- Trabzonspor'a sahip çıkalım / 19.02.2004
- Elimizdeki değerlere sahip çıkalım!.. / 07.02.2004
- İlk adım Cem Papila'dan..! / 01.02.2004