Gemi azıya alan AKP ve kamuflajlı ecnebi tuzağı

Küresel şefler devrede? ABD ve AB şefleri, Yargıtay'ın kapatma davası bahanesiyle AKP'ye kol-kanat gerdiler? Açıkça karşı baskı yapıyorlar. AKP'mize dokundurtmayız; dokunursanız yakarız, demeye getiriyorlar.Daha Türkçesi, küresel aktörler, AKP davası üzerinden Türk devleti ve kurumlarıyla bilek güreşine girmişlerdir? Hem AKP, kapanma pahasına bile olsa, bu ecnebilere teşne olmamalı, bunlara fırsat alanı oluşturmamalıdır; hem de devlet kurumları, bu ecnebilere pabuç kaptırmamalıdır.Şu baskılara bakınız? AB Komisyonu Başkanı J. M. Barroso "Avrupa açısından sıradan ve normal olmayan, garip bir dava; müzakerelerin kesilmesi kimse için iyi olmaz" cümleleriyle ikaz mesajı gönderiyor. Genişlemeden Sorumlu Komiser Olli Rehn ise "AKP kapatılırsa müzakereler askıya alınır, AB-Türkiye ilişkileri kesilir" tehdidi savuruyor.Evet, dilin kemiği yok; lakin CHP lideri Deniz Baykal da, "ABD Başkan Yardımcısı Cheney geldi. Anlaşılan Başbakan onunla görüşmesinde iddianameyi şikayet konusu yapmış? Bizimki gidiyor, Cheney'e, 'Başsavcı iddianameyi hazırladı' diye ağlaşıyor" şeklindeki ifşaatını kafasından uydurmuyordur herhalde. Tesadüfe bakın ki, ABD lobicileri, tam da Cheney'in Ankara'dan ayrılmasının ardından, aldılar ele sazı? Nasuhi Güngör, "Yenilikçi Hareket" adlı çalışmasında, 1992'li yılların ABD Ankara Büyükelçisi, CFR'nin beyni ve CIA'nın Türkiye ve Ortadoğu masası şefi Morton Abramowitz'in, R. T. Erdoğan'ın siyaset sahnesindeki ilk parlatılmasına yaptığı büyük katkıları anlatıyor. Meşhur Henry Barkey de lobicilik misyonu ve mahareti bağlamında Abramowitz'ten aşağı kalmaz cinsten? Bu iki lobici, Morton Abramowitz ile Henry Barkey, AKP'nin kapatma davası hususunda, önceki hafta Newsweek üzerinden aynen şu yazılı mesajı verdiler Washington'a ve Ankara'daki devlet erkanına: "ABD, olup bitenlere seyirci kalamaz. Tehdit o kadar ciddi ve ABD çıkarları için o kadar zararlı ki, ABD perde arkasında veya gerekirse kamuoyu önünde AKP'yi devirme girişiminin Türkiye-ABD işbirliğini tehlikeye atacağını ortaya koymalıdır."Hükümetin, son Anayasal manevra hazırlıklarına, 301. madde değişikliği girişimine ve Parti Disiplin Kurulunda aldığı kararlarına bakılırsa; AKP gemi azıya aldı. ABD ve AB'nin hariçten çıkışları, "doping" etkisi gösterdi.Hakkında kapatma davası açılan AKP hükümeti, parti kapatmayı zorlaştıracak Anayasal değişiklik için düğmeye bastı. Dahası, AB'nin yıllardan beri dayattığı, Türklüğe hakareti serbest bırakan ve Ermeni soykırım iftiralarının seslendirilmesine fırsat tanıyan 301. maddenin yasalaşmasını hızlandırdı.Hem de hangi günlere rastlıyor bu 301. madde düzenlemesi, biliyor musunuz?! İngiliz, Fransız ve İtalyanlara uşaklığı "devlet hizmeti" addeden Sadrazam Damat Ferit, Nemrut Mustafa Paşa ve Osmanlı çarkına çöreklenmiş Ermenilerin işbirliği içinde, Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey'i, "Ermeni soykırımı" iftirasıyla Beyazıt Meydanı'nda ipe gönderdikleri 10 Nisan 1919 gününün 89. yıldönümünde? Kemal Bey, Kurtuluş