Türkiye Cumhuriyeti Devleti üzerinde sayısız hesabın yapıldığı zor günlerden geçiyoruz. MİT müsteşarının, devlet erkanından çeşitli büyüklerin, Genelkurmay başkanının ve hatta cumhurbaşkanımızın dile getirdiği tehdit unsurları ile mücadele etmemiz gereken hassas bir süreci yaşıyoruz. Siyasi, kültürel, ekonomik vs. her sahada kuşatılmış denilebilecek bir Türkiye tablosunda elbetteki askeri kanadın da söz hakkı vardır. Bu söz hakkı, iç işlerimize bir devlet yetkilisi gibi karışabilen AB görevlilerinden az da değildir. Demokrasinin gereği eğer halk egemenliğini etkin kılan devlet biçimi ise, asker de bu halkın içindedir ve parçalanma sürecine giren Türkiye tablosu onu da her Türk vatandaşı kadar ilgilendirmektedir. Demokrasi için yapılan Halk egemenliğine dayalı devlet biçimi tanımı sözlük manasıdır. Bir de okyanus ötesinden gelen ve bugün 22 İslam ülkesinin kana bulanmasına gerekçe gösterilen ikinci bir tanım daha vardır. Bu demokrasi anlayışında küreselleşme sürecinde ABD'nin yaptığı her şey demokrasidir. savaşlar, milyonlarca sivilin katledilmesi, namusların kirletilmesi, petrol veya herhangi bir menfaat uğruna coğrafyaların işgali bu demokrasinin gereğidir. Hatta Irak işgalindeki, olmayan kitle imha silahlarının arkasına gizlenilmesi gibi yalanlarla dünyayı uyutmak da bu demokrasinin olmazsa olmazıdır.Bugün mevcut siyaset işte ikinci tanımda yer alan demokrasi anlayışının "stratejik ortağıdır" . Ve Türkiye'nin taşındığı nokta ABD ve AB talimatları ile bu demokrasinin uygulandığı bir zihniyetin eseridir. Bu anlayış, Irak'a eğer biz destek vermese idik işgal edemeyecek olan ABD'ye üslerini açmıştır. Bu anlayış, daha iktidar olmadan 9 maddelik gizli anlaşma ile parçalamanın sözünü vermiştir.Bu anlayış, AB uyum yasaları örtüsü altında Sevr maddelerini yerine getirmemek için verilen kurtuluş savaşını manasız kılmıştır.Bu anlayış, Türklüğe hakareti düzenleyen 301. maddeyi kaldırmayı demokrasinin bir gereği olarak görmektedir.Bu anlayış, milli dava Kıbrıs konusunda, Rum'u adanın tek hakimi yapma yolundadır,Bu anlayış, self determinasyon hakkını kabul ederek etnik parçalanmanın zeminin hazırlamıştır.Bu anlayış, 36 etnik parçaya bölündüğümüz haritalara ses çıkarmamaktadır.Bu anlayış, milletimizin inancı üzerinde cumhuriyet tarihinin en büyük tahribatlarını yaparak din diye Hıristiyanlığı getirmiştir,Bu anlayış, "Türk askeri Kıbrıs'ta işgalcidir" diyenlere boyun eğmektedir.Bu anlayış, ABD izin vermedi diye vatan savunması için sınır ötesi harekat dahi yapmamaktadır.Bu anlayış, AB'ye uyum adı altında çıkardığı 3 yasa ile 68 ülke vatandaşının ülke topraklarımızı satın almasına izin vermiştir. Bu anlayış yer altı kaynaklarımızı yabancılara sunmaktadır.Bu anlayış, sur içi İstanbul'da Vatikan benzeri bir din devletini isteyenlerle, Heybeliada papaz okulunun açılmasını tavsiye edenlerle, bir Pontus, bir Kürdistan olmalıdır diyenlerle aynı karede poz vermektedir. Ve Bu anlayış, TSK'nın halen görüş açıklamaya devam etmesinden rahatsız olanlardan akıl almadan hareket etmemektedir.İşte Genelkurmay'ın açıklamalarından rahatsızlık duymak da, TSK halen görüş açıklıyor "ikazını" yapan çevrelerle ağız birliği etmekten başka bir şey değildir. Türkiye'nin ihtiyacı olan okyanus ötesinin tek kutuplu demokrasi aldatmacası değil, esas demokrasi anlayışının hayata geçeceği bir devlet biçimidir.Biz Türkiye'nin demokrasi adına yapılan yukarıdaki icraatlarla getirildiği tablo karşısında Türk askerinin rahatsızlığını dile getirmesinden bir endişe duymuyoruz. Genelkurmay ikinci tanımda yer alan demokrasi anlayışına karşıdır. Ve bu konuda her Türk vatandaşı kadar taraf olmalıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Abdullah Kibarlı / diğer yazıları
- Ehl-i Beyt'i sevmek, Yüce Allah ve Rasulü'nün emridir / 01.03.2011
- Bu gidişat hayra alamet değil? / 14.08.2009
- Dinlerarası diyalog fitnesine maruz bırakılan millet / 13.08.2009
- AB'ye uyum için Vatikan rıhtımına atılan demir / 12.08.2009
- AKP'nin icraatları, Türk milletini Haçlı rıhtımına sürükledi / 11.08.2009
- Açılım, parçalanmanın habercisi / 06.08.2009
- ABD ile yola devam edilmemelidir, çünkü? / 14.07.2007
- Mevtayı nasıl bilir siniz? / 13.07.2007
- Seçim vaadi değil, dünyaya malolmuş bir iktisat modelinin kuralları / 12.07.2007
- Ne diyor bu liderler? / 11.07.2007
- Bu gidişat hayra alamet değil? / 14.08.2009
- Dinlerarası diyalog fitnesine maruz bırakılan millet / 13.08.2009
- AB'ye uyum için Vatikan rıhtımına atılan demir / 12.08.2009
- AKP'nin icraatları, Türk milletini Haçlı rıhtımına sürükledi / 11.08.2009
- Açılım, parçalanmanın habercisi / 06.08.2009
- ABD ile yola devam edilmemelidir, çünkü? / 14.07.2007
- Mevtayı nasıl bilir siniz? / 13.07.2007
- Seçim vaadi değil, dünyaya malolmuş bir iktisat modelinin kuralları / 12.07.2007
- Ne diyor bu liderler? / 11.07.2007