Gelir eşitsizliği had safhada
Bir sömürü sistemi olan kapitalist ekonomi anlayışı, dünyada ve ülkemizde gelir dağılımındaki uçurumu derinleştirmeye devam ediyor. Küresel nüfusun en zengin yüzde 10’u küresel gelirin yüzde 52’sini alırken, nüfusun en yoksul yüzde 50’si küresel gelirin sadece yüzde 8’ini kazanabiliyor. Türkiye’de de durum farklı değil; en zengin yüzde 10 tüm gelirin yüzde 54.5’ini, en yoksul yüzde 50 ise yüzde 12’sini alıyor
08.12.2021 19:15:00
MURAT ÇABAS / ANALİZ HABER
"Kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız" sömürü anlayışıyla parayı ve kaynakları belli ellerde toplamayı hedefleyen kapitalist ekonomi, asırlardır dünya insanlığını büyük bir eşitsizliğe ve yokluğa mahkûm etti. Hazırlanan yeni raporlar da bu eşitsizliğin artarak devam ettiğini gösteriyor. Bu konuda son çalışma Paris merkezli araştırma kuruluşu World Inequality Lab tarafından hazırlandı. Kuruluşun yayımladığı "Dünya Eşitsizlik Raporu" oldukça dikkat çekici verileri ortaya koyuyor.
Zenginle fakir arasında uçurum var
Rapora göre, küresel nüfusun en zengin yüzde 10'u küresel gelirin yüzde 52'sini alırken, nüfusun en yoksul yarısı küresel gelirin sadece yüzde 8'ini elde edebiliyor. Rapora göre, 2021 yılında ortalama bir yetişkin birey satın alma gücü paritesiyle 23 bin 380 dolar kazanıyor. Buna karşılık ortalama bir yetişkinin 102 bin 600 dolar borcu bulunuyor. Ortalama borcun ortalama gelirden kat kat fazla olması kapitalist sistemle insanların borçlandırılarak nasıl sömürüldüğünü gözler önüne seriyor. Bu ortalamalar ülkelere göre de farklılık arz ediyor. Küresel gelir dağılımının en üst yüzde 10'luk kısmından bir kişi yılda ortalama 122 bin 100 dolar kazanırken, küresel gelir dağılımının en yoksul yüzde 50'sinden bir kişi ise yılda ortalama 3 bin 920 dolar kazanıyor.
İnsanların yarısının hiçbir mal varlığı yok
Rapora göre, küresel servet eşitsizlikleri de daha belirgin bir hal alıyor. Küresel nüfusun en yoksul yüzde 50'sinin neredeyse hiç mal varlığı bulunmuyor. Bunlar, toplam servetin sadece yüzde 2'sini elinde bulunduruyor. Buna karşılık, dünya nüfusunun en zengin yüzde 10'u tüm servetin yüzde 76'sına sahip durumda. Nüfusun en yoksul yüzde 50'si yetişkin başına ortalama 4 bin 100 dolar borca sahip. Söz konusu eşitsizlikler, Kuzey Afrika ile Orta Doğu'da çok yüksekken Avrupa'da daha düşük seviyelerde ölçülüyor. Bu da sömürenlerle sömürülenlerin arasındaki farkı gösteriyor.
Krizler de milyarderlere çalışıyor
Milyarderlerin küresel servetteki payları her geçen yıl hızla yükseliyor. Ortalama mal varlığı yıllık yüzde 3.2 artarken dünyanın en zengin bireylerinin serveti 1995'ten beri yılda yüzde 6 ile yüzde 9 arasında artış gösteriyor. Milyarderlerin küresel servetteki payı 1995'teki yüzde 1'lik seviyeden günümüzde yüzde 3'e ulaşmış durumda. Dünya nüfusundaki artışa rağmen... Milyarderlerin servet artışı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sırasında daha da hızlandı. Salgının başladığı 2020 yılında, milyarderlerin servet payında rekor seviyede artış gerçekleşti.
