Şu malum yıllık izinde garibime giden bir kaç olaya da şahit oldum.
Bunlardan biri, Sultanmurat Yaylası'nda gördüğüm iki minibüs dolusu İsrail'li turistti.
Yunanistan'dan gelenler, ya da Karadeniz'e komşu ülkelerden gelen turistlere bolca rastlardık da, İsrail'den gelen turiste ben ilk rastladım.
Bir turizim firması tarafından programlı olarak geldiklerini bana söyledi şoförleri olan delikanlı.
Ve ekledi; münferit olarak gelen turistler oluyor.
Yani adam tek başına alıyor çantasını çıkıyor yola.
Çanta simit Edremit, misali.
Bunlar ise bir firma tarafından program dahilinde gelmişler Sultan Murat şehitler tepesine.
Akrabalarından geri kalanlar İsrail'de kol kırmaya, henüz akıl baliğ bile olmamış çocuklara kurşun sıkmaya devam ederken onlar da sağa sola gülücükler dağıtıyordu Sultanmurat'ta.
Dünyanın en insancıl, en merhametli tipleri gibi hareket etmeleri, TV ekranlarında görünenleri unutturabilir miydi acaba?
Ama biz unutkan bir millet olalı çok oldu.
Kim bilir, belki de Manavgat suyundan sonra, Baltacı, ya da Sürmene deresinin suyunun tadına bakmaya gelmişlerdir.
Hem sonra turizm patladı. Patlayan bir şeyin parçaları nereye düşer bilinmez ki?
Bir başka olaya da KDZ Ereğli'de, Cuma namazı için gittiğim camide şahit oldum.
Kenar mahallede bir camiye gittim namaz için. Vaiz efendinin sesi hayli bozuktu.
Kendi kendime, ya hoca grip olmuştur, ya da caminin ses sisteminde bir problem var dedim.
Camiye girdim, hocayı arıyorum, hoca yok. Kürsü bomboş. Allah Allah dedim, bu hoca vaazı nereden yapıyor?
İmdadıma bir tanıtık yetişti.
Vaaz merkezi sistemle yapılıyor dedi.
Şehrin merkezindeki bir camiden yapılan vaaz, FM sistemiyle diğer camilerde de dinleniyor.
Diyanetin en son buluşu.
İnsan kulağını tırmalayan bir ses tonuyla ve anlaşılmayacak kadar karışık olan bir vaaz dinlenir mi orasını soran yok.
Ondan daha önemlisi, cemaat vazi efendiyi görüp etkilenmeyeck artık. Sadece dinleyecek.
Oysa bizde laf değil, hal ve harekettir etkileyen.
Yani vaiz efendiyi, hocayı görüp, hal ve hareketlerini örnek almak, onu taklit etmek.
Vaaz bitti sıra ezana geldi.
Yine aynı sistem.
Ezan da merkezi sistemle okutuluyor.
Vaazdaki bütün özellikler ezanda da var.
Bozuk ses, çızırtı, kesiklik, falan.
Ezan bitti, hoca giyindi cübbeyi ve geçti mihraba.
Bu sistem tutarsa ileride hutbe de merkezi sistemle okutulur.
Ve sıra gelir namaza. Bir şehirde kible tarafındaki son camiye bir imam korsunuz, arkasında kalan diğer camiler de ona uyar, böylece de merkezi sistemle namaz kılınmaya başlar.
Caiz olur mu?
Koskoca Diyanet olur derse, olur. Fıkhen caiz olmaması ne gam?
Adam askerlik hatıralarını anlatıyormuş:
Bir akşam morgda nöbetteyim. Ölülerden biri ayağa kalkmaz mı.
Niye kalktın? dedim
Ağabi ben ölmedim dedi.
Yat ulan aşağı dedim.
O gene israr ediyor, ben ölmedim ağabi.
Yanına yaklaşıp şöyle okkalı cinsinden bir tokat patlatıp, yat aşağı be! Doktor senin için öldü dedi, sen doktordan daha iyi mi bileceksin? dedim.
Bu hesap. Biz diyanetten daha iyi mi bileceğiz? Haşa.
Hem böylelikle de binlerce imamın ve müezzinin işine son verilmiş, ve devlet bütçesi kara geçmiş olur.
Türk parasının onurunu korumak da böyle olur.
Bir alem adam şu reis, vesselam.
Basından
Bilgin ve Ceylan Grubu kurtarılıyor. (medya)
Bu devirde götürecek kadar Bilgin, sıyıracak kadar Ceylan oldun mu
iş tamam zaten.
Beyinler göçecek. (medya)
Göçmedik ne kaldı ki?
Adanalı işçi, kimliğini kaybetti, hayatı karardı. (medya)
Biz ulus olarak kimliğimizi kaybettik,
o ne ki?