Mücadelesi'yle kurulan Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin "milli hükümeti" tarafından, 14 Ekim 1922 tarihinde çıkarılan bir kanunla 'Milli Şehit' ilan edilmişti.Böylesi bir Nisan günü, Türklüğe hakareti serbest bırakan ve Ermeni soykırımı yalanlarının seslendirilmesine imkan tanıyan 301. madde, sanki 89 sene öncesinin vaziyetini hatırlatırcasına, yasalaşıyor.AKP'ye sağlanan bu kadar haricî açık destek ve bu kadar güçlü ecnebi dopinginden sonra; herhalde, AB ham hayali uğruna atılan bu adımlar, oralarda kalacak değildir? AB'nin planı, Türkiye'yi "üyelik hülyası zokası"yla Sevr'e sürüklemektir çünkü. Nitekim, hatırlarsanız, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu"nun 2005 yılındaki toplantısında, Fransız parlamenter Jacques Toubon, Türkiye'nin "sözde Ermeni soykırımını ve Sevr Anlaşması'nı kabul etmesini" istemişti.Bu genel doping perspektifinden biraz daha AKP özeline baktığımızda, en taze ve en son şu vaziyeti gözlemlemek mümkündür: AKP Müşterek Disiplin Kurulu, "Türkiye'de parti içi demokrasi yok, lider sultası var... Başbakan, seçim gezilerinde devletin uçağını kullanmamalı? PETKİM'in satışı ahlaki olmadı? Mazot 1 YTL olsun" şeklinde açıklamalar yapan Turhan Çömez'i, "partiyi küçük düşürdüğü gerekçesiyle" partiden ihraç" cezası veriyor? Aynı Disiplin Kurulu, "Üniversitelerde türban bize yetmez, kamu kurumlarında da serbest olmalı" şeklindeki çıkışı ile gündeme gelen Konya Milletvekili Hüsnü Tuna'ya "sadece uyarı" cezası veriyor.AKP yönetiminin bu son karar ve manevraları, Erdoğan ve kurmaylarının haklarındaki "kapatma davası" hususunda, "haricî doping"lerle nasıl bir strateji izleyeceklerinin işaretlerini veriyor.Hatırlarsanız, ABD'nin işgal şeflerinden Paul Wolfowitz'in "Biz Irak'a müdahale konusunda tereddüt ediyorduk, Tayyip Erdoğan bize cesaret vermiştir" cümleleri basına yansımıştı. Görünen şu ki, şimdi de ABD ve AB, bir taraftan Türkiye'nin içişlerine karışıyor, buna paralel olarak da AKP'yi cesaretlendiriyorlar. Bu durum, sadece Türkiye için değil, gemi azıya alan AKP için de kamuflajlı ecnebi tuzağıdır. Çok partili siyaset tarihindeki tecrübelerle sabittir ki, ne Türk devleti ve milleti, ne de AKP, küresel ecnebilerden hayır görmez. Bu harici müdahale ve dopingler, herkese faydadan çok, zarar getirir. Çünkü devletin yasama, yürütme ve yargı erklerinin arasına sokularak kendilerine göre müdahalede bulunacak derecede ileri giden küresel aktörler, yarın, hem AKP'nin, hem de Türk milletinin önüne, ödenmesi zor, belki de imkansız faturalar koyacaklardır? AKP, kapanma pahasına da olsa, bu kamuflajlı ecnebi tuzağına düşmemeli; devletin akl-ı selim sahipleri de, bu dış baskı karşısında bel vermemeli, ecnebiye pabuç kaptırılmamalı, devletin bileğinin bükülmesine imkan tanımamalıdır. AKP'ye ilişkin süreçte, bağımsız Türk yargısının Apo hakkında verdiği kararın Avrupa tarafından sıfırla çarpılarak, devlete adeta etek giydirilmesine veya devletin başına yeni bir çuval geçirilmesine dönüştürülmesi gibi bir pozisyona düşülmemelidir.