logo
19 NİSAN 2024

Gelir eşitsizliği had safhada

Bir sömürü sistemi olan kapitalist ekonomi anlayışı, dünyada ve ülkemizde gelir dağılımındaki uçurumu derinleştirmeye devam ediyor. Küresel nüfusun en zengin yüzde 10’u küresel gelirin yüzde 52’sini alırken, nüfusun en yoksul yüzde 50’si küresel gelirin sadece yüzde 8’ini kazanabiliyor. Türkiye’de de durum farklı değil; en zengin yüzde 10 tüm gelirin yüzde 54.5’ini, en yoksul yüzde 50 ise yüzde 12’sini alıyor
08.12.2021 19:15:00
Gelir eşitsizliği had safhada
Gelir eşitsizliği had safhada
MURAT ÇABAS / ANALİZ HABER

"Kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız" sömürü anlayışıyla parayı ve kaynakları belli ellerde toplamayı hedefleyen kapitalist ekonomi, asırlardır dünya insanlığını büyük bir eşitsizliğe ve yokluğa mahkûm etti. Hazırlanan yeni raporlar da bu eşitsizliğin artarak devam ettiğini gösteriyor. Bu konuda son çalışma Paris merkezli araştırma kuruluşu World Inequality Lab tarafından hazırlandı. Kuruluşun yayımladığı "Dünya Eşitsizlik Raporu" oldukça dikkat çekici verileri ortaya koyuyor.

Zenginle fakir arasında uçurum var

Rapora göre, küresel nüfusun en zengin yüzde 10'u küresel gelirin yüzde 52'sini alırken, nüfusun en yoksul yarısı küresel gelirin sadece yüzde 8'ini elde edebiliyor. Rapora göre, 2021 yılında ortalama bir yetişkin birey satın alma gücü paritesiyle 23 bin 380 dolar kazanıyor. Buna karşılık ortalama bir yetişkinin 102 bin 600 dolar borcu bulunuyor. Ortalama borcun ortalama gelirden kat kat fazla olması kapitalist sistemle insanların borçlandırılarak nasıl sömürüldüğünü gözler önüne seriyor. Bu ortalamalar ülkelere göre de farklılık arz ediyor. Küresel gelir dağılımının en üst yüzde 10'luk kısmından bir kişi yılda ortalama 122 bin 100 dolar kazanırken, küresel gelir dağılımının en yoksul yüzde 50'sinden bir kişi ise yılda ortalama 3 bin 920 dolar kazanıyor.

İnsanların yarısının hiçbir mal varlığı yok

Rapora göre, küresel servet eşitsizlikleri de daha belirgin bir hal alıyor. Küresel nüfusun en yoksul yüzde 50'sinin neredeyse hiç mal varlığı bulunmuyor. Bunlar, toplam servetin sadece yüzde 2'sini elinde bulunduruyor. Buna karşılık, dünya nüfusunun en zengin yüzde 10'u tüm servetin yüzde 76'sına sahip durumda. Nüfusun en yoksul yüzde 50'si yetişkin başına ortalama 4 bin 100 dolar borca sahip. Söz konusu eşitsizlikler, Kuzey Afrika ile Orta Doğu'da çok yüksekken Avrupa'da daha düşük seviyelerde ölçülüyor. Bu da sömürenlerle sömürülenlerin arasındaki farkı gösteriyor.

Krizler de milyarderlere çalışıyor

Milyarderlerin küresel servetteki payları her geçen yıl hızla yükseliyor. Ortalama mal varlığı yıllık yüzde 3.2 artarken dünyanın en zengin bireylerinin serveti 1995'ten beri yılda yüzde 6 ile yüzde 9 arasında artış gösteriyor. Milyarderlerin küresel servetteki payı 1995'teki yüzde 1'lik seviyeden günümüzde yüzde 3'e ulaşmış durumda. Dünya nüfusundaki artışa rağmen... Milyarderlerin servet artışı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sırasında daha da hızlandı. Salgının başladığı 2020 yılında, milyarderlerin servet payında rekor seviyede artış gerçekleşti.

Türkiye'de de gelir uçurumu artıyor

Rapora göre, Türkiye'de ortalama bir yetişkin birey yıllık 85 bin 10 lira kazanıyor. Nüfusun en yoksul yüzde 50'sinin ortalama geliri yıllık 20 bin 260 lira seviyesinde seyrediyor. En zengin yüzde 10'un ise bunun 23 katı kadar, yani yıllık kazancı ortalama 463 bin 20 lirayı buluyor. Türkiye'de en zengin yüzde 10, tüm gelirin yüzde 54.5'ini, en yoksul yüzde 50 ise yüzde 12'sini alıyor. Türkiye'de gelir eşitsizliği son 15 yılda artmaya devam etti ve son üç yıldaki ekonomik yavaşlama tüm nüfus gruplarının gelirlerini azalttığı görüldü. En yoksul yüzde 50'nin ortalama olarak elinde bulundurduğu servet 8 bin 910 TL'den az.

