Mâlik Bin Enes Hz.Mâlik bin Enes Hazretleri devlet adamlarına gerekli nasihatte bulunur, hatalarını söylemekten çekinmezdi. Ancak hiç bir suretle kimseyi devlete karşı ayaklanmaya teşvik etmezdi. Fitne ve fesada asla razı olmazdı. Her türlü isyandan ve ona teşvikten sakınmasına, fitnelerden uzak kalmasına rağmen Abbasi halifelerinden Ebu Câfer Mensûr zamanında tâkibâta uğradı. "Zorla yapılan talak, talak değildir" Hadis-i Şerif'ini rivayet etmesi fitne peşinde koşanlar tarafından yanlış anlaşılıp halifeye şikayet edildi. Halife bu Hadis-i Şerifin halifeye zorla biat eden kimselerin biatlarının geçerli sayılmayacağı şeklinde anlaşılıp, isyana teşvik sayılabileceğini bildirderek bu Hadis-i Şerifi rivayet etmemesini istedi. Mâlik bin Enes Hazretleri de halifenin emrine uyup bir kenare çekildi. Ancak fitne taraftarları boş durmayıp, yeni Medine valisi Câfer bin Süleymân'a durumu bildirdiler. Fitnecilerin tesirinde kalan Medîne valisi, halifenin haberi olmadan Mâlik bin Enes'i hapsettirip kırbaçlattı. Kolu sakatlandı, omuzu çıktı. Mâlik bin Enes Hazretleri yaraları iyileştikten sonra ilim öğretmeye ve Hadis-i Şerif rivayetine devam etti. Derslerinde fitne ve fesâdın karşısında olduğunu her vesileyle anlattı. Mâlik bin Enes Hazretlerine böyle yapılması Medine halkı tarafından hoş karşılanmadı. Bu durumu haber alan halife Ebu Cafer Mensur, büyük bir alime yapılanların hata olduğunu anladı. Hac için Hicaz'a geldiğinde bir elçi göndererek İmam-ı Mâlik'ten özür diledi ve onunla görüşmek istedi. Mâlik bin Enes halifeyle görüşmeyi kabul etti. Halibe Ebû Câfer Mensur, Mâlik bin Enes'in yanına varınca; "Olan o işi ne emrettim, ne de haberim var. Sen aralarında bulundukça Harameyn halkı hayır içindedir. Sen onların ezasının emânısın. Allah senin sayende onlardan baskıyı kaldırdı. Sen olmasan onlar çabukça fitneye kapılırlar. İşkence yapanın Medine'den Irak'a getirilmesini, dar bir yere hapsedilmesini emrettim. Sana yaptıklarının cezasını bulacaktır" dedi. Hoşgörü sahibi Mâlik bin Enes Hazretleri; "Allah-ü Teâlâ müminlerin emirine sıhhat ve afiyet versin. Makamını yüce kılsın. Peygamber Efendimize ve size yakınlığı sebebiyle ben onu bağışladım" buyurdu. Halife ise; "Allah sizi de af ve mağfiret buyursun" dedi. Bu hadise Mâlik bin Enes Hazretlerinin kendisine karşı olan kimselere nasıl davrandığını gösteren bir numunedir.
Mâlik bin Enes Hazretleri halifelerle, idarecilerle, münasebetini kesmedi. Onlara vaaz ve nasihatlarda bulunup, hayır tavsiye etti. Alimleri de halifeleri ve idarecileri doğru yolu anlatmaları için teşvik etti. Onlara buyurdu ki: "Allah-ü Teâlâ'nın, kalbine ilim ve fıkıh koyduğu her Müslüman'a ve her kişiye, elinde kuvvet olan idarecilerin yanına gelip onlara hayrı tavsiye etmesi, onları kötülükten sakındırması borçtur. Çünkü onlara bu vazifenin yapılmasıyla dünyanın yüzü değişir ve faziletli bir dünya doğar".
Talebelerinden biri ona; "İnsanlar senin devlet adamlarıyla çok sık görüştüğünü söylüyorlar, sana yakıştıramıyorlar" deyince Mâlik bin Enes Hazretleri; "Bunu bilerek yapıyorum. Çünkü bunu yapmasam layık olmayan biriyle görüşür, işleri danışırlar. Eğer onlarla gidip görüşmesem, bu şehirde Peygamberimizin sünnetlerinden işlenip, tutulan kalmaz" buyurdu.