Türkiye'de de gelir uçurumu artıyor
Rapora göre, Türkiye'de ortalama bir yetişkin birey yıllık 85 bin 10 lira kazanıyor. Nüfusun en yoksul yüzde 50'sinin ortalama geliri yıllık 20 bin 260 lira seviyesinde seyrediyor. En zengin yüzde 10'un ise bunun 23 katı kadar, yani yıllık kazancı ortalama 463 bin 20 lirayı buluyor. Türkiye'de en zengin yüzde 10, tüm gelirin yüzde 54.5'ini, en yoksul yüzde 50 ise yüzde 12'sini alıyor. Türkiye'de gelir eşitsizliği son 15 yılda artmaya devam etti ve son üç yıldaki ekonomik yavaşlama tüm nüfus gruplarının gelirlerini azalttığı görüldü. En yoksul yüzde 50'nin ortalama olarak elinde bulundurduğu servet 8 bin 910 TL'den az.
Devletler fakirleşiyor
Devletlerin net serveti ile özel ve kamu sektörünün net serveti arasındaki boşluğa dikkat çeken rapor, ulusların zenginleşirken devletlerin fakirleştiğini belirtiyor. Rapor, zengin ülkelerde kamu kurumlarının elindeki servetin payının sıfıra yakın veya negatif olduğunun altını çiziyor. Yani bu ülkelerde servetin tamamı özel aktörler tarafından kontrol ediliyor. Rapora göre bu eğilim, GSYİH'nın yüzde 10-20'sini özel sektörden borç alan hükümetler için Kovid-19 kriziyle kötüleşti. Raporun baş yazarı Lucas Chancel, "Kovid-19 krizi, çok zenginler ile nüfusun geri kalanı arasındaki eşitsizlikleri derinleştirdi. Ancak zengin ülkelerde hükümet müdahalesi yoksullukta büyük bir artışı engelledi, yoksul ülkelerde durum böyle değildi. Bu, yoksullukla mücadelede sosyal devletlerin önemini gösteriyor" diyor. Kapitalist anlayışla devletlerin fakirleştirilmesi, yoksul olan çoğunluğa sahip çıkan bir iradenin olmaması anlamına geliyor.
Gelir eşitsizliği MEM'le çözülebilir
Dünyada tüketim endeksli tek analiz olan Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, kitabının 200'üncü sayfasında gelir adaletsizliğinin çözümü konusunda şunları belirtiyor: "Milli Ekonomi Modeli'nin paraya ve devlete getirdiği tarif ve yüklediği görevler, mevcut ekonomi modellerinin gelir dağılımının bozulmasına sebep olan bakış açılarının dışında yepyeni bir mahiyet arz etmektedir. Devletin asli görevlerinden biri de senyoraj hakkını kullanarak, ülke içinde yeterli miktarda yerli paranın bulunmasına ve piyasalara hakim olmasına, imkan sağlamasıdır. Böylece milletin emeği sayesinde elde edilen gelir, sosyal devlet projesi ile yine millete hizmet olarak aktarılacağı için elde edilen gelirin hem ülke topraklarında kalması, hem de herkesin istifade edebileceği şekilde adilane bölüşülmesine imkan tanıyacaktır. İsteyen herkese proje mukabili faizsiz kredilerin verilmesi paranın tekelleşmesini önleyeceği gibi, milli gelirin de adil bir şekilde dağıtılmasına sebep olacaktır. Devlet, emisyon hacmini artırmak suretiyle, proje karşılığında üretimi teşvik ettiği gibi, sosyal devlet olmasının gereği olarak tüketici kesimini destekleyerek gelirin adil bir şekilde dağılımını sağlar. Milli Ekonomi Modeli'nde gelir düzeyinde uçurumlar yerine toplumun en üst gelir grubu ile en alt gelir grubu arasında belli bir denge olacak, asla açlık sınırının altında yaşayan insanlarla, aynı anda tüketim çılgınlığı bir anda olmayacaktır. İnsan onuruna yakışmayan tablolar sona erecek, çöplüklerde gıda arayan insan manzaraları tarih olacaktır. Yıllık geliri 200 bin TL'nin altında olan kesimden vergiyi kaldıran vergi politikası, sosyal devlet anlayışı ile birlikte uygulandığında dar gelirli kesim her iki açıdan da desteklenecektir.
"Kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız" sömürü anlayışıyla parayı ve kaynakları belli ellerde toplamayı hedefleyen kapitalist ekonomi, asırlardır dünya insanlığını büyük bir eşitsizliğe ve yokluğa mahkûm etti. Hazırlanan yeni raporlar da bu eşitsizliğin artarak devam ettiğini gösteriyor. Bu konuda son çalışma Paris merkezli araştırma kuruluşu World Inequality Lab tarafından hazırlandı. Kuruluşun yayımladığı "Dünya Eşitsizlik Raporu" oldukça dikkat çekici verileri ortaya koyuyor.
Zenginle fakir arasında uçurum var
Rapora göre, küresel nüfusun en zengin yüzde 10'u küresel gelirin yüzde 52'sini alırken, nüfusun en yoksul yarısı küresel gelirin sadece yüzde 8'ini elde edebiliyor. Rapora göre, 2021 yılında ortalama bir yetişkin birey satın alma gücü paritesiyle 23 bin 380 dolar kazanıyor. Buna karşılık ortalama bir yetişkinin 102 bin 600 dolar borcu bulunuyor. Ortalama borcun ortalama gelirden kat kat fazla olması kapitalist sistemle insanların borçlandırılarak nasıl sömürüldüğünü gözler önüne seriyor. Bu ortalamalar ülkelere göre de farklılık arz ediyor. Küresel gelir dağılımının en üst yüzde 10'luk kısmından bir kişi yılda ortalama 122 bin 100 dolar kazanırken, küresel gelir dağılımının en yoksul yüzde 50'sinden bir kişi ise yılda ortalama 3 bin 920 dolar kazanıyor.
İnsanların yarısının hiçbir mal varlığı yok
Rapora göre, küresel servet eşitsizlikleri de daha belirgin bir hal alıyor. Küresel nüfusun en yoksul yüzde 50'sinin neredeyse hiç mal varlığı bulunmuyor. Bunlar, toplam servetin sadece yüzde 2'sini elinde bulunduruyor. Buna karşılık, dünya nüfusunun en zengin yüzde 10'u tüm servetin yüzde 76'sına sahip durumda. Nüfusun en yoksul yüzde 50'si yetişkin başına ortalama 4 bin 100 dolar borca sahip. Söz konusu eşitsizlikler, Kuzey Afrika ile Orta Doğu'da çok yüksekken Avrupa'da daha düşük seviyelerde ölçülüyor. Bu da sömürenlerle sömürülenlerin arasındaki farkı gösteriyor.
Krizler de milyarderlere çalışıyor
Milyarderlerin küresel servetteki payları her geçen yıl hızla yükseliyor. Ortalama mal varlığı yıllık yüzde 3.2 artarken dünyanın en zengin bireylerinin serveti 1995'ten beri yılda yüzde 6 ile yüzde 9 arasında artış gösteriyor. Milyarderlerin küresel servetteki payı 1995'teki yüzde 1'lik seviyeden günümüzde yüzde 3'e ulaşmış durumda. Dünya nüfusundaki artışa rağmen... Milyarderlerin servet artışı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sırasında daha da hızlandı. Salgının başladığı 2020 yılında, milyarderlerin servet payında rekor seviyede artış gerçekleşti.
Türkiye'de de gelir uçurumu artıyor
Rapora göre, Türkiye'de ortalama bir yetişkin birey yıllık 85 bin 10 lira kazanıyor. Nüfusun en yoksul yüzde 50'sinin ortalama geliri yıllık 20 bin 260 lira seviyesinde seyrediyor. En zengin yüzde 10'un ise bunun 23 katı kadar, yani yıllık kazancı ortalama 463 bin 20 lirayı buluyor. Türkiye'de en zengin yüzde 10, tüm gelirin yüzde 54.5'ini, en yoksul yüzde 50 ise yüzde 12'sini alıyor. Türkiye'de gelir eşitsizliği son 15 yılda artmaya devam etti ve son üç yıldaki ekonomik yavaşlama tüm nüfus gruplarının gelirlerini azalttığı görüldü. En yoksul yüzde 50'nin ortalama olarak elinde bulundurduğu servet 8 bin 910 TL'den az.
Devletler fakirleşiyor
Devletlerin net serveti ile özel ve kamu sektörünün net serveti arasındaki boşluğa dikkat çeken rapor, ulusların zenginleşirken devletlerin fakirleştiğini belirtiyor. Rapor, zengin ülkelerde kamu kurumlarının elindeki servetin payının sıfıra yakın veya negatif olduğunun altını çiziyor. Yani bu ülkelerde servetin tamamı özel aktörler tarafından kontrol ediliyor. Rapora göre bu eğilim, GSYİH'nın yüzde 10-20'sini özel sektörden borç alan hükümetler için Kovid-19 kriziyle kötüleşti. Raporun baş yazarı Lucas Chancel, "Kovid-19 krizi, çok zenginler ile nüfusun geri kalanı arasındaki eşitsizlikleri derinleştirdi. Ancak zengin ülkelerde hükümet müdahalesi yoksullukta büyük bir artışı engelledi, yoksul ülkelerde durum böyle değildi. Bu, yoksullukla mücadelede sosyal devletlerin önemini gösteriyor" diyor. Kapitalist anlayışla devletlerin fakirleştirilmesi, yoksul olan çoğunluğa sahip çıkan bir iradenin olmaması anlamına geliyor.
Gelir eşitsizliği MEM'le çözülebilir
Dünyada tüketim endeksli tek analiz olan Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, kitabının 200'üncü sayfasında gelir adaletsizliğinin çözümü konusunda şunları belirtiyor: "Milli Ekonomi Modeli'nin paraya ve devlete getirdiği tarif ve yüklediği görevler, mevcut ekonomi modellerinin gelir dağılımının bozulmasına sebep olan bakış açılarının dışında yepyeni bir mahiyet arz etmektedir. Devletin asli görevlerinden biri de senyoraj hakkını kullanarak, ülke içinde yeterli miktarda yerli paranın bulunmasına ve piyasalara hakim olmasına, imkan sağlamasıdır. Böylece milletin emeği sayesinde elde edilen gelir, sosyal devlet projesi ile yine millete hizmet olarak aktarılacağı için elde edilen gelirin hem ülke topraklarında kalması, hem de herkesin istifade edebileceği şekilde adilane bölüşülmesine imkan tanıyacaktır. İsteyen herkese proje mukabili faizsiz kredilerin verilmesi paranın tekelleşmesini önleyeceği gibi, milli gelirin de adil bir şekilde dağıtılmasına sebep olacaktır. Devlet, emisyon hacmini artırmak suretiyle, proje karşılığında üretimi teşvik ettiği gibi, sosyal devlet olmasının gereği olarak tüketici kesimini destekleyerek gelirin adil bir şekilde dağılımını sağlar. Milli Ekonomi Modeli'nde gelir düzeyinde uçurumlar yerine toplumun en üst gelir grubu ile en alt gelir grubu arasında belli bir denge olacak, asla açlık sınırının altında yaşayan insanlarla, aynı anda tüketim çılgınlığı bir anda olmayacaktır. İnsan onuruna yakışmayan tablolar sona erecek, çöplüklerde gıda arayan insan manzaraları tarih olacaktır. Yıllık geliri 200 bin TL'nin altında olan kesimden vergiyi kaldıran vergi politikası, sosyal devlet anlayışı ile birlikte uygulandığında dar gelirli kesim her iki açıdan da desteklenecektir.