Gençlerde Kaygı Bozuklukları Bir Salgına Dönüşüyor

"Artık her sabah uyanmak zor geliyor. Kalbim, sanki görünmeyen bir tehlikeye karşı sürekli alarmda."
Bu sözler, 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Elif'e ait. O yalnız değil. Türkiye'de her 5 gençten 1'i klinik düzeyde kaygı bozukluğu yaşıyor. Üstelik çoğu, bu duygularla baş etmek zorunda olduğunu sessizce, tek başına öğreniyor.

Rakamlar Sessizliği Bozuyor

Sağlık Bakanlığı ve TÜİK verilerine göre, 15-25 yaş arası bireylerde anksiyete vakaları son 10 yılda %62 artmış durumda. Uzmanlara göre, bu artışın arkasında dijitalleşme, gelecek kaygısı, toplumsal baskı ve aile içi iletişim problemleri yer alıyor.

Dijital Çağın Çöküşü: Ekranlar Altında Ezilen Zihinsel Sağlık

Sosyal medya bağımlılığı, gençlerin benlik algısını derinden etkiliyor. Araştırmalar, Instagram ve TikTok kullanıcılarının %43'ünün kendi yaşamlarını başkalarınınkine kıyaslayarak yoğun bir yetersizlik duygusu geliştirdiğini gösteriyor. Bu durum, hem sosyal kaygıyı hem de depresif semptomları tetikliyor. Türkiye'de devlet üniversitelerinin yalnızca %28'inde tam zamanlı bir psikolojik danışman bulunuyor. Oysa gençlerin en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden biri, profesyonel destekle duygularını ifade edebilmek.

Bir Çıkış Mümkün Mü?

Uzmanlara göre, bu görünmez salgını durdurmak için sadece bireysel çabalar değil; kamusal ve kurumsal politikalar da şart:
- Okullarda ve üniversitelerde tam zamanlı psikolojik destek birimleri
- Sosyal medyada dijital farkındalık kampanyaları
- Aile içi iletişim atölyeleri ve toplumsal dayanışma merkezleri