Devletler fakirleşiyor

Devletlerin net serveti ile özel ve kamu sektörünün net serveti arasındaki boşluğa dikkat çeken rapor, ulusların zenginleşirken devletlerin fakirleştiğini belirtiyor. Rapor, zengin ülkelerde kamu kurumlarının elindeki servetin payının sıfıra yakın veya negatif olduğunun altını çiziyor. Yani bu ülkelerde servetin tamamı özel aktörler tarafından kontrol ediliyor. Rapora göre bu eğilim, GSYİH'nın yüzde 10-20'sini özel sektörden borç alan hükümetler için Kovid-19 kriziyle kötüleşti. Raporun baş yazarı Lucas Chancel, "Kovid-19 krizi, çok zenginler ile nüfusun geri kalanı arasındaki eşitsizlikleri derinleştirdi. Ancak zengin ülkelerde hükümet müdahalesi yoksullukta büyük bir artışı engelledi, yoksul ülkelerde durum böyle değildi. Bu, yoksullukla mücadelede sosyal devletlerin önemini gösteriyor" diyor. Kapitalist anlayışla devletlerin fakirleştirilmesi, yoksul olan çoğunluğa sahip çıkan bir iradenin olmaması anlamına geliyor.

Gelir eşitsizliği MEM'le çözülebilir

Dünyada tüketim endeksli tek analiz olan Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, kitabının 200'üncü sayfasında gelir adaletsizliğinin çözümü konusunda şunları belirtiyor: "Milli Ekonomi Modeli'nin paraya ve devlete getirdiği tarif ve yüklediği görevler, mevcut ekonomi modellerinin gelir dağılımının bozulmasına sebep olan bakış açılarının dışında yepyeni bir mahiyet arz etmektedir. Devletin asli görevlerinden biri de senyoraj hakkını kullanarak, ülke içinde yeterli miktarda yerli paranın bulunmasına ve piyasalara hakim olmasına, imkan sağlamasıdır. Böylece milletin emeği sayesinde elde edilen gelir, sosyal devlet projesi ile yine millete hizmet olarak aktarılacağı için elde edilen gelirin hem ülke topraklarında kalması, hem de herkesin istifade edebileceği şekilde adilane bölüşülmesine imkan tanıyacaktır. İsteyen herkese proje mukabili faizsiz kredilerin verilmesi paranın tekelleşmesini önleyeceği gibi, milli gelirin de adil bir şekilde dağıtılmasına sebep olacaktır. Devlet, emisyon hacmini artırmak suretiyle, proje karşılığında üretimi teşvik ettiği gibi, sosyal devlet olmasının gereği olarak tüketici kesimini destekleyerek gelirin adil bir şekilde dağılımını sağlar. Milli Ekonomi Modeli'nde gelir düzeyinde uçurumlar yerine toplumun en üst gelir grubu ile en alt gelir grubu arasında belli bir denge olacak, asla açlık sınırının altında yaşayan insanlarla, aynı anda tüketim çılgınlığı bir anda olmayacaktır. İnsan onuruna yakışmayan tablolar sona erecek, çöplüklerde gıda arayan insan manzaraları tarih olacaktır. Yıllık geliri 200 bin TL'nin altında olan kesimden vergiyi kaldıran vergi politikası, sosyal devlet anlayışı ile birlikte uygulandığında dar gelirli kesim her iki açıdan da desteklenecektir.
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'

Deprem sonrası heyelan yolu kapattı

Tokat'ın Sulusaray ilçesi ile Buğdaylı köyü yolunda yaşanan deprem sonrası heyelan meydana geldi.
18.04.2024 23:58:00 / Güncelleme: 19.04.2024 00:01:12
İhlas Haber Ajansı
Deprem sonrası heyelan yolu kapattı
Deprem sonrası heyelan yolu kapattı
Heyelan yolu kısmen araç ulaşımına kapattı. İhlas Haber Ajansı muhabirleri gerçekleşen heyelanı kayıt altına alırken artçı bir deprem yaşandı.

Artçı depremle birlikte yeniden yamaçtan kayalar düştü.



Muhabirler bu anları anbean kaydetti.

Tokat'ta 20 saatte 46 sarsıntı oldu

Tokat'ın Sulusaray ilçesinde son 20 saat içerisinde en büyüğü 5.6 büyüklükte 46 sarsıntı meydana geldi.
18.04.2024 23:27:00
İhlas Haber Ajansı
Tokat'ta 20 saatte 46 sarsıntı oldu
Tokat'ta 20 saatte 46 sarsıntı oldu
Tokat'ın Sulusaray ilçesi dün gece saat 01.06'da meydana gelen 4.7 büyüklükteki depremin ardından 46 kez sallandı.

