Gazze’de “Ateşkes” tiyatrosu
Gazze’de ilan edilen ateşkes, kalıcı barış değil, İsrail’in yeniden silahlanma ve Netenyahu’nun siyasi ömrünü uzatma molası. Uluslararası toplumun utanç verici sessizliği ve Batı’nın koşulsuz desteği ise, bir sonraki katliam turunun garantisi
09.12.2025 16:42:00
Eyüp Kabil
Eyüp Kabil





23 Kasım'da Katar arabuluculuğunda varılan ateşkes anlaşması, 415 gündür devam eden soykırım benzeri saldırıları "geçici olarak" durdurdu. İlk 48 saatte 200'e yakın yardım tırı Refah Sınırı'ndan girdi, 33 İsrailli rehine ile 90 Filistinli mahkûm karşılıklı serbest bırakıldı. Dünya medyası "insani bir zafer" diye sunarken, gerçekte sahnelenen şey, tarihin en asimetrik katliamından sonra verilen bir nefes molası oldu. Bu ateşkes, ne kalıcı barışı sağlıyor ne de İsrail'in işlediği savaş suçlarını sorgulatıyor; yalnızca bir sonraki turun zeminini hazırlıyor.
Bir ateşkes değil, yeniden silahlanma molası
İsrail'in 41 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü, 1,9 milyon insanı yerinden ettiği, hastaneleri, okulları, camileri, hatta mezarlıkları bombaladığı bir savaşın ardından gelen "ateşkes", aslında taktiksel bir mola.
Netenyahu, anlaşmayı onaylarken aynı anda "Hamas tamamen yok edilene kadar savaş devam edecek" açıklaması yaptı. Yani ateşkes, İsrail ordusunun kuzey Gazze'de sıkışan birliklerini yeniden konumlandırması, mühimmat stoklarını tamamlaması ve uluslararası kamuoyunun dikkatini dağıtması için tasarlanmış bir ara.
Öte yandan Hamas, siyasi varlığını ve rehin kartını korudu ama bu, İsrail'in uzun vadeli hedefini değiştirmedi. Gazze'yi yaşanamaz hale getirip nüfusu Mısır ve Ürdün'e doğru göçe zorlamak İsrail'in ana hedefi. Anlaşmanın 42 gün sürecek ilk aşaması bittiğinde, büyük olasılıkla "Hamas ateşkesi bozdu" gerekçesiyle bombardıman kaldığı yerden devam edecek. Geçmişteki tüm ateşkesler (2009, 2012, 2014, 2021) aynı senaryoyla sonuçlanmıştı.
Uluslararası toplumun utanç verici sessizliği
En acı olan, Batı'nın bu tiyatroya gönüllü figüranlık yapması. ABD, 4 milyar dolarlık yeni silah paketini Kongre'den geçirirken aynı anda "ateşkesin uygulanmasını yakından izliyoruz" diyor. İngiltere, Almanya ve Fransa, İsrail'e "itidal" çağrısı yapmayı bile reddediyor. BM Güvenlik Konseyi ise, bir kez daha ABD vetosuyla felç.
Arap dünyasının büyük kısmı, normalleşme anlaşmalarını bozmamak için sesini kıstı. Suudi Arabistan ve BAE, İsrail'le ticaretini ateşkesin ilk haftasında artırdı. Türkiye'nin yardım gemileri hâlâ Aşdod Limanı'nda bloke edilirken, Yunanistan İsrail'e askeri üs tahsis ediyor.
Bu ateşkesin en büyük kazananı, savaş suçlusu Netenyahu'nun ta kendisi. İçeride yolsuzluk davalarından ve hükümet krizinden kaçmak için savaşı başlatmıştı; şimdi "zafer" diye pazarladığı bir molayla siyasi hayatını uzatıyor. Kaybeden ise yine Gazzeliler. 2 milyon insan hâlâ açlık, susuzluk ve enkaz altında. Yeniden inşa maliyeti 120 milyar doları aşarken, kimse bunun kimin cebinden çıkacağını konuşmuyor bile.