Bir defasında Halife Mehdi ona; "Bana nasihat et" dedi. Mâlik bin Enes Hazretleri; "Sana Allah-ü Teâlâ'dan korkmayı tavsiye ederim. Peygamber Efendimizin diyarına ve O'nun komşularına lütufta ve şefkatte bulunmalısın. Çünkü Resulullah Efendimiz şöyle buyurdu. "Medine benim hicret yurdumdu, kabrim burada, tekrar diilmem burada olacaktır. Medine halkı benim komşularımdır. Benim komşularımın hukukuna riayet etmek ümmetime borçtur. Kim onları korursa, ben kıyamet günü ona şefaatçi olurum". Bu tavsiyeleri dinleyen Halife Mehdi, bizzat Medine evlerini dolaşıp ihsanlarda bulundu. Medine'den çıkacağı sırada Mâlik bin Enes onunla karşılaştı. Mehdi; "Dün bana yaptığın o tavsiyeyi tutacağım, eğer sağ salim kalırsam onları hiç unutmayacağım" dedi.
Medîne-i Münnevvere'deki Mescid-i Nebîde Hadis-i Şerif rivayet ediyordu. Bu mecliste halife Hârûnü'r-Reşid de vardı. Mâlik bin Enes Hazretleri; "Âlim ilmini umûmdan başkasına tahsis eylese, o ilimden umûm ve havas (seçilmişler) istifade edemez" Hadis-i Şerif'ini rivayet etti. Hârûnür'r-Reşid insanlar arasında bu Hadis-i Şerif'i yüksek sesle söyledi. Bunun üzerine Hadis-i Şerif okumak ve öğrenmek isteyenler, mescide koştular. Mescid tamamen doldu.
Mâlik bin Enes Hazretleri halifelerle, idarecilerle, münasebetini kesmedi. Onlara vaaz ve nasihatlarda bulunup, hayır tavsiye etti. Alimleri de halifeleri ve idarecileri doğru yolu anlatmaları için teşvik etti. Onlara buyurdu ki: "Allah-ü Teâlâ'nın, kalbine ilim ve fıkıh koyduğu her Müslüman'a ve her kişiye, elinde kuvvet olan idarecilerin yanına gelip onlara hayrı tavsiye etmesi, onları kötülükten sakındırması borçtur. Çünkü onlara bu vazifenin yapılmasıyla dünyanın yüzü değişir ve faziletli bir dünya doğar".
Talebelerinden biri ona; "İnsanlar senin devlet adamlarıyla çok sık görüştüğünü söylüyorlar, sana yakıştıramıyorlar" deyince Mâlik bin Enes Hazretleri; "Bunu bilerek yapıyorum. Çünkü bunu yapmasam layık olmayan biriyle görüşür, işleri danışırlar. Eğer onlarla gidip görüşmesem, bu şehirde Peygamberimizin sünnetlerinden işlenip, tutulan kalmaz" buyurdu.
Bir defasında Halife Mehdi ona; "Bana nasihat et" dedi. Mâlik bin Enes Hazretleri; "Sana Allah-ü Teâlâ'dan korkmayı tavsiye ederim. Peygamber Efendimizin diyarına ve O'nun komşularına lütufta ve şefkatte bulunmalısın. Çünkü Resulullah Efendimiz şöyle buyurdu. "Medine benim hicret yurdumdu, kabrim burada, tekrar diilmem burada olacaktır. Medine halkı benim komşularımdır. Benim komşularımın hukukuna riayet etmek ümmetime borçtur. Kim onları korursa, ben kıyamet günü ona şefaatçi olurum". Bu tavsiyeleri dinleyen Halife Mehdi, bizzat Medine evlerini dolaşıp ihsanlarda bulundu. Medine'den çıkacağı sırada Mâlik bin Enes onunla karşılaştı. Mehdi; "Dün bana yaptığın o tavsiyeyi tutacağım, eğer sağ salim kalırsam onları hiç unutmayacağım" dedi.
Medîne-i Münnevvere'deki Mescid-i Nebîde Hadis-i Şerif rivayet ediyordu. Bu mecliste halife Hârûnü'r-Reşid de vardı. Mâlik bin Enes Hazretleri; "Âlim ilmini umûmdan başkasına tahsis eylese, o ilimden umûm ve havas (seçilmişler) istifade edemez" Hadis-i Şerif'ini rivayet etti. Hârûnür'r-Reşid insanlar arasında bu Hadis-i Şerif'i yüksek sesle söyledi. Bunun üzerine Hadis-i Şerif okumak ve öğrenmek isteyenler, mescide koştular. Mescid tamamen doldu.