Bunlardan biri, Sultanmurat Yaylası'nda gördüğüm iki minibüs dolusu İsrail'li turistti.
Yunanistan'dan gelenler, ya da Karadeniz'e komşu ülkelerden gelen turistlere bolca rastlardık da, İsrail'den gelen turiste ben ilk rastladım.
Bir turizim firması tarafından programlı olarak geldiklerini bana söyledi şoförleri olan delikanlı.
Ve ekledi; münferit olarak gelen turistler oluyor.
Yani adam tek başına alıyor çantasını çıkıyor yola.
Çanta simit Edremit, misali.
Bunlar ise bir firma tarafından program dahilinde gelmişler Sultan Murat şehitler tepesine.
Akrabalarından geri kalanlar İsrail'de kol kırmaya, henüz akıl baliğ bile olmamış çocuklara kurşun sıkmaya devam ederken onlar da sağa sola gülücükler dağıtıyordu Sultanmurat'ta.
Dünyanın en insancıl, en merhametli tipleri gibi hareket etmeleri, TV ekranlarında görünenleri unutturabilir miydi acaba?
Ama biz unutkan bir millet olalı çok oldu.
Kim bilir, belki de Manavgat suyundan sonra, Baltacı, ya da Sürmene deresinin suyunun tadına bakmaya gelmişlerdir.
Hem sonra turizm patladı. Patlayan bir şeyin parçaları nereye düşer bilinmez ki?
Bir başka olaya da KDZ Ereğli'de, Cuma namazı için gittiğim camide şahit oldum.
Kenar mahallede bir camiye gittim namaz için. Vaiz efendinin sesi hayli bozuktu.
Kendi kendime, ya hoca grip olmuştur, ya da caminin ses sisteminde bir problem var dedim.
Camiye girdim, hocayı arıyorum, hoca yok. Kürsü bomboş. Allah Allah dedim, bu hoca vaazı nereden yapıyor?
İmdadıma bir tanıtık yetişti.
Vaaz merkezi sistemle yapılıyor dedi.
Şehrin merkezindeki bir camiden yapılan vaaz, FM sistemiyle diğer camilerde de dinleniyor.
Diyanetin en son buluşu.
İnsan kulağını tırmalayan bir ses tonuyla ve anlaşılmayacak kadar karışık olan bir vaaz dinlenir mi orasını soran yok.
Ondan daha önemlisi, cemaat vazi efendiyi görüp etkilenmeyeck artık. Sadece dinleyecek.
Oysa bizde laf değil, hal ve harekettir etkileyen.
Yani vaiz efendiyi, hocayı görüp, hal ve hareketlerini örnek almak, onu taklit etmek.
Vaaz bitti sıra ezana geldi.
Yine aynı sistem.
Ezan da merkezi sistemle okutuluyor.
Vaazdaki bütün özellikler ezanda da var.
Bozuk ses, çızırtı, kesiklik, falan.
Ezan bitti, hoca giyindi cübbeyi ve geçti mihraba.
Bu sistem tutarsa ileride hutbe de merkezi sistemle okutulur.
Ve sıra gelir namaza. Bir şehirde kible tarafındaki son camiye bir imam korsunuz, arkasında kalan diğer camiler de ona uyar, böylece de merkezi sistemle namaz kılınmaya başlar.
Caiz olur mu?
Koskoca Diyanet olur derse, olur. Fıkhen caiz olmaması ne gam?
Adam askerlik hatıralarını anlatıyormuş:
Bir akşam morgda nöbetteyim. Ölülerden biri ayağa kalkmaz mı.
Niye kalktın? dedim
Ağabi ben ölmedim dedi.
Yat ulan aşağı dedim.
O gene israr ediyor, ben ölmedim ağabi.
Yanına yaklaşıp şöyle okkalı cinsinden bir tokat patlatıp, yat aşağı be! Doktor senin için öldü dedi, sen doktordan daha iyi mi bileceksin? dedim.
Bu hesap. Biz diyanetten daha iyi mi bileceğiz? Haşa.
Hem böylelikle de binlerce imamın ve müezzinin işine son verilmiş, ve devlet bütçesi kara geçmiş olur.
Türk parasının onurunu korumak da böyle olur.
Bir alem adam şu reis, vesselam.
Basından
Bilgin ve Ceylan Grubu kurtarılıyor. (medya)
Bu devirde götürecek kadar Bilgin, sıyıracak kadar Ceylan oldun mu
iş tamam zaten.
Beyinler göçecek. (medya)
Göçmedik ne kaldı ki?
Adanalı işçi, kimliğini kaybetti, hayatı karardı. (medya)
Biz ulus olarak kimliğimizi kaybettik,
o ne ki?
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua... - 1 / 20.03.2024
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua... - 1 / 20.03.2024
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024