Sonuç olarak, bu ateşkes bir umut değil, bir aldatmaca. Gerçek barış ancak İsrail'in 57 yıllık işgali sona erdiğinde, savaş suçluları uluslararası mahkemelerde yargılandığında ve Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı tanındığında gelecektir. Şimdilik sahnede sadece kanlı bir ara perde var. Perde kapandığında aynı oyuncular, aynı senaryoyla geri dönecek. Dünya bunu izlemeye devam ettikçe, insanlık da biraz daha ölecek.
Bir ateşkes değil, yeniden silahlanma molası
İsrail'in 41 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü, 1,9 milyon insanı yerinden ettiği, hastaneleri, okulları, camileri, hatta mezarlıkları bombaladığı bir savaşın ardından gelen "ateşkes", aslında taktiksel bir mola.
Netenyahu, anlaşmayı onaylarken aynı anda "Hamas tamamen yok edilene kadar savaş devam edecek" açıklaması yaptı. Yani ateşkes, İsrail ordusunun kuzey Gazze'de sıkışan birliklerini yeniden konumlandırması, mühimmat stoklarını tamamlaması ve uluslararası kamuoyunun dikkatini dağıtması için tasarlanmış bir ara.
Öte yandan Hamas, siyasi varlığını ve rehin kartını korudu ama bu, İsrail'in uzun vadeli hedefini değiştirmedi. Gazze'yi yaşanamaz hale getirip nüfusu Mısır ve Ürdün'e doğru göçe zorlamak İsrail'in ana hedefi. Anlaşmanın 42 gün sürecek ilk aşaması bittiğinde, büyük olasılıkla "Hamas ateşkesi bozdu" gerekçesiyle bombardıman kaldığı yerden devam edecek. Geçmişteki tüm ateşkesler (2009, 2012, 2014, 2021) aynı senaryoyla sonuçlanmıştı.
Uluslararası toplumun utanç verici sessizliği
En acı olan, Batı'nın bu tiyatroya gönüllü figüranlık yapması. ABD, 4 milyar dolarlık yeni silah paketini Kongre'den geçirirken aynı anda "ateşkesin uygulanmasını yakından izliyoruz" diyor. İngiltere, Almanya ve Fransa, İsrail'e "itidal" çağrısı yapmayı bile reddediyor. BM Güvenlik Konseyi ise, bir kez daha ABD vetosuyla felç.
Arap dünyasının büyük kısmı, normalleşme anlaşmalarını bozmamak için sesini kıstı. Suudi Arabistan ve BAE, İsrail'le ticaretini ateşkesin ilk haftasında artırdı. Türkiye'nin yardım gemileri hâlâ Aşdod Limanı'nda bloke edilirken, Yunanistan İsrail'e askeri üs tahsis ediyor.
Bu ateşkesin en büyük kazananı, savaş suçlusu Netenyahu'nun ta kendisi. İçeride yolsuzluk davalarından ve hükümet krizinden kaçmak için savaşı başlatmıştı; şimdi "zafer" diye pazarladığı bir molayla siyasi hayatını uzatıyor. Kaybeden ise yine Gazzeliler. 2 milyon insan hâlâ açlık, susuzluk ve enkaz altında. Yeniden inşa maliyeti 120 milyar doları aşarken, kimse bunun kimin cebinden çıkacağını konuşmuyor bile.
Sonuç olarak, bu ateşkes bir umut değil, bir aldatmaca. Gerçek barış ancak İsrail'in 57 yıllık işgali sona erdiğinde, savaş suçluları uluslararası mahkemelerde yargılandığında ve Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı tanındığında gelecektir. Şimdilik sahnede sadece kanlı bir ara perde var. Perde kapandığında aynı oyuncular, aynı senaryoyla geri dönecek. Dünya bunu izlemeye devam ettikçe, insanlık da biraz daha ölecek.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
















































































