Özellikle ülkemizde üst kurulların yargı yetkisini de elinde bulundurması, millet adına yargı yetkisini elinde bulunduran Türk Cumhuriyeti bağımsız mahkemelerini de devre dışı bırakmaktadır.
Üst kurullar Dünya Bankası ve IMF'ye bağımlıBu üst kurulların konsolide bütçe dışında bütçelerinin olması, yani gelir kaynaklarının bulunması, atandıktan sonra görevden alınamamaları ve Dünya Bankası (DB) ile IMF'ye bağımlı olarak hareket etmeleri, milletin iradesinin idareye yansımasına engel olmaktadır. Milletin seçtiği hükümetlere ise, vatandaşlarından toplayabildiği kadar "çok vergi"yi toplayıp elde edilen gelirleri "faiz dışı fazla" adıyla global sermaye sahiplerine aktarmanın dışında bir vazife kalmamaktadır.
Çıkarılan kanunlar millet yararına değildirIMF ve DB talimatları doğrultusunda çıkarılan bir çok siyasi ve iktisadi kanunlar, idareye, milletin iradesinden ziyade global sermaye sahiplerinin ve gelişmiş kabul edilen ülkelerin iradesinin hakim olmasına sebep olmaktadır.
Devletlerin yetkileri uluslararası örgütlere devredilmektedirDışarıda ise uluslararası örgütlere yetkilerini devreden ulus devletler, tamamen tasfiye edilmektedirler. AB süreci ve Tahkim Yasası örneğinde olduğu gibi? AB süreci ile, Türk devletinin Yasama, Yürütme ve bağımsız Yargı erkleri bağlamında kendi üstünde bir üst iradeyi kabul ederek yetkilerini, bu iradeye teslim etmesi, elbette devletimizin tasfiyesinden başka bir şey değildir. Eski BM Genel Sekreteri Boutros Ghali'nin açıklaması da bu gerçeği ifade etmektedir: "Globalleşme sürecinde ulus devlet, yetkilerinin birçoğunu bir taraftan uluslararası kuruluşlarla, diğer taraftan da yerel otoritelerle paylaşmaya mahkum olmuştur."
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLER
Prof. Dr. Hidayet Sarı / İstanbul ÜniversitesiKüreselleşmenin panzehiri Milli DevletKüreselleşme mantığında, dünyada kaynaklar sınırlı, insan ihtiyaçları sınırsızdır. Bu sınırlı kaynaklara silahı, parası ve gücü olan sahip olmalıdır.Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Devlet anlayışında ise, dünyada kaynaklar sınırsız, insan ihtiyaçları sınırlıdır. Kaynakların adil dağılmasıyla herkese yeter. Küreselleşme, tüm insanlara değil silahı, parası ve gücü olanlara değer verir. Milli Devlet ise, dünyada kaynaklar sınırsız olduğunu kabul eder, İnsanı kalkınmanın merkezine oturtur. Her türlü yaratılanı sev, Yaratandan ötürü der Küreselleşme, üretim ve sermayenin küreselleşmesini savunur. Milli Devlet ise üretim ve sermayeye herkesin ulaşabilmesini savunur. Küreselleşme, sermaye hareketleri ve para oyunlarıyla ülkelerin ekonomisini kontrol altına almak ister. Milli Devlet ise, spekülatif para oyunlarını kabul etmez. Borsa, faiz, döviz kumarını ülke ekonomisinden çıkarır. Küreselleşme, piyasada sadece kendi paralarının geçerli olmasını ister. Milli Devlet ise, kendi emek ve üretimi karşılığında kendi parasının devreye girmesini sağlar. Yabancı ülkelerin boyalı kağıtlarını (parasını) emek ve üretimin karşılığı olarak kullanmaz.
Üst kurullar Dünya Bankası ve IMF'ye bağımlıBu üst kurulların konsolide bütçe dışında bütçelerinin olması, yani gelir kaynaklarının bulunması, atandıktan sonra görevden alınamamaları ve Dünya Bankası (DB) ile IMF'ye bağımlı olarak hareket etmeleri, milletin iradesinin idareye yansımasına engel olmaktadır. Milletin seçtiği hükümetlere ise, vatandaşlarından toplayabildiği kadar "çok vergi"yi toplayıp elde edilen gelirleri "faiz dışı fazla" adıyla global sermaye sahiplerine aktarmanın dışında bir vazife kalmamaktadır.
Çıkarılan kanunlar millet yararına değildirIMF ve DB talimatları doğrultusunda çıkarılan bir çok siyasi ve iktisadi kanunlar, idareye, milletin iradesinden ziyade global sermaye sahiplerinin ve gelişmiş kabul edilen ülkelerin iradesinin hakim olmasına sebep olmaktadır.
Devletlerin yetkileri uluslararası örgütlere devredilmektedirDışarıda ise uluslararası örgütlere yetkilerini devreden ulus devletler, tamamen tasfiye edilmektedirler. AB süreci ve Tahkim Yasası örneğinde olduğu gibi? AB süreci ile, Türk devletinin Yasama, Yürütme ve bağımsız Yargı erkleri bağlamında kendi üstünde bir üst iradeyi kabul ederek yetkilerini, bu iradeye teslim etmesi, elbette devletimizin tasfiyesinden başka bir şey değildir. Eski BM Genel Sekreteri Boutros Ghali'nin açıklaması da bu gerçeği ifade etmektedir: "Globalleşme sürecinde ulus devlet, yetkilerinin birçoğunu bir taraftan uluslararası kuruluşlarla, diğer taraftan da yerel otoritelerle paylaşmaya mahkum olmuştur."
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLER
Prof. Dr. Hidayet Sarı / İstanbul ÜniversitesiKüreselleşmenin panzehiri Milli DevletKüreselleşme mantığında, dünyada kaynaklar sınırlı, insan ihtiyaçları sınırsızdır. Bu sınırlı kaynaklara silahı, parası ve gücü olan sahip olmalıdır.Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Devlet anlayışında ise, dünyada kaynaklar sınırsız, insan ihtiyaçları sınırlıdır. Kaynakların adil dağılmasıyla herkese yeter. Küreselleşme, tüm insanlara değil silahı, parası ve gücü olanlara değer verir. Milli Devlet ise, dünyada kaynaklar sınırsız olduğunu kabul eder, İnsanı kalkınmanın merkezine oturtur. Her türlü yaratılanı sev, Yaratandan ötürü der Küreselleşme, üretim ve sermayenin küreselleşmesini savunur. Milli Devlet ise üretim ve sermayeye herkesin ulaşabilmesini savunur. Küreselleşme, sermaye hareketleri ve para oyunlarıyla ülkelerin ekonomisini kontrol altına almak ister. Milli Devlet ise, spekülatif para oyunlarını kabul etmez. Borsa, faiz, döviz kumarını ülke ekonomisinden çıkarır. Küreselleşme, piyasada sadece kendi paralarının geçerli olmasını ister. Milli Devlet ise, kendi emek ve üretimi karşılığında kendi parasının devreye girmesini sağlar. Yabancı ülkelerin boyalı kağıtlarını (parasını) emek ve üretimin karşılığı olarak kullanmaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.