Tokat'ta 20 saat içerisinde meydana gelen en büyük deprem ise 18.11'de gerçekleşen 5.6 büyüklükteki deprem oldu.

Yaşanan 46 sarsıntının 5'i 4 büyüklüğün üzerinde gerçekleşti.

Sulusaray'da vatandaşlar geceyi dışarıda geçiriyor

Tokat'ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen 5.6 büyüklüğündeki deprem sonrası vatandaşlar geceyi dışarıda geçiriyor.
18.04.2024 22:39:00 / Güncelleme: 18.04.2024 22:43:07
İhlas Haber Ajansı
Sulusaray'da vatandaşlar geceyi dışarıda geçiriyor
Sulusaray'da vatandaşlar geceyi dışarıda geçiriyor
Akşam saat 18.11'de Tokat'ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen 5.6'lık deprem sonrası vatandaşlar soluğu dışarıda aldı.

Depreme evinde ve işyerinde yakalanan vatandaşlar yeni bir deprem korkusuyla kendilerini dışarıya attı.

Bazı vatandaşlar evlerinin önünde ateş yakarak soğuktan korunurken bazı vatandaşlar ise evlerinin önünde toplanarak çay içerek yemeklerini yedi.



Evlerinin önünde ailecek vakit geçiren vatandaşlar çocukların etkilenmemesi için piknik ortamı oluşturdu.

Depreme evinde yakalanan 70 yaşındaki Osman Erten, korku dolu anları anlattı.

Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları hangileri?

Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları, genellikle kaya, kılavuz delme, kompakt ve sıkı, kumlu ve kılıf gibi dayanıklı ve sağlam zemin türleridir. Bu zeminlerde inşa edilen binalar, depremlere karşı daha dirençli olabilir ve daha az hasar görebilirler.
18.04.2024 22:14:00
Ahmet Turan Yiğit
Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları hangileri?
Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları hangileri?
Deprem, dünyanın birçok yerinde ciddi yıkımlara ve can kayıplarına neden olan doğal felaketlerden biri. Deprem kuşağı ülkesi olan Türkiye ise iki günden bu yana Tokat'ta peş peşe yaşanan depremler nedeniyle yine diken üstünde.

Depremin neden olduğu yıkımın önüne geçmek için yapı mühendisliğinin imkanlarınından yararlanmak kadar, bina yapımı için zemin seçimi de o kadar önemli.

Mühendislik biliminin imkanları ile bugün dünyada 9'un üstündeki depremlere dayanıklı yapılar üretmek mümkün. Ancak yarattığı maliyet nedeniyle özellikle az gelişmiş ve geri kalmış ülkelerde bu tür yapıların yeterli sayıda üretilmesi mevcut ekonomi modellerle imkansız gibi görünüyor.

Depremlerin etkilerini azaltmanın en önemli yollarından biri, binaların güvenli zeminler üzerine inşa edilmesi.

Yapıların inşa edileceği alanların zemin analizi ve mühendislik değerlendirmeleri dikkate alınmalı.

Peki deprem riskine karşı en dayanıklı zemin yapıları hangileri?

Kaya Zeminler

Kaya zeminler, deprem riskinin en düşük olduğu zemin türlerinden biridir. Kaya zemine sahip olan bölgelerde yapılan binalar, doğal olarak daha sağlam bir temele otururlar ve depremlere karşı daha dirençli olabilirler. Kaya zeminler, binaların sallanmasını ve yer değiştirmesini en aza indirerek deprem etkilerini absorbe ederler.

Kılavuz Delme Zeminleri

Kılavuz delme zeminleri, yüksek mukavemetli kaya katmanlarının altında bulunan ve mühendislik teknikleri kullanılarak oluşturulan özel zemin yapılarıdır. Bu tür zeminler, depremlere karşı dayanıklı olmalarıyla bilinirler. Kılavuz delme zeminleri, yapıların sismik hareketlere karşı daha iyi direnç göstermesine yardımcı olur.

Kompakt ve Sıkı Zeminler

Kompakt ve sıkı zeminler, deprem riskinin düşük olduğu diğer bir zemin türüdür. Bu zeminler, genellikle sıkıştırılmış kum, çakıl veya sert toprak gibi malzemelerden oluşur. Bu tür zeminler, depremlerde yapıların hareketini azaltabilir ve yapıların sabit kalmasına yardımcı olabilir.

Kumlu ve Kılıf Zeminler

Kumlu ve kılıf zeminler, deprem riskinin en düşük olduğu zemin türlerinden biridir. Bu tür zeminler genellikle kum, çakıl ve kil karışımından oluşur. Kumlu ve kılıf zeminler, deprem sırasında suyun çıkarılması veya eklenmesiyle sıkıştırılabilecek esnek malzemelerdir. Bu özellikleri, deprem sırasında yapıların zarar görmesini azaltabilir.